Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/713 E. 2021/956 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/125 Esas
KARAR NO: 2021/930
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/02/2021
KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili şirket ile davalı —–aracın satışı için araç satış sözleşmesi kurulduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete söz konusu aracın devri karşılığında —- ödendiğini, aracın devri sırasında plakası —-olarak değiştirildiğini,—— bedel ile satışını gerçekleştirdiğini ancak satış gerçekleştikten sonra aracın hasar sorgusu yapılmış ve ağır hasar kaydı olduğunun görüldüğünü, söz konusu ağır hasar nedeniyle aracın değer kaybı—- olarak tespit edilmiş olup müvekkili şirket tarafından alıcı—-tarihinde iade edildiğini, müvekkili şirketin aracı davalıdan satın aldığı —– olduğunu, bu nedenle alış fiyatı ile satış fiyatı arasındaki farkın son derece makul olduğunu ve piyasa değerine uygun bir artış gerçekleştirildiğini, ekte sunulan ekran görüntülerinden görülebileceği gibi müvekkili şirket tarafından aracın
davalıdan satın alındığı tarihte yapılan hasar sorgusunda aracın kazası ve buna bağlı olarak —- kaydı olmadığının görüldüğünü, ancak davalının gerçekleşen kazaların tramer kayıtlarına geç düşmesini fırsat bilerek müvekkili şirketi zarara uğrattığını, müvekkilinin güven duygusunun kötüye kullanılmış olduğunu ve —-maddi zarar meydana geldiğini, müvekkilinin satın aldığı araçla ilgili olarak —- tutulan kayıtları, aracın sigorta kayıtlarını, —– inceleme ve —– atarak bilgi edinme yükümlülüğü olmadığını, dava konusu araçta bulanan ayıbın davacıdan gizlenmediğinin ispat yükü davalı tarafta olduğunu, davalının satış öncesinde davacıyı aracın pert olduğu konusunda bilgilendirdiğini veya davacının bu hususu bildiğini yansız delillerle ispatlayamadığını belirterek ağır hasarlı olduğu bilinmesine rağmen—- kayıtlarında hasarsız görünen aracın, bilgi verilmeyip hasarsızmış gibi satılması nedeniyle müvekkili şirketin ayıplı mal nedeniyle uğradığı şimdilik —- maddi zararın araç satış sözleşmesinin kurulduğu tarihten itibaren işletilecek ticari faizleri ile beraber davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; —— tarihli satış sözleşmesi ile müvekkili davalı şirketten –satın aldıklarını, plakasını devirde — olarak değiştirdiklerini, söz konusu aracı —— sattıklarını, satış gerçekleştikten sonra aracın hasar sorgusunun yapıldığını ve ağır hasarlı olduğunun görüldüğünü iddia ve beyan ile aracın değer kaybının —- olduğunu ve ayıplı devir sebebiyle zararlarının da bu kadar olduğu talebiyle işbu davayı— ettiğini, dava konusu — plakalı aracın, müvekkili davalı şirket tarafından trafikten çekme belgeli ve hasarlı olarak — satın alındığını müvekkili davalı şirket tarafından tamir edildikten sonra yine trafikten çekme kaydıyla —– tarihinde davacı şirkete —- satıldığını, taraflar arasında —-Ayrıca alıcı; trafikten çekilmiş olan aracını trafiğe çıkarmayacağını, aracı yalnızca tescil birimine bildirdiği adreste bulunduracağını ve bu adres dışında bir yere taşımak istediğinde aracın taşıma tarihinden bir hafta önce ilgili tescil birimine bildirimde bulunarak çekici yardımı ile taşınmasını sağlayacağını,——- gereğince trafikten çekilmiş araçlar için öngörülen yükümlülüklere aykırı davranılması durumunda doğacak sorumlulukları kabul ettiğini beyan ve taahhüt ettiğni, davacının, söz konusu aracın —– –olduğu halde, hasarlı kaydı ve çekme belgesi olması sebebiyle —- satın aldığını, dolaysıyla hasarsız aracın —- altında bir fiyattan satılmış olması da aracın hasarlı olduğunu ve davacının bunu bildiğini gösterdiğini, maddi vakıa ve düzenlenen satış sözleşmesi ve satış bedeli incelendiğinde davacının, satışın ve akdin yapıldığı sırada aracın hasar kaydı bulunduğunu bildiğini ve işbu davayı kötüniyetli olarak — ettiğinin çok açık olduğunu,— plakalı aracın, müvekkili davalı tarafından davacıya satışı sırasında aracın hasar kaydının bulunduğu — yevmiye sayılı satış evrakından ve —– konu bedelin —- değerinin de altında — satışından da anlaşıldığını, — ekinde sundukları—- aşağıda olmadığını, davacının kötüniyetli ve iddialarında samimi olmadığını, dava konusu aracı hasar kaydı ile satın aldığı için — satmış olmasından ve hasar kaydı olmasaydı en az —- satması gerekeceğinden de anlaşıldığını, davacı şirket araç alım satım işi ile iştigal ettiğinden—- daha düşük bir fiyata satılmayacağını bildiğini, davacının aracı — tarihine kadar herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını belirterek öncelikle davaya bakmaya yetkili —–olduğundan, yetki itirazlarının kabulüne karar verilmesini, esas bakımından da maddi ve hukuki dayanaktan yoksun ve kötüniyetli olarak ikame olunmuş davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: ——-dosyadaki sair tüm diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, 6098 sayılı TBK’nun 217-231 maddelerinde düzenlenen Ayıplı Mal nedeniyle tazminat (Ticari Satıma Konu Maldan Kaynaklanan ) istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak gönderilen ve yapılan davetiyeler sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenmiş ve tahkikata geçilmiştir. Bu aşamada mevcut ve toplanan deliler incelenip değerlendirilerek tahkikat tamamlanmış, duruşmaya katılan taraf vekillerinin son sözleri dinlenerek yargılama bitirilmiş ve aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Taraflar tacir olup, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK m. 207 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 23/1, 4). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 23/I hükmü de uygulanacaktır.
