Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/43 E. 2022/246 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/43 Esas
KARAR NO: 2022/246
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/01/2021
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketi —- arasında elektrik kullanma için abonelik sözleşmesi imzalandığını, imzalanan abonelik sözleşmesi gereği, Müvekkil şirket tarafından borçlu şahsa elektrik hizmeti verileceğini, bunun karşılığında da borçlu şirket tarafından aldığı hizmet karşılığından belirli bir meblağın ödeneceğini, taraflar arasında yapılan —- numarası adı altında, davalı tarafa elektrik hizmeti vermeye başlandığı, davalı tarafın kendisine verilen hizmet karşılığında —-faturayı ödemeyerek yükümlülüğünü yerine getirmediğini, Müvekkil şirket tarafından ödenmeyen fatura bedeli olan toplam —asıl alacağı ödemesi için borçlu ile iletişime geçildiğini, gerekli bilgilendirmelerin yapılmasına rağmen borçlu tarafından dikkate alınmadığını, ödemenin yapılmadığını, bu nedenle icra takibi başlatıldığını, icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine borçlunun itiraz ettiğini, buna istinaden arabulucuya başvuru yapıldığını, davalı taraf ile anlaşmanın gerçekleşmediğini, haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ve takibin devamı ile karşı yan aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafça dava dilekçesinde, taraflar arasında — altında bir abonelik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca müvekkilin kendisine verilen elektrik hizmeti karşılığı —- nolu fatura borcunu ödemediği iddia edilmiş ise de, davacının tüm bu iddiaları soyut ve mesnetsiz iddialardan ibaret olup, hukuken kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafından iddia olunan — hesap numarası ile müvekkile hizmet verilmediğini, müvekkilinin —- sözleşme hesap numarası ile aboneliğinin mevcut bulunduğunu, bu nedenle dava konusu icra takibine — müvekkiline ait olmayıp, anılan sözleşme nedeniyle müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığından ötürü müvekkili tarafından anılan takibe haklı olarak itiraz edildiğini, davacının iddiaları ve açılan davanın haksız, mesnetsiz ve usule aykırı olduğunu, davaya konu—- dosyasından müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, mezkur icra takibine dayanak olarak gösterilen —— müvekkiline ait olmadığından, müvekkili tarafından haklı olarak borca itiraz edildiğini, bu sebeple mezkur icra takibinin ve yöneltilen alacak iddiasının haksız olması, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması nedenlerinden ötürü açılan işbu davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : —- Bilirkişi raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , 2004 Sayılı İİK’nın 67.maddesi uyarınca İtirazın İptali ve Tazminat istemine ilişkindir.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına davacı vekilnin son sözleri dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas —— getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde;—–Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. —- Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın — yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.—Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —- Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenlemeler, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda somut olaya bakıldığında evvelin, — dosyasından davalı-borçlu hakkında hizmet sözleşmesi kapsamında kesilen ——tüketimine ilişkin faturalara dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ,ödeme emrine karşı yapılan itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğu ve icra dosyası içeriğinde itiraz dilekçesinin tebliğine rastlanmadığından öğrenme tarihi esas alınacağından bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmış, abonelik sözleşmesi, ilgili bilgi ve belgeler ile faturalar getirtilmiş ve dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için resen seçilen bir —bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi — tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu rapora göre özetle; davaya konu faturaların — tarihleri arasındaki elektrik tüketimine ait faturalar olduğu, faturaların müşteri unvanının davalı şirket olarak göründüğü, işbu faturalar için davalının toplam —– borcu bulunduğu yönünde yönünde tespit ve görüşlerini içeren rapor verilmiştir. Mahkememizce işbu rapor taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve bilirkişi raporuna karşı sunulan beyan ve itiraz dilekçeleri ve sözlü açıklamalar da değerlendirilmiştir. Yapılan inceleme ve değerlendirmede taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sabit olduğu ve bu kapsamda düzenlenen faturalara konu borcun ödenmediği anlaşılmıştır. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını benimsenen bilirkişi raporu ve toplanan tüm delilledi göre TMK’nın 6 ve HMK’nın 190 maddeleri gereğince ispatladığı sonuç ve kanaatiyle davacının davasının kabulü ile davalı-borçlunun —- takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile icra takibinin asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren yıllık — değişen oranlarda faiz ve gecikme zammına —uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —– kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.Somut olayda tazminatın takip hukuku acısından amacı ışığında; davalının itirazının haksızlığına karar verilmesi ve davalının borcunun varlığı ve gerçek miktarını sözleşme ve faturalara göre tahkik ve tespit edebilir durumda olması nedeniyle dava konusu alacağın muayyen/likid olduğu anlaşılmakla İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince şartları oluştuğundan asıl alacağın %20’si olan —— icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi —- bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de yargılama gideri kapsamında davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçlunun —-takip dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ ile icra takibinin asıl alacağa —- takip tarihinden itibaren yıllık —değişen oranlarda faiz ve gecikme zammına— uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle, asıl alacağın %20’si olan 428,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 168,50 TL karar ve ilam harcından 59,30 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 109,20 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca—– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 328,00 TL posta masrafı, 550,00 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.005,10 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddeleri uyarınca hesaplanan 2.370,13 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, —–
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK.’nın 341/2. maddesi gereğince karar tarihi itibariyle kararın, miktar yönünden —-İstinaf kanun yoluna başvuru sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2022