Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/521 E. 2023/432 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/521 Esas
KARAR NO: 2023/432
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/08/2021
KARAR TARİHİ: 08/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30.08.2020 tarihinde dava dışı sürücü ——- sevk ve idaresindeki —— plaka numaralı aracın —— ili —— ilçesi —— Caddesi —— Sokak yanyol istikametinde kavşak noktasında trafik ışıkları kendi istikameti için kırmızı ışık yanmasına rağmen hızını kesmeksizin devam etmek suretiyle karşı yoldan trafik kurallarına tamamen uygun vaziyette gelen müvekkiline ait ——- plakalı araca çarparak işbu davaya konu kazanın meydana geldiğini, işbu kaza sonucunda müvekkiline ait araçta hasar meydana geldiğini ve müvekkilinin, davalı … şirketine yaptığı yazılı bildirimin yanıtsız kalması üzerine —— nezdinde 28/10/2020 – ——- başvuru numarası ile hasar bedelinin ve ekspertiz ücretinin tahsili amacı ile başvuru yapıldığını, ——- Heyeti’nce verilen kararda dört aylık yargılama süreci ve hakemlerin keşif, tanık dinleme, olay yeri tespiti, özel uzmanlık gerektiren nitelikli uyuşmazlıklarda bilirkişi/bilirkişi heyeti belirleme ve atama gibi konularda adli yargıda tanınan hak ve yetkilere, yargılamanın niteliği gereği fiili olarak sahip olmadığı gerekçesiyle dosyadan el çekilmesine karar verildiğini, işbu karara karşı taraflarınca ——- numarası ile itiraz edildiğini, ——- Heyeti’nce verilen kararda da özetle; yapılan değerlendirmeler sonucunda somut olay açısından nitelikli ve kapsamlı araştırmaların yapılmasının lazım geldiği gerekçesiyle yargılamanın geniş yetkili adli yargıda sürdürülmesine ilişkin dosyadan el çekme kararının yerinde olduğuna, yapmış oldukları itirazların reddine karar verildiğini, açıklanan nedenlerle haklı alacağının tahsili amacıyla huzurdaki davayı ikame etme zarureti hasıl olduğunu, 30.08.2020 tarihinde dava dışı sürücü —– sevk ve idaresindeki ——- plakalı aracın, —– ili —— ilçesinde seyir halinde iken —— Caddesi’nde kırmızı ışıkta geçerek müvekkiline ait ——plaka numaralı araca çarptığını ve müvekkiline ait araçta yüksek oranda maddi hasar meydana geldiğini, bu hususta alınan 16.09.2020 tarihli Ekspretiz Raporu’nda da müvekkiline ait araçta 45.749,29 TL değerinde hasar meydana geldiği tespit edildiğini, davalı … şirketinin salt ödeme yapmaktan kaçınmak adına tek taraflı olarak düzenleyip tahkim dosyasına sunduğu araştırma raporu baz alınarak bir sonuca gidilmesinin açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı bir karar husule gelmesine sebebiyet vereceğini, müvekkiline ait araçta bahsi geçen kaza sonucu yüksek miktarda hasar meydana geldiğinin mahkemece yapılacak bilirkişi incelemesi ile de ispat ve tevsik olunacağını, arabuluculuk yoluna başvurunun anlaşamama ile sonuçlanıp tutanak altına alındığını, arz ve izah edilen ve mahkemece resen tespit olunacak sebeplerle, Müvekkiline ait araçta 30.08.2020 tarihli kaza sonucu meydana gelen hasar bedeli olarak şimdilik 1.000,00- TL ve ekspertiz raporu ücreti 472,00-TL olmak üzere toplam 1.472,00- TL’nin kaza tarihi itibariyle işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı taraf üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca; alacağın miktarının belli olmaması halinde belirsiz alacak davası açılabileceğini, somut olayda davacı taraf, davaya konu talepler yönünden talep konusunu belirlediğini ve fakat davasını yine de belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla; davacı tarafın dava konusu tamamen ve açık şekilde belirli olduğunu iddia etmesine rağmen davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle davacının belirsiz alacak davası açmakta menfaati bulunmadığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca davanın esasına girmeden doğrudan ve usulen reddini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve bakiye poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kazaya karışan—— plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin bu poliçedeki maddi zararlara ilişkin teminat limiti ise kaza tarihi itibariyle araç başına 41.000-TL olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla öncelikle, mükerrer ödeme ve sebepsiz zenginleşmenin engellenmesi için konu kaza nedeniyle sigortalı veya kasko sigortacısı tarafından zarar görene bakiye ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun tespitini talep ettiklerini, somut uyuşmazlıkta, dosyaya bakiye ödeme ve onarıma ilişkin de herhangi bir fatura sunulmadığını, yokluklarında tanzim ettirilen