Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/769 E. 2022/355 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/769 Esas
KARAR NO : 2022/355

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2018
KARAR TARİHİ : 04/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili arasında gerçekleştirilen satış akdine binaen taraflarınca fatura edilen satış bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, bu fatura bedellerinin tahsili amacıyla davalı .—-sayılı dosyası ile ilamsız takiplerle haciz yolu ile icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından işbu takibe yetki itirazında bulunulduğunu, taraflarınca ilgili dosyanın süresi içerisinde yetkili icra müdürlüğüne gönderilerek yenilendiğini, bahse konu icra dosyasının yenilemeden sonra —Esas sayılı dosyası tahtında görülmeye başlandığını, davalı tarafın bu icra takibine de haksız ve mesnetsiz iddialarla itirazda bulunulduğunu, duran takiplerinin devamı açısından bu itirazın iptali davasını açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkilinin gıda sektöründe çalıştığını, davalı ile arasında ticari bir ilişki bulunduğunu, bahse konu icra takibinin sebebinin de işbu ticaret ilişkisine binaen davalının ürün bedellerini ödememesi olduğunu, hal böyleyken müvekkiline borcu olmadığı şeklinde gerçeğe aykırı iddialarda bulunan davalının takip sürecini uzatmak amacıyla hareket ettiğini belirterek —Esas sayılı icra takibinin devamına, icra takibine haksız olarak itiraz eden borçlu aleyhine %20 ‘ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; durumun davacı tarafın anlattığı gibi olmadığını, takibe konulan faturaların bedelinin ödendiğini, mevcut işyerinin aslında — kişiye ait olduğunu, bu kişinin bazı sorunları nedeniyle işlerini ilk etapta müvekkili adına gösterdiğini, ancak daha sonra alacaklı firmayla yaptığı ikili borç alacak sözleşmesiyle işyerini devraldığını, müvekkilinin alacaklıyı dahi tanımadığını, bütün işlemleri ve görüşmeleri — yaptığını, müvekkilinin devretmesiyle davacı şirketin dava ve takip konusu yaptığı tüm faturaların — tarafından elden ödendiğini, müvekkilinin devrinden sonra da davacı ve — alışverişlerini devam ettirdiğini, sonraki alışverişler nedeniyle oluşan bir borç olduğunu, — ödemeyince davacının bedelini önceden aldığı eski faturaları işlemi koyduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi, Arabuluculuk Tutanağı,— sayılı dosyası ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
—- karar sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzi edilip işbu esas numarası aldığı görülmüştür.
Görevsiz Mahkemece davanın dayanağı — Esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel — alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
— esas nolu dosyası üzerinde yapılan incelemeden; davacı(alacaklı) tarafından davalı(borçlu) aleyhine ilamsız icra takibinin yapıldığı, ödeme emrinin davalıya —tarihinde tebliğ edildiği, davalının İİK.nun 62. maddesinde belirtilen süre içerisinde 28/04/2017 tarihinde itiraz ettiği ve itiraz üzerine takibin İİK.nun 66. maddesi gereği durduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili, taraflar arasında bulunan ticari ilişki nedeniyle davacı şirket ile davalı arasında gerçekleştirilen satış akdi karşılığı düzenlediği fatura karşılıklarının ödenmediğini, bu nedenle yapılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini iddia ederek, itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı vekili takibe konu faturaların bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık ise, dava konusu icra takibine yapılan itirazın iptalinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
Davacı taraf, davasına dayanak olarak —tarihinde tebliğ edildiği belirtilen tercümesi yapılmış belgeyi sunmuş, ön inceleme duruşmasında da; davanın tanıma ve tenfiz davası olmadığını, —-tarafından verilen kararı delil olarak gösterdiklerini belirtmişlerdir.
5718 sayılı Kanun’un 58/1.maddesi;—-ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesini ——-tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemenin tespitine bağlı olduğunu, tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmayacağını hüküm altına almıştır.
Keza aynı Kanun’un 59.maddesi de; —– kesin hüküm veya kesin delil etkisinin — kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceğini belirtmiştir.
Olayımızda da; davacı tarafından kabulünde olduğu üzere– tarafından verilen ve davacı vekilince tercümesi sunulan evrakın kesinleşmiş —- mahkeme kararı olmadığı, bunun tarafların da kabulünde olduğu, bu nedenle tanıma tenfiz hükümlerinin uygulanamayacağı, aynı Kanun’un 59. maddesinde de belirtildiği gibi; davacı tarafça sunulan takibin — yapıldığı, —- belge ile mükerrer takibe konu edildiği, bu belgenin kesinleşmemesi ve/veya kesinleştiğine dair şerh mevcut olmadığından kesin hüküm veya kesin delil etkisine de sahip olmadığı açıktır.
Davacı taraf yemin deliline dayanmış, kendisine görevsiz Mahkemece bu delil hatırlatılmış ise de, sunulan— oturumda yemin delilinden vazgeçtiklerini beyan etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamına göre;davacı tarafından davalı hakkında yapılan takipte dayanak alacağın ispat edilemediği, —davalıya gönderilen icra emrinin —- edilmesinin kabul edilemeyeceği, davacının davaya dayanak alacağının sabit olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yine her ne kadar davalı vekili duruşmadaki beyanında kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de, davacının davaya konu takibi kötü niyetle başlattığında dair bilgi ve belge ile davalı bu hususu ispat edemediğinden davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın REDDİNE,
2-) Davacı tarafın kötü niyetli takip yaptığı hususu ispat edilemediğinden davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcına peşin alınan 593,52 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 512,82 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
4-) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-) Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan–13/1, 13/2 maddesi uyarınca 5.213,10 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin– — üzerinden, davalı vekilinin——– yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.