Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/83 E. 2021/856 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/83 Esas
KARAR NO: 2021/856
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/02/2021
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasında yapılan açık yargılama sonucunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—-borçludan, aralarındaki ticari ilişkisi sebebiyle — ödemesine rağmen bakiyeyi ödemediği için ——dosyasından davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı-borçlu haksız ve mesnetsiz olarak, borcu kabul etmeyerek takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, borçlu ile yapılan harici görüşmelerde de bir netice alınamadığını, davalının icra takibine yaptığı itirazında haksız olup, bu şekilde icra takibine itiraz etmesinin tamamen zaman kazanmaya yönelik olduğunu, bu sebeple davalı borçlunun icra inkar tazminatı ödemesine mahkum edilmesini, ayrıca arabulucuya müracaat edildiğini ancak bu husustaki—— dosya numarası ile anlaşma sağlanamadığını, davalı borçlunun ——–dosyasına vaki haksız ve mesnetsiz itirazının asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına, itirazın haksız olması nedeniyle %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının mal kaçırma iddiasının tamamıyla gerçek dışı olduğunu, davacı tarafından ileri sürülen iddiaları kabul etmediklerini ileri sürerek davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: —– raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava İtirazın İptali ve icra- inkar tazminatı (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller incelenmiş ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin karşılıklı son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas —- sayılı dosyası fiziken getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu vaki itiraz üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür. —– tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere —— Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. —- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın—– yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.—-Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvelin,—–sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen faturaya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraflarca gösterilen deliller toplanmış, tarafların bağlı bulunduğu vergi dairelerinden uyuşmazlığa ilişkin dönemlere ait— formları getirtilmiştir. Akabinde dosya, inceleme gün ve saati belirlenmek suretiyle taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi için bir—–tarafından davalı taraf ticari defterlerini incelemeye sunmadığından yalnızca davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre özetle; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu ve sahibi lehine delil vasfı taşıdıkları, tarafların tacir olduğu ve aralarında ticari ilişki bulunduğu, alacağa dayanak faturanın taraflarca vergi dairelerine beyan edildği, davacının ticari defterlerine göre alacak/borç olarak —– kaydın bulunduğu ve ödemeye ilişkin bir belge bulunmadığı yönünde tespit, görüş ve rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki itiraz ve beyanlar da değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirmede dosyaya mübrez—– formlarına göre taraf şirketlerin her ikisinin de uyuşmazlığa konu faturayı —– bildirdikleri ve yapılan bildirimlerin birbirleriyle uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Filvaki davalı şirketin faturayı ticari defterlerine işlediği ve vergi dairesine bildirdiği anlaşılmakla artık faturaya konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Zira ticari defterlere kaydedilmiş ve —– bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı bu yönde bir savunma öne sürmediği gibi ödemeye ilişkin herhangi bir ispat/delil vasıtasına dayanmamış, bilgi ve belge sunmamıştır. —– nazarında davalı taraf defterlerini incelemeye sunmadığından usulüne uygun olarak tutulan lehine delil vasfı taşıyan kendi ticari defter ve belgeleri ile bilirkişi raporuna göre bedihi olarak ispat ettiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilmiş ve taleple bağlılık ilkesi ile tarafların tacir sıfatına göre takip tarihinde yürürlükte olan yıllık % 10 oranında avans faizi istenebileceği de gözetilerek, davacının davasının kabulü ile, davalı-borçlunun —– takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa —– takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan % 10 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle aynen devamına, karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise, —– kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da sözleşme ilişkisi ve fatura gereğince borcunun varlığı ve miktarını kendi ticari defter ve belgeleri nazarında açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden satış sözleşmesi ilişkisine, faturaya ve özellikle ticari defter ve belgelerden neşet eden —— kayıtlarına göre dava konusu alacak/borç muayyen/likit olduğundan —- şartları oluşmakla asıl alacağın %20’si olan —— icra-inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davalı sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—– bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —-sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa — takip tarihinden itibaren avans işlemlerinde uygulanan % 10 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle; asıl alacağın — % 20’si olan 2.003,24 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 684,24 TL karar ve ilam harcınına 171,06 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 513,24 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında ——– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 171,06 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 35,50 TL posta masrafı, 700,00 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 974,36 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine; işbu hususta Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ;6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle——- Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2021