Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1 E. 2023/567 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/1 Esas
KARAR NO: 2023/567
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/01/2022
KARAR TARİHİ: 14/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ile … (tacir) arasında ticari araç alım satımına sermaye oluşturmak amacıyla borç para alışverişi gerçekleştirildiğini, hesap hareketleri ile ilgili müvekkili … ve borçlu … arasında ——– yazışmaları olduğunu, bu yazışmalarda hesap hareketlerindeki 90.000,00 TL haricinde 10.000,00 TL daha alacağın olduğu anlaşıldığını, sonuç itibariyle … müvekkili … 100.000,00 TL borcunun olduğunu ayrıca; alacaklı … alacak kalemlerinin tahsili amacıyla ——– Esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunduğunu, ancak davalının borcun tamamına ve fer’ ilerine itirazda bulunmuş olması sebebiyle takibin durduğunu, müvekkilinin 26.11.2019 tarihinde “borç 1 ay” açıklamalı ve 30.000,00 TL tutarlı, 03.12.2019 tarihinde ——— teminat bedeli * açıklamalı ve 70.000,00 TL tutarlı, 30.12.2019 tarihinde “borç” açıklamalı ve 170.000,00 TL tutarlı, 9.01.2020 tarihinde ” ——– araç alım ücreti” açıklamalı ve 200.000,00 TL tutarlı hesap hareketleri ile … hesabına para transferleri yaptığını belirttiğini, borçlu …. ise, 05.12.2019 tarihinde “——- teminat iade” açıklamalı ve 70.000,00 TL tutarlı, 22.01.2020 tarihinde “borç iade ” açıklamalı ve 100.000,00 TL tutarlı, 09.03.2020 tarihinde ” borç iade” açıklamalı ve 140.000,00 TL tutarlı, 07.04.2020 tarihinde ” borç iade ” açıklamalı ve 70.000,00 TL tutarlı hesap hareketleri ile müvekkili … hesabına para transferleri yaptığını belirttiğini, sonuç itibariyle; sunulan bilgi ve belgelere göre Davalı … davacı … 100.000,00 TL borcu olduğu ispat edildiğini, açıklanan nedenlerle ——– Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin devamına, davalının %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, dava dilekçesinde, müvekkilinin mal kaçırdığını iddia ile ihtiyati haciz talebinde bulunmuş olup iş bu haksız talebin reddi gerektiğini, davacı tarafça da belirtildiği üzere müvekkili … ‘——- Mah. ——- Cad. No: ——- ——–’ adresinde mukim işyerinde oto alım satım işi ile iştigal ettiğini, yaptığı işin doğası gereği, araç alım-satım döngüsünde olması mal kaçırdığı anlamına gelmediğini, öte yandan zaten, davacı … tarafından müvekkili aleyhine, ——- Değişik İş, 17.08.2021 talep tarihli, ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, ancak adı geçen Mahkeme tarafından ——- Karar ve 18.08.2021 tarihli karar ile ihtiyati haciz talebinin reddine kararı verildiğini, bu nedenle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı talepleri zamanaşımına uğramış olduğundan, zamanaşımı def’imizin dikkate alınarak davanın bu kapsamda reddine karar verilmesini talep ettiklerini, mahkeme huzurundaki davanın, görevli mahkemede açılmadığını, davacı ile davalı arasında hiçbir şekilde, hiçbir zaman ticari ilişki kurulmadığını, tarafların birbirine göndermiş olduğu paralar ticari sermaye oluşturmak amacıyla gönderilmediğini, davacı ile davalı arasındaki ilişki arkadaşlık/tanışıklıktan ibaret olup, zaman zaman müvekkilinin çevresi ve imkanları sebebiyle davacıya, davacının ailesine eşine dostuna otomobil alım satımı, elektronik eşya alımı ve sair konularında destek olduğunu, davacı tarafça sunulan dekontlar ve ——– yazışmaları ticari iş ve ilişkinin ispatı için yeterli olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davaya konu borcun muaccel hale gelmediğini, borç olarak verilen paranın geri istenilebilmesi için; sözleşme yoksa veya vade belirlenmemişse ödünce konu paranın ilk istemden başlayarak 6 hafta içinde geri verilmesi gerektiğini, davacı iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra takibe geçebileceğinden, anılan süreye uyulmadan başlatılan takibin usul ve yasaya uygun olmadığını, bu nedenle açılan itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, izah edilen ve mahkemece re’sen nazara alınacak sebepler neticesinde; öncelikle görevsizlik kararı verilmesini devamla, alacak muaccel hale gelmediğinden, açılan davanın reddine karar verilmesini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: ——- Esas sayılı dosyası UYAP sureti, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, Tarafların Nüfus Aile Kayıt