Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/686 E. 2023/471 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/686 Esas
KARAR NO: 2023/471
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 08/11/2021
KARAR TARİHİ: 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.04.2021 tarihinde ——- ilçesi istikametinden —— istikametine seyir halinde bulunan sürücülüğünü —— yaptığı —— plakalı çekici (—— plakalı yarı ——- takılı) ile —— Beldesi istikametinden kontrolsüz şekilde gelerek sürücülüğünü —— yaptığı, —— ait olan ——- plakalı otomobille sol yan kısmından çarpması sonucu çift taraflı, ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza sonucunda ——- plakalı araçta yolcu konumumda bulunan, müvekkili —– imam nikahlı eşi ——- vefat ettiğini, desteğinin ölümü nedeniyle, müvekkilinin manevi açıdan mağdur olduğunu beyan ederek meydana gelen trafik kazası sonucunda —— vefatı sebebiyle imam nikahlı eşi —— için 150.000,00 TL manevi tazminat bedelinin davalı sigorta şirketi poliçede yazan limit ile sınırlı olmak kaydıyla, —— Şirketi için temerrüt tarihi olan 04.10.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte, diğer davalılardan ise haksız fiilin meydana geldiği tarih olan 15.04.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte, diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. Ve 183. Maddeleri ile 2918 sayılı KTK’nın 85. ve 88/1. Maddeleri gereği teselsül hükümleri uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın fiili sonuca dönüşebilmesi, müvekkilin bu alacağa ulaşabilmesi ve dava sırasında hak kaybına uğramamaları için, davalılar adına tespit edilen araçlar ve taşınmazlar üzerine, teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, TBK 76. maddesi uyarınca davalı gerçek kişiler tarafından müvekkilin manevi zararının bir kısmının karşılığı olarak geçici ödeme yapılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar —— ve —— vekili cevap dilekçesinde özetle; Yaşanan elim kazada müvekkil —— bilgi ve müdahalesi bulunmadığını, müvekkili —— hiçbir kusuru bulunmadığını, davalı —— yaşanan bu kazada tam kusurlu olduğunu, kaza tespit tutanağında fren izi, frene basıldığındaki hız limiti, araçların bulunduğu konumlar dikkate alınmadan soyut gerekçelerle müvekkiline kusur atfedildiğini, bu nedenlerle, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen 15/04/2021 tarihli kazaya karıştığı belirtilen, —— plakalı aracın, müvekkili şirkete 19/09/2020-2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere —— numarası ile, “Genişletilmiş Kasko” poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin, üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında maddi tazminat ile sorumlu tutulacağını, kusur durumunun tespiti gerektiğini, manevi tazminat talep eden davacının, müteveffanın kendisine destek olduğunu somut olgularla ispatlaması gerektiğini, davacının, müteveffanın yasal mirasçısı olmadığını, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini, bu nedenlerle, davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —— usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı davaya cevap vermemiştir.

Deliller:Davalı sigorta şirketine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.——- CBS’ye yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.—— yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.—— Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.——- Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.—– Ağır Ceza Mahkemesine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.—– Noterler Birliğine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.Davacının nüfus aile kayıt tablosu dosya arasına alınmıştır.—— yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.Davacı tarafın bildirdiği tanıklardan —— beyanının alınması için —— yazılan talimatın bila ikmalen, tanık —— beyanının alınması için ——yazılan talimatı ikmalen döndüğü görülmüş olup;Davacı tanığı ——- beyanında: “Ben davacını birlikte yaşadığı —— inşaat işi sıva yapması nedeni ile yaklaşık 17-18 senedir tanırım. Aynı zamanda —— ——- ilçesinde bulunan evi benim evime yakın olduğu için komşuluk ilişkimiz de vardı. Davacı, ——- ile birlikte yaklaşık 17-18 yıldır kışları —— mahallesindeki evlerinde yazları ise yaylada birlikte kalırlar. Ben davacı ile —— arasında resim nikah olup olmadığını bilmiyorum ancak davacıyı —— eşi olarak bilirim. Zira her yıl aşağı yukarı 3-5 kez gerek eşim ve ben gerekse —– ve davacı ——birbirimize akşam oturmasına gidip geliriz. Bu oturmalarımız sırasında taraflar evli gibi davranır ve konuşurlardı. Gerek ben gerekse çevredeki bütün insanlar ——- ile