Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/737 E. 2022/273 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/737 Esas
KARAR NO : 2022/273

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/11/2021
KARAR TARİHİ : 21/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı——- bu sözleşme ile davalının sözleşmede yazılı usul ve esaslara göre müvekkili şirkete ilettiği talebi üzerine, davalının belirttiği — teslim alarak yine davalının belirttiği — (davalının bildirdiği —- taşıyarak teslim etmeyi, davalı— karşılığı ücret ödemeyi üstlendiği, müvekkili şirketin ifa ettiği bu hizmetleri karşılığı sözleşmeye göre hak ettiği alacakları için davalı— — miktarlı —düzenlediği, davalı şirket bu üç faturadan ikisine (—- bedelli faturaya —-ihtarnamesi ile (…tarafınızdan bu bedelle taşıma hizmeti alınmamış olup bu nedenle de fatura içeriği ve tutarının tarafımızca kabulü mümkün değildir…denilmek sureyile) itiraz ettiği, davalı şirketin her ne kadar — tarihli faturaya itiraz etmiş ise de bu itirazı, — yapılmış haksız bir itirazdan ibaret olduğu, müvekkili şirketin, sözleşmeye uygun olarak edimlerini ifa ettiği ve sözleşmeye göre hak kazandığı alacakları için davalı şirket adına usulüne uygun olarak faturaları düzenlediği, müvekkili şirketin faturalara konu bu alacakları ticari defter ve sair ticari kayıt ve belgeleri ile de sabit olduğu, fatura bedellerinin ödenmesi için davalı şirket ile yapılan görüşmeler — vermediği için davalı şirket hakkında —-işlemiş faiz – davalının faturaya itiraz tarihi ile takip tarihi arası işlemiş faiz- olmak üzere) toplam —- üzerinden icra takibi yapıldığı, davalı şirketin icra müdürlüğüne sunduğu—- tarihli itiraz dilekçesi ile “…alacakının herhangi bir alacak hakkı yoktur. Müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinde, müvekkilin borçlu olduğu herhangi bir——- bulunmamaktadır…” demek suretiyle haksız ve sırf icra takibini semeresiz bırakmak için kötüniyetle takibe ve borca itiraz ettiği, dava açmadan önce Türk Ticaret Kanunu 5/A maddesi gereği dava şartı kapsamında arabuluculuğa müracaat edilmiş ise de — yazılı olduğu üzere taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı ileri sürülerek fazlaya dair tüm talep ve yasal hakları saklı kalmak kaydı ile davalarının kabulü ile, davalı şirketin — esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyeti, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ve— sürecinde davacı şirketin vekil ile temsil edildiğinden — taraf vekilliği vekalet ücretinin de davalı şirkete tahmiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın söz konusu davayı yetkisiz yer mahkemesinde açtığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yetki Sözleşmesi” başlıklı 17.maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklinde düzenlendiği, davacı tarafından EK-1 olarak dava dosyasına — —- Maddesinde Uygulanacak Hukuk ve Yetki başlığı düzenlendiği, doğabilecek her türlü itilafın varlığı halinde —Mahkemeleri ve— İcra Müdürlükleri yetkili kılındığı, yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerli olacağı, her iki tarafın da tacir olup huzurdaki uyuşmazlık konusunda yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, bu nedenle yetki itirazlarının mevcut olup davanın yetkili ——- Mahkemelerinde görülmesi gerektiği savunularak öncelikle davanın yetkisiz yerde açılması sebebiyle davanın usulden reddi, davanın haksız ve mesnetsiz olması sebebiyle davanın esastan reddi,–iptali, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi, Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı yan uhdesinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, — sayılı dosyası, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasıdır.
6100 sayılı HMK.nun 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı yasanın 7. maddesinde ise, davalının birden fazla olması halinde, davanın bunlardan birinin yerleşim yerinde açılabileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda, aynı kanunun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılması mümkündür.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, 01.10.2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Mahkemece re’sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK’nın 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da re’sen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve yapılan yargılamaya göre somut olayda davalı tarafça usulüne uygun olarak ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulmuştur. Bu kapsamda dosyaya bakıldığında taraflar arasında imzalana— gereğince ihtilaf halinde —- Mahkemelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı görülmüştür. Sözleşmedeki yetki şartı, Hukuk Muhakemeleri Kanunun 17. ve 18. maddelerinde sayılan koşulları taşıdığından sözleşmenin tarafları bakımından geçerli ve bağlayıcı bulunmaktadır.
Bütün bu hususlar karşısında Yetki sözleşmesi (şartı) ile münhasır olarak — mahkemeleri yetkili kılındığından ve davalı tarafça usulüne uygun olarak cevap dilekçesi ile ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulup yetkili mahkemenin— Mahkemeleri olduğu bildirildiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 17. maddesi uyarınca Mahkememizin (— Yetkisizliğine,Yetkili Mahkemenin —Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-)6100 sayılı HMK’nın 17, 19. Maddeleri gereğince Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 19/3.Maddesi gereğince yetkili mahkemenin——- TİCARET MAHKEMESİ olduğunun Tespitine,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20.maddesi uyarınca taraflardan birinin süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleştiği tarihten veya Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın— Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin,süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine ve 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzlerine karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.