Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/453 E. 2022/182 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/453 Esas
KARAR NO : 2022/182

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2021
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı/borçlu hakkında —— faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla,—Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlunun, hiçbir gerekçe göstermeden haksız ve kötü niyetli olarak takibe ve borca itiraz ettiğini, söz konusu alacağın, ticari satımdan kaynaklanan bir alacak olması nedeniyle dava öncesinde arabulucuya başvurulduğunu, herhangi bir anlaşma ve uzlaşma sağlanamadığını, davalı/borçlunun ödeme yaptığına, borcu olmadığına dair bir itirazının da olmadığını, fatura konusu malın —sevk irsaliyesi ile davalı/borçlu çalışanı —– teslim edildiğini ancak söz konusu fatura bedelinin müvekkiline ödenmediğini,, — takibi başlatıldığını ileri sürerek davanın kabulüne karar verilerek; davalı/borçlunun—- Sayılı dosyasına vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren ticari avans faizi yürütülmesine, davalı/borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin, davalı/borçludan tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket tarafından söz konusu —- müvekkile teslim edildiğinin doğru olduğunu, ancak teslim edildikten sonra müvekkiline bu — kurulumunun da yine davacı firma tarafından yapıldığını, müvekkilinin—- denetlendiğini ve—– sonuçlarının beklediği gibi ve söylendiği gibi çıkmadığını, müvekkil çalışanlarından—– bu durumu davacı şirkete bildirdiğini ve vaad edilenin —- tarafından sağlanmadığını, bu durumun — raporu ile tespit edildiğini bildirdiğini, daha sonra davacı şirket tarafından, müvekkil şirkete bu makinenin kendilerine yetmediğini, daha büyüğünün satabileceklerini söylediklerini, bu yönde de bir fiyat teklifi gönderdiklerini ancak müvekkilinin başka makine istemediğini ve bu mevcuttaki makineyi de kullanmasının mümkün olmadığını belirterek, kendi şirketlerinde — görmeyen bir yerde makineyi muhafaza altına aldıklarını, istedikleri zaman gelip alabileceklerini ilettiklerini, tüm bu konuşmaların telefon ile yapıldığını, davacı firma tarafından müvekkile satılmış olan makine üzerinde gizli bir ayıbın ortaya çıktığını ileri sürerek davacının haksız ve köyü niyetli açmış olduğu davasının reddine, asıl alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine; karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER :—- sayılı dosyası, — Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞELENDİRME VE SONUÇ:
Dava, 2004 sayılı İİK’nın 67.maddesi gereğince İtirazın İptali ve tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Davanın niteliğine ve değerini göre basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın davacı vekilinin beyanına göre tarafların sulh olmak istemediklerinin anlaşılması üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri tamamlanmış ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçirilerek yargılama bitirilmiş ve aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Öncelikle davaya esas—–sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez —tutanağına göre de — dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının—- alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapıan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvelin, —– Esas sayılı dosyasından davalı-borçlu hakkında satış sözleşmesi kapsamında kesilen fatura alacağı genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı ,ödeme emrine yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraflarca gösterilen deliller toplanmış, tarafların bağlı bulunduğu vergi — uyuşmazlığa ilişkin dönema ait—— getirtilmiştir. Akabinde dosya, taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak — bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi — her iki tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan rapora özetle ve mealen ; tarafların sunduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre açılış ve kapanış onayına sahip oldukları ve HMK 222 gereği delil niteliğinde sayılabilecekleri, tarafların—- formlarının birbiriyle uyumlu olduğu, her iki tarafın ticari defterlerini göre takip tarihi itibariyle 19.000,01TL alacağın sabit ve kayıtlı olduğu, malın ayıplı olduğuna ilişkin ihbar ve ihtarın dosyada mevcut olmadığı yönünde tespit,hesap ve görüşlerini içeren rapor verilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve vaki itiraz ve beyanlar da değerlendirilmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede dosyaya mübrez bilirkişi raporuna göre davalı — ve belgelerinde alacağın sabit olduğu anlaşılmakla davalının faturaya konu mal veya hizmeti almadığını ya da bedeli ödediğini ispat etmesi gerekmektedir. Zira ticari defterlere kaydedilmiş faturanın akdi ilişkinin varlığını da kanıtladığı kabul edilmektedir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalı bu yönde bir savunma öne sürmediği gibi ödemeye ilişkin herhangi bir ispat/delil vasıtasına dayanmamış, bu yönde bir bilgi, belge ve delil getirmemiştir. Ancak davalı cevap dilekçesinde ve aşamalarda satılan malın ayıplı olduğu yönünde bir savunma öne sürmüştür. Öyleyse somut olayın yukarıda açıklanan tarafı saklı olmakla birlikte davalı tarafın satılan malın ayıplı olduğu savunmasının da irdelenip değerlendirilmesi gerekir.