davacıyı evli olarak bilirlerdi. Davacı —— ev hanımıydı. ——- ise ——. Ben —— hayatta iken aylık gelirinin ne kadar olduğu hususunda bir bilgi sahibi değilim. Benim ——- tanıdığım günden —— vefat ettiği tarihe kadar davacı ile —— sürekli olarak aynı evde karı koca hayatı yaşamışlardır. Benim bildiğim kadarı ile —— ve —— çocukları bulunmamaktadır. Benim konu ile ilgili bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe: Dava, 15.04.2021 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle davalı şirket nezdinde sigortalı bulunan, davalı —— sevk ve idaresindeki, davalı —— ait —– plakalı araç ile davalı —– sevk ve idaresindeki, davalı ——- ait —— plakalı aracın çarpışması sonucu, araçta yolcu konumunda bulunan —— vefat etmesine bağlı olarak, müteveffanın imam nikahlı eşi olan davacı yönünden 150.000,00 TL manevi tazminat davası davasıdır.Dosyada, davacı vekilinin ihtiyati haciz ve geçici ödeme talepleri oluşturulan ara kararlar ile değerlendirilmiştir.Dosyada, bildirilen tanıklar yönünden gerekli ara kararlar kurulduktan ve tanık beyanları dosyaya kazandırıldıktan sonra, dosya kusur incelemesi yapılması amacıyla ——- Dairesine gönderilmiş; 21/12/2022 tarihli rapora göre dosyadaki bilgi, belge, sigorta poliçesi, hasar dosyası, ceza dosyası, olay yeri inceleme raporu ve ibraz edilen deliller ışığında, davalı sürücü ——, sevk ve idaresindeki ——- ile yerleşim yeri içi mahaldeki ana yolda seyir halindeyken seyir hızını mahal şartlarına göre ayarlaması, diğer kavşak kollarından gelebilecek araçların hızlarını-mesafelerini kontrol altında tutacak şekilde kavşağa yaklaşırken müteyakkız seyretmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği ve sağ taraftan kavşağa giren otomobil ile çarpışması neticesinde meydana gelen kazada kusurlu olduğu, davalı sürücü ——, sevk ve idaresindeki otomobil ile yerleşim yeri içi yolda seyir halindeyken yola gereken dikkatini vermesi, kavşak mahalline geldiğinde anayol üzerinde seyir halinde olan araçların hız ve mesafelerini kontrol altında bulundurması, dur trafik işaret levhasını dikkate alıp ilk geçiş hakkını çekici sürücüsüne vermesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kavşağa kontrolsüzce girerek ana yolda düz seyirle gelen çekici sürücüsünün seyir istikametini kapattığı anlaşılmakla meydana gelen kazada kusurlu olduğu, ——– %30 (yüzde otuz) oranında, ——– %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu rapor edilmiş olup, davalı sürücüler ile araç malikleri tarafından rapora itiraz edilmemiştir. —— raporunun dosyadaki verilere göre yöntemince düzenlendiği anlaşıldığından rapora itibar etmek gerekmiştir.Manevi tazminat konusunda belirtmek gerekir ki; Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmıştır. Türk Borçlar Kanunu m. 56 gereği de ; Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.Manevi tazminat sade bir ifade ile, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir Manevi tazminatta zarar, kişinin iç huzuru ve manevi bütünlüğüne yapılan saldırının mecazi ifadesidir Manevi tazminata hükmedilirken uygulamaya ——- Yargıtay kanunu m. 45;”İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.)ilkeler ışık tutmaktadır. Manevi tazminat uygulamadaki yerleşen ilkeler ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları da gözetilerek, hakimin takdirinde bir husustur. Mahkemeler kanunen kendilerine tanınan takdir haklarını dikkatlı kullanmalıdırlar. Takdir yetkisi, kanun koyucunun bilerek ve isteyerek, yani bilinçli olarak bıraktığı kural-içi boşlukların; hukuk kurallarını uygulamakla yükümlü olanlarca, olaylardaki özelliklerle toplumdaki ahlâkî düşünceler, hukukun birliği, takdir yetkisini tanıyan kuralın amacı, sosyal adalet gibi hususlar göz önünde tutularak ferdîleştirilip doldurulması yetkisidir. Hukukî niteliği bakımından, MK. m. 4’de tanınmış olan bu yetki, kural-içi boşluğu doldurup doldurmamak bakımından yargıca bir « s e r b e s t i » vermemiş; tersine, bir ödev yüklemiştir. Gerçekten, MK. m. 4’e göre, «hâkim … hükmeder». Bu ibareden ödev niteliği kolaylıkla anlaşılmaktadır. Şu halde, hakim, takdirle ilgili şartların gerçekleşmesi halinde, takdir yetkisini kullanmakla yükümlüdür. Aksi takdirde, hakkın dağıtımından kaçınmış olur.Mahkememiz anılan hususların da farkında olarak, dosyaya dönüldüğünde, Manevi tazminatın amaçlarından biri caydırıcılık olmakla beraber diğeri manevi tatmin duygusudur. Manevi tazminat miktarı amacından çıkacak şekilde, tarafın maddi olarak çöküşüne neden olacak miktarda da olmamalıdır. Davacı tarafın sebepsiz olarak zenginleşmesine neden olmayacak, zarara uğrayanda manevi huzur doğuracak ve