ekspertiz raporu için istenen tespit gideri poliçe kapsamında karşılanabilecek bir meblağ niteliğinde olmadığını, karşı taraf ekspertiz raporu aldırmasına karşın bu rapordaki meblağa dayanarak davasını açmadığını, 6100 Sayılı Kanunun 266. Maddesi gereği konusu teknik veya özel bilgi gerektiren hallerde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, bu durumda, fuzuli bir masrafa sebebiyet verebilecek nitelikteki tespit masrafının müvekkili şirkete yükletilmesinin 6100 Sayılı Hmk’nın 31. Maddesine de aykırı olduğunu, davacının başvuru aşamasında tek taraflı olarak düzenletip dosyaya sunduğu tespit raporunun kabulünün mümkün olmadığını, dolayısıyla, yargıtay kararı gereği kullanılması mümkün olmayan eksper raporu için ödenen ücretin de “makul gider” olarak değerlendirilemeyeceğinin ortada olduğunu, arz ve izah edilen ve re’sen takdir edilecek nedenlerle; zarar meblağının belirlendiği iddia edilmesine rağmen belirsiz/kısmi dava açıldığı müşahede edildiğinden davanın usulden reddine, talebin cevap dilekçesinde belirttikleri ve re’sen gözetilecek nedenlerle esastan reddine, TTK. Md. 1447 kapsamında hasar ile beyanın uyumlu olup olmadığının araştırılmasına, poliçe teminatında bulunmayan ekspertiz ücreti ve sair ücret talebinin reddine, ret taleplerinin kabul edilmemesi halinde; kabul anlamına gelmemek kaydı ile, araç hasarı ve değer kaybı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına ve tarafların kusur durumu ile bakiye teminat limiti gözetilerek hüküm kurulmasına, talebin kabulü halinde, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Nüfus Kayıtları, Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı, Sigorta Hasar Dosyası, ZMMS Poliçesi, —— Kayıtları, ——- Trafik Tescil Kayıtları, —– Uyuşmazlık Dosyası, Kaza Fotoğrafları, Ekspertiz Raporu, Hasar Araştırma Raporu, Otoyol Kaçak Geçiş Sorgusu Sonucu, Bilirkişi Raporları, Faturalar, Dosyadaki Sair Bilgi Ve Belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE, VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:Dava , Maddi Hasarlı Trafik Kazası Nedeniyle Davacının Maliki Olduğu Araçta Meydana Gelen Hasar onarım zararının ZMMS Poliçesi Kapsamında Davalı … Şirketince tazmin ve ondan tahsili istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi yollamasıyla 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle dava şartları, hak düşürücü süre, zamanaşımı ve ilk itirazların incelenmesi ve değerlendirilmesine müteakip ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığından bu kez sulh teşviki yapılmasına karşın duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh yolunu tercih etmediklerinin anlaşılması üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri ve delillerin incelenmesi tamamlanarak tahkikat bitirilmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri de dinlenip zapta yazılarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Öncelikle dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Somut olaya geçmeden önce dava konusu olayın hukuki temeli ve uyuşmazlığın çözümüne etki edecek yasal düzenlemelere kısaca değinmekte yarar vardır.Bilindiği üzere haksız fiil öğretide; Hukuka aykırı zarar verici fiil olarak tanımlanmaktadır. Haksız fiilin unsurları ise eylem, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve illiyet bağı olarak gösterilmektedir. Buna göre haksız fiilden bahsedebilmek için hukuka aykırı bir eylem bulunmalı, bu eylemden bir zararın doğmalı, zararlandırıcı eylemde bulunan kişinin kusurlu bulunması ile zarar ile kusur arasında illiyet bağının olması gerekmektedir. Bu beş unsurun varlığı halinde zarar veren kişi eylemden dolayı zarara uğrayan kişi ya da kişileri maddi ve manevi zararlarını karşılamak durumundadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ve 6100 Sayılı HMK’nın 190. maddelerinie göre haksız fiilin unsurlarını ispat etme yükü davacıdadır. Davacı zararı, haksız eylemi ve zarar ile haksız eylem arasındaki illiyet bağını ispat etmek durumundadır. 