Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/655 E. 2022/787 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/655 Esas
KARAR NO : 2022/787

DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/10/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —— için davalı (borçlu) aleyhinde ——— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili —— ——- olan araç ——– başlangıç ve bitiş tarihli olarak ——- olduğunu, davalı ———– kayıtları bulunan araçların dava dışı ———– vasıtaya çarpması neticesinde; hasar tazminat bedeli ödenmiş (ekte sunulan) ve TTK 1472. Maddesine göre haklara ———-kazandığını, müvekkili—– kayıtlarında da olan (hasar dosyası) ve davaya konu edilen olaya bakıldığında, ———- tarihinde sürücü —————–yönüne seyir halinde iken yağışlı hava ve —— kesiminde karşı yönden gelen ———— plakalı araç ile karşılıklı çarpıştığını, —— yönüne seyir halinde olan —- kullandığı —– plakalı aracı ile karşı yönden gelen —-kullandığı—– minibüs ile çarpışması neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşıldığını, müvekkili ——- yapmış olduğu ödemeye istinaden——- ile takip başlatıldığını ve davalı yanın yapmış olduğu borca ve yetkiye dair itirazları neticesinde dosya———- esas sayılı dosyasına kayıt gördüğünü, davalı (borçlu) nın icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İcra İflas Kanunu gereğince duran icra takibine devam edebilmek için iş bu itirazın iptali davasının açılması zarureti hasıl olduğunu beyan etmiş, davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %40 tan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, Mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazaya ilişkin tutanak üzerinden yapılan değerlendirmelere göre dava konusu ————— araçta meydana gelen zararda müvekkili şirketçe ———– aracın herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkili şirketçe ——- diğer araç olan ——– aracın ise %20 kusuru olduğu tespit edilmiş olup bu doğrultusunda müvekkili—– tarafından davacı tarafa, sigortalı —————- aracın %20 kusuru oranında ———–ödeme yapıldığını, işbu ödeme ile müvekkili şirketin ve davalı sigortalısının sorumluluğunda olan tüm hasar karşılanmış olup, davacının bakiye tazminat talepleri haksız olduğunu, dava konusu kaza nedeniyle tutulan Kaza Tespit Tutanağında geçen bilgilerden davacı taraf sigortalısı ————meydana gelen zararda müvekkili şirketçe sigortalı ———- herhangi bir kusuru bulunmadığını, müvekkili şirketçe sigortalı diğer araç olan ——plakalı aracın ise %20 kusuru olduğunun tespit edildiğini, bu kapsamda davacı şirket tarafından ödenen —— %20’sine tekabül eden ———–davacı tarafa ödendiğini, dolayısıyla mevzuat gereğince sorumluluğu dahilindeki tüm tazminatı ödemiş olan müvekkili şirketin ve sigortalısının bakiye sorumluluğu bulunmamakla, davanın reddi gerektiğini, davacının kusur paylaşımına ilişkin iddialarının kabulü mümkün olmamakla, kabul anlamına gelmemek üzere kusur oranlarının tespiti bakımından mahkemece dosyanın——–sevk edilmesi gerektiğini, davacı tarafın kusur paylaşımına ilişkin beyanlarının haksız ve dayanaksız olduğunu, dava konusu kazaya ilişkin olarak tutulan ——— kazanın oluşumuna göre göre sigortalı———- plakalı araç sürücüsünün, dava konusu —— aracın hasara uğramasında herhangi bir kusuru bulunmamakla, diğer sigortalı —— —– araç ise tali kusurlu olduğunu, bu sebeple davanın tümden reddi gerektiğini, işbu talepleri kabul görmemesi halinde kusur durumunun tespiti bakımında bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin bulunduğunu, kabul manasında olmamak üzere, davacının gerçek zararının tespiti gerektiğini, davacı yanın icra inkar tazminatına hükmedilmesi yönündeki taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafın borca itirazın haksız ve kötüniyetli olduğuna ilişkin iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, her halükarda takibe konu alacak likit olmadığından, kusur ve gerçek zarar miktarı belirsiz olduğundan ve yargılamayı gerektirdiğinden de davacının icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini beyan etmiş, davanın esastan ve usulden reddine, ——- Sayılı takibinin kaldırılmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : —— Sayılı Dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı ——— ———– Bilirkişi Raporu,—————— Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca davacı ———– Nedeniyle sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle dava dışı sigortalısına ödediği hasar onarım tazminatının; kazaya sebep olan aracın kaza tarihinde ————- davalı şirketten rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itiraz üzerine 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesi kapsamında açılmış itirazın iptali, takibin devamı ve tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, duruşmaya katılan davacı vekilinin ——açıklamaları da ————- geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya——————– getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları, konusu ve miktarı ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez ——tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı olan 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,——- varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Davacının aktif dava ehliyeti yönünden ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı—————–ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, ———— kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.
Türk Borçlar Kanunun 49.maddesinde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”, yine aynı kanunun 50.maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” denilmektedir. Bilindiği üzere Haksız fiil ise öğretide hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesine göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak ——— aynı Yasa’nın 85/1. Maddesinde“bir ————– bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına——– zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “—-, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına — kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. 86/1. Maddesi “işletenin, mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı” hükümlerini içerdiği, aynı yasanın 88. maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine TBK’nin 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Buna göre, araç işletenin sorumluluğunun dayanağı 2918 sayılı KTK’nin 85. maddesi ve sürücünün sorumluluğu ise TBK’nin 49. maddesidir ve aralarındaki ilişki, aynı zarardan çeşitli nedenlerden dolayı sorumlu olma halidir. Zarar gören, zarar miktarının tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların tamamından, dilerse yalnız birinden isteyebilecektir.
