Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/733 E. 2022/503 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/733 Esas
KARAR NO : 2022/503

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2021
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili, davalının fiili olarak işletmiş olduğu—- plakalı —— —, taraflar arasında yapılan işlem, tüketici işlemine vaki — işlemi olmasına rağmen davalı taraf, müvekkilinden ilgili icra dosyası muhtevasında mevcut olan bonoyu tüketici müvekkilimin mümkün mertebe aleyhine olacak tezahürde teslim aldığını, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. Maddesinin 5. Fıkrası; ” Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir. ” hükmünü içerdiğini, — bono metninden de anlaşılacağı üzere, bonoda; ——kaydı mevcut olup, bu husus tüketici aleyhine — olmaktadır, dolayısıyla bu bononun tüketici açısından geçerliliğinden bahsetmek mümkün olamayacağını, yine ilgili bonoda malen kaydı bulunmakta, yani bononun bir mal karşılığı olarak teslim alındığı açıklıkla sabit ve sübut vaziyette olduğunu, bu zuhurda davalının—— —– mal teslimine ilişkin ilişkiyi ispatla mükellefiyeti bulunduğunu, icra dosyasındaki mevcut bono, —— ilişkisinden vuku bulmakta ve dava konusu da bu bonoya dayalı bir borcun bulunmadığına ve bonoya dair icra takibinin iptaline ilişkin olduğunu, öte yandan —— bulunan——, müvekkilince davalıya teslim edilmesine rağmen, davalı tarafça; müvekkilinden alınan ve tüketiciye hukuken sorumluluk atfedilemeyecek olan bono ile icra takibine girişildiğini ve müvekkilinin haciz tehdidi altında bırakılmış hâli hazırda da—– altında olduğunu, taraflar arasında yapılan ———- dair tüketici işlemi olduğunu, şayet bu durumun aksi mevcut———- kaydını ihtiva eden bononun hangi hukuki ilişki ——-temin edildiğini, zira temin edilen bononun, işlemin tüketici ——-sebebiyle verildiğinin kabulü durumunda da ilgili bono 6502 Sayılı TKHK hükümlerine mümkün ——- olup, tüketiciyi yanıltma ———–haiz ——– olduğunu beyan etmiş, davanın kabulü ile özellikle 6502 Sayılı TKHK olmakla birlikte sair kanunların ——dosyasında —–bononun ve icra takibi dosyasının iptaline, davacı müvekkilinin davalıya, ilgili icra dosyası ve ilgili—- —- borçlu olmadığının tespitine, evvelce teminatsız aksi kanaat ise uygun görülecek bir teminat miktarı mukabilinde, ilgili icra dosyasına giren paranın davalıya ödenmesinin tedbiren durdurulması için bu hususta ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ilgili icra dosyası ile birlikte müvekkilinden haciz tehdidi altında icra yolu ile tahsil edilen ilgili borca dair tahsilatların davacıdan geri alınarak müvekkiline aynen geri ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Müvekkili …—–, davacının ise düzenleyen olduğu bonoya ilişkin davacının imza yönünden bir itirazı bulunmadığını, davacı bu bononun kendisi tarafından düzenlendiğini kabul etmekte ancak borçlu olmadığını ileri sürdüğünü, davacının kendi iradesi ile imzaladığı ve borçlu olduğunu kabul ettiği bononun bedelsiz olduğunu ileri sürmesi hukuka aykırı olduğunu, davacının, müvekkiline borcu olup davacı tarafından müvekkiline bu borcun ödenmesi gerektiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesi ve 201. maddesi açık olup senede karşı senetle ispat kuralı geçerli olduğunu, dosyaya davacı tarafından borçlu olmadığına ilişkin bir senet sunulamadığını, kambiyo —— borç ikrarı niteliğinde olduğundan alacaklı olan müvekkilinin, borcun sebebini ispat yükümlüğü altında olmadığını, kambiyo senedinin bedelsizliği iddiası ile açılan davada davacı-borçlu, — senedinin—-neden olan temel borç ilişkisini, hem de senedin bedelsiz olduğunu ispat etmekle yükümlü olduğunu, —— senedinin bedelsizliği iddiasının kesin delille ispatlanması gerektiğini, bono üzerinde malen kaydı bulunması, malın davacı tarafından teslim alındığına karine teşkil edeceğini, bu nedenle davacının malı teslim almadığını kesin delille ispatlaması gerektiğini, davacı tarafından dosyaya borçlu olmadığına ilişkin kesin bir delil sunulmadığını, davanın mahiyeti itibariyle iddiaların tanıkla ispatı da mümkün olmadığını beyan etmiş, davanın reddine, takibin durdurulmasına karar verilmesi halinde müvekkili lehine en az %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : —- sayılı dosyası,—- aracın tescil bilgilerini gösterir —— yazı cevabı, Yemin, Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ;
Dava Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerini beyan etmesi üzerine üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya konu ———dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Yapılan incelemede —-senetlerine özgü takip yoluyla … tarafından ————-bonoya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ve davalı tarafından işbu davanın ikame edildiği vazıhtır.