Tablosu, ——- ——- Kayıtları, ——– Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Kayıtları, ——– Vergi Dairesi Kayıtları, ——– Bankası, ——- ——– Bankası, ——–bank ve ——– Kayıtları , Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI : Dava, 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi gereğince İtirazın İptali, Tazminat ve Alacak(Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasına ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartları ve hak düşürücü süre incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek, deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Öncelikle davaya esas——— Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca tarafların nüfus kayıtları çıkarılarak dosyaya konulmuş ve tarafların tacir olup olmadığının tespiti bakımından Vergi Daireleri, meslek kuruluşlarından bilgi istenmiş, uyuşmazlığın aydınlanması için bankalardan belgeler dosyaya kazandırılmıştır. Bu minvalde taraflar tacir olduğu gibi uyuşmazlığın TTK’nin 4/1-f maddesi kapsamında ödünç verme sözleşmesinden kaynaklandığından ticari dava olduğu ve mahkememiz görevli kabul edilerek yargılama sürüdürülüp sonuçlandırılmıştır. Bilindiği üzere 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; ——— Esas sayılı dosyasından davalı/borçlu hakkında ödünç verildiği ileri sürelen paraların tahsili için genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, ödeme emri tebliğine bağlı olarak yasal süresi içinde davalı/borçlu tarafından icra takibine/borca tüm faiz ve ferileri ile birlikte itiraz edildiği, bunun üzerine icra takibinin durdurulduğu ve davacı-alacaklı tarafından bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraf vekillerince gösterilen deliller toplanmış, özellikle bankalardan para transferlerine ilişkin kayıtlar celbedilmiştir. Mahkememizce akabinde taraf vekillerine HMK’nin 273/1 gereği bilirkişinini cevaplaması gereke sorular hakkında beyanda bulunmaları için süre ve imkan da sağlanarak dosya bilirkişi raporu verilmesi için bankacılık konusunda uzman nitelikli hesaplamalar uzmanı bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi ——– tarafından verilen 17.04.2023 tarihli raporda özetle ; Davacı ile Davalı arasında ticari nitelikteki ——–işlemleri gerçekleştirildiği, Davacı ve Davalı arasındaki Banka para hareketleri değerlendirildiğinde Davacı tarafın 90.000,00 TL fazla ödeme yaptığı ve davalıdan alacaklı olduğu görüldüğü, ——– yazışmalarında geçtiği belirtilen Davacının 10.000,00 TL’ lik alacağı ile ilgili bir kanaat oluşmadığı yönünde tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmiş; davacı vekili tarafından ise 31.05.2023 tarihli ıslah dilekçesi verilerek 79.000,00 TL üzerinden harç tamamlanmak suretiyle davanın 90.000,00 TL üzerinden karara bağlanması istenmiştir. Davacı vekilinin işbu işlemin davalı vekiline tebliğine müteakip arttırılan kısım yönünden zamanaşımı definde bulunulmuştur. Mahkememizce davacı vekiline HMK’nin 31.maddesi kapsamında davası açıklatılmış ve itirazın iptali davasının 11.000,00 TL üzerinden kısmi dava olarak açıldığı, bilirkişi raporunda belirlenen 90.000,00 TL üzerinden ıslah edildiği ve harcın yatırıldığı beyan edilmiştir. Bu durumda öncelikle ıslah edilen kısım yönünden oluşan hukuki durum açıklanmalıdır. İtirazın iptali davası, borçlunun itirazına uğramış olan alacak için, takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılan alacak davası ile aynı mahiyette bir eda davası türüdür. Davacının, itirazın iptali davasına konu icra takibindeki talep miktarını aşmamak kaydıyla, ıslah yolu ile talebini artırması mümkündür. 2004 sayılı İİK’nin 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının, borçlunun itirazının alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmektedir. İtirazın iptali davası için geçerli olan ve itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması kuralı ıslah için de geçerlidir. Davacı davasını 03.01.2022 tarihinde açmış, ıslah talebini ise 26.06.2023 tarihinde yapmıştır. Davacının en geç dava tarihinde davalının itirazını tebliğ aldığının kabul edilmesi gerektiğinden yukarıda yazılı dava tarihinden ıslah tarihine kadar ıslah ile artırılan kısım bakımından bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği tartışmasızdır. Her ne kadar davalı vekili tarafından zamanaşımı definde bulunulmuş olsa da yasal düzenleme hak düşürücü süreye ilişkin olup resen gözetileceği maruftur. Bu durumda ıslah