Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/505 E. 2023/494 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/505 Esas
KARAR NO: 2023/494
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/08/2021
KARAR TARİHİ: 06/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ——- Site Yöneticiliği ile davalı —— şirketi arasında Bileşik Ürün Sigortası- —— poliçe numarası ile sigorta sözleşmesi yapıldığını, bu sigorta kapsamında müvekkili sitenin, poliçede belirtilen hasarlar ile ilgili sigorta şirketine başvuru hakkına sahip olduğunu, sitenin ortak alanlarında ortak alan dışına da taşan bir su ve atık su basması yaşandığını, bu su basmasının sonucunda —— tarafından; gerekli onarımın yapılması gerektiği aksi taktirde cezai işlem uygulanacağının müvekkili site yönetimine yazı ile bildirildiğini, müvekkili site yönetiminin bunun üzerine bu işlerde yetkin bir müteahhitle anlaşarak kanalizasyon sisteminin değişmesi için kazı yaptırmak ve malzeme almak zorunda kaldığını, müvekkili sitenin su basması sonucu yaşadığı hasarlarla ilgili poliçede yer alan sair maddelere dayanarak, 13.01.2021 tarihinde sigorta hizmeti sunan şirkete poliçe kapsamında ödeme yapması için başvurduğunu, davalı sigorta şirketinin yapılan başvuruya, bahse konu hasarın inceleme aşamasında olduğu gerekçesiyle yaklaşık iki ay sonra cevap verdiğini, verilen cevapta; kullanılan malzemenin kalitesiz olması sebebiyle bir hasar meydana geldiğinin ve bu hasarı giderme yükümlülüklerinin bulunmadığının fakat VIP müşteri statüsünde bulunmaları sebebiyle yalnızca 8.000 TL ödeyebileceklerinin beyan edildiğini, oysa ki bileşik ürün sigortası adı altında düzenlenen poliçede; olası su basması, tadilat, arıza ve kaza gibi durumlarda sigorta şirketinin ödeme yapması gerektiği azami tutarların poliçede belirtildiğini, meydana gelen hasar neticesinde davacı müvekkilin 07.01.2021 tarihli faturada yazılı olduğu üzere hasara yönelik; kompozit kapak değişimi için 4.000 TL, kanalizasyon kazısı ve boru değişimi için 115.000 TL ve polimer mazgal değişimi için 5.000 TL masraf yaptığını, hasar neticesinde, zarar tazmininde sorumluluğu bulunan davalı sigortaya mail göndererek başvuran müvekkilin olumlu bir yanıt alamadığını, bunun üzerine 28.04.2021 tarihinde —— Arabuluculuk Bürosu’na müvekkili adına başvuru yapılarak bu zararların resmi olarak da talep edildiğini, poliçede açıkça yazılı olan sorumluluklarına rağmen, herhangi bir mutabakata varma niyeti bulunmayan sigorta şirketinin talepleri reddettiğini ve arabuluculuk toplantısının olumsuz sonuçlandığını, bu nedenle, taraflar arasında teminat sağlanmasına yönelik bir hukuki işlemin olması ve somut uyuşmazlıkta müvekkil site yönetimi ile davalı sigorta şirketi arasında teminata yönelik bir sözleşmenin bulunması nedeniyle görevli Sayın Mahkeme huzurunda işbu davayı ikame etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, davalı sigortanın her ne kadar kullanılan malzemenin kaliteli olmaması sebebiyle oluşan hasardan sorumlu olmadığını iddia etse de oluşan hasar türü sebebiyle poliçede belirtilen maddelere dayanarak birden fazla gerekçeyle sorumluklarına gidilebileceğini, müvekkili —— Site Yönetimi ile —— Şirketi arasında 27/12/2019 tarihinde bileşik ürün sigorta poliçesinin imzalandığını, poliçenin 2. sayfasında teminatlar altında sel veya su baskını, arızi inşaat işlerinin, poliçenin 17. Sayfasında belirtilen arızi inşaat işlerinin ve poliçenin 19. Sayfasında belirtilen kanal temizleme giderleri, artan ölçüm masrafları ve kazılar nedeniyle meydana gelen yer kaymasının dava konusu hasar açısından bu teminat maddelerine dayanılarak zarar tazmininin talep edilebileceğinin açık olduğunu, poliçede yer alan teminat maddelerinin, dava konusu hasara göre