Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/621 E. 2022/186 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/621 Esas
KARAR NO : 2022/186

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz Zenginleşme Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 11/10/2021
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz Zenginleşme Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine, keşide etmiş olduğu —- istinaden,— üzerinden icra takibi başlatıldığını, vaki itiraz üzerine takibin durduğunu, davalının, takibe konu — bedelli çeki keşide ettiğini, çekin ciro silsilesi ile müvekkil davacıya ulaştığını, söz konusu çekin, bankaya ibraz için gidildiğinde karşılığının olmadığının görüldüğünü, davalı ile yapılan görüşmelerde, çekin yazıdırılmamasını ve ödeyeceğini belirttiğini, bunun üzerine çekin yazdırılmadığını, davalının ise, çeki ödeyeceğini belirtmesine rağmen ödemediğini, taraflar arasında — sayılı Kanun — Dosya no ile — görüşmeleri yapıldığını ancak, tarafların anlaşamadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun 732. Maddesine göre, çekin keşidecisi sebepsiz zenginleşmiş sayılacağından söz konusu çekin bedelini hamile ödemek zorunda olduğunu, bu nedenle, takibe vaki itirazın haksız olduğunu, alacağın miktarının likit olduğunu bu nedenlerle davalının –. Sayılı dosyasına vaki haksız itirazının iptaliyle, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin davalı üzerine yüklenmesine, karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP /TALEP : Davalı şirket tarafından 6100 Sayılı HMK’nın 126-131 maddeleri kapsamında cevap dilekçesi verilmemiştir. Davalı şirket temsilcisi duruşmalara katılmamış; şirket kendisini vekille temsil de ettirmemiştir.
DELİLLER : — Dosyası, Arabuluculuk Son Tutanağı,— fotokopisi, dosya kapsamındaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava ,6102 Sayılı TTK’nın 732.Maddesi gereğince Sebepsiz Zenginleşme nedeniyle itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir.
Dava değerine göre basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve aynı duruşmada davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas— Esas sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya—tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle uyuşmazlığa uygulanması gereken Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen sebepsiz zenginleşme davasına ve özelliklerine ilişkin bin kısım açıklamalar yapılması gerekmektedir.
Olayda olduğu gibi süresinde bankaya ibraz edilmemesi nedeniyle çekin kambiyo senedi vasfını yitirmesi durumunda hâmil, 6102 Sayılı TTK m. 732 (mülga 6762 sayılı TTK m. 644) hükmüne dayalı olarak ya hakkında sebepsiz zenginleşme nedeniyle keşideci aleyhine ya da temel ilişkiye dayalı olarak kendi cirantası aleyhine alacak davası veya icra takibi açabilir.
Somut olayda çek hamili … ile keşideci —- arasında temel ilişki söz konusu olmadığından, hâmil, arada temel ilişki bulunmayan keşideciye karşı icra takibi ve itiraz üzerine dava açma yolunu gitmiştir. Bu nedenle eldeki dava TTK m. 732. hükmüne dayalı sebepsiz zenginleşme nedeniyle itirazın iptali ve tazminat davasıdır.
Keşide ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın “Sebepsiz zenginleşme” başlıklı 732. maddesinde; “(1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, — ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.” hükmü yer almaktadır.
Sebepsiz zenginleşme talebi hukuki nitelikçe, poliçeden doğan hakkı, bunun korunması ve/veya kullanılması için gereken işlemlerin yapılmaması nedeniyle düştüğü veya zamanaşımına uğradığı hâllerde, senet borçlusu nezdinde oluşan sebepsiz zenginleşmeye yönelik olarak, poliçe alacağını elde edemeyen ve bu nedenle mal varlığında hakkaniyete aykırı bir değer kaybı oluşan hâmile, yine poliçe hukuku tarafından tanınmış olan yeni bir haktır.
Sebepsiz zenginleşme talebinde bulunulabilmesi için, hâmilin müracaat hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğramasından dolayı bir zararının ortaya çıkmış olması gerekir. Zararın mevcudiyeti, sebepsiz zenginleşme talebinin kabul şartıdır. Zararın varlığının kabulü için, hamile ait ve tahsili mümkün olan bir alacak hakkının düşmesi veya zamanaşımına uğraması sonucu borçlu nezdinde oluşan zenginleşmenin, bundan başka bir sebebinin bulunmaması, yani sebepsiz olması yeterlidir — zenginleşme hukuksal nedenine dayanarak keşideci hakkında alacak talebinde bulunması durumunda ispat külfeti keşidecinin olup keşideci sebepsiz zenginleşmediğini kanıtlamakla yükümlüdür. Bir başka anlatımla davalı keşideci keşide ettiği çekin ödendiğini veya bedelsiz olarak düzenlendiğini usule uygun delillerle kanıtlamalıdır.—. sayılı kararları).
Yukarıda yapılan açıklamalar, yapılan yargılama ve toplanan deliller ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı hamil tarafından davalı keşideci aleyhinde — — ait keşidecisi —– bedelli bankaya ibraz edilmediği için kambiyo senedi vasfını kaybeden çeke dayalı olarak keşide tarihinden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi içinde 11/03/2021 tarihinde icra takibi yapıldığı ve takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce yapılan incelemede dava ve takip konusu çekin bankaya ibraz tarihinin yazılmaması nedeniyle kambiyo senedi vasfını kaybettiği, bu durumda çeke dayalı müracaat hakkı düşmüş olan hâmilin 6102 sayılı TTK’nın 732. maddesi uyarınca keşideciye karşı sebepsiz iktisap kuralları gereğince dava açabileceği, keşideci aleyhine TTK. 732.maddde hükmüne göre dava açılabilmesi için, senedin hâmilinin yetkili (meşru) hâmil olması gerektiği, takip konusu çekin keşide tarihine göre uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK m. 788(1) hükmü uyarınca, emre yazılı veya belirli bir kimse lehine düzenlenen çekin, ciro ve teslim yolu ile devredilebileceği, dava konusu emre yazılı çekte ilk cironun lehtar—— yapıldığı ve davacının düzgün ciro silsilesine göre yetkili — olduğu, davalı tarafından icra takibine yapılan itirazda borcun bulunmadığı ve bir kısım cirantaların imzasına karşı itirazlar öne sürüldüğü , davalının davaya cevap vermediği ve çekin ödendiği veya bedelsiz kaldığına yönelik bir ispat savunması ve delil getirmediği, TTK m. 732(4) hükmü uyarınca ispat yükünün, sebepsiz zenginleşmediğini iddia eden davalı keşideciye ait olduğu halde, keşideci tarafından zenginleşmediğinin (çek bedelinin ödendiğinin) ispat edilememiş olması nedeniyle ve imzaların bağımsızlığı prensibi de nazarında davacının davasında haklı olduğu düşünülmüştür. Binaenaleyh, olayda yasal faiz uygulanması gerektiği de gözetilmek suretiyle davanın kabulü ile, davalı-borçlunun —-Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin asıl alacağa (120.000,00 TL) takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle aynen devamına, karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda tazminatın takip hukuku acısından amacı ışığında; davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi ve davalının borcunun varlığı ve gerçek miktarını tahkik ve tespit edebilir durumda olması nedeniyle dava konusu alacağın muayyen/likid olduğu anlaşılmakla İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluştuğundan asıl alacağın %20’si olan — icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —- — karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun— dosyasına yapmış olduğu itirazının İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 24.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 8.197,20 TL karar ve ilam harcına başlangıçta peşin alınan 2.049,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 6.147,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- — arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 2.049,30 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 76,05 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.117,10 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan —-nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirket temsilcisinin yokluğunda ;6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.