Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/49 E. 2021/365 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/49 Esas
KARAR NO : 2021/365

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/01/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;— ——icra dosyası üzerinden icra takibinin başlatıldığını, davalı vekili tarafından 29/09/2020 tarihinde takibe ve yine davacıya borcu bulunmadığından bahisle borca itirazda bulunduğunu, itiraz neticesinde takibin durduğunu, —– ——— meydana geldiği dava —–tarafından teminat altına alındığını, davanın kabulüne, borçlunun takibe , asıl alacağa , ferilerine, faize ilişkin haksız itirazlarının iptaline,— dosyasındaki takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra-inkar tazminatı talebinin kabulüne, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, haksız olarak ve davalı firmaya ait olmayan borç için,—– numarası ile başlatmış olduğu icra takibinde ödeme emri davalı tarafa 22.09.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı firmanın talimatı ile 29.09.2020 tarihinde esası belirtilen dosyada , borca ve yetkiye itiraz ederek icra dosyasını durdurduğunu,—– davaya konu olay ile hiç bir alakasının olmadığını, davalı firmanın——– adlı firmada herhangi bir bakım onarım çalışması gerçekleştirmediğini, bahse konu olayda davalı firma kaynaklı herhangi bir hasarın meydana gelmediğini, davanın yetkisizlik kararı ile yetkili ——— Mahkemelerine gönderilmesine, davacı tarafın haksız davasının usulden aksi halde esastan reddine, kötü niyetli olarak takip başlatan ve dava açan davacı aleyhine alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava dilekçesi ve ekleri—- dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı —–esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu görülmüştür.
Mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle icra takibindeki yetkiye ilişkin itiraz davalılar vekilinin cevap dilekçesindeki yetki itirazı incelenmiştir.
Davalılar vekili tarafından hem bahse konu icra takibinde icra dairesinin yetkisine hem de cevap dilekçesinde mahkememizin yetkisine itiraz edilmiştir.
—— karar içeriğinde de işaret edildiği üzere; Hukukumuzda borçtan kurtulma davası (İİK. m. 69/II, ) menfi tespit ve istirdat davaları (İİK. m. 72/VIII ve İİK. m. 89/III) için özel yetki hükümleri kabul edilmiş, bu davaların icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiş olmasına karşın, itirazın iptali davası için özel bir yetki kuralı düzenlenmemiştir. Bu nedenle itirazın iptali davalarında HMK’nın yetkiye ilişkin düzenlemelerinin uygulanması gerekmektedir. Usul yasasında da bu davalar bakımından kesin bir yetki kuralı düzenlenmemiştir.
İİK’nın 50. maddesi uyarınca, icra dairesinin yetkisi konusunda HMK’nın, mahkemelerin yetkisine ilişkin hükümleri uygulanır. İİK’nın 50. Maddesine göre;
“Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından —– —- icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25’inci maddesi hükmü tatbik olunur” düzenlemesini içermektedir.
HMK’nın 6, 7. Maddelerinde yer alan düzenlemeler uyarınca; davalı birden fazla ise, dava bunlardan birisinin ——- açılabilir. Şu kadar ki kanunda dava sebebine göre, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme kabul edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır. Ancak davanın sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibinin yapılmış olması dava şartları arasındadır. Geçerli icra takibinin ise borçlunun yetkiye itirazı halinde yetkili icra dairesinde yapılması gerekir. Geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde bu itiraz incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı ortadadır. ——sayılı kararları )
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (—–. sayılı kararlarında da aynı ilkelere işaret edilmişti—– Bilindiği üzere Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Sigorta şirketi sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu sebeple sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur. Bu halefiyet ilkesi gereğince, sigortalının zarar sorumlusuna karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise, sigorta şirketinin de rücu davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir. (—— karar sayılı kararı)
TTK nun 1472-(1)maddesi; “Sigortacının, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlululara karşı dava hakkı var ise bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmış ise, sigortacı mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek ,dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” şeklindedir. Halef olma (halefiyet) bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir.
Yargıtay — —– sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.—- “TTK’nun 1301. maddesi (6102 sayılı TTK m. 1472) hükmü gereğince kasko sigortacısı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve bu sebeple sigortalı mal sahibinin hak ve yetkilerine sahip olur.—– karşı tazminat davasını hangi yer mahkemesinde açması gerekiyor ise,—– davasını aynı yer mahkemesinde açması gerekir.” şeklinde vurgulamıştır.
Yine, sigortalı ile hasara neden olanlar arasında yetki sözleşmesi bulunması halinde bu yetki sözleşmesinin, halefiyete dayalı olarak açılacak rücu davalarında sigorta şirketini bağlayacağı yönünde —- kararında da aynı husus vurgulanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında olayın meydana geldiği yerin ve dava dışı sigortalı——– ikametgah adresinin ——— olduğu, davalının süresi içinde icra dairesinin yetkisine ve takibe itiraz ettikleri — müdürlüğünün yetkili olduğunu belirttikleri, HMK m.6 uyarınca, icra takibinin — yapılması gerekteği, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı anlaşılmakla davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir. Böylece icra takibinin yukarıda açıklanan yetkili yer icra dairesine yapılmayarak itirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmasına dair dava şartının yerine getirilmemiş olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Binaenaleyh davanın, 2004 sayılı İİK’nın 50 ve 58 vd maddeleri gereğince ‘yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından’; HMK’nın 114/2 ve 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-) Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcına, peşin alınan 75,27 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15,97 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-) Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-. 7/2 maddesi uyarınca 4.080 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıyaverilmesine,
5-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider/delil avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.