değerlendirilmesinde; poliçenin 3.sayfasında binanın tanımının:”… bina dışında, içinde ve üzerinde bulunan ve binayı tamamlayan herşey…” şeklinde yapıldığını ve sayılan her bölüm sigorta bedeli kapsamı içindedir denmiş olduğunu, söz konusu hasarın oluştuğu bölümün —– ve —— blok önünde bulunan su borularının, toprak çökmesi sonucu zarar gördüğü ve çevre kirliliği oluşturduğu şeklinde olduğunu, hasarın oluştuğu yer bina eklentisi olduğundan bina tanımına uymakta yani teminat kapsamında sayılmakta olduğunu, tüm bu tadilat sürecinin ise genel anlamda Arızi İnşaat İşleri maddesine, söz konusu çökme (geçmiş tarihlerde yapılan kazı, tadilat çalışmalarının da etkisiyle oluşmuş) kazılar nedeniyle meydana gelen yer kayması maddesine, hem toprak altında hem de site önünde- çevresinde oluşan kirlilik oranı ve yapılan masraflar kanal temizleme giderleri, artan ölçüm masrafları maddesine dayandığını ve sigorta şirketinin kendi poliçesinde açıkça belirttiği bu maddeleri ihlal ediyor olmasının müvekkilinin yalnızca maddi değil, sözleşmenin ayrıca güven ilişkisine dayanılarak kurulduğu düşünüldüğünde manevi olarak da etkilediğini belirterek 146,320 TL maddi tazminatın ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyen temerrüt faizine ve dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davaya ilişkin beyanda bulunabilmeleri için davanın müvekkili şirkete ihbarına dayanak olabilecek poliçe kapsamında olup olmadığının tespitine yarayacak hasar evraklarının hasarın poliçe vadesi içerisinde gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için ayrıca hasar tarihinin iletilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından öncelikli olarak hasarın vade tarihlerinde gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti gerekli olduğunu, ancak bu konuda herhangi bir bilgi ve belge tebliğ edilmediğini, bu anlamda dava konusu taleplerin müvekkili şirketin sorumluluğunda olup olmadığı, davalı tarafın hasar tarihinde geçerli poliçe mevcutsa vade ve teminatlar itibariyle uyuşmazlığı kapsayıp kapsamadığı vs. yönünden cevap verme imkanının bulunmadığını, bu nedenle davaya hasar bilgilerinin dayanak poliçe bilgilerinin ve dava dosyası evraklarının tamamının tebliği halinde cevap hakkı saklı kalması kaydıyla dava konusu alacağın müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, öncelikle söz konusu davaya ilişkin evrakların taraflarına tebliğini, nihayetinde kararın ittihazında yukarıdaki açıklamalarımızın da dikkate alınmasını açıklanan nedenlerden dolayı haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, —— Sigortası Poliçesi, Hasar Dosyası, ——- Müdürlüğü Kayıtları, E-mailler, Fatura, Banka Dekontları, Bilirkişi Raporu, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI :Dava , Site Ortak Alanında Meydana Gelen Hasar Onarım Bedelinin Taraflar Arasında Düzenlenen Birleşik Ürün Sigortası Kapsamında (sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) Tazmini İstemine İlişkindir. 6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 ve 115. Maddeleri kapsamında dava şartları ve hak düşürücü süre incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanı üzerine tahkikata geçilerek deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan davacı vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Sigorta sözleşmesi 6102 sayılı TTK’nin 1401. maddesinde tanımlanmıştır. Hükme göre sigorta sözleşmesi, “sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir”. Bu hükme göre, sigortacı, belli bir prim karşılığında sigorta ettirenin malını yahut bedensel zararlarını doğabilecek rizikolara karşı sigorta etmeyi kabul etmektedir. Bütün sigorta sözleşmelerinde temel unsur rizikodur. Sigorta hukuku anlamında riziko gerçekleşip gerçekleşmeyeceği önceden bilinmeyen