Davacı icra takibine dayanak bono dolayısıyla borcunun bulunmadığını işbu bononun ——— aracın kiralanması nedeniyle verildiğini ve bunun bir tüketici işlemi olduğunu öne sürmektedir. Davalı ise davacının imzaya bir itirazının olmadığını, bononun niteliği gereği soyut bir borç ikrarı olduğunu ve yazılı delille ispat kuralından bahisle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Bilindiği üzere menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır. Ancak —- sebepten mücerret olduğundan kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının ispat yükümlülüğü davacı-borçlu tarafa aittir. Davacı taraf bononun teminat bonosu olduğunu yahut gerçek bir borcu yansıtmadığını 6100 Sayılı HMK’nin 200 ve 201. maddeleri gereği yazılı delil ile ispatlamalıdır. Zira karine olarak bir kambiyo senedinin mevcut bir borcun ifası veya itfası amacıyla verildiği kabul edilir.Kambiyo senetleri birer ödeme aracıdır. Borçlu, bononun teminat bonosu olduğu yönündeki iddiasını yazılı delil ile ispatlamalıdır.Bu konuda tanık dinletilmesi de mümkün değildir.—–
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılamaya göre somut olaya bakıldığında; öncelikle—— icra takibine dayanak yapılan senedin TTK’nin 776. maddesi hükmünde öngörülen zorunlu unsurları içerdiğinden —- senedi olduğu tartışmasızdır.
Dava ve takibe konu bono unsurları itibari ile geçerli bulunmaktadır. Sebepten bağımsız olarak soyut bir hukuki işlem şeklinde olan senetten dolayı borç altına giren kişilerin gerçekte borç ilişkisinin bulunmadığına yönelik iddialarını ispat etmesi gerekmektedir. Bu anlamda genel karine gereğince borç ikrarı anlamı taşıyan bonodan dolayı alacaklı hamilin alacağını ispat etmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Bonodaki keşideci imzasının davacının eli ürünü olduğu anlaşıldığına göre davacı bu bononun bedelsiz olduğunu dava değeri de gözetildiğinde HMK’nin 200. maddesi uyarınca aynı—- yazılı delillerle ispat etmelidir.
Öte yandan kambiyo senedinin niteliği uyarınca “—- malın verilip alındığına karine teşkil etmesi sebebiyle karinenin aksini yani malların teslim alınmadığını, senedin bedelsiz kaldığını, davacının 6100 sayılı HMK’nin 200. maddesi kapsamında yazılı belge veya açıkça delil olarak göstermek koşulu ile yemin deliline başvurarak usulüne uygun kesin deliller ile ispat etmesi gerekmektedir
Yukarıdan beri yapılan açıklamalar ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında ispat yükünün davacı tarafta olduğu tartışmasızdır. Davacı taraf malen kaydına göre malın teslim alınmadığını ,senedin bedelsiz kaldığını yazılı delillerle kanıtlayamamıştır. Ne var ki davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmıştır. Bilindiği üzere Yemin delili 6100 sayılı HMK’nin 225 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasını diğer delillerle ispatlayamamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu bilemeyeceğinden; mahkeme yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek ve ispat sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Bu kapsamda mahkememizce davacı taraf dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından kendisine yemin teklif etme hakkı hatırlatılmıştır. Davacının yemin teklifi ve davalının kabulüne müteakip tüm usulü işlemler tamamlanmış ve duruşmada hazır buluanan davalı-alacaklı bononun iddiaya konu olayla bir ilgisinin bulunmadığına, bonodan dolayı alacaklı olduğuna yönelik yemini usulüne uygun olarak eda etmiştir. Binaenaleyh, 4721 Sayılı TMK’nin 6. ve 6100 Sayılı HMK’nin 190, 200,225 vd maddeleri nazarında usulüne uygun olarak ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesine göre tamamen aleyhinde hüküm verilen davacı taraf sorumlu tutulmak suretiyle aynı yasanın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 858,34 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 777,64 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —–13/1 maddesi uyarınca 7.333,92 TL nispi vekalet ücretinin ve 8,50 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davalı tarafından vekille temsil dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başkaca yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine; işbu konuda yazı işleri müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı asıl ile vekilinin yüzüne karşı ;6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.