Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/500 E. 2022/364 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/500 Esas
KARAR NO : 2022/364

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2021
KARAR TARİHİ : 07/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı hakkında fatura alacağı için ilamsız icra takibi başlattığını ancak borçlu/davalının bu takibe haksız olarak itiraz ettiğini, — Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden başlatılan takibin dayanağı müvekkilin davalıya teslim ettiği mal ve hizmetlerin irsaliyeli — miktarlı olan bu faturanın muhteviyatını oluşturan malların davalıya teslim edilmesi sonucunda düzenlenmiş bir fatura olduğunu, Müvekkili tarafından bu faturanın davalıya gönderildiğini, davalının da bu faturaya 8 günlük yasal süre içinde itiraz etmeden ticari defterine işlediğini, ancak müvekkilin tüm iyi niyetli çabalarına rağmen fatura bedeli müvekkile ödenmediğini, bu kapsamda söz konusu — numaralı ve KDV dahil — miktarlı faturanın tahsili amacıyla müvekkil tarafından davalıya yönelik — dosyası üzerinden takibin başlatıldığını,— arabuluculuk başvurusunun yapıldığını ancak anlaşma sağlanamadığını, davalı ile müvekkil arasında mal alım satımı konusunda anlaşma yapıldığını, bu kapsamda müvekkil tarafından üretilen mal ve ürünlerin irsaliyeli fatura karşılığında davalıya teslim edildiğini, davalı çalışanlarından —müvekkil arasında geçen — konuşmalarında davalının bu ürünlerin yapılması ve teslim edilmesi için müvekkilden istekte bulunduğunun anlaşıldığını, yazışmanın devamında müvekkilinin de bu istek üzerine istenilen ürün ve malzemeleri yaparak/üreterek davalıya teslim ettiğinin anlaşıldığını, bu yazılı mesajların —–geçtiğini, mal satımı ve teslimi gerçekleştikten sonra irsaliyeli fatura düzenlenmerek davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafından teslim alınan mal ve ürünlere karşı herhangi bir dava açılmadığını ve tebliğ alınan fatura içeriğine itiraz edilmediğini, fatura muhteviyatında belirtilen tüm ürünlerin davalı tarafından kullanıldığını, düzenlenen irsaliyeli faturanın davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedelinin ödenmediğini, davalı borçlunun müvekkili hakkında başlatmış olduğu icra takibine herhangi bir neden olmadan itiraz etmesinin haksız bir itiraz niteliğinde olduğundan dolayı davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini ileri sürerek davalının (borçlunun) haksız ve yersiz olarak,—-ile başlatılan ilamsız icra takibine yönelik yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının (borçlunun) haksız olarak ilamsız icra takibine itiraz etmesi nedeniyle likit alacak olduğundan %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından müvekkil aleyhine— Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, — Esas sayılı dosyasındaki takibin, davacı —tarafından müvekkile teslim olunduğu iddia olunan mal ve hizmetlere ilişkin —bedelli irsaliyeli fatura olduğunu, takibe konu iş bu irsaliyeli fatura konusu malların müvekkili tarafından satın alınması yönünde taraflar arasında her hangi bir sözleşme bulunmadığı gibi bahse konu irsaliyeli faturanın müvekkile tebliğ edilmediği gibi fatura muhteviyatı olan ürünlerin de müvekkil şirkete teslim edilmediğini, hukuki ilişki mahiyetinde olan gerek taraflar arasındaki alım satım sözleşmesinin varlığının, gerekse fatura ile muhteviyatındaki malların müvekkiline tebliğ ve teslim edilmiş olduğunun davacı tarafından HMK 200 madde gereğince yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini, malların müvekkile teslim edildiğine dair “—– her hangi bir imzanın olmadığını, delil — bahisle ispat yükünün yerine getirilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için bahse konu faturanın müvekkile tebliğ edildiği ancak 8 gün içerisinde —–itiraz edilmediği farz edilse dahi bu durum faturanın kesinleştiği, fatura konusu malın müvekkiline teslim edildiği sonucunu doğurmadığını, somut olayda, hukuki açıdan fatura kesilmiş olmasına rağmen, gerçekte mal teslimi yapılmadığını ve hizmet tamamlanmamış olduğundan ilgili faturanın delil niteliğinde olmadığını, faturanın, kanunda belirlenen hususlara uygun olarak düzenlenmediğini, bu nedenle davacının takibinin dayanaksız kalacağını ileri sürerek davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle davacının alacağın %20′ sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : —- Esas sayılı dosyası , Hukuk Uyuşmazlıklarında —–Ticari Defter ve Belgeler,—-Dairesi kayıtları ve — formları, Fatura, Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali ve Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraf vekillerinin sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, tarafların sulh yoluna gitmek istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasında taraf vekillerinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas — Esas sayılı dosyası Uyap sistemi üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca tarafların — dosyaya kazandırılmış ve bağlı bulundukları vergi dairelerine ayrı ayrı müzekkereler yazılarak uyuşmazlığa ilişkin —-celbedilmiştir. Dosyaya mübrez — tutanağına göre de hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı ——–yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamaması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, — alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi — alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvelin,—Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen faturaya bağlı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş, taraf vekillerince gösteriler deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken deliller toplanmış ve 6102 Sayılı TTK’nın 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nın 221,222 maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu —- dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi —- tarafından her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda özetle — tacir olan her iki tarafın ticari defterlerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak açılış ve kapanış onaylarının bulunduğu ve usulüne uygun tutulduğu, davacı ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 46.232,40 TL alacaklı olduğu, davalının — göre bir adet fatura karşılığı, — beyanda bulunduğu, davalının ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmadığı yönünde tespit, hesap ve görüşüyle rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede öncelikle davalı tarafın icra dosyasına genel ve soyut bir itirazda bulunduğu, davaya esas faturanın taraflanın — kayıtlı olduğu, faturanın itirazı uğramadığı ve böylece taraflar arasındaki ticari ve akdi ilişkinin sabit olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda dosyaya sunulan bilirkişi raporunde tarafların ticari defter ve kayıtlarının özellikle faturalar ve —- bildirimler itibariyle birbirleriyle uyumlu oldukları görülmüştür.— davalının da takibe ve davaya konu faturayı ticari defterlerine işlediği anlaşıldığından, davalının artık faturaya konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Zira bilinmelidir ki, ticari defterlere kaydedilmiş ve — bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek — kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı bu yönde bir savunma ve delil sunmamıştır. Ayrıca ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmadığından davacının ticari defter ve belgeleri esas alınmıştır. Böylece davacının davasını TMK’nın 6. HMK’nın 190 ve 222/3 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan kendi ticari defter ve kayıtları ile kısmen ispat ettiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh, taleple bağlılık ilkesi, tarafların tacir sıfatına göre takip tarihi itibariyle faiz tür ve oranı ile temerrütün icra takibiyle gerçekleştiği gibi hususlar da gözetilmiş ve dosyaya mübrez bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli, yeterli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kısmen kabulü ile, davalı-borçlunun, — yapmış olduğu itirazının –asıl alacak yönünden iptali ile, icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin (11.450,12 tl, takip öncesi işlemiş faiz ) davanın/ talebin reddine, karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise — kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarının icra takip dosyası, fatura, vergi dairesi kayıtları ve ticari defter ve belgeler nezdinde belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını kendi kayıtlarına göre açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi esasında, davalı-borçlu yönünden icra takip dosyasına konu mevcut alacak/borç likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmakla asıl alacağın % 20’si olan — tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
Davalı vekilinin, İİK’nın 67/2 maddesi gereğince kötüniyet tazminatına yönelik talebi ise, hüküm sonucuna yapılan yargılamaya göre ispat kurallana göre ulaşılması, davacının asıl alacak yönünden haklı çıkması ve reddedilen faize ilişkin talebin temerrüt olgusuna bağlı hukuki bir tartışma ve değerlendirme olması yanında davacının davalıya zarar verme kastı ile kötü niyetle fazladan alacağa ilişkin takip yaptığına yönelik soyut beyan ve talep dışında bir tespit ve beyyine bulunmadığından dinlenmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/2 maddesi gereğince tarafların haklılık durumu esas alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi — ücretinin de kabul ve ret oranına göre karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek ve maddi — yazım hataları düzeltilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun, — Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının— yönünden İPTALİ ile, icra takibinin işbu asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin (11.450,12 TL, takip öncesi işlemiş faiz ) davanın/ talebin REDDİNE,
3-)Davacının 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 9.246,48 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin REDDİNE,
5-)Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 3.158,14 TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 696,67 TL harcın ve ilamsız icra takibi dosyasına yatırılan 288,41 TL harcın mahsubuyla bakiye 2.173,06 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile — ödenen kabul edilen miktar (%80,15) üzerinden hesaplanan 1.057,98 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —- bütçesinden ödenen ret edilen miktar (%19,85) üzerinden hesaplanan 262,02 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 696,67 TL, peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 764,47 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-)Davacı tarafından yapılan 38,10 TL posta ücreti ve 850,00 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 888,10 TL dosya masrafının, davanın kabul (%80,15) ve ret (%19,85) oranına göre 711,81 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın (176,29 TL) davacı üzerine bırakılmasına, davalı tarafından vekille temsil dışında yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-)Davacı kendisini davada vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——13/1 maddesi uyarınca kabul edilen (46.232,40) miktar üzerinden hesaplanan 6.810,21 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-)Davalı kendisini davada vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan –. 13/1 maddesi uyarınca reddedilen (11.450,12 TL) miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, (Yazı İşleri Müdürü Tarafından Bölge Adliye Ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 Maddesi Gereğince Resen İşlem Yapılmasına,)
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.