hükmedilecek tazminat miktarının cezalandırmaya veya malvarlığına ilişkin bir zararı gidermeye yönelik olmayacak şekilde olmasının Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında kabul edilmiş olduğu, iş bu davada manevi tazminat talebinin tamamının kabul edilmesinin gerçek kişi davalıların ekonomik olarak çöküşüne sebep olacağı, tüm hususlar, yukarıdaki açıklamalar, ilkeler göz önünde tutarak, sigorta poliçesindeki manevi tazminat klozuna göre, davalı sigorta şirketinin de sorumlu olduğu, dinlenen tanık beyanına göre, davacı ile müteveffanın imam nikahı ile evli gibi yaşadıkları ve çevreden öyle bilindiği, bu hali ile müteveffanın vefatı ile davacının manevi anlamda zararı doğduğunun hukuken ve vicdanen kabul edilmesi gerektiği, alınan ve davalı sürücüler ile araç malikleri tarafından itiraza uğramayan kusur raporuna göre, kusur oranları da bir bütün olarak değerlendirilip hükümde gösterildiği şekilde davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. (Kusur durumuna bağlı olarak —— haricindeki diğer davalıların 15.000,00 TL tazminat ile sınırlı, müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar vermek gerekmiştir).—— sayılı ilamında:”Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının 65.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, 6762 sayılı TTK.’nin 1301. maddesinden (6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi) kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Sigorta ettirenin dava hakkı, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Ödeme tarihi aynı zamanda 3. şahsa rücu edebilme tarihidir. Bu nedenle işleten ve sürücünün faizden sorumluluğunun başlangıcının halefiyet başlangıcı olan ödeme tarihi olarak kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, hükmedilen tazminata ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.2-Davacı tarafça temerrüt faizi olarak avans faiz istenilmiştir. Davalının işleteni olduğu araç —— olup ticari araçtır. O halde, davada temerrüt faizi olarak ticari faiz niteliğindeki avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi de doğru değil bozma nedeni ise de; bu yanılgıların giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK.nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.” belirtilmiştir.Yukarıda anılan içtihat uyarınca davacı tarafça ticari işlerde uygulanan faiz talebinde bulunulmuş, davalı ——- sevk ve idaresindeki, davalı ——- ait ——- plakalı aracın ticari olduğu, davalı ——- sevk ve idaresindeki, davalı —— ait —— plakalı aracın hususi araç olduğu anlaşıldığından, davalılar ——, ——-, ——- ve sigorta şirketi yönünden ticari faize, davalı —— yönünden yasal faize hükmetmek gerekmiş, davalılar ——,——, ——- ve ——- yönünden yönünden temerrüdün olay tarihinde gerçekleştiği ancak davalı sigorta şirketinin, davadan önce temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından, sigorta şirketi yönünden dava tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği kabul edilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 50.000,00 TL manevi tazminatın, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 08.11.2021 tarihinden, davalılar ——,—–, —– ve —— yönünden olay tarihi olan 15.04.2021 tarihinden itibaren işleyecek, davalılar ——, ——, —— ve sigorta şirketi yönünden ticari faizi ile birlikte; davalı —— yönünden yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, (kusur durumuna bağlı olarak ——- haricindeki diğer davalıların 15.000,00 TL tazminat ile sınırlı, müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına),
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 3.415,50 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.903,17 TL harcın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 512,33 TL peşin harç gideri, 1.560,00 TL ATK ücreti ve 599,45 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.671,78 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak 881,69 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul edilen kısmı dikkate alınarak 435,60 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile; 884,4 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davalılar tarafından yargılama giderlerinin yapan üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 10 uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalılar —–,—– ve sigorta şirketi kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT 10 uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar ——,—— ve sigorta şirketine verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde —— Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
E-duruşmaya son verildi. 20/06/2023