Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/785 E. 2022/581 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/785 Esas
KARAR NO : 2022/581

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 08/09/2022

Tarafları yukarıda belirtilen dava hakkında—- Karar sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi ve süresinde yapılan başvuruya bağlı olarak Mahkememizin başlıktaki esasına tevzi edilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete—- Poliçesi —– plakalı aracın sürücüsünün, ——— tarihinde kazaya sebebiyet verdiğini, kaza tespit tutanağında kazanın oluş şeklinin,—— kusurlu olduğu ve sürücünün firar etmiş olduğu şeklinde olduğunu, müvekkili şirket tarafından meydana gelen hasar nedeniyle zarara uğrayan üçüncü kişiye ——,—— tazminat ödemesi yapıldığını, davalı tarafın her ne kadar borca itiraz dilekçesinde darp edilme ihtimali nedeniyle sürücünün kaçmak zorunda kaldığını belirtilmiş ise de trafik kaza tespit tutanağında belirtildiği üzere sigortalı aracın kaza mahallinden —– bulunması, —–ihtimaline dair herhangi bir ——–herhangi bir şikayet bulunmadığı dikkate alındığında anılan savunmanın soyut bir iddia olduğu ve hukuken davalı tarafın sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağının açık olduğunu, müvekkili şirket ile sigortalı arasındaki ilişki yönünden görevli Mahkeme Tüketici Mahkemeleri olduğu, bu yöndeki —— kararı ekte sunduklarını, müvekkili şirket tarafından toplam ——— dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı itirazı nedeniyle takibin durduğunu, taraflar arasındaki hukuki ihtilafın çözümü amacıyla ——- ancak———- anlaşamama şeklinde sonuçlandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, davalı/borçlunun haksız ve hukuka aykırı borca itirazlarının iptali ile itiraz neticesi durmuş olan takibin devamına, davalı/borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı – borçlu tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dosya kapsamında talep edilen tazminatlar açısından müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin —- konusunda faaliyet gösteren bir tacir olduğunu, kazaya karıştığı iddia edilen —– tarafından kaza tarihinden ——–, bu firma kaza tarihinden uzun bir süre——- verildiğini, aracın uzun süre kiralandığı ——— isimli şahsa kiraladığını, kaza da bu tarihler arasında gerçekleştiğini, —— sıfatının müvekkilinde olmadığını, uzun süre aracı —- —– olduğunu, tazminat yöneltilmesi gereken kişinin aracın işleteni ve kaza tarihinde sözleşme yapılmış olan kişiye ait olduğunu, husumet yöneltilen müvekkilinin bir taraf sıfatı olmadığı göz önüne alınarak taraf sıfatı yokluğu nedeniyle davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, söz konusu olayda müvekkilinin hiç bir kusurlu davranışı bulunmadığını, müvekkilinin faaliyet kolunun gereği aracı uzun süreli kiraladığını, bu kiralamayı yaptığı —– durumlarını usulüne uygun resmi makamlara bildirildiğini, daha sonra meydana gelen kazada olay yerinden kaçan —– illleyet bağını kesecek yoğunluktaki kusurlu davranışlarının müvekkiline izafe edilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu tazminat miktarının hesaplama yöntemini kabul etmediklerini, bu konuda mahkemenin atayacağı bilirkişi tarafından yapılacak makul hesaplamanın esas alınmasını talep ettiklerini savunarak dosyanın husumetten reddi ile görevli olan—- Ticaret Mahkemesine gönderilmesi, taraf sıfatı yokluğundan davanın müvekkili … açısından husumetten reddi, açılan kötüniyetli icra takibinin iptali ile lehlerine olacak biçimde %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi, yargılama harç ve masaflarının davacı üzerinde bırakılarak lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi beyan ve talep edilmiştir.
DELİLLER —- sayılı dosyası, Hasar dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Sigorta poliçesi, Uyuşmazlık —Kararları, —– belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , Trafik Kazası Sonucunda Üçüncü Kişinin Aracında Meydana Gelen Maddi Hasar Nedeniyle Oluşan Zarar nedeniyle yapılan ödemenin Sigortalı Davalıdan Rücuen Tahsili İçin Başlatılan İcra Takibine İtirazın İptali Ve Tazminat (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) İstemine İlişkindir.
