Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/448 E. 2022/310 K. 28.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/448 Esas
KARAR NO: 2022/310
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/07/2021
KARAR TARİHİ: 28/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
—- sayılı dosyasında ödenmeyen elektrik kullanım bedelinin tahsili için davalı borçlu —- aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlunun ise itiraz dilekçesi ile bu icra takibi açısından borç ile tüm ferilerine ve yetki ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bu alacağın haksız fiilden kaynaklanmakta olduğunu davalı borçlunun işyerinde kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini davalının —– yapılan tabile yönelik davalı- borçlunun haksız ve yersiz itirazının iptaline karar verilmesine, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Dava konusu uyuşmazlık ticari iş niteliği taşımadığından bahisle davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava ve cevap dilekçesi, ——dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasıdır.
Davalının gerçek kişi olması nedeniyle mahkememizce davalının tacir olup olmadığı araştırılmasına gidilmiş ve —– müzekkere yazılmıştır.
—-yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda davalının “ŞAHSİNA ——– adlı ticari işletme kaydının ilgili evrakları gönderilmiştir.
—–yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda, davalının esnaf kaydına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
—- tarihli müzekkere cevabında davalının —- faaliyetinden ticari kazanç mükellefiyeti bulunduğu, — tarihinde —- İşletme hesabı tuttuğunun belirtildiği görülmüştür.
Dosyamız arasına celp edilen —- görevsizlik kararında;
—-davacının hangi usulde vergilendirildiği ve vergiye esas kazanç bildirimi sorulmuş, gelen cevaptan gerçek usulde vergilendirildiği, işletme hesabına tabi olduğu ve gelirinini VUK 177/2. maddesinde belirtilen sınırları aşmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. Yine TTK’nın 11/1. maddesinde ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olarak tanımlanmış ve maddenin 2. fıkrasında ise Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın—- çıkarılacak kararnamede gösterileceği düzenlenmiştir.
Esnaf tanımı, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3’üncü maddesinin a bendinde; —- İster gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, —- belirlenen—— dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler” şeklinde, TTK’nın Esnaf başlıklı 15’inci maddesinde ise; “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır” şeklinde yapılmıştır.
Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1463’üncü maddesine göre 21 Temmuz 2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı esnaf ve sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının 1. maddesi ile ——- edeceği ve Resmi Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkar sayılmaları ile esnaf ve sanatkar siciline ve dolayısıyla —– kaydedilmeleri,” kararlaştırılarak basit usulde vergilendirilenler, işletme hesabına göre defter tutanlar ve Vergi Usul Kanunu’nun 177/1.maddesinin 1-3 fıkralarında yazılı limitlerin yarısını ve 2. fıkrasında yazılı limitin tamamını aşmayanlar esnaf olarak kabul edilmişlerdir. Her ne kadar 6762 sayılı TTK yürürlükten kalkmış ise de 6102 sayılı TTK’nın 11. maddesinde öngörüldüğü şekilde yeni bir —— olduğundan uygulanmaya devam etmesi gerekmektedir.
Eldeki davada, açıklanan tüm yasal mevzuatın bir arada değerlendirilmesi neticesinde; işletme hesabına göre defter tutan ve geliri VUK 177/2. maddesinde öngörülen parasal sınırların altında kalan davacı tacir değil esnaf olup dava konusu edilen alacak da bu anlamda her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir husustan doğmamış ve mutlak ticari dava da söz konusu olmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği ve Mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı verilmiştir.”
Şeklinde olup aynen aktarılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5.maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil göreve ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında—– tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması Asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda, her ne kadar davacı taraf tacir ise de, yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari dava olmadığı, nispi ticari dava olması bakımından ise davalı taraf gerçek kişi olup ticari işletme kaydı bulunmasına rağmen dava konusu faturaların düzenlendiği tarihte ticari işletmesinin esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadığı, bu haliyle davalının tacir olmadığı anlaşıldığından TTK’nın 4.maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 2.maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin——- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin, işbu kesin kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dava dosyasının görevli mahkeme olan —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Yargılama harç ve giderlerinin HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin e duruşma sistemi üzerinden yüzüne karşı HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın miktar yönünden İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/03/2022