6098 Sayılı TBK’nin 50.maddesine göre de zarar gören ,zararını ve zarar verenini kusurunu ispat yükü altındadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasa’nın 85/1. maddesinde, “ bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı” aynı Yasa’nın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiştir. Yine aynı yasanın 88/1 maddesi gereği de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki, sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunması halinde sözkonusu olup poliçe limitiyle sınırlıdır. Zira, kanunun emredici hükmü gereği yaptırılan zorunlu trafik sigortalarında sigortacı, işletene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına aldığına göre, ancak işletenin sorumlu olduğu oranda zarardan sorumlu olacaktır. İşletene hukuken yükletilemeyen zarardan, onun sorumluluğunu teminat altına alan sigortacının sorumlu tutulması da mümkün değildir. Zira sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 Sayılı KTK’nin 86/1. maddesi gereğince işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlıdır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.Yukarıdaki yapılan genel açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya baktığımızda; 30.08.2020 tarihinde davacı adına … adına tescilli dava dışı sürücü ——- sevk ve idaresindeki ——- plakalı araç ile kaza tarihinde dava dışı ——- adına kayıtlı dava dışı sürücü ——- sevk ve idaresindeki ——- plaka sayılı araçların ——- ili ——- İlçesi, ——- Cad.——– sokakta karıştığı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği ve davacının aracında maddi hasar meydana geldiği , kazada kusurun davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünde olması nedeniyle meydana gelen hasarın onarım bedelinin davalı … şirketinden tahsili istenmektedir. Davaya konu kazada davacı tarafça sürücüsü ——– kusurlu olduğu öne sürülen ——– plakalı aracın kaza tarihi olan 30.09.2020 tarihi itibariyle ——- adına kayıtlı olduğu ve davalı … şirketine de 18/08/2020-18/08/2021 başlanğıç – bitiş tarihli maddi hasar halinde araç başına 41.000,00 TL limitli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğu anlaşılmıştır. Meydana gelen trafik kazası sonucunda sürücüler tarafından hazırlanan görüşlerinin yazılı olduğu ve basit krokinin bulunduğu maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağı dosyaya sunulmuştur. Davacı malik aracında kaza nedeniyle hasar meydana geldiğini ve hasar onarım bedelinin kazada kusurun davalı … şirketinin müteselsil olarak sorumluluğunda bulunan araç sürücüsünde olduğu iddiası ile işbu davayı açmıştır. Davacı tarafından yazılı başvuru yapıldığı ve akabinde —— başvuru yapıldığı komisyon tarafından dosyadan el çekilmesin üzerine işbu davanın ikame edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda uyuşmazlığın temelinin meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle doğrudan kusur, hasar ve hasar onarım bedeli üzerinde yoğunlaştığı ve kusur oranının tespiti esasında hasarın onarım bedelinin belirlenmesi halinde uyuşmazlığın aydınlanacağı aşikardır. Bu kapsamda taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve maddi hasarlı trafik kazası tutanağındaki sürücü görüşleri ve olayın gerçekleşme biçimi ile dosya kapsamına nazaran kusur ve hasar onarım bedeli konusunda rapor düzenlenmesi için dosya makine mühendisi bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi Makine Mühendisi —— tarafından hazırlanan 29.03.2022 tarihli raporda özetle ; davalı … tarafından yaptırılan araştırma sırasında elde edilen delillerin doğruluğu halinde Takdiri Yüksek Mahkemenize ait olmak üzere, olayın kurgu olabileceği, olayın taraflar arasında düzenlenen Kaza Tespit Tutanağında belirtildiği gibi ve davalıya sigortalı aracın kırmızı ışıkta kavşağa girmesi halinde, davalıya sigortalı aracın sürücüsü ——- % 75 (yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu, davacıya ait aracın sürücüsü —— %25 kusurlu olduğu, Aracın hasar onarım bedelinin ekspertiz raporunda belirtildiği gibi 29.004.-TL olduğu ve davalı … şirketinin bu tutarın % 75 i olan 21.753-TL dan sorumlu olduğuna ilişkin görüşlerini içerir rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve özellikle kusur oranına yönelen vaki beyan ve itirazlar haklı ve yerinde görülerek farklı bir bilirkişiden kusur yönünden tekrar rapor alınmasına karar verilmiştir. Bu kere kusura ilişkin bilirkişi Bilirkişi —— tarafından hazırlanıp dosyaya ibraz edilen 20/03/2023 tarihli raporda özetle ; ——- plakalı otomobil sürücüsü ——- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun, Trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller: başlıklı Madde 84 – Araç sürücüleri trafik kazalarında “a) Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme,” Hallerinde asli kusurlu sayılırlar, maddesindeki kuralları ihlal ettiğinden dolayı asli derecede kusurlu olduğu, yüzde Yetmişbeş (%75) ——- plakalı otomobil sürücüsü ——- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun, Dönüş kuralları: başlıklı; Madde 53 – Sağa ve sola dönecek olan sürücüler aşağıdaki kurallara uyarlar. “b) Sola dönüşlerde sürücüler; 5. Dönüş