Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/461 E. 2022/394 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/461 Esas
KARAR NO : 2022/394

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2021
KARAR TARİHİ : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının, dilekçeleri ekinde yer alan ——nitelikleri ile miktarı belirtilen ———- satışı ve montaj işinin yapılması hususunda anlaştıkları, müvekkili şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davalı şirketin, ödemekle yükümlü olduğu tutarı zamanında ödemeyerek temerrüde düştüğü, müvekkili şirket tarafından borcun ödenmesi hususunda davalı tarafa defalarca talepte bulunulduğu, —– yevmiye numarası ile gönderilen ihtarname ile de fatura bedellerinin ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağının bildirildiği ancak davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediği, bu nedenle de yasal yollara başvurma zorunluluğunun doğduğu, müvekkilinin sözleşme, fatura, cari — doğan alacağının tahsili amacıyla, —sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın borca ve yetkiye itirazı üzerine icra dosyasının —-esasına kaydedildiği, —– esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinin tebliği neticesinde davalı şirket tarafından borca itiraz edildiğinden icra takibinin durduğu, davaya konu talepleri için ——— edildiği ancak sonuç alınamadığı, bahse konu icra takibinin devamı için İİK m. 67 hükmü gereği iş bu davayı açma zorunluluklarının doğduğu ileri sürülerek davalarının kabulüne, davalının —-esas sayılı dosyasında, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik, —-asıl alacak, — işlemiş faizi olmak üzere toplam —– yönünden yapmış —-itirazın iptali ile takibin devamı, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere
icra inkar tazminatına hükmedilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı
taraftan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı Şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına
uğradığı, müvekkili şirket kayıtlarında davacının iddia ettiği herhangi bir alacağa rastlanılmadığı, dava dilekçesinin usulüne uygun olarak hazırlanmadığı, alacağın varlığını ispat yükümlülüğünin davacı üzerinde olduğu, 6100 Sayılı HMK’ nın “Tarafların belgeleri ibrazı zorunluluğu” başlıklı 219/1 maddesi “Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. — belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde — ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir. ” hükmüne havi olduğu, — karşısında davacı tarafın dava dilekçesi ekinde iddiasını ispata elverişli bilgi ve belgeleri mahkemeye ibraz etme yükümlülüğü olduğu ancak ne dava dilekçesi içeriğinde ne de dilekçe ekinde bu minvalde herhangi bir bilgi ve/veya belge ibraz edilmediği, dava dilekçesinin taraflarına tebliğ edilmiş olması karşısında bu aşamadan sonra dosyaya herhangi bir bilgi veya belge ibrazına muvafakat etmedikleri, müvekkilinin hiçbir nam altında davacıya borcu bulunmadığı, yapmış oldukları itirazın haklı ve hukuka uygun olduğu, icra takibinde alacağa uygulanan faiz oranının geçersiz, fahiş ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve cari hesaba dayalı bir ticari ilişki bulunmamasına karşın mesnedi belirsiz alacak — çıkarılarak alacaklı olduğu
iddiasına itibar edilemeyeceği, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme ve süregelen bir ticari ve cari hesap ilişkisi bulunmadığı, davacı tarafından müvekkilire
verilmiş bir hizmet ve/veya teslim edilmiş bir mal da bulunmadığı, müvekkili adına düzenlenmiş fatura olduğu ve müvekkiline tebliğ edildiği ve söz konusu fatura nedeniyle müvekkilinin davacıya borçlu olduğu kabullerinde olmadığı, davacı ile davalı arasında gerek sözleşmesel gerekse de cari hesaba dayalı bir ticari ilişkinin ve davalı müvekkilinin borcunun olmadığı ticari
defter ve kayıtlarla da sabit olduğu, Türk ticaret kanunu‟nun 23. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal
satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden,
diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada
gösterilmesini isteyebilir. ” denildiği, davacı tarafından müvekkili firma adına fatura düzenlenmiş olması taraflar
arasındaki ticari ilişkiyi ispatlamak için yeterli olmadığı, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme bulunmadığı, davacı tarafından davalı müvekkiline bir mal satımı,—- edilmesi veya iş görmesi, menfaat temini söz konusu olmadığı, davacı ile davalı müvekkili arasında imzalanmış bir cari hesap sözleşmesi de bulunmadığı, davacının vade farkı talebinin hukuka aykırı olduğu, borcun varlığının kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dosya kapsamında davacının davalıyı takip tarihinden önce temerrüte düşürdüğüne dair ihtarname veya başkaca bir belge bulunmadığından temerrütün, takip tarihi itibariyle gerçekleştiği kabul edilmesi gerektiği, temerrüt gerçekleşmeden faiz talep edilemeyeceğinden cihetle davacının işlemiş faiz talebinin reddi gerektiği, kabul anlamına gelmemekle birlikte itiraza konu alacağın likit olmamakla yargılamayı gerektirdiği, yerleşik Yargıtay uygulaması uyarınca alacağın varlığı ve miktarının yargılama sonucu belirleneceği takadire icra inkar tazminatına hükmedilmemesi yönünde hüküm kurulması gerektiği savunularak davanın reddi ile Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER : Dava Dilekçesi, Cevap Dilekçesi,—– Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Tutanağı, Faturalar Ve Sevk İrsaliyeleri, Ticari Defter Ve Kayıtlar, —— Raporu, Dosyadaki Diğer Bilgi Ve Belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 67.maddesi gereğince açılmış İtirazın İptali ve Tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde esasları, süreci ve hukuki sonuçları açıklanarak taraf vekillerinin sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller toplanıp incelenmiş ve karar duruşmasında taraf vekillerinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas—Esas sayılı dosyası — sistemi üzerinden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca tensiben tarafların —çıkartılarak dosyaya konulmuş ve bağlı bulundukları –dairelerine ayrı ayrı müzekkereler yazılarak uyuşmazlığa ilişkin ———- formları celbedilmiştir. Dosyaya mübrez — tutanağına göre de hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecinin yerine getirildiği ve anlaşma sağlanamaması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak—–varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvelin, — dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen faturalara bağlı olarak icra takibi başlatıldığı ,icra takibe yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş, taraf vekillerince gösteriler deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken deliller toplanmış ve 6102 Sayılı TTK’nın 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nın 221.maddeleri kapsamında inceleme gün ve saati belirlenerek taraf şirketlerin —– belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve bu —— dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi ——— tarafından her iki tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan raporda özetle mealen; tacir olan her iki tarafın ticari defterlerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak açılış ve kapanış onaylarının bulunduğu ve usulüne uygun tutulduğu, taraflar arasında yazıl bir sözleşme bulunmadığı ve —- cetveli ,—ve taşıyıcı bilgilerine göre faturalardaki mal ve hizmetin verildiğinin vazıh olduğu, davacı ticari defterlerine göre davacının davalıdan 347.047,54TL alacaklı göründüğü, davalı ticari defterlerine göre ise 307.047,54 TL borçlu gözüktüğü yönünde tespit, hesap ve görüşüyle rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve beyan ve itirazlar değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede davalı tarafın icra dosyasına genel ve soyut bir itirazda bulunduğu, taraflar arasındaki ticari ve akdi ilişkinin tartışmasız sabit olduğu görülmüştür. Somut olayda taraflar arasındaki ticari ve akdi ilişkinin sabit olması ve faturalara yasal süresi içinde itiraz edilerek iade edilmemesi, bilirkişi raporunda tarafların ticari defter ve kayıtlarının özellikle faturalar ve kayıtları itibariyle birbirleriyle uyumlu oldukları anlaşılmıştır—- davalının da takibe ve davaya konu faturaları ticari defterlerine işlediği anlaşıldığından, davalının artık faturalara konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Zira bilinmelidir ki, ticari defterlere kaydedilmiş ve vergi dairesine bildirilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek — kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı bu yönde bir savunma ve delil sunmadığı gibi ödemeyi yapmadığını da beyan etmiş durumdadır. Dolayısıyla ticari defter ve belge içerikleri kesin delil doğru ve hukuken sabit kabul edilmesi gerekmiştir. Böylece davacının asıl alacağa ilişkin davasını TMK’nın 6. HMK’nın 190 ve 222/3 maddeleri nazarında usulüne uygun olarak tutulan her iki tarafın —– ve kayıtları ile açıkça ispat ettiği anlaşılmıştır. Somut olayda ihtarname tebliğ şerhinin bulunmaması ve takip talebinde İİK’nin 58/3 maddesi gereğince faiz başlangıç tarihinin gösterilmemesi nedeniyle 6098 Sayılı TBK’nın 117/1 maddesi gereğince temerrütün icra takibiyle oluştuğu anlaşılmakla işlemiş faize yönelik talep ise dinlenmemiştir. Binaenaleyh, taleple bağlılık ilkesi, tarafların tacir sıfatına göre takip tarihi itibariyle faiz tür ve oranı ile temerrüt tarihi gibi hususlarda gözetilmiş ve dosyaya mübrez bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli, yeterli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kısmen kabulü ile, davalı-borçlunun —Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 307.047,54 TL asıl alacak yönünden iptali ile icra takibinin asıl alacağa (307.047,54 TL ) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin ( 10.428,95 TL takip öncesi işlemiş faiz ) talebin/davanın reddine, karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarının icra takip dosyası, faturalar ve ticari defter ve belgeler nezdinde belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını kendi kayıtlarına göre de açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve davalı-borçlu yönünden icra takip dosyasına konu mevcut alacak/borç asıl alacak yönünden likit/muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmakla asıl alacağın % 20’si olan 61.409,50 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir. Öte yandan davalı vekilinin, 2004 sayılı İİK’nın 67/2 maddesi gereğince kötüniyet tazminatına yönelik talebi ise; davanın asıl alacağa ilişkin olarak kısmen kabulüne karar verilmesi ve hüküm sonucuna yapılan yargılama, bilirkişi raporları ve ispat kurallana göre ulaşılması yanında davacının davalıya ızrar kastıyla ve kötü niyetle takip yaptığına ve fazla alacak talabine yönelik davalının soyut beyan ve talebi dışında hukuki bir tespit ve beyyine bulunmadığından dinlenmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden sorumluluk, aynı yasanın 326/2 maddesi gereğince tarafların haklılık durumu ve oranı (kabul-ret) esas alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —- bütçesinden ödenen —–ücretinin de kabul ve ret oranına göre karşılıklı olarak taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26 ve 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KISMEN KABUL;KISMEN REDDİNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın 307.047,54 TL asıl alacak yönünden İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (—— ) takip tarihinden itibaren yıllık %16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin ( —– takip öncesi işlemiş faiz ) talebin/davanın REDDİNE,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 61.409,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin REDDİNE,
5-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 20.974,42 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 5.421,71 TL harcın mahsubuyla bakiye 15.552,71 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 5.421,71 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 5.489,51 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yapılan 24,60 TL posta masrafı ve 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 824,60 TL yargılama giderinden davanın kabul (%96,2) ve ret (%3,8) oranına göre 797,38 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerine bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —ödenen kabul edilen miktar (%96,2) üzerinden hesaplanan 1.269,84 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —ödenen red edilen miktar (%2) üzerinden hesaplanan 50,16 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —. 13/1, maddesi uyarınca 29.943,33 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——. 13/1 maddesi uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı ; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.