Bu itibarla; davanın tarafları ticari şirket olmaları nadeniyle tacir sıfatına haiz olup, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK m. 207 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 23/1, 4). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 23/I hükmü de uygulanacaktır.
Satım sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 207. maddesinde “satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Satım ———– borçlar yükleyen bir sözleşmedir. Tam iki yanlı sözleşmelerde, her iki yan birbirine karşı birer asli edim ile ——. — sözleşmeler nitelikleri gereği yanlardan her birini zorunlu olarak alacaklı ve borçlu kılar. Yanlardan her biri karşı edimi elde etmek için borç altına girer. Satıcının malın teslimi ve mülkiyetinin alıcıya geçirilmesi yükümlülüğü yanında — olmasını sağlama yükümlülüğü de bulunmaktadır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir. Ticari satış, sözleşmenin her iki tarafının da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan satıştır. Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.——
6102 sayılı TTK’nın 23/c maddesinde “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü  maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. ” hükmü ve bu madde yollaması ile Türk Borçlar Kanunu 223/2 maddesinin “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda ——- gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
6098 sayılı TBK’nın 223. maddesinde ayıp ihbarı için herhangi bir şekil şartı ise getirilmemiştir. Ancak 6102 sayılı TTK’nın 18-(3) maddesi uyarınca, taraflar tacir ise ihbarın —– aracılığıyla,——yapılması gerekmektedir. Somut olayda satışa konu—- TARİHLİ FATURA VE SEVK İRSALİYESİ İLE DAVALIYA TESLİM EDİLDİĞİ — DAVALI TARAFINDAN DÜZENLENEN — TARİHİDİR.
Görüldüğü üzere olayda tacir olan taraflara göre uygulanması gereken yasal düzenlemeler ışığında satılanın ayıplı olduğunu ilişkin 8 günlük süresi içinde TTK. 18/3 maddesi gereği— —MEKTUPLA,—- İMZA İle yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığından bir an için malın ayıplı olduğu kabul edilse dahi malın mevcut haliyle kabul edilmiş sayılacağı da tespit ve tayin edilmiştir.
Böylece davacı şirketin davasını, TMK’nın 6, HMK’nın 190 ve 222/3 maddeleri nazarında birbirini doğrulayan her iki tarafın ticari defter ve belgeleri ile— bilirkişi raporuna göre açıkça ispat ettiği anlaşılmıştır. Binaenaleyh; dosyaya mübrez sözü geçen bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilmiş ve taleple bağlılık ilkesi ile tarafların tacir sıfatına göre takip tarihinde yürürlükte olan yıllık % 16,75 oranında avans faizi istenebileceği de gözetilerek, davacının davasının kabulü ile, davalı-borçlunun —- dosyasına yapmış olduğu itirazınını iptali ile icra takibinin — takip tarihinden itibaren yıllık % 16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına, karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise, — kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da sözleşme ilişkisi ve fatura gereğince borcunun varlığı ve miktarını kendi ticari defter ve belgeleri nazarında açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve dava konusu alacak/borç muayyen/likit olduğundan İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluşmakla asıl alacağın %20’si olan 3.800,00 TL icra-inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava —– ödenen—- gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun—— dosyasına yapmış olduğu itirazınını İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa (19.000,01 TL) takip tarihinden itibaren yıllık % 16,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın (19.000,01 TL) %20’si olan— icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.297,89 TL karar ve ilam harcının 229,48 TL peşin harç ile icra dosyasında yatırılan 95,00 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 973,41 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile—arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 229,48 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 22,00 TL posta masrafı, 800,00 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.119,28 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.