Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/506 E. 2022/20 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/506 Esas
KARAR NO: 2022/20
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/08/2021
KARAR TARİHİ: 11/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ve davalı arasında usulüne uygun düzenlenmiş bir sigorta poliçesi bulunduğunu ve bu sözleşme kapsamında uğradıkları zararın davalı tarafından sigorta teminatı altına alındığını,——sigorta poliçesi düzenlendiğini, burada müvekkili site yönetiminin yönettiği sitenin uğradığı zararların sigorta teminatına alındığını, bu poliçeye göre ödenmesi gereken toplam prim bedelinin — olduğunu, dava konusu olan cam kırılmasına ilişkin sigorta limitinin — olduğunu, müvekkilinin tüm sigorta primlerini vadesinde ödediğini, poliçe dönemi içerisinde sigorta kapsamında bulunan cam kırılmasına ilişkin — gerçekleştiğini, müvekkili davalının, sigorta şirketine, hasarların tazmini için süresi içerisinde başvurduğunu, davalı sigortacının hasar dosyasını yaklaşık — incelemede tuttuğunu ve hasarların poliçe süresi içinde olmadığı gerekçesiyle ödemeyi reddettiğini, yaklaşık — üzerine inşa edilmiş,—– bulunduğu bir site kompleksini bu kadar uzun süre bakımsız bırakmanın, sürdürülebilir olmadığı gibi profilleri ve beklentileri düşünüldüğünde site sakinleri tarafından da kabul edilebilir olmadığını, sigorta hukukundaki poliçe öncesi hasarsızlık beyanının, riziko gününe kadar hiçbir hasar yaşanmamış olduğu anlamına gelmediğini, poliçe tarihi itibariyle bilinen bir hasarının olmadığı anlamına geldiğini, dolayısıyla sigortacının, rizikonun önceden de hasar görmüş olduğunu öne sürerek yapmış olduğu tazmin reddinin kötü niyetli olduğunu beyan ederek fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile —- tazminatın ödememe tarihinden itibaren temerrüt faizi ve dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminini, vekâlet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını bu nedenle davanın süresinde açılmadığını, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, davacı, sitede meydana gelen hasar bedelinin sigorta poliçesi kapsamında müvekkilden tahsili amacıyla iş bu davayı açtığını, davacının müvekkil şirketin sigortalısı olduğu ve huzurdaki davanın sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat talebi olduğu da dikkate alındığında davacının tüketici sıfatının devam edeceği ve davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu beyan ederek davanın zamanaşımı ve görev itirazlarımız dikkate alınarak usulden reddine, aksi takdirde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların —– sorguları dosya arasına alınmıştır.
Davalı sigorta şirketine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, davacıya ait ve davalı tarafından sigortalanan site içinde, poliçe geçerlilik tarihlerinde meydana gelen cam kırılmaları sebebiyle, cam kırılmalarının neden kaynaklandığı, kusurun izafesi, sigortalının, bahse konu hasarın meydana gelmesinde mütefarik kusurunun bulunup bulunmadığı, varsa zararın miktarının ne olduğu, zarardan davalının sorumlu olup olmadığına dair —– tutarlı maddi tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
——- tarihli ve ——–Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, —— piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, anlaşılmıştır.
——Somut olayda, davacı tarafından, sigortalısının ikamet ettiği site yönetimi ile davalı firma arasında mevcut güvenlik hizmet sözleşmesine dayalı olarak, davalının ayıplı hizmet verdiği iddiasıyla işbu dava açılmıştır. Dava dışı site yönetiminin davalı ile aralarında mevcut sözleşmeyi kat maliklerini temsilen yaptığı ve dava dışı sigortalının, davalı şirketten güvenlik hizmeti aldığı gözetildiğinde, kat malikleri adına temsilen site yönetimi 6502 Sayılı Kanun’un 3. maddesi gereğince tüketici, davalı ise satıcı/sağlayıcı sıfatını taşımakta olup, taraflar arasında 6502 Sayılı Kanun’un 3. maddesinde tanımlanan şekilde bir tüketici işlemi bulunmaktadır. Dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, —- tarihinde açılmış olmakla 6502 Sayılı Kanun’un 73. maddesi gereğince davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir—– Dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi hatalıdır.” belirtilmiştir.
—– karar sayılı ilamında:”…Somut olayda davacı, halefi olduğu sigortalısına güvenlik hizmeti sağlayan davacıya halefiyet ilkesi gereği huzurdaki davayı açmıştır. Dava tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan ——uyarınca sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine aittir. Sigortalı konutun bulunduğu site yönetiminin güvenlik sözleşmesini yapmış olması, dava dışı sigortalı konuk sahibinin sözleşmede taraf olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Zira site yönetimi tek tek kat maliklerini temsil ederek onlar adına hareketle güvenlik sözleşmelerini imzalamaktadır. Site yönetiminin eylemi, sözleşmenin tüketici işlemi olduğuna ilişkin vasfını ortadan kaldırmadığından, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu sebeple, ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek, taraflarca gösterilen tüm deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.” belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve anılan içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı, davalı ile aralarındaki—– içinde meydana gelen cam kırılması olayı sonucunda zararının tazminini talep etmekte; talebinin dayanağını da davalı ile aralarındaki —- oluşturmaktadır. Ev, konut olup ve davacı tacir olmayıp, davacı ile davalı arasında da herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlıkta davalı sigortacı hizmet sunucusu; davacı sigortalı ise tüketici konumunda olup, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, davanın tüketici hukuku hükümleri çerçevesinde tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin —-Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin—– Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —– Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde—–Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/01/2022