ile artırılan kısım yönünden nasıl bir yol izlenmesi gerektiği gündeme gelecektir. Yargıtay uygulamasına göre artırılan kısmın ıslah yoluylu genel alacak davasına dönüştüğünün değerlendirilerek hüküm verilmesi mümkündür. Nitekim, ——– sayılı ilamında da, bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan itirazın iptali davasının ıslah yolu ile alacak davasına dönüştürülmesinin ve alacak davası olarak karara bağlanmasının mümkün ve geçerli olduğu belirtilmiştir. Bu durumda ıslah yoluyla arttırılan kısım TBK’nin 146.maddesi gereği 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup artırılan kısım yönünden işbu zaman dolmamıştır. Öyleyse bu miktara ilişkin de olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi zorunludur. Bu tespit ve kabullerden hareketle somut olayda taraflar arasındaki ödünç sözleşmesi ilişkisi ve banka kayıtlarına yansıyan para transferleri ve bunu doğrulayan bilirkişi raporuna nezdinde uyuşmazlığın tamamen aydınlandığı ve netice itibariyle davacının davalıdan ıslah edilen miktarla birlikte toplam 90.000,00 TL alacaklı olduğu tespit ve tayin edilmiştir. Binaenaleyh; davacının itirazın iptali ve ıslaha bağlı alacak davasını TMK’nin 6 ve HMK’nin 190 maddeleri gereğince başta banka kayıtları ve dosyaya mübrez gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilen bilirkişi raporu da gözetildiğinde açıkça ispatladığı sonuç ve kanaatiyle, taleple bağlılık ilkesi nezdinde tarafların tacir sıfatına ve işin niteliğine göre temerrüt, faiz tür ve oranı da denetlenmek ve yerinde görülmek suretiyle kısmi dava olarak açılan itirazın iptali davasının kabulü ile; 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince; davalı-borçlunun ——— esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının 11.000.00 TL asıl alacak kısmı yönünden iptali ile icra takibinin işbu asıl alacağa (11.00,00 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiştir. Öte yandan ıslah ile arttırılan kısım da yukarıda açıklandığı üzere alacak davası olarak kabul edilerek ıslaha bağlı olarak alacak davasının kabulü ile; 79.000,00 TL alacağın ıslah tarihi olan 31/05/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir, Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda takip hukuku acısından tazminatın yaptırım amacı ışığında yapılan değerlendirmede; itirazın iptali davasının kısmi dava olarak açılması karşısında , kısmi dava yönünden davalının itirazının haksızlığına karar verilmekle birlikte , taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi nezdinde alacağın varlığı ve miktarının yapılan yargılamaya ve alınan bilirkişi raporuna göre belirlenmesi ve hukuki değerlendirmeye göre hüküm verilmesi karşısında davalı borçlu yönünden dava konusu alacağın takip tarih itibariyle muayyen/likid olmadığı anlaşılmakla İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmadığından davacı vekilinin mütemerrid icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince esasa ilişkin aleyhinde hüküm verilen davalı sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ——– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1/a- Davacının İtirazın İptali davasının kabulü ile; 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince; davalı-borçlunun ——— Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının 11.000.00 TL asıl alacak kısmı yönünden İPTALİ ile icra takibinin işbu asıl alacağa (11.00,00 TL) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
1/b-Davacının itirazın iptali davasında 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2- Davacının ıslaha bağlı olarak alacak davasının kabulü ile; 79.000,00 TL alacağın ıslah tarihi olan 31/05/2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.147,90 TL karar ve ilam harcına 59,30 TL peşin harcın, icra dosyasından alınan 500,00 TL peşin harcın ve ıslah harcı olarak yatırılan 1.349,12 TL harcın mahsubuyla bakiye 4.239,48 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydın
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 59,30 TL peşin harç, 1.349,12 TL ıslah harcı ve 8,50 TL vekalet harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 107,35 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.583,57 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 14.400,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ——– Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/09/2023