veya gerçekleşeceği kesin olsa dahi ne zaman meydana geleceği bilinmeyen olaydır. Sigorta sözleşmelerinde tarafların hak ve yükümlülükleri 6102 sayılı TTK’nin 1421 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İlk olarak sigortacının borç ve yükümlülükleri düzenlenmiş olup bunlar arasında kendisi ile sözleşme yapılacak olan kişinin satın alacağı ürün ile ilgili olarak onu aydınlatma yükümlülüğü, akabinde sözleşme ile teminat altına alınan rizikoyu taşıma yükümlülüğü ve rizikonun gerçekleşmesi ile birlikte tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Buna karşın sigorta ettirenin de borç ve yükümlülükleri 6102 sayılı TTK’nin 1430 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup ilk olarak sigorta primini ödeme ve akabinde sözleşmenin yapılmasında beyanda bulunma yükümlülüğü bulunmaktadır. Beyan yükümlülüğü sigorta sözleşmesine ilişkin olarak sigortacının sözleşmeye yönelik kararını etkileyebilecek önemli hususların bildirilmesini kapsamaktadır. Önemli olma kıstası sigortacıya hiç bildirilmeyen veya eksik yahut yanlış bildirilen bir hususun sigortacının kararına etkilemeye elverişli olup olmadığı saptanarak belirlenmektedir. Bu aşamada sigortalının sigortacıya yönelik bildirimde bulunması doğru beyan yükümlülüğü ile sağlanmalıdır. Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, görüldüğü üzere taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında; davacı Site Yöneticiliği ile davalı sigorta şirketi arasında 27/12/2019 tarihinde, 31/12/2019 başlangıç 31/12/2020 bitiş tarihli bileşik ürün sigorta poliçesi düzenlendiği sabittir. Davacı kooperatifin bulunduğu —— Mah.—— Cad.——- adresinin ortak alanında ——- Genel Müdürlüğünün 23/12/2020 tarihli yazısı ile yapılan rutin kontrol ve bakım faaliyetlerinde site dahili atıksı hattında çökme meydana geldiğinin ve —— deresi —— koluna aktığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Bunun üzerine işin kamusal yönü gereği acilen arızanın giderilmesi gerektiğine ilişkin —— uyarısı üzerine davacı tarafından hasarın üçüncü kişi bir kişiye onarımı yaptırılmış ve 07.01.2021 tarihli fatura düzenlenmiş ve faturaya konu 146.320.00 ödenmiştir. Görüldüğü üzere resmi dosyaya mübrez resmi yazıya göre site ortak alanında çökme meydana geldiği ve meydana gelen hasarın poliçe tarihlerini kapsadığı açıkça bellidir. Bu minvalde davalı vekilinin hasarın poliçe kapsamında meydana gelmediğine yönelen savunması yerinde görülmemiştir. Davacı tarafından yapılan yapılan işbu işlem ve hasar 13/01/2021 tarihinde davalı sigorta şirketini ihbar edilmiş ve zararın sigorta kapsamında giderilmesi istenmiştir. Davalı sigorta şirketi tarafından hasarın poliçe kapsamında ödenmesinin mümkün olmadığı yalnızca 8.000,00 TL hatır ödemesi yapılabileceği beyan edilmiştir. Mahkememizce taraf vekillerince gösterilen tüm deliller toplanmış ve işin niteliği gereği getirtilmesi gereken bilgi ve belgeler celbedilmiş ve uyuşmazlığın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden dosya İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Listesinden resen seçilen Bir inşaat mühendisi (Yardımcı imalat, bakım, onarım ve ticaret konusunda uzman) ve bir çevre mühendisi (Sanitasyon Konusunda Uzman) bilirkişi heyetine tevdi edilerek tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamına giren tüm delillere göre ön inceleme tutanağında belirlenen uyuşmazlık konularında ve özellikle davacı site yönetimi tarafından meydana gelen kanalizasyon sistemindeki arızanın giderilip giderilmediği, dosyaya sunulan fatura ve sair ödeme belgelerine göre yapılan işin piyasa rayiç bedellerine uygun olup olmadığı, söz konusu arızanın giderilmesinin —— tarafından ivedi olarak istenip istenmediği veya bu hususun aciliyet ve zorunluluk