——–Sorumluluk Sigortası ise, —— işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir—– türüdür. Bu sebepledir ki, — sorumluluğu, —–sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan —- işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira ———–sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1 maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları ———Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, ——– işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu,—- kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ————- motorlu bir aracın—————,bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, —2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, ——- şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru nispetinde indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.
Yukarıda anılan yasal düzenleme ve açıklamalar, yapılan yargılama ve toplanan deliler ışığında somut olaya baktığımızda; davacı ———– tarihli ——–davalı sigorta şirketine—- plaka sayılı araç ile ——araçların karıştığı————-maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiştir. Eldeki uyuşmazlık ise sadece davacıya —–meydana gelen hasar onarım bedelinin rücuen tahsiline ilişkindir. Mahkememizce taraflarca gösterilen deliller ve olaya özgü resen toplanması gereken deliller celbedilerek dosya kusur, hasar ve sorumluluk yönünden rapor düzenlenmesi önce —— mühendisi bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi —————— tarafından hazırlanan kusur raporunda kazanın meydana gelmesinde birinci kazada kusurun % 100 oranında davalıya sigortalı ——- araç sürücüsü —– sürücüsü ——– bir kusurlarının bulunmadığı;—————- araç sürücüsü ——– kusurunun bulunmadığı, —– araç sürücüsünün ise % 100 oranında kusurlu olduğu yönünde rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki beyan ve itirazlar değerlendirilerek dosya —– gönderilmiştir. Daire tarafından —— —— tarihli raporda ise kazada kusurun % 100 oranında ———- araç sürücüsünde olduğu diğer sürücülerin kusurlarının bulunmadığı yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede kazanın —— plakalı araç sürücüsünün şerit ihlali asli kusurundan meydana geldiği diğer sürücülerin alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığı, kendilerine atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı kanaati oluşmuş ——- gerekçeli ,denetime açık, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu değerlendirilmiştir. Böylece kusur konusu çözüldüğe göre hasar onarım bedelinin araştırılması ve denetlenmesi gerekecektir. Bu kapsamda davacı vekilinden ödemeleri ilişkin tüm bilgi ve belgeler istermiş ve vekil tarafından dosyaya sunulmuştur. Dosyaya sunulan——- hazırlanan raporun kazaya uygun ve piyasa şartlarına göre kadri maruf olduğu kabul ve takdir edilmiştir. Davacı ——–tarafından talep edilen miktar, davalı —– tarafından yapılan kısmi ödeme ve davalı sigorta şirketinin itirazının kusura dayalı olması gibi hususlar gözetildiğinde hasar onarım miktarına ilişkin esasen bir uyuşmazlık bulunmadığı düşünülmüş ve makine mühendisinden rapor alınmasından vazgeçilmiştir. Zira——— hukuki statüsü ——–tarafından tanzim edilen raporların hukuki niteliği 5684 sayılı Sigortacılık Kanununda düzenlenmiştir. Kanunun 2/1-n maddesinde sigorta eksperlerinin tarafsız ve bağımsız olduğu, aynı kanununun 22/13 fıkrasında sigorta eksperlerinin tarafsız olmak zorunda olduğu, yine aynı kanunun 22/17 fıkrasında eksperler tarafından düzenlenen raporların delil niteliğinde olduğu yönündeki düzenlemeler dikkate alındığında —– tarafından düzenlenen raporların yargılama aşamasında itibar edilecek türden bir belge olduğu açıktır. Somut olayda düzenlenen ekspertiz raporunun kaza nedeniyle araçta oluşan hasar ve zararın kapsamını ve onarım giderini ayrıntılı ve gerekçeli olarak ortaya koyduğu ve davalının da —– bir itirazının bulunmadığı tespit edilmekle ; davalı şirket tarafından yapılan ödemenin de düşülerek takibe geçildiği anlaşıldığından işbu ekspertiz raporu yeterli görülmüş ve hükme esas alınması gerekmiştir. Binaenaleyh, hasar onarımına ilişkin yapılan ödeme, ———, kusur durum ve oranı, gerçek zararın karşılanması gerektiği ilkesi nazarında benimsenen——– göre davacının davasını TBK’nin haksız fiil hükümleri, KTK, 85,86,91, ————– genel şartları, TMK, 6 ve HMK, 190. maddeleri kapsamında ispat ettiği ve davasında haklı olduğu sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü ile, davalı-borçlunun———–takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin, asıl alacağa—- takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle aynen devamına karar verilmiştir. Ne var ki, 2004 Sayılı İİK’nın 67/2 maddesine göre davacının icra inkar tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; olayın haksız fiilden kaynaklanması, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi ve sonuca yapılan yargılama, kusura ilişkin alınan bilirkişi raporları ile hasar onarım bedeline ilişkin ekspertiz raporu ve ödeme belgeleri gibi bir kısım bilgi ve belgenin incelenmesi sonucunda ulaşılması nedeniyle alacağın likit ve muayyen olmadığı kanaatiyle işbu talep dinlenmemiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi——— ücretinin de yargılama gideri olarak davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddelesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nin 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun ———-sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin, asıl alacağa (14.098,71 TL) takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 963,08 TL karar ve ilam harcından 240,98 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 722,10 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile ———-ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 240,98 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 1.359,00 TL ———— olmak üzere toplam 2.699,88 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan——- 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan——- nispi/maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.