Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/629 E. 2022/98 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/637 Esas
KARAR NO : 2022/99

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2021
KARAR TARİHİ : 07/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkili arasında ticari —-ödeme tarihli —– ödeme tarihli—- faturalara konu — malzemeleri davalı tarafça satın alınmış ancak davacı taraf ödeme gününden bugüne kadar fatura bedellerini ödemediğini, Bunun üzerine davalı şirket hakkında—– Esas sayılı dosya ile 40.964,94 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiz, masraf, ve takibin ferileri ile birlikte tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığı ancak davalının 25.06.2021 tarihinde borca, faize ve takibin ferilerine haksız itirazı neticesinde icra müdürlüğü kararı ile takibin durduğu ileri sürülerek İhtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile İİK 257. Maddesi devamı gereğince davalı işverenin ——–bulunan hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, Davalının — Sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, İtiraza konu takipte talep edilen alacağın % 20sinden az olmamak inkar tazminata mahkum edilmesine Yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacıdan—yaptığı ancak daha sonra davacının kötü niyetleri tavırları üzerinde bu anlaşma sona erdiği ve davacıya tüm alacağı verildikten sonra aralarındaki bu temizlik alımına dair ticari ilişki sona erdiği, davacının müvekkiline halen daha 7.000,00 TL’lik borcu bulunduğu, buna ilişkin icra takibi haklarını saklı tuttukları, müvekkilinin davacıya olan borcuna istinaden —– çek ile ödeme yapıldığı, bu ödemelerin davacı — bu durum dışında müvekkilinin cari hesabından ve ticari defterlerine de bakıldığında davacının müvekkiline olan borcu 7.000,00 TL olduğunu, davacının adını geçirdiği ancak her— sunmadığı faturaları göstererek olmayan alacağının varlığını ispatlayabilmesi mümkün olmadığı, davacının sunmuş olduğu ———bir alacağı nasıl ispatlayabileceği taraflarınca anlaşılamadığı, —- uyarınca da müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişki sona ermesine rağmen daha sonradan sunulan faturaların alacağı ispata yeterli olmadığı açıkça belirtildiği, müvekkilinin dava dışı olan davacı ile arasındaki cari hesabına ilişkin yapılan —- ileri sürülerek haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, davacının müvekkiline karşı borcu bulunmasına rağmen kötü niyetli olarak icra takibi başlatmış olması sebebiyle davacı aleyhine alacağın en az %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi, Cevap dilekçesi,
— Esas sayılı dosyası UYAP içeriği, Faturalar, —–sair diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
6100 sayılı HMK’nin 2. maddesine göre, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan — ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Buna göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya —- Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Aynı Kanun’un 5/3. maddesi ile ” Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmü getirilerek asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisi haline getirilmiştir.
Dosya kapsamından davacının işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, —- gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, dolayısıyla tacir olmadığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin fatura ve cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkin olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilir. HMK’nun 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Bu durumda dava şartı gerçekleşmemiş olduğundan HMK’ nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin —- Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan — Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Yargılama harç ve giderlerinin HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekilerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.