6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraf vekillerinin sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, taraf vekillerinin sulh yoluna gitmek istememeleri beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasına katıyan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu——– getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları, konusu ve miktarı ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez —– tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde “(Değişik fıkra: ——-.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Davacı, dava dilekçesinde sigortalısına rücu nedeni olarak; —- genel şartları B.4-a ve f maddeleri uyarınca, sigortalı araç sürücüsünün olay yerinin sebepsiz bir şekilde terk etmesine ve kusura dayanmaktadır. Bu anlamda taraflar arasındaki uyuşmazlık, kazadaki kusur ve sigortalı araç sürücüsünün, kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki veya kusur nedeniyle kaza nedeniyle meydana gelen rizikonun ve zararın sigortalıdan istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Sigortacının sigortalısına rücu hakkı 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95-(2) maddesinde düzenlenmiş olup bu maddede “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
—-tarihinde yürürlüğe giren —– Şartlarının Sigortalıya rücu hakkı ” B.4. Zarar Görenlerin Haklarının —- maddesinde ise “
—— sözleşmesinden veya —— hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan —- sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş — sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren —olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama,— yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya —- gitme, —–nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.” denilerek, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği durumlar belirlenmiştir. İlgili maddede sayılan rücu sebepleri birbirinden bağımsız sebepler olup, rücu sebeplerinden birinin bulunması halinde—-yapılan hasar ödemesinin rücuen tazminini sigortalısından talep edebilir.
Yukarıda yapılan açıklamalar , gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan yargılama ışığında somut olaya gelince; öncelikle ifade edilmelidir ki, davalı—- nedeniyle davalı taraf sıfatına (pasif husumet yokluğuna) yönelik itirazının 2918 Sayılı KTK’nin 95/2 hükmü gereği davacı sigortacının somut olayda sigorta sözleşmesinin tarafı olan sigortalısına başvurabileceğinden yerinde bulunmamış ve dinlenmemiştir. Öte yandan dosyada bulunan sigorta poliçesine göre zarara neden olan —-plaka sayılı araç — tarihlerini kapsar şekilde davacı şirket tarafından sigorta edilmiş olup yine kayıtlara göre aracın kaza tarihi olan 22.06.2020 tarihinde davalı adına kayıtlı olduğu ve sigorta ettirenin davalı … olduğu da tartışmasızdır. —- tarihine göre de yukarıda anılan kuralların uygulanması gerektiği açıktır. Somut olayda aksi kanıtlanana kadar geçerli resmi belge niteliğindeki dosyaya mübrez kaza tespit tutanağına göre sigortalı —— tespit edilemeyen sürücüsü ‘ KTK’nin 84/h fıkrasına göre ‘kavşaklarda geçiş önceliğine uymama’ asli kusurunu işlemiş, davacının sigortacının zarar gören araç sahibi—-ödeme yapmak zorunda kaldığı sürücüsü ——- araca çarparak kaçmış ve sigortalı araç ——-halinde bulunmuş, ancak sürücüye ulaşılamamıştır. Dolayısıyla sigortalı araç sürücüsünün kimliği tespit edilemediği gibi sürücünün kaza yerini haklı olarak terk ettiğine veya etmiş olabileceğine ilişkin dosyaya hiçbir bilgi ,belge ve savunma yansımamıştır. Bu tespit bir yana, somut olay yönünden, olayın gerçekleşme biçimine göre, esasen sürücünün—- sebeplerle kaza mahalini terk edip etmediğinin tartışılacağı bir husus da yoktur. Zira olayda uyuşmazlık maddi zarara ilişkin olup genel şartların bedeni zarara müteallik B/4-f fıkrasının uygulama yeri bulunmamaktadır. Ancak maddi hasarlı kazanın, davalının eylemlerinden sorumlu olduğu araç sürücüsünün ağır kusuru nedeniyle meydana geldiği, kazanın akabinde de aracı terk edip kaçmak suretiyle hukuki işlemlerin yapılmasına ve maddi gerçeğin tespitine engel olduğu anlaşılmakla, sürücünün vaki eylem bütünlüğünün genel şartların B/4-a fıkrası gereğince kasta yakın ağır kusur olarak nitelenebileceğinden rücuya tabi olacağı zahir ve sabittir. Zarar miktarına gelince, davacı … şirketinin ödemeyi üçüncü kişiye yapmış olması ve yapılan ödemenin ——-kararlarına ve delil niteliğindeki ekspertiz raporlarına dayandığı anlaşılmakla mahkememizce —– koşulları da gözetilerek bu konuda ayrıca bir araştırma yapılmasına gerek görülmemiştir. Binaenaleyh; davacı tarafından usulden ve esastan davanın ispatlandığı sonuç ve kanaatiyle, davalı-borçlunun —– Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin asıl alacağa (26.762,49 TL) takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle takibin aynen devamına, karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise — kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nin 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda davanın temelinin haksiz fiile dayanması, davalının zararın asıl tarafı olmaması, sorumluluk, hasar, zararın yapılan yargılamaya göre belirlenmesi karşısınında borcun davalı açısından muayyen olmadığı anlaşılmakla İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebi dinlenmemiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—— arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun——- takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (26.762,49 TL) takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle takibin aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.828,15 TL karar ve ilam harcına 457,04 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 1.371,11 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydın
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile — arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 457,04 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 54,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 578,84 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.