Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/755 E. 2022/577 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2021/755 Esas
KARAR NO: 2022/577

DAVA:Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/12/2021
KARAR TARİHİ: 08/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- bulunan müvekkil —-tarihinde davalılar tarafından hasara uğratıldığını, müvekkili—-elemanları tarafından hasar yerlerinde tutanak düzenlendiğini ve fotoğraflar çekildiğini, hasar tarihlerinde—– zarar meydana geldiğini, zararların ayrıntılarını gösterir hasar detaylarını, hasar tespit tutanakları ve hasara ilişkin fotoğrafların dilekçeleri ekinde sunduklarını, davalı —-işbu hasar bedelinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkili şirket tarafından gönderilen yazı ile alacağın tahsili davalılardan talep edilmiş ise de bugüne kadar zararları karşılanmadığını, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hasar hesaplama — tarihi itibariyle— dahil toplam —Hasar tarihindeki ——– alacaklarının hasar tarihinden itibaren işleyecek —avans faiz oranları ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:
Davalı —-vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ve reddi gerektiğini, dilekçeleri ekinde sundukları—- tarihli—- tarafından düzenlenen — görüleceği üzere —– numaralı saha üzerinde inşaat faaliyetinde bulunduğunu,—- müvekkili şirketin çalışma sahasının neresi olduğuna ilişkin çalışma ruhsatının kapsamını gösterir —-de yine yer aldığını, dolayısıyla davacı şirketin iddia ettiği üzere , olay tarihinde zarar gördüğü söylenen —- şebekesinin bulunduğu söz konusu mahalde, zaten müvekkilinin kazı veya inşaat yapmaya dair izin ve ruhsatı olmadığını, söz konusu —- şebekesine de zarar vermesi söz konusu olmadığını, bu duruma ilişkin kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, davacının delil mahiyetinde sunmuş olduğu fotoğraflarda —- bulunduğu hattın ayrı bir yerdeyken müvekkili şirketin çalışma yaptığı inşaat alanının ayrı bir yerde olduğu kolaylıkla tespit edilebileceğinin, davacı şirketin müvekkilinin hasara sebebiyet verdiğini doğrudan ve tartışmaya mahal vermeyecek nitelikte kanıtlar bir delil dosyaya sunamadığını savunarak haksız açılan davanın davada kusuru bulunmayan müvekkili şirket yönünden reddi ile yargılama giderleri ve —- davacı yana bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.Davalı —-vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; hasar adresi olarak belirtilen adreste müvekkili şirket tarafından bir çalışma yapılmadığını, müvekkilinin davalı şirket kayıtlarında gerçekleştirilen inceleme neticesinde dava dilekçesinde hasar adresi olarak belirtilen adreste ve belirtilen tarihte müvekkili şirketin davaya konu hasara sebebiyet verdiğine dair herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığını, davacı tarafın iddia ettiği hasarın müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilmediğini, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, davacı tarafından tek taraflı olarak tanzim edilen tutanakların taraflarınca kabul edilmediğini, müvekkilinin eldeki davada belirtilen hasar tarihlerinde ve belirtilen adreste çalışma yapıldığı sırada herhangi bir zarar verilmediğini, taraflarınca, davacı veya teknik elemanlarca tek taraflı olarak tanzim edilen ve müvekkili davalı şirketin bahse konu hasardan sorumlu olduklarını gösteren hiçbir belge ve tutanak kabul edilmediğini, bahse konu hasarın, müvekkili şirketle ilişkilendirilebilecek gerçek veya tüzel — Kişi tarafından meydana getirildiğinin tespiti halinde bu zararı meydana getiren şahıs / şirketlere karşı rücu haklarını saklı tuttuklarını savunarak davaya konu hasarın gerçekleştiği iddia olunan adreste ve hasar tarihi olarak belirtilen tarihte müvekkili davalı şirket tarafından herhangi bir çalışma gerçekleştirilmemesi sebebiyle davanın reddine, aksi halde hasarın meydana gelmesinde davacı şirketin kusurunun bulunması sebebiyle, dava dilekçesinde belirtilen fahiş taleplerin —- ile belirlenmesinden sonra karşılıklı kusur esaslarına göre hasar bedelinden indirim yapılmasına, Yargılama giderleri ve —- davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER:— Tutanağı, —- dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava ,Tazminat (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) istemine ilişkindir.6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde dava şartı —- sürecinden sonuç alınamadığından taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerini beyan etmeleri üzerine üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Bilindiği üzere Haksız fiil öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre somut olaya bakıldığında ; davacı şirkete —önünde bulunan alanda davalı —- tarafından yapmış olduğu inşaat için diğer davalı ile aralarında düzenlenen —- sözleşmesi gereğince —-hattı için kazı yapıldığı sırada davacıya ait —-şebekesine zarar verildiği ve zararın davacı tarafından tespit edilerek giderildiği ve masrafın davalılardan istendiği olayda dosyadaki bilgi, belge, fatura ve fotoğraflar ile tanık beyanına göre eylem, zarar ve illiyet bağının sübut bulduğu ,onarım giderinin piyasa rayiçlerine uygun ve yerinde olduğu ve belgelendirildiği, zararın davalılar arasındaki sözleşme kapsamında meydana geldiğinden davalıların üçüncü kişi konumundaki davacıya karşı müteselsil sorumlu olacakları ve üçüncü kişilere karşı yapılan haksız fiillerden sorumluluğun sözleşme ilişkisi ile ortadan kaldırılmayacağı, sözleşmenin tarafları arasındaki iç ilişki ve rücu ilişkisini ilgilendirdiği ve böylece onlara göre üçüncü kişi konumundaki davacı şirketi bağlamayacağı düşüncesiyle davalılar doğan zarardan müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır. (TBK,61,62,66,) Özellikle ifade edilmelidir ki davacı şirketin yer altındaki —- verilen zararın ve miktarının davacı şirket tarafından fatura ve sair belgelerde gösterildiği, zararın, hizmetin aksamaması için giderildiği ve buna ilişkin tüm bilgi ve belgelerin dosyaya ibraz ve tanık ile tevsik de edilerek zararın ve miktarının esasen açıkça ispat edildiği değerlendirilmiştir. Binaenaleyh, davalının haksız fiilden doğan zararı, haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen isteyebileceği ve davasında haklı olduğu sonuç ve kanaatiyle ; tarafların tacir sıfatı, haksız fiil tarihi ve faiz başlangıç tarihi gibi tespitler ve talepler de gözetilerek davanın kabulü ile;—-haksız fiil tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalılar sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—- bütçesinden ödenen —- ücretinin de davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜ ile, —- haksız fiil tarihi olan —–tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken— karar ve ilam harcından —- peşin harcın mahsubuyla bakiye —karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak —-
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca—-bütçesinden ödenen —-arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak—
4-)Davacı tarafından yapılan — başvurma harcı — peşin harç,— vekalet harcı , —- posta masrafı olmak üzere toplam —yargılama giderinın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,13/2 maddeleri uyarınca —-nispi vekalet ücretinın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine; işbu konuda —- Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 6100 sayılı HMK’nin 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın, miktar yönünden —İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.