Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/41 E. 2022/344 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/41 Esas
KARAR NO : 2022/344

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan), İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 08/03/2018
KARAR TARİHİ : 31/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) ve birleşen İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davaslarının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin müvekkili aleyhine başlattığı ilamsız icra takibinde borcun dayanağı olarak 01/02/2018 faiz başlangıç tarihli —- taşıyanı olarak borçlular tarafından üstlenilen taşıması yapılan emtiyanın çalışmasından dolayı ödenen sigorta tazminatının rucüen tahsilidir denilerek müvekkilinden alacak talep ettiğini, davalı ——– —– sigortalayanı olup söz konusu sigortalı şirketin taşıdığı malları sigortalayan şirket konumunda olduğunu, dava dışı —- isimli şahısların dolandırıcılık suçu işlediklerini, dava dışı bu kişilerin müvekkili adına sahte kimlik —- düzenlediklerini, müvekkilinin bu kişiler ile hiç bir alakasının bulunmayıp mağdur edildiğini, müvekkili ile sigorta şirketinin sigortalattırdığı taşınan malların müvekkiline teslim edilmediğini, tüm bu sebeplerle —-başlatılan — Esas sayılı icra takibine konu edilen 153.925,41 TL’ye ilişkin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil Şirketin, sigortalısı ——– taşıyanı olarak davacı tarafından —- plakalı araç ile taşıması yapılan emtianın —- çalınmasından dolayı ödenen sigorta tazminatının rücüen tahsili amacıyla; —- Esas numaralı dosya ile davacı —-ve dava dışı—–icra takibi başlattığını, dava dışı —– Müvekkil Şirketin sigortalısı———– olup, davacı——— taşıyıcının taşımada kullanılacağını bildirdiği ——aracın şoförü olduğunu, her iki borçlunun da itirazı sonucu takibin durduğunu, müvekkil Şirketin,— Esas sayılı dosya ile diğer borçlu —-itirazın iptali davasının devam ettiğini, huzurdaki dosyanın; — sigortası sebebi ile ödenen sigorta tazminatının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine konu alacağın menfi tespiti davası olup görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu ileri sürerek HMK madde 114 gereğince hukuki yarar şartı bulunmayan işbu davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, usul yönünden itirazımız kabul görmez ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı emtia sahibi —– — toplamda —- —- değerindeki —- taşıması için —- tarafından müvekkili şirketin sigortalısı ile irtibata geçildiğini, müvekkili şirketin — gösteren bir şirket olup, ——–konusunda hizmet verdiğini, müvekkili ——- işiyle—-sorumluluk sigorta poliçesini düzenleyen —olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısı —-arasında bir kısım —- emtiasının taşınmasının organize edilmesi için anlaşıldığını, ancak — kapsamında yalnızca —- taşıyan sıfatını haiz olup, taşımayı bilfiil kendi araçları ile gerçekleştirmediğini, fiili taşımanın yapılması için— şahısla anlaştıklarını,————- gelen ve — faturası ile ruhsat bilgilerini gösteren sürücünün evrakları sistemden kontrol edilerek ve — plakalı araç ile daha önce de taşıma yapıldığını, taşımanın da sorunsuz geçtiği tespit edildikten sonra taşıma konusu emtia sürücüye teslim edildiğini, —Başsavcılığı’na şikayette bulunulmuş ve Savcılık hırsızlık olayıyla —- soruşturma başlatıldığını, sonuç olarak taşıma konusu yükün hırsızlık olayına maruz kaldığı bilgisi edinilerek davalı taşıyanın sorumluluğunda olan emtianın zayi olması neticesinde, taşımayı organize eden müvekkili—taşıma uyarınca ziyadan hiçbir sorumluluğu olmamasına rağmen aralarındaki sözleşmesel ilişki gereği zayi olan malların değeri tutarında emtia sahipleri — olarak toplamda 153.925,41 TL ödeme yaparak zarara uğradığını, poliçedeki muafiyet düşülerek sigortalısına ödeme yapıldığını, müvekkili şirket tarafından 03.01.2018 tarihinde sigortalısına ödenen meblağ —olduğunu, müvekkili şirket tarafından öncelikle — sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından işbu icra takibine süresi içerisinde itiraz edildiğini ve takip durdurulduğunu,– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile haklı davanın kabulüne, davalı borçlunun icra takibine haksız itirazı nedeniyle asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı borçlunun aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı şirket ile hiçbir taşıma sözleşmesi yapılmadığını, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, davanın yetkisizlikle reddini, davanın reddini, davacı şirketin haksız ve kötüniyetli olması nedeni ile, icra inkar tazminatına hükmedilmesini, müvekkili aleyhine başlatılan söz konusu icra takibinin iptal edilerek davanın reddini, davalı şirketin haksız ve kötüniyetli olması nazara alınarak aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini , tüm yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER :
—–esas sayılı dosyası, ———– sayılı dosyası, — Kayıtları, İfada Tutanakları, Tespit Tutanağı, Dosya kapsamındaki sair tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Asıl Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 72.maddesi gereğince Menfi Tespit istemine ilişkindir.
Birleşen dava İİK.67.maddesi gereğince itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir.
Asıl dava dosyası mahkememize— tarafından verilen görevsizlik kararı sonucunda gelmiştir. Mahkememizce hazırlanan tensip tutanağına göre miktar itibariyle basit yargılama usulüne tabi davada taraf vekillerine davetiye gönderilerek yargılama tamamlanmış ve tekrarı gerekmeyen usul işlemleri yönünden incelenerek yargılama sürdürülüp tahkikat tamamlanmış ve sözlü açıklamