Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/466 E. 2023/429 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/466
KARAR NO: 2023/429
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/08/2021
KARAR TARİHİ: 07/06/2023

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili tarafından ibraz edilen ve 12/10/2021 tarihli dilekçe ile satış sözleşmesini yapan noterlikle ilgili maddi hatası düzeltilen gerekli-yeterli kısımları KONU: Hukuki ayıplı olarak satışı yapılan aracın rayiç bedelinin tahsili talebini içerir.

AÇIKLAMALAR:1- Müvekkil, ——- Noterliğinin (düzeltilmiş hali) 06.11.2017 tarih —— Yev numaralı satış sözleşmesi ile —— plaka sayılı aracı, 853.000 TL nakit ve —— model —— plaka sayılı ——- marka aracı ise 540.000 TL bedel üzerinden takas yaparak satın almıştır. 2- Müvekkil şirket tarafından kullanılan bu araç üzerine, satın alım tarihinden sonra, öğrendiğimiz kadarıyla 30.10.2020 tarihinde, aracın ülkemize ithalatı sırasında eksik ——- ödenmiş olması sebebiyle ——– E. sayılı dosyası üzerinden aracın 3. kişilere satış ve devrini engelleyici tedbir şerhi işlenmiştir.3- Mahkemece konulan bu tedbir, araç üzerindeki tasarruf etme yetkisini ortadan kaldırdığından müvekkil şirket satın aldığı bu aracı üçüncü kişilere satamamıştır. Bu durum, tarafımızca keşide edilen —— Noterliğinin 14.01.2021 gün ——- Yev numaralı ihtarname ile davalı şirkete bildirilerek, hukuki ayıplı olan aracın teslim alınıp, aracın rayiç bedeli olan 2.600.000 TL’nin bir hafta içinde müvekkille ödenmesi istenmiş Olup adı geçen ihtarname 15.01.2021 tarihinde Davalı tarafa tebliğ edilmiştir. Fakat İş bu ihtarnamede belirttiğimiz talebimiz davalı şirket nezdinde karşılık bulmamıştır. Bunun akabinde davalı taraf ile ——- sayılı Arabuluculuk numaralı dosya ile arabuluculuk görüşmeleri yapılmış ancak yapılan arabuluculuk müzakkerelerinden de sonuç alınamayınca söz konusu görüşmeler de anlaşamama ile sonuçlanmıştır.4- Dava konusu aracın ülkemize ithali sırasında yapılan usulsüzlük nedeniyle araç üzerine tedbir konulmuştur. Yapılan bu işlem nedeniyle, resmi makamlarca müvekkil şirkete atfedilen bir suçlama bulunmamaktadır. Müvekkil, kastı veya kusuru olmadığı bir olay nedeniyle satın almış olduğu araç üzerinde mevcut tedbirden dolayı tasarruf edememektedir. Bu durum ise, dava konusu aracın davalı şirket tarafından müvekkile hukuki ayıplı olarak satıldığının en somut kanıtıdır. Aracın ithali sonrası, ilgili kurumlarca yapılan detaylı inceleme ve soruşturma neticesinde usulsüzlük yapıldığı tespit edildiğinden, aracın satın alındığı tarihte böylesi bir usulsüzlüğün yapıldığını müvekkilin bilmesi mümkün olmadığından bu noktada müvekkille herhangi bir kusur atfedilemez. Davalı şirket ise, dava konusu araç gibi pek çok ithal edilmiş aracı piyasaya sokup satan, araç alım satımı işini profesyonelce yapan bir şirket olduğundan, aracın yurda ithali sırasında yaşanan usulsüzlüklerden haberinin olmaması mümkün değildir. Müvekkil, maliki olduğu araç üzerine ihtiyati tedbir konulduğunu öğrendikten hemen sonra bu durumu davalı şirkete bildirmiş, ancak davalı şirket, ayıplı mal satmasına rağmen sorunun çözümüne katkı sağlayacak bir adım atmamış, bunun üzerine yasal dava hakkımızı kullanmak için tarafımızca arabuluculuk bürosuna başvurulmuş, arabulucu tarafından taraflar arasında anlaşma sağlanamadığına dair son oturum tutanağı düzenlenmiştir. 6- Yukarıda izah edilen nedenlerle; Yüksek bir bedelle satın aldığı araç üzerinde, dahli olmadığı bir olay nedeniyle, hukuki ayıp olarak nitelendirebileceğimiz tedbir şerhinin bulunmasından dolayı müvekkil şirket davalı şirket tarafından mağdur edilmiş durumdadır. Mevcut mağduriyetin giderilmesi ise aracın misli ile değiştirilmesi veya araç rayiç bedelin ödenmesi ile mümkün olacaktır. Bu nedenle, dava konusu ayıplı aracın ayıpsız misliyle değişimi, mümkün olmaması halinde ise dava tarihindeki rayiç bedeli nazara alınarak araç bedelinin iadesine karar verilmesi için huzurdaki davayı ikame etme zorunluluğu hasıl olmuştur.
SONUÇ ve İSTEM:Yukarıda açıklanan ve mahkemece resen gözetilecek nedenlerle Fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla;—— Plakalı aracın dava tarihindeki piyasadaki rayiç bedeli hesaplanarak dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsili ile Müvekkile ödenmesine ,Bunun mümkün olmaması halinde —– Plakalı aracın satış tarihi olan 06.11.2017’den itibaren satış bedeli toplamına işleyecek olan ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsili ile Müvekkile ödenmesine,”şeklinde olan dava dilekçesinde açıklanan şekilde taraflar arasında alım satıma konu olan —— plakalı araca, aracın ithalatı sırasında eksik —— ödenmiş olması sebebi ile ——- Esas sayılı dosyası üzerinden aracın 3. kişilere satış ve devrini engelleyici şekilde konulan tedbir ve sebebi nedeni ile hukuki ayıplı olduğu ortaya çıkan söz konusu aracın dava tarihindeki rayiç bedeli karşılığı olarak fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle 853.000 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davlıdan tahsiline, bunun mümkün olmaması halinde ise —— plakalı aracın satış bedeli toplamının satış tarihi olan 06/11/2017 tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davacı vekili duruşmada da dilekçesini tekrar etmiştir.Davalıya tebligat yapıldığı halde davalı adına cevap verilmemiş ise de davalı vekili tarafından ibraz edilen ve gerekli-yeterli kısımları:
İHBAR NEDENLERİ:Sayın Mahkemede görülmekte olan dosyada müvekkil dava konusu aracın ayıbı sebebi ile her ne kadar kusursuz olsa da mahkemenin vermesi muhtemel kabul kararına karşı işbu ihbar dilekçesini arz etme zaruretimiz hasıl olmuştur. Huzurdaki dosyada müvekkilin dava edilme sebebi, ayıplı olan aracın müvekkil tarafından davacıya devredilmesidir. Ancak söz konusu araç müvekkil tarafından ülkeye sokulmamış, ithal edilmemiş ya da ilk tescili müvekkil tarafından yapılmamıştır. —— alınan geçmiş tescil kayıtları incelendiğinde araçta toplamda bugüne kadar 8 kişi ya kurumun tescili meydana gelmiştir. Söz konusu araç müvekkilin ilk devraldığı tarihe kadar 4 ayrı kişinin tescilinden ve kullanımından geçmiştir. Bu kişiler de ihbar edilenler listesinde ayrı ayrı belirtilmiştir. Davanın ve ayıbın kabulü anlamına gelmemekle birlikte söz konusu aracın davacıya devredilmesi ile araca uygulanan tedbir işlemi arasında 3 sene vardır. Bunun dışında araca uygulanan tedbir ile müvekkil şirkete gönderilen ihtarname arasında da 3 aydan fazla bir süre mevcuttur. Dolayısı ile davacı tarafın müvekkile ayıbı zamanında bildirmediği ya da satış esnasında ya da sonrasında gerekli özeni göstermediği aşikardır. Müvekkil ile davacı arasında yapılan görüşmede aracın devrinin tedbir sebebi ile yapılamayacağından, aracın iadesi konusunda da bir anlaşmaya varılamamaktadır. Mevcut durumda 2 Milyon 300 Bin TL değerinde açılan dava sonucunda müvekkilin ödeme yükümlülüğü altına sokulması da hukuken ve vicdanen kabul edilebilir bir durum değildir. Zira müvekkil de diğer araç sahipleri gibi beğendikleri aracı alıp kullanmış daha sonra da satmışlardır. Kaldı ki davacı taraf, aracı aktif şekilde kullanmakta olup, araçtan faydalanamama ya da aracı kullanamama gibi bir durumla karşı karşıya değildir. Huzurdaki dosyada asıl kusurlu olan kişi aracı ülkeye eksik—— ile sokan —— şirketi ve onun yetkilileridir. Müvekkilin aracı satın aldığı ——-, —— ile aynı gün devir işlemi yapan —— Şirketinin ve ——– da devir işlemlerinin aynı ya da 1 gün ara ile yapılması itibarı ile söz konusu aracın ayıbından en az müvekkil kadar sorumlu olması gerektiğinden işbu davaya dahil edilmeleri gerekmektedir. Aracı ayıplı şekilde ülkeye sokarak suç işleyen, bu davanın kabul ile sonuçlanması ihtimalinde müvekkili mağdur edecek olan aracın tescil sahibi olan —— Şirketinin davaya fer’i müdahil olarak katılımını teminen, kendilerine davanın ihbar edilmesinde tarafımız açısından hukuki yarar mevcuttur. Zira, davayı kaybetmemiz durumunda, davacı tarafa ödemek zorunda kalacağımız miktar kadar kendisine rücu etmemiz söz konusu olacaktır.Bu nedenlerle, aşağıda isim, vergi ve kimlik numaraları verilen kişi ve şirketlerin davaya fer’i müdahil olarak katılmalarını sağlamak amacıyla, derdest olan davamızın adı geçen üçüncü kişiye ihbar edilmesini mahkemenizden istemek zorunluluğu hasıl olmuştur. 1- —— Şti. —— 2- —— ——- 3- —— Şti.—— 4- —— ——
NETİCE VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen hususlar ışığında isimleri verilen 4 farklı kişi ve şirketin adres tespiti yapılarak davanın ihbar edilmesini sayın mahkemeden talep ederiz.şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan 23/03/2022 tarihli dilekçe ile ihbar talebinde bulunulmuş olup, ihbar olunanlara tebligatlar yapılmıştır. Davalı vekili ön inceleme duruşmasında davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Başlıkta belirtilen şekilde bir kısım ihbar olunanlar vekili tarafından cevap dilekçesi sunulmuş ise de diğer ihbar olunanlar yönünden tebligatlar yapıldığı halde cevap verilmemiş ve duruşmalara katılım da olmamıştır.Bir kısım ihbar olunanlar vekili tarafından her bir müvekkili adına ayrı ayrı ibraz edilen ve duruşmada tekrar edilen dilekçelerle ayıp ihbarının süresinde olmadığı da ileri sürülerek——- Esas sayılı davanın bekletici mesele yapılması talep edilerek davanın reddine karar verilmesi, aksi halde kullanım bedelinin mahsup edilmesi talep edilmiş olup, hemen hemen aynı mahiyette olan bu 2 ayrı dilekçeden daha kapsayıcı olup diğer dilekçeyi de içerir şekilde olan ve ihbar olunan —— adına sunulan cevap dilekçesinin gerekli-yeterli kısımlarının buraya aynen alınması uygun görülmüş olup, söz konusu cevap dilekçesinin gerekli-yeterli kısımları:
USUL YÖNÜNDEN AÇIKLAMALARIMIZ:Öncelikle ve önemle belirtmek isteriz ki huzurdaki dava dilekçesi HMK’nın 119. maddesine aykırı olacak şekilde tanzim edilmiştir. Sayın Mahkemenin bilgi ve takdirlerinde olduğu üzere dava dilekçesinde davacı ve davalının adı, soyadı, adresleri varsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlardır. Bu unsurlardan herhangi birinin eksik olması halinde hakimin davacıya 1 haftalık kesin süre vermesi, davacının kesin süre içerisinde eksikliği gidermemesi halinde de davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekmektedir. Huzurdaki davada dava dilekçesinde davalı şirketin vergi numarası belirtilmemiştir. Hal böyleyken öncelikle işbu eksikliğin giderilmesini arz ve talep ederiz.
ESAS YÖNÜNDEN AÇIKLAMALARIMIZ:Huzurda görülmekte olan dosya ile; ——- plaka sayılı araçta hukuki ayıp bulunduğu iddiasıyla aracın misli ile değiştirilmesi, misli ile değiştirilmesinin mümkün olmadığı halde dava tarihindeki rayiç bedeli nazara alınarak araç bedelinin iadesi talep edilmektedir. Aracın hukuki ayıplı olduğu iddiası gerçeklikten uzak olduğundan dolayı işbu davanın reddedilmesi gerekmektedir. Şöyle ki; her ne kadar huzurda görülmekte olan davanın davalısı olarak müvekkil gösterilmemişse de davalı ——– ŞTİ tarafından dava müvekkile ihbar edilmiş ve müvekkil davanın tarafı olmuştur. İşbu davanın konusunu oluşturan —— Model —— Plakalı ——- Marka aracın ithalatı 3. Kişi konumundaki ——şirketi tarafından yapılmış olup —— Marka araçların ——- bulunmamaktadır. Araç tescil kayıtlarından da görüldüğü üzere dava konusu olan —— Model —– Plakalı —– Marka araç müvekkil tarafından ithal edilmemiş, ülkeye sokulmamış ve ilk tescili yapılmamıştır. Dava konusu araçla ilgili olarak —— eksik ödendiği iddia edilmişse de ARAÇTA —– VE KDV EKSİKLİĞİ BULUNMAMAKTADIR. ARACIN —— EKSİKSİZ BİR ŞEKİLDE ÖDENMİŞTİR. Davacı yan tarafından söz konusu araç 06.11.2017 tarihinde satın alınmış olup davacı yan tarafından aracın satım alım tarihinden sonra 30.10.2020 tarihinde, aracın ülkemize ithalatı sırasından eksik ——- ödenmiş olması sebebiyle ——E. Sayılı dosya üzerinden aracın 3. Kişilere satış ve devrini engelleyici tedbir şerhi işlendiği iddia edilmiştir. Söz konusu aracın —— eksiksiz bir şekilde ödenmiş olup müvekkilin hiçbir kusuru ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Diğer yandan araca uygunluk verilmiş ve sağ trafiğe sahip üye ülkelerde kalıcı olarak tescil edilebilir denmiştir. ——–E. SAYILI DOSYASINDA MÜVEKKİL MÜŞTEKİ SIFATIYLA DAVANIN TARAFIDIR. Davaya konu işbu araç üzerine konulan tedbir —— Esas sayılı dosyası üzerinden konulmuş olup olay nedeniyle müvekkil de zarar görmüştür. —— Müdürlüğü elektronik posta adresine 29.09.2017 tarihinde gelen ihbar ile soruşturulma başlatılmış ve akabinde ——- Esas sayılı dosya üzerinden yargılamaya başlanmıştır. Diğer yandan ceza davsına konu araçların ülkemize ithali sırasında yapılan usülsüzlük sebebiyle —— Başkanlığının 17.10.2019 tarih, ——- sayılı soruşturma raporu ile soruşturma açılmış ve akabinde iddianame düzenlenerek ——– ile birleşmiştir. Davada sanık ——- Şirketinin sahibi ——-. Dosya kapsamınnda 500’den fazla müşteki olup davaya konu araçlar üzerine tedbir konulmuştur. Konulan tedbirlerden biri de müvekkilin sahibi olduğu —— model —— marka —— plakalı araçtır. Bu kapsamda müvekkil ceza davasına 2020 Tarihinde müşteki sıfatı ile dahil edilmiş ve sanıktan şikayetçi olmuştur.Davaya konu aracın müvekkil tarafından —— ŞTİ’ye 2017 yılında devredilmiş olup devir üzerinden 5 yıl geçmiştir. Davacı yanca dava konusu araç 06.11.2017 tarihinde satın alınmış ve ——- Mahkemesi tarafından araca 12.10.2020 tarihinde ihtiyati tedbir şerhi konulmuştur. Davacı yanın aracı satın aldığı tarih ve ihtiyati tedbir şerhinin konulduğu tarih arasında yaklaşık 3 yıl bulunmaktadır. TTK’da “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde ——- bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” düzenlemesi mevcut olup müvekkil devir işlemlerimlerinde basiretli bir tacir olarak davranmış ve üstüne düşen tüm görevleri gerçeklemiştir. Türk Medenî Kanununun 3. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları “Başlangıç Hükümleri” dediğimiz ilk yedi madde içinde yer almakta olup bu hükümleri Medenî hukukun her alanında hatta tüm özel hukuk alanında uygulanabilen temel kurallardır. Bu sebeple, iyiniyet kurallarına uygun hareket etmek hukukun tüm alanlarını içine almaktadır. Bu bakımdan Ticaret hukuku alanında da bu kurallara uygun hareket etme yükümlülüğü söz konusudur. Tarafların yapmış oldukları sözleşmede önceden görülmesi mümkün olmayan önemli değişikliklerin meydana gelmesi durumunda, borçludan sözleşmeye uygun olarak borcunu aynen yerine getirmesini istemek, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Bu sebeple devrinin üzerinden 5 Yıl geçmiş bir araç sebebiyle davanın müvekkile ihbar olunması Medeni Kanun gereğince hukuken ve vicdanen kabul edilebilir bir durum değildir. Asla söz konusu araçta müvekkilin kusuru olduğunu kabul etmemekle birlikte bir an için müvekkilden kaynaklanan bir eksikliğin olduğu varsayımında da bile tüzel kişi olan davacı yan müvekkilin aksine basiretli bir tacir olarak davranmamıştır. Söz konusu dosyalar aleni olup davacı yan tarafından gerekli araştırılma yapılmamıştır. Her tacir, tüm ticarî faaliyetlerinde —— bir iş adamı gibi hareket etmek, sağduyu sahibi olmak, ileriyi düşünmek ve işlemlerini ona göre organize etmek zorundadır. Buna göre tacir, memleketin siyasi atmosferini düşünmek, ithal ve ihraç yasağını takip etmek yani piyasa durumunu ve ekonomik çalkantıları hesaba katmak zorundadır. Asla müvekkilin söz konusu olaydan sorumlu olduğunu kabul etmemekle birlikte bir an için araçta ayıp olduğu varsayılsa bile AYIP İHBARI SÜRESİNDE DEĞİLDİR. Davacı yanca iddia edilen ayıp bildirimi süresinde yapılmamıştır. Şöyle ki; Türk Ticaret Kanunu’nun 23. Maddesinin 1. Fıkrasının C Bendi “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmünü havidir. TTK/23. Maddesi yollamısıyla Türk Borçlar Kanunu 223. Maddesine bakıldığında da “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” denmektedir. Davacı yan dava dilekçesinde “Müvekkil şirket tarafından kullanılan bu araç üzerine, satın alım tarihinden sonra, öğrendiğimiz kadarıyla 30.10.2020 tarihinde, aracın ülkemize ithalat sırasında eksik —— ödenmiş olması sebebiyle —— Sayılı dosyası üzerinden aracın 3. Kişilere satış ve devrini engelleyici tedbir şerhi işlenmiştir.” denmiştir. ——-E. Sayılı dosyası üzerinden araca 12.10.2020 tarihinde tedbir şerhi konmuş olup davacı tarafından, davalı yana 14.01.2021’de ihbarda bulunulmuş ve 10 ay sonra dava ikame edilmiştir. Dolayısıyla davacı yan özen yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi ihbar süresine de uymamış ve aracı olduğu gibi kabul etmiştir.Yukarıdaki açıklamalardan da görüldüğü üzere somut olaydaki ayıp ihbarı süresinde değildir kaldı ki müvekkile yapılan ayıp ihbarı da bulunmamaktadır. Olayda gizli ayıp da yoktur. Araç ile ilgili dosyalar alenidir işbu nedenle somut olayda gizli bir ayıp olduğunun kabulü mümkün değildir.Müvekkilin somut olayda hiçbir sorumluluğunu kabul etmemekle birlikte müvekkilin de şikayetçi olduğu ve katılan sıfatı ile davaya dahil olduğu ——-E. Sayılı dosyanın işbu davada bekletici mesele yapılmasını Sayın Başkanlığınızdan arz ve talep ederiz.
SONUÇ VE İSTEM:Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Başkanlığınızın re’sen nazara alacağı nedenle kötü niyetli ve haksız olarak açılmış olan davanın reddine, Davanın kabulü halinde; aracın kullanım bedelinin mahsup edilmesine, ——E. Sayılı dosyanın işbu davada bekletici mesele yapılmasına tüm yargılama giderleri ve ücret-i vekâletin davacı yana tahmiline karar verilmesini saygılarımızla bilvekâle arz ve talep ederiz…”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağına göre —— Arabuluculuk Bürosu, Büro dosya numarası ——- ve arabuluculuk numarası ——- numaralı, 30/06/2021 tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, tarafların davete uyduğu ancak anlaşma sağlanamadığı için 30/07/2021 tarihli son tutanak düzenlendiği, zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartının yerine getirilmiş olduğu belirlenmiştir.Davaya dayanak yapılan ve örneği temin edilen ——- Noterliğinin 06/11/2017 tarihli ve ——- yevmiye nolu araç satış sözleşmesi ile bu sözleşmeye ilişkin aynı noterliğin aynı tarihli ve —– yevmiye nolu düzeltme beyannamesine göre davaya konu ——- plakalı aracın davacı tarafından davalıdan KDV dahil 853.000 TL bedelle satın alınmış olduğu, karşılıklı olarak bedelin alınarak aracın teslim edilmiş olduğu anlaşılmıştır.Davacı tarafın dayandığı —— Noterliği’nin 14/01/2021 tarih ve ——- yevmiye nolu ihtarname ile davaya konu edilen —— plakalı aracın 853.000 TL nakit ve ilave olarak ——- plakalı araç verilmek suretiyle satın alınmış olduğu hatırlatılarak halen davacıda olan aracın piyasa rayiç bedelinin 2.600.000 TL olduğu, —— Esas sayılı dosyası üzerinden konulan tedbirin öğrenildiği, tedbir nedeni ile aracın satışının yapılamadığı belirtilerek hukuki ayıplı söz konusu aracın zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca rayiç bedeli üzerinden iade edilmesine bağlı olarak 2.600.000 TL’nin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 hafta içinde ödenmesi hususlarının ihtar edildiği ve bunun 15/01/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu belirlenmiştir.Ön inceleme duruşma tensibinde dayanılan ihtarnameye göre aracın 2.600.000 TL olduğunun belirtilmiş olması ve terditli talepler gözetilerek 2.600.000 TL üzerinden yapılan hesaba göre eksik 29.835 TL harcın yatırılması için süre verilmiş olup, 19/01/2022 tarihli sayman mutemedi alındısı ile söz konusu 29.835 TL eksik harç yatırılmıştır.Temin edilen trafik kaydına göre dava konusu aracın davacı adına 06/11/2017 tarihinde tescil edilmiş olduğu belirlenmiştir.——- sayılı cevabi yazı ve eklerine göre davaya konu —– plakalı araçla ilgili davanın —— Esasla birleşen aynı Mahkemenin ——– Esas sayılı davaya konu olduğu ve yargılamanın ——- Esas üzerinden birlikte yürütüldüğü, tedbir kararının 12/10/2020 tarihinde trafik kaydına işlendiği, tedbirin kaldırılmasına ilişkin taleplerin 24/06/2021 tarihli duruşmada reddine karar verilmiş olduğu belirlenmiştir.Her ne kadar aracın trafik kaydında ve satış sözleşmesinde niteliğinin hususi olduğu belirtilmiş ise de aracın şirket adına kayıtlı olması ve şirket olan taraflar arasında alım satıma konu olması nedeni ile Mahkememizin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.Ön inceleme duruşması yapılarak engel bir dava şartı eksikliği bulunmadığı belirlenip HMK’nın 140/1.maddesi kapsamında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda; ——- Noterliğinin 14/01/2021 tarih ve —– yevmiye nolu ihtarnamesine konu olup, —— Esas sayılı dava ile birleşik aynı mahkemenin —— Esas sayılı davasına konu olan ——- plakalı aracın ithalatı sırasında eksik —— ödenmiş olması sebebine dayalı olarak söz konusu ceza dosyası üzerinden satış ve devri engelleyici tedbir şerhi nedeni ile hukuki ayıp olup olmadığı, davacının söz konusu aracın dava tarihindeki piyasadaki rayiç bedeli ve/veya 06/11/2017 satış tarihinden itibaren takasa konu aracın piyasa rayiç bedeli de ilave edilerek toplamının talep edilip edilemeyeceği ve sonuçta belirtilen ayıp olup olmadığı, ayıp olması halinde davacının davalıdan hangi bedeli talep edebileceği ve hangi tarihten itibaren faiz işletileceği hususlarının aydınlatılmasının gerektiği tespit edildikten sonra tahkikata geçilmiş olup taraf vekillerinin duruşmada alınan beyanlarına ve dosya kapsamına nazaran bir makine mühendisi bilirkişiden dosya üzerinden rapor temin edilmesi yoluna gidilmiştir.Bilirkişi tarafından düzenlenen 01/06/2022 tarihli raporda dava konusu aracın piyasa 2. el rayiç bedelinin 03/08/2021 dava tarihi itibari ile 3.250.000 TL olduğu ve 01/06/2022 rapor tarihi itibari ile ise güncel 2. el piyasa rayiç bedelinin 4.500.000-5.000.000 TL arasında olduğu açıklanmıştır.Davacı vekili rapora karşı ibraz ettiği dilekçesinde rapora itirazları olmadığını belirterek karar verilmesini talep etmiş ve ayrıca tedbir tarihinin değil, öğrenme tarihinin esas olduğu ileri sürülerek bu konuda herhangi bir tebligat olmadığı ve tedbir öğrenilir öğrenilmez davalıya ihtar çekilmiş olduğu belirtilmiştir.Davalı vekili tarafından ve bir kısım ihbar olunanlar vekili tarafından ibraz edilen ayrı ayrı dilekçeler ile ayıp ihbarının süresinde olmadığı tekrarlanarak rapora itiraz edilmek suretiyle raporda belirlenen değere göre de harç ikmali yapılması istenmiştir.Davacı vekili 05/10/2022 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında dava konusu aracın müvekkilinin uhdesinde olmakla birlikte tedbirden dolayı trafiğe çıkarılamadığını ve kullanılamadığını, aynı zamanda aracın mülkiyeti yönünden de herhangi bir tasarrufta bulunulamadığı, bekletici mesele yapılması ihtimalinde sanığın çokluğu ve yargılamanın uzun sürecek olması nedeni ile mağduriyetlere yol açacağı ifade edilerek ceza davasının bekletici mesele yapılmasını istemediklerini beyan etmiştir.Söz konusu 05/10/2022 tarihli duruşmada davanın terditli niteliği, terditli taleplerden en yüksek olanın harç yönünden esas alınması gereği, buna göre dava tarihi itibari ile raporda belirtilen değerin 3.250.000 TL olması, davacı vekilinin rapora itiraz etmemiş olması, bu konuda ileri sürülen harç ikmaline ilişkin talepler, dosya kapsamı ve harca ilişkin yasal düzenlemeler gözetilerek 3.250.000 TL üzerinden yapılan hesaba göre eksik 11.100,50 TL harcın ikmali için süre verilerek harç ikmalinden sonra işlem yapılmak üzere itirazları aydınlatır, görev tanımındaki bütün hususları ve tarihleri karşılar şekilde ve ayrıca bütün ihtimaller yönünden değerlendirme ihtimalinin sağlanması bakımından 12/10/2020 tedbir tarihindeki değer yönünden de değer hesabını içerir şekilde ek rapor temini yoluna gidilmesi hususlarında ara kararlar oluşturulmuştur.Söz konusu 11.100,50 TL harç 21/10/2022 tarihli sayman mutemedi alındısı ile yatırılmış olup, devamında ek rapor alınması yoluna gidilmek suretiyle temin edilen 13/01/2023 tarihli ek raporun gerekli-yeterli kısımları:

SONUÇVE KANAAT ;
• 01.06.2022 Tarihli Bilirkişi Kök rapor hazırlanırken Sayın Mahkemenin talebi ; “Davaya söz konusu olan —— plakalı aracın dava tarihi itibariyle piyasa rayiç bedelinin tespiti” idi ve raporumuzu bu yönde sunduk. Ancak bilirkişiden raporun tanzim tarihine dair bir rayiç değer tespiti istenmemiş olmasına rağmen Sayın Mahkemeye ışık tutması bakımından 01.06.2022 tarihi itibariyle de rayiç bedel tespiti yaptık ve kök raporda sunduk.• Davalı itirazında rayiç bedel aralığından ziyade rayiç bedel için kesin bir rakam belirlenmesini talep etmiştir. Kök raporda ifade edildiği üzere aracın kilometresi, yıpranma durumu , model yılı , vs özellikleri dikkate alınarak ve Gelir idaresi başkanlığının kasko değer listesi, —— tarafından aylık olarak düzenli yayımlanan kasko değer listesi, ikinci el araç ilan siteleri, ithalatçı firmalar, galeriler ve konu ile ilgili web siteleri gibi kaynaklardan yararlanılarak yapılan inceleme sonucu —– plakalı , —— marka ve model aracın piyasa 2.El rayiç bedelinin kök rapor tarihi olan 01.06.2022 itibariyle 4.800.000 TL” olduğu tespiti ve kanaatine varılmıştır.•Sayın Mahkeme 12.10.2020 tedbir kararı tarihindeki piyasa rayiç bedelini de istemiştir; Gelir idaresi başkanlığının kasko değer listesi, —— tarafından aylık olarak düzenli yayımlanan kasko değer listesi, ikinci el araç ilan siteleri, ithalatçı firmalar, galeriler ve konu ile ilgili web siteleri gibi kaynaklardan yararlanılarak yapılan inceleme sonucu 12.10.2020 tarihi itibariyle Davaya söz konusu aracın piyasa 2.el rayiç bedelinin 2.160.000 TL olduğu tespiti ve kanaatine varılmıştır.•İlave olarak, mahkemeye ışık tutması bakımından ek raporu tanzim ettiğimiz 13.01.2023 tarihi itibariyle davaya söz konusu aracın güncel piyasa rayiç bedelinin 5.100.000 TL olduğu tespiti ve kanaatine varılmıştır….”şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.Ek raporun tebliğine rağmen taraflar adına ek rapora karşı herhangi bir beyanda bulunulmamış ise de bir kısım ihbar olunanlar vekili tarafından ek rapora itiraz edilerek cevap dilekçesinde ileri sürülen hususlar tekrarlanmıştır.Bekletici mesele talebi yönünden 11/01/2023 tarihli duruşmada davanın niteliği ve dosya kapsamı gözetilerek ceza davasının bekletici mesele yapılmasına yer olmadığına karar verilerek ceza yargılamasında herhangi bir şekilde bu davayı etkiler mahiyette bir karar söz konusu olduğunda bu konuda bilgi verilmesi yönünden ilgili vekile süre verilerek böyle bir beyan olduğunda yazışma yoluna gidilmesi ve sonucuna göre gerekirse bu hususun yeniden irdelenmesi yönünde ara karar oluşturulmuş ise de bu yönde herhangi bir beyan olmamıştır.Ek rapor temininden sonra 05/04/2023 tarihli duruşmada ek rapora itirazlar yönünden yapılması gereken bir tahkikat işlemi olmadığına karar verilerek davanın kısmi dava niteliği ve05/10/2022 tarihli duruşmada alınan —— nolu ara kararla da bağlantılı olarak davacı vekiline bu konuda kesin süre verilerek dava değerinin nihai olarak belirginleştirilmesi yoluna gidilerek bu konuda beyanda bulunulmaması halinde 05/10/2022 tarihli duruşmada alınan ——- nolu ara kararında belirtilen harcı yatırılmış dava değerinin esas alınacağı ihtar edilmiş ise de bu konuda kesin süre içinde beyanda bulunulmadığı gibi davacı vekili müteakip duruşma olan 07/06/2023 tarihli duruşmadaki beyanında ilgili ara karara göre dava değeri 3.250.000 TL üzerinden tamamlama harcı yatırılmış olması nedeni ile yazılı beyanda bulunulmadığı belirtilerek bu dava değerine göre yargılamanın tamamlanmasını istediklerini ifade etmiştir.Davalı vekili son duruşmadaki beyanında ihtarnamede talep edilen tutarın 2.600.000 TL olduğu halde dava açılırken 853.000 TL üzerinden dava açıldığı ve sonrasında 2 kez harç ikmali yapıldığı belirtilerek davanın kabul edilmesi ihtimalinde dava değeri 853.000 TL kabul edilerek buna göre değerlendirme yapılması gerektiği ileri sürülmüş ve bir kısım ihbar olunanlar vekili tarafından da son duruşmada 2 defa harç tamamlanmasının söz konusu olamayacağı, davanın belirsiz alacak mı yoksa kısmi dava mı olduğunun da ——olduğu, bu nedenle öncelikle davanın bütünüyle reddinin gerektiği ileri sürülmüş ise de dava kısmi dava olup, harç ikmali terditli talepler de gözetilerek aşamasına göre beliren dava değerine göre yasa gereği gözetildiğinden bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak taraflar arasındaki araç satışına ilişkin noter sözleşmesi, bu sözleşmeye ilişkin düzeltme beyanı, trafik kaydı, aracın davacı uhdesinde olması,—— tedbir konulmuş olması, 12/10/2020 tedbir tarihi, söz konusu —— Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen dava ve birleşen davaya konu suçların niteliği, geçen süre, yargılamanın devam edeceği muhtemel uzun süreler, tedbirin ithalat sırasında alınması gereken vergi eksikliğine ilişkin olması birlikte gözetildiğinde ceza davasının sonucunun beklenmesinin zorunlu olmadığı ve yargılamanın anlamlı bir karşılığı olmayacak şekilde gecikmesine ve mağduriyetlere yol açacak olması nedeni ile, sonucunun beklenmesinin uygun olmaması; ceza davası ve tedbir ile sebebine bağlı olarak aracın hukuki ayıplı olduğunun ortaya çıkmış olması, ayıbın niteliği, TTK. Madde 23/c düzenlemesi ile bu düzenlemede atıfta bulunan TBK. Madde 223/2 düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde tedbir kararının yeterli olmayıp bunun öğrenilmesinin esas alınması gerektiği ve davacı tarafın öğrenir öğrenemez ihtar çektiklerine ilişkin beyanının aksinin dosya kapsamı ile varit olmaması, keşide edilen söz konusu —— Noterliğinin 14/01/2021 tarihli ve —— yevmiye numaralı ihtarname içeriği birlikte değerlendirildiğinde ihbarın süresinde olduğu, tanınan 1 hafta süre ve tebliğ tarihleri dikkate alındığında davanın temerrüt tarihinin 22/01/2021 olduğu, davanın niteliğine bağlı olarak bu temerrüt tarihinden sonraki bir tarih olan 03/08/2021 tarihindeki değer üzerinden talepte bulunulmasına engel bir durum olmadığı, davacı tarafın dava tarihini tercih ederek talebini kesinleştirmiş olması nedeni ile dava tarihindeki değerin esas alınması gerektiği, buna göre rapor ve ek raporla belirlenen 03/08/2021 dava tarihindeki değer olan 3.250.000 TL üzerinden ve terditli ilk talebe göre davanın sübuta erdiği, bu kabule göre terditli 2. talebin irdelenmesine gerek kalmadığı; bu bedelde davalı tarafın ayıp nedeni ile sorumlu olduğu, bu gibi davalarda aracın kullanımı karşılığı bedeli de diğer tarafça kullanılmış olduğundan kullanım bedelinin mahsubunun gerekmemesi nedeni ile buna ilişkin taleplerin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından davanın terditli ilk talep doğrultusunda kabulüne ilişkin olarak aşağıdaki hüküm kurulmuş olup, davanın niteliği gereği bağlantılı olarak dava konusu aracın davalıya aidesine de karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın terditli ilk talep doğrultusunda kabulü ile —— plakalı aracın 03/08/2021 dava tarihindeki değeri olan 3.250.000 TL’nin 03/08/2021 dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Yukarıdaki karara bağlı olarak söz konusu —— plakalı aracın davalıya iadesine,
3-Kabule konu dava değeri üzerinden hesaplanan 222.007,50 TL nispi karar harcından 14.567,11 TL peşin harç, 29.835 TL tamamlama harcı ile 11.100,50 TL tamamlama harcının toplamı olan 55.502,11 TL’nin mahsubu ile EKSİK 166.505,39 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A-(13) ve (14) düzenlemelerine ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine bağlı olarak Arabulucuk Bürosu tarafından yapılan ve —– Bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL zaruri giderin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan söz konusu peşin harçlar da dahil olmak üzere davacı tarafından yapılan toplam 57.855 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-İhbar olunanlar adına yapılan giderin yapan üzerinde bırakılmasına,
8-Kabule konu değer üzerinden davacı vekili yararına tarife gereğince hesap ve takdir edilen 248.500 TL nispi avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin ve bir kısım ihbar olunanların vekilinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/06/2023