Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/95 E. 2023/401 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/95 Esas
KARAR NO: 2023/401
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/02/2021
KARAR TARİHİ: 01/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı firma arasında 29/12/2017 tarihli Yönetim Danışmanlığı ve Kiralama Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili firmanın iş bu sözleşme gereği çalışmaya başladığını, sözleşme konusu yerlerin geliştirilmesi ve kiralanması için çok özverili çalışarak davalı firmaya ait sözleşme konusu yerlerin değerlenmesine ve gelişmesine büyük katkı sağlandığını, bu çerçevede müvekkili firmanın sözleşme konusu yerin geliştirilmesi ve değerlendirilmesi noktasında bir çok firma ile sözleşme yaptığını ve sözleşme konusu yerlerin kiralanmasını sağladığını, müvekkili firma ile yapılan sözleşme sonrası, firma yetkilileri ve çalışanlarının özverili çalışması sonucu atıl durumda olan AVM ‘nin canlanmış ve doluluk oranı artarak devam ettiğini, bunun neticesinde sözleşme konusu gayrimenkullerin değeri arttığı gibi kira gelirleri de arttığını, müvekkili firmanın bu özverili ve başarılı çalışması davalı firma yetkilileri tarafından da bir çok defa yazılı ve sözlü olarak takdir edildiğini, hal böyleyken davalı taraf sözleşme süresi dahi bitmeden 14/07/2020 tarihinde müvekkili firmaya gönderilen ihtarname ile sözleşme, hak ve nefaset kuralları da gözetilmeden tek taraflı olarak ve müvekkili firmanın sözleşmeden kaynaklı alacakları da tam olarak ödenmeden, sözleşmenin fesih edildiğinin müvekkili firmaya bildirildiğini, işbu fesih bildiriminden sonra —— Noterliği’nin 21/07/2020 tarih —— yevmiye nolu ihtarname ile sözleşmeden kaynaklı tüm alacakları talep edilmiş ancak davalı tarafından sözleşmeden kaynaklı alacakları ödenmediği gibi tüm alacakların inkar edildiğini, müvekkilinin alacaklarını zamanında ödemeyerek müvekkilini gelir kaybına uğrattığını, davalı taraf müvekkili firmanın vade farkı, kur farkı ve tam olarak ödenmeyen aylık ödemeden kaynaklı alacaklarını ödemeyerek müvekkili firmaya zarara uğrattığını, müvekkili firmanın, toplam çalışma süresi içerisinde yapmış olduğu çaba ve organizasyonlarla davalı şirketin kira gelirlerini ve diğer gayrimenkul iratlarını ciddi bir şekilde artışına neden olmasına rağmen, davalı taraf, Yönetim ve Kiralama Sözleşmesi imzalanması için yapılan görüşmelerde müvekkili firmaya taahhüt edilen hiçbir söz yerine getirilmediği gibi, müvekkili firmanın sözleşmeden kaynaklı alacakları da ödenmeden, sözleşmesinin süresi de dolmadan fesih edildiğini, arz ve izah edilen sebeplere binaen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin 29/12/2017 tarihli Yönetim Danışmanlığı ve Kiralama Hizmetleri Sözleşmesinde kaynaklı şimdilik 10.000,00 TL belirsiz alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacı tarafından dilekçesinde belirtilen alacak kalemleri hesaplanabilir, belirlenebilir nitelikte olduğunu, taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması, tek başına talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmeyeceğini, davaya konu edilen ve varlığı iddia edilen alacakların davacı tarafça objektif olarak belirlenebilir ve alacak kalemlerinin hesaplanmasında imkânsız bir durum bulunmadığını, HMK madde 107 uyarınca belirsiz alacak davası ikame etmesinde hiçbir hukuki yarar bulunmadığını, davacı vekili dava dilekçesinde 29.12.2017 tarihli Yönetim Danışmanlığı ve Kiralama Sözleşmesinin haksız ve kötüniyetli olarak tek taraflı feshedildiğini iddia ettiğini, sözleşmenin 29.12.2017 tarihinde akdedildiğini, müvekkili şirket sözleşmenin 2.yılı itibariyle 09.07.2020 tarihinde —– Noterliği vasıtasıyla —— yevmiye numaralı ihtarnameyi keşide ederek, sözleşmesel hakkını kullanarak sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, söz konusu ihtarnamenin tebliğini müteakip sözleşmenin yürürlükte kalacağı 3 aylık süre boyunca gerek teklif aşamasında olan kiralamaların sözleşmeye uygun olarak gerçekleşmesi, gerekse yeni adaylar ile kiralamalar yapılması hallerinde sözleşmeden doğan tüm yükümlülüklerini ve aylık yönetim danışmanlığı ödeme yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getireceğini bildirdiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan feshin, görüleceği üzere harfiyen sözleşmeye uygun olup müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı hakkını kullanarak sözleşmenin yürürlükte kalacağı 3 ay için öngörülen yükümlülüklerini dahi yerine getireceğini taahhüt ettiğini, dolayısıyla, müvekkil şirket tarafından yapılan tek taraflı feshin kötüniyetli bir fesih olduğu iddiasının kabulünün kesinlikle mümkün olmadığını, her ne kadar davacı, ——-Noterliğinin 21.07.2020 tarih ve ——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, sözleşmenin müvekkili şirket tarafından feshedilmesine muvafakat etmediğini ve fesih ihbarnamesini kabul etmediğini belirtmişse de; fesih bozucu yenilik doğuran bir hak olup, fesih iradesi karşı tarafa ulaştığı an itibariyle sonuç doğuracağını, bu nedenle davacının muvafakati ya da kabulü, sözleşmenin feshi için gerekli olmadığını, müvekkili şirket tarafından keşide edilen 09.07.2020 tarihli ve —— yevmiye numaralı ihtarnameyi davacının tebliğ almasını müteakip, davacı tarafından —— Noterliği vasıtasıyla 21.07.2020 tarih ve ——- yevmiye numaralı cevabi ihtarname keşide edildiğini ve söz konusu ihtarnamede davacının müvekkili şirketten alacaklı olduğu kötüniyetli bir şekilde iddia edildiğini, sözleşmeye uygun olarak faturalandırılan her hizmet bedelinin müvekkili şirket tarafından ödendiğini, 29.12.2017 tarihli Yönetim Danışmanlığı ve Kiralama Hizmetleri Sözleşmesinin 5. Maddesinde, davacı tarafından verilecek hizmetler ile bunun karşılığında hak edeceği ücretin hangi hallerde hak edilip ne şekilde hesaplanacağı detaylı olarak belirlendiğini, söz konusu madde uyarınca, Eylül 2018 tarihinden başlamak üzere, taraflarca aylık “Yönetim Danışmanlığı” hizmeti için 2.500 USD + KDV tutarında belirlendiğini, ancak Ağustos 2018 itibariyle, Türk lirasının senenin başından itibaren toplam değer kaybının %60’lara ulaşması, dolar kurunun ciddi oranda artması ve enflasyonda gerçekleşen dalgalanmalar uyarınca taraflar arasında varılan mutabakat ile fesih bildiriminin davacıya ulaşana kadar davacı tarafından kesilen tüm faturaların, sabitlenen kur üzerinden kesildiğini, tarafların banka hesap hareketleri ve ticari defterleri incelendiğinde görüleceği üzere müvekkili şirketin davacı tarafından mutabakata uygun kesilen faturaların tamamını ödediğini ve Ağustos 2018’den itibaren taraflar arasında bu hususta hiçbir problem yaşanmadığını, bu hususun davacı tarafından müvekkili şirkete düzenlenen faturalar ile de sabit olduğunu, ancak müvekkili şirketin sözleşmesel hakkını kullanarak sözleşmeyi tek taraflı ve bildirim sürelerine uygun olarak feshettiğini bildirdikten sonra, davacının kötüniyetli bir şekilde sanki mutabakat söz konusu olmamış ve 2 senedir de bu şekilde devam etmiyormuş gibi faturaları sabitlenen kurdan değil de günlük dolar kuru üzerinden kesmeye başladığını ve işbu dava ile kur farkını talep ettiğini, davacının tam 2 yıl boyunca bu şekilde fatura kesmesi ve sonrasında fesih bildirimini tebliğ almasını takiben taraflar arasında mutabık kalınan bu düzenlemeden dönmesi Medeni Kanun’un 2. Maddesi’nde düzenlenen dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme incelendiğinde sözleşmenin tadil edilmesine ve değişiklik yapılmasına ilişkin özellik arz eden bir hüküm bulunmamakta olup, danışmanlık ve hizmet sözleşmesi niteliğinde olan sözleşmenin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı da göz önünde bulundurulduğunda taraflar arasında 2018 yılı itibariyle varılan sözlü mutabakat geçerli olduğunu, aksinin davacı tarafından iddia edilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, açıklanan ve yargılama safahatı neticesinde de sabit olacak sebepler ile, her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle HMK ya uygun açılmayan davanın usulden reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, bu sebeple sarf olunacak yargılama masrafı ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, —— Odası Ticaret Sicil Kayıtları, Taraf Şirketlerin Vergi Kayıtları, 2017-2018-2019-2020 Yılına Ait BA-BS Formları, Faturalar, 29.12.2017 tarihinde Yönetim Danışmanlığı ve Kiralama