sırasında, karşıdan gelen ve emniyetle durdurulamayacak kadar kavşağa yaklaşmış olan taşıtların geçmesini beklemeye, Zorunludurlar.” maddesindeki kuralları ihlal ettiğinden dolayı tali derecede kusurlu olduğu, Yüzde Yirmibeş (%25), görüş ve kanaatinde olduğuna ilişkin rapor verilmiştir. Bu rapor da taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup taraf vekillerince itiraz edilmiştir. Bu sırada davacı tarafından tanık olarak gösterilen … için——-Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, tanığın zorla getirmeye riayet etmediği anlaşıldığından tanık hakkında istinabe mahkemesince disiplin para cezası uygulandığı görülmüştür. Davacı vekili tarafından akabinde tanığın dinletilmesi talebinden vazgeçilmiştir. Burada oluşan derin şüphe üzerine dosyada bulunan nüfus kayıtları üzerinde yapılan ayrıntılı inclemeya göre davacı malik …’nın anne , sürücü —— baba ve Tanık … ise oğulları olduğu görülmüştür. Öyleyse davacının oğlunun tanıklık için duruşmaya gelmekten kaçınması dikkate değer bir eylemdir. Filhakika, davalı … tarafından dosyaya sunulan 10.10.2020 tarihli Hasar Araştırma Raporundaki tespitlerden hareketle, sürücü —— oğulları —— ve … ile birlikte——- İlksin oto servis isimli iş yerini işlettikleri, diğer araç sahibi ile bağlantılı oldukları, bir başka anlatımla birbirlerini tanıdıkları, araç sürücüsü görünen kişiye ulaşılamadığı, zira sürücünün adresinin sahte olduğu, kazalı aracın kaza tarihi olarak görünen 30.08.2020 tarihinden üç gün sonra 03.09.2020 tarihinde otoyol geçişinin bulunduğu, poliçeyi yapan acentenin kazadan bilgisinin olmadığı, acentede poliçeyi yaptırdığı görünen malik yerine hasar gören araç sürücüsüne ait telefon numarasının bulunduğu tespit edilmiş olup hayatın olağan akışı esasında hakimli bilgi ve tecrübesine göre olayların gerçekleşme biçimi, sigorta ve tamir sektörü, tarafların iş ve ilişkileri, yakınlık dereceleri gözetildiğinde kazanın tamamen kurgu olduğu düşünülmüştür. Mahkememizce dosyada kazaya ilişkin iki farklı açıdan tek bir fotoğraf bulunduğu için hukuki dinlenilme hakkı ve hak arama özgürlüğü kapsamında her şeye rağmen davacı lehine yapılan yorum üzerine bir kısım tahkikat işlemi yapılmışsa da, yargılamanın geçirdiği safahata göre işbu fotoğrafın kuvvetle muhtemel özellikle düzenlenmiş/fotoshop olduğu, işbu fotoğrafın incelenmesinde dahi kazaya karışan araçta ağır hasar bulunduğu halde karşı taraf araçta ağır bir hasar görünmediği, bu araca ilişkin hiçbir bilgi ,belge ve istem öne sürülmediği, kusur raporu ekinde yer verildiği üzere sürekli kaza olan bir kavşağın kaza yeri olarak seçilerek eldeki kazanın ve kazanın taraflarının kurgulandığı , kusun raporuna göre kazanın meydana geliş şeklinin de inandırıcı olmadığı, deyim yerindeyse davacının ailesinin işleri gereği sürekli olarak kaza ve sigorta işlemleri ile uğraştığından işin hukuki dayanağını bildikleri ve böylece olayı hukuka uyarlamak suretiyle TMK’nin 2. maddesinde yer bulan dürüstlük kuralına aykırı olarak davalı … şirketinden zararın tazmin edilmeye çalışıldığı değerlendirilmiştir. Binaenaleyh, davacının davasını TBK,49, 50/1, TMK, 2, 6 ve HMK, 190. maddeleri esaslarına göre ispat edemediği gibi davanın tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğu sonuç ve kanaatiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir. (AY.138/1)
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince aleyhinde hüküm verilen davacı taraf sorumlu tutulmuştur. Yine bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi —— bütçesinden ödenen dava şartı arabuluculuk ücretinin de taraflar toplantıya katıldığından az yukarıdaki esaslar çerçevesinde davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmiştir. Mamafih, karar tarihi itibariyle dava değeri ekspertiz ücreti yargılama gideri olarak kabul edildiğinden 1.000,00 TL olarak kabul edilmiş ve bu değer miktar itibariyle kesinlik sınırının altında olmasına rağmen, davanın kısmi dava olarak açılması karşısında muhtemel ıslah talep ve işlemine göre dava değerinin her zaman kesinlik sınırını aşma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla hukuki dinlenilme hakkı da gözetilerek istinaf kanun yolu açık bırakılmak suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubuyla bakiye 126,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 1.000,00 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı tarafından kendisini vekille temsil ettirmek dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başka bir yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2023