gerektirip gerektirmediği ve davaya ilişkin taraf vekillerince sunulacak sorular da gözetilerek rapor düzenlenmesi istenmiştir. Bilirkişiler İnşaat Mühendisi —— ve Çevre Y. Mühendisi ——- tarafından hazırlanan 03.05.2023 tarihli raporda özetle ; —— tarafından mevzuat maddelerinin davacı site yönetimine yönelik olarak uygulanmış olduğu, sonucunda arızanın giderilmesinin sağlandığı ve bu sebeple —— nin meydana gelen olayda yasal sorumluluklarını yerine getirmiş olduğu, Site yönetimi tarafından, atıksu sisteminde meydana gelen arızanın giderilmiş olduğu, Dava dışı inşaat firması tarafından davacıya düzenlenen faturada belirtilen imalat ve malzemelere ait fiyatların +-%10 sınırları içerisinde yer aldığı ve faturada belirtilen KDV hariç 124.000,00.-TL lik (KDV Dahil 146.320,00.-TL) arıza giderme bedelinin uygun olduğu yönünde tespit, hesap ve görüş bildirilmiştir. Mahkememizce bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı taraf vekillerince herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Mahkememizce dosya kapsamı ve işbu bilirkişi raporu ile özellikle poliçe birlikte değerlendirildiğinde meydana gelen hasarın poliçe tarihlerini kapsadığı, hasarın zorunlu olarak giderildiği ve iyi niyet kuralına uygun olarak ihbar ve tazmin talep edildiği, meydana gelen hasarın sigorta poliçesinde esasen birden çok kloz ile teminat altına alındığı, meydana gelen hasarın benimsenen bilirkişi heyet raporu da gözetildiğinde fatura tarihindeki günün ekonomik, sosyal ve yapılan işin piyasa koşullarına göre kadri maruf olduğu ve böylece davalı sigorta şirketinin doğan zararın tamamını tazmin etme yükümlülüğü bulunduğu açıkça tespit ve tayin edilmiştir. Binaenaleyh; Site Yöneticiliğinin davasını, sigorta poliçesi, hasar dosyası, İSKİ kayıtları, fatura ve itiraza da uğramayan gerekçeli ,denetime açık, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu kabul ve takdir edilen bilirkişi heyeti raporuna göre TMK’nin 6 ve HMK’nin 190. maddeleri gereğince ispatladığı sonuç ve kanaatiyle taleple bağlılık ilkesi nazarında146.320,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından kısa karardan sonra hükmün ‘ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyen temerrüt faiziyle birlikte’ şeklinde düzeltilmesi istenmiş ise de , davacı vekili tarafından dava dilekçesinin netice ve talep kısmında işbu müphem ibareden sonra açıkça ‘dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte’ beyanına yer verildiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği temerrüt, faiz tür ve oranı yazılı şekilde belirlenmiş ve hüküm buna göre kurulmuştur. Davacı vekilinin dava dilekçesindeki ifadesinin sehven olması işbu sonucu değiştirmemektedir. Dolayısıyla hükümde tashih edecek bir husus görülmediği gibi gerekçeli karar ile hükmün tavzihi ve tashihine yasal olanak bulunmadığı da bilinmektedir. (AY-138/1,TTK’nin 1401 vd.TMK,6,HMK, 25,26,29,27, 33,190,194,266 vd,)6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden ise aynı yasanın 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26 ve 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kabulü ile, 146.320,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birliket davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 9.995,12 TL karar ve ilam harcına 2.498,78 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 7.496,34 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 2.498,78 TL peşin harcı, 8,50 TL vekalet harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 56,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 5.623,08 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 22.948,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; ——- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2023