Satım sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 207. maddesinde “satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Satım sözleşmesi synallagmatik, başka deyişle tam iki tarafa karşılıklı borçlar yükleyen bir sözleşmedir. Tam iki yanlı sözleşmelerde, her iki yan birbirine karşı birer asli edim ile çeşitli yan ve tali edimler yüklenirler. Eş deyişle bu sözleşmeler nitelikleri gereği yanlardan her birini zorunlu olarak alacaklı ve borçlu kılar. Yanlardan her biri karşı edimi elde etmek için borç altına girer. Satıcının malın teslimi ve mülkiyetinin alıcıya geçirilmesi yükümlülüğü yanında satılanın ayıplardan ari olmasını sağlama yükümlülüğü de bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir. Ticari satış, sözleşmenin her iki tarafının da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan satıştır. Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.———–
6102 sayılı TTK’nın 23/c maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü  maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” hükmü ve bu madde yollaması ile Türk Borçlar Kanunu 223/2 maddesinin “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
6098 sayılı TBK’nın 223. maddesinde ayıp ihbarı için herhangi bir şekil şartı ise getirilmemiştir. Ancak 6102 sayılı TTK’nın 18-(3) maddesi uyarınca, taraflar tacir ise ihbarın noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemiyle yapılması gerekmektedir.
6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219. maddesinde “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” düzenlemesi mevcuttur.
6098 sayılı TBK 222. Maddesinde de; Satıcının, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu olmayacağı, satıcının, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olacağı düzenlenmiştir.
Ticari satış ve mal değişimi başlıklı 6102 sayılı TTK 23/1 maddesinde; Maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı buna göre malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, Açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK 223/2 madde hükmü incelendiğinde; Alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı, ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Ayıp durumunda alıcının seçimlik haklarını düzenleyen 227. Maddesinde ise ; Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir. “Düzenlemesi mevcuttur.
Yukarıda ayrıntılı olarak gösterilen yasal düzenlemeler, yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında; taraflar arasında düzenlenen—-yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile—-gerçekleştiği tartışmasızdır. Davacı taraf aracın ayıplı olduğunu ve bu nedenle tazminat talep etmektedir. Mahkememizce taraf vekillerince gösterilen tüm deliller toplanmış ve dosya rapor düzenlenmesi için bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi—– tarafından hazırlanan raporda özetle ; aracın tüm devirlerinde hasarlı olduğunun bilindiği ve aracın bu şekilde alındığını, ayıbın gizlenmediğini, tazminat talep edilemeyeceği yönünde tespit ve görüşlere yer vermiştir. İşbu bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve sunulan beyan ve itirazlar da değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede öncelikle davacının tacir sıfatına göre basiretli davranma yükümlülüğü ışığında ki beyanına göre —– galerisi olduğu ve ticari araç alım satımıyla iştigal ettiği anlaşılmakla olaya incelendiğinde günümüzün teknolojik şartları, araçlara ilişkin sigorta bilgi ve altyapısı, ikinci el araçlara ilişkin yönetmelik, ekspertiz imkan ve raporları, İnternet verileri ve en önemlisi ikinci el araç piyasasının objektif unsurları birlikte değerlendirildiğinde ayıplı bir aracın alınıp satılmasının çok zor olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda da taraflar tacir olmakla birlikte, aracın —– satış değeri arasındaki bariz fark, satış sırasında aracın trafikten çekme kaydının varlığı, aşamalardaki satış bedelleri, aracın ağır hasarlı olarak trafikten çekildiğinin satış sırasında sabit olması, davacının aldığı bedel ile sattığı bedel arasındaki fark, istenilen tazminat/indirim miktarı, sigorta bilgi ve gözetim merkezi kayıtlarında da ve fotoğraflarda aracın hasarının açıkça görünmesi karşısında benimsenen bilirkişi raporuna göre de davacının aracı ayıplı haliyle bilerek ve görerek aldığı kanaati hasıl olmuştur. Öte yandan davacı söz konusu aracı teslimden itibaren muayene yükümlülüğüne de aykırı davranarak üçüncü kişiye sattıktan yaklaşık altı ay sonra ayıp iddiasına dayandığından süresi içinde muayene ve usul ve yasaya uygun olarak ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşılmıştır. Binaenaleyh; davacının satış sözleşmesi sırasında söz konusu aracı ayıplı olduğunu ve mevcut tüm özelliklerini bilerek isteyerek satın aldığı gibi süresinde hukuka uygun olarak ayıp ihbarında da bulunmadığı sonuç ve kanaatiyle TMK,6 ve HMK,190 maddeleri gereğince ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davacı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan (213,47 TL) harçtan mahsubuyla bakiye 154,17 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —–bütçesinden ödenen 1.320.00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Davalı tarafından vekille temsil dışında yapılmış yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Davalı davada kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ——
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ;6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle———-Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2021