Sözleşmesi, ——Noterliğinin 09.07.2020 tarih ——- yevmiye numaralı işlemi, ——Noterliğinin 21.07.2020 tarih —— yevmiye numaralı işlemi, ——Noterliğinin 21.08.2020 tarih ve —– yevmiye numaralı işlemi, Tarafların Ticari Defter ve Belgeleri, Bilirkişi Kök ve Ek Raporu, Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ VE VAKIALARA GÖRE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:Dava, Yönetim Danışmanlığı ve Kiralama Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) İstemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak dava şartları, hak düşürücü süre ,ilk itirazlar ve zamanaşımına ilişkin hususlar değerlendirilmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan her iki taraf vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında; taraflar arasında 29.12.2017 tarihinde Yönetim Danışmanlığı ve Kiralama Sözleşmesi imzalandığı üç yıl süreli bir sözleşme akdedilmiştir. Bu sözleşme davalı şirket tarafından ——Noterliğinin 09.07.2020 tarih ——- yevmiye numaralı işlemiyle sözleşmenin 6.maddesi gerekçe gösterilerek tek taraflı olarak fesih edilmiştir. Davacı şirket tarafından işbu fesih işlemine müteakip ——Noterliğinin 21.07.2020 tarih ——- yevmiye numaralı işlemiyle sözleşmeden ve fesihten kaynaklanan alacaklar talep edilmiştir. Bu ihtarnameye davalı taraf ——Noterliğinin 07.08.2020 tarihli cevabında borçlarının bulunmadığını beyan etmeleri üzerine davacı şirket tarafından ——-Noterliğinin 21.08.2020 tarih ve ——- yevmiye numaralı işlemiyle somut olarak Dolayı 13.074,81 USD + KDV alacağı ile 15.049,62 TL +KDV alacaklarının bulunduğu ve üç iş günü içinde ödenmesinin ihtar edildiği tespit edilmekte olup anılan işlemler tarafların kabulündedir. Davacı şirket ödeme yapılmaması üzerine HMK’nin 107 maddesi kapsamında TBK’nin 99/3 maddesi gereğince seçimlik hak kapsamında 10.000,00 TL üzerinden alacak davası ikame etmiştir. Mahkememizce uyuşmazlığın sözleşme nedeniyle davacının alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarına ilişkin olduğu tespit edilerek taraf vekillerince gösterilen deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken tüm deliller toplanmış ve dosya kapsamına göre tarafların tacir olması da gözetilerek 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında tarafların ticari defter ve belgeleri ve sözleşme üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiştir. Bilirkişiler SMMM —— ve ——- tarafından hazırlanan 17.03.2022 tarihli raporda özetle: Davacı şirketin ibraz ettiği, 2017 -2018- 2019 ve 2020 yılları noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmış olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği , Davalı şirketin ibraz ettiği 2017 yılları ticari defterlerinin noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmış olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği, Davalı şirketin ibraz ettiği 2018- 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226” ve | Sıra No’lu Elektronik Defter Genel Tebliğine göre açılış ve kapanış tasdiklerinin sürelerinde yaptırılmış olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği görülmüştür. Fesih ihbarının 09/07/2020 – tarihinde gönderildiği, dosyada tebliğ mazbatası bulunmamakla birlikte, davacının cevabi ihtarında, söz konusu fesih ihbarının 22/07/2020 tarihinde kendilerine ulaştığının beyan edildiği, Feshin bozucu yenilik haklardan olduğu ve karşı tarafa ulaşmasıyla sonuç doğurduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.maddesine göre, sözleşmenin 2.yılından itibaren 3 ay önceden bildirmek şartıyla davalı tarafın (Mazaya) sözleşmeyi feshetme hakkının bulunduğu, bu nedenle feshin geçerli olduğu, Buna göre davalı taraf (Mazaya), Ağustos 2020, Eylül 2020 ve Ekim 2020 dönemine ilişkin olarak, sözleşmenin 5.1.maddesinde belirlenen ücretleri ödemesi gerektiği ve sözleşmeye göre söz konusu ücretlerin aylık 2.500 USD + KDV olmak üzere toplam 7.500 USD + KDV olup, kalan bakiye alacağının KDV dahil 3.891,64 USD olduğu. Davalı taraf cevap dilekçesinde “taraflar arasında varılan mutabakat ile dolar kuru 1 dolar > 5,25 TL “ye sabitlendiği”nin belirtildiği; ancak dosya kapsamında yapılan incelemede bu yönde bir mutabakata rastlanılmadığı, Şayet taraflar arasında belirtildiği gibi bir mutabakat varsa, hesaplamanın bu tarihten sonra mutabakata varılan kur değeri üzerinden hesaplanması gerektiği, bu yönde bir mutabakat bulunmaması halindeyse (ki dosya kapsamında bu yönde bir mutabakata rastlanılmamıştır) davacının kur farkından doğan alacağının da bulunduğu, zira sözleşmenin ——- üzerinden akdedildiği ve taraflardan birinin sözleşmede yer alan hükümleri tek taraflı olarak değiştirmeyeceği , Dolar kurunun sabitlenmesi hususunda mutabakata rastlanılmaması sebebiyle, yukarıda detaylıca hesaplandığı üzere KDV dahil 18.603,82 kur farkı alacağının doğduğu, Ödemelerde yaşanan gecikme için; Temerrütün oluştuğu 31.08.2020 tarihinden dava tarihine kadar davacının 18.603,82 USD kur farkı, 3.891,64 USD alacağına, Devlet bankalarının USD para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranları uygulanabileceği yönünde tespit ,hesap ve görüşlerini içeren rapor verilmiştir. Mahkememizce bilirkişi heyet raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Bu kapsamda özellikle davalı vekilinin itirazları gözetilerek bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış ancak heyet tarafından verilen 03.07.2022 tarihli ek raporda kök rapor doğrultusunda görüşlere yer verilmiştir. Davacı vekili tarafından talep artırım dilekçesi verilmiş ve harç tamamlanmıştır. Ayrıca davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi verilerek talebin USD olarak uygulanması ve yabancı para üzerinden hüküm altına alınması istenmiştir. Ne var ki, işbu ıslah talebine davalı vekili tarafından itiraz edilmiş ve seçimlik hak kapsamında davanın açılışındaki 10.000,00 TL değer ve tamamlama işlemi üzerinden değerlendirme yapılması gerekmiştir. Mahkememizce davacı şirket ile davalı şirket arasındaki sözleşme ilişkinin sabit olduğu , feshin geçerli olduğu ancak benimsenen bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere kurun sabitlendiğine ilişkin sözleşmede bir düzenleme bulunmadığı, bu durumda sözleşme serbestliği ve sözleşmenin içeriğine ilişkin herhangi bir itiraz öne sürülmediğinden sözleşmenin esas alınması gerekmiş ve buna göre davacının ödenmeyen 3.891,64 USD alacağı ve 18.603,82 USD kur farkı olmak üzere toplam 22.495,46 TL sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Ne var ki yukarıda açıklanan seçimlik hak, ıslah ve ıslaha itiraz hadiselerine göre tamamlama harcının yatırıldığı 01.04.2022 tarihindeki efektif satış kuru üzerinden TL karşılığına hükmedilmesi gerekmiştir. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını, TMK’nin 6 ile HMK’nin 190, 194, 222/3 maddeleri gereğince sözleşme ilişkisi, genel olarak mevcut bilirkişi raporu ve burada anılan diğer durum ve deliller karşısında açıkça ispatladığı sonuç ve kanaatiyle dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi heyet raporunun da gerekçeli, dosya kapsamıyla uyumlu, denetime açık, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu kabul ve takdir edilerek, taleple bağlılık ilkesinden mütevellit temerrüt , faiz, tarafların sıfatına göre faiz tür ve oranı da gözetilmek suretiyle davanın kabulü ile, 329.862,17 TL alacağın dava tarihinden itibaren bankaların uyguladıkları en yüksek mevduat faizi oranını geçmemek üzere avans faiziyle birlikte; davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi ——- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜ ile, 329.862,17 TL alacağın dava tarihinden itibaren bankaların uyguladıkları en yüksek mevduat faizi oranını geçmemek üzere avans faiziyle birlikte; davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 22.532,88 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 170,78 TL peşin harç ve 5.465,00 TL tamamlama harcının mahsubuyla bakiye 16.897,10 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 170,78 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 5.465,00 TL tamamlama harcı, 122,00 TL posta masrafı ve 2.000,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 7.825,58 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, maddeSİ uyarınca hesap ve takdir edilen 49.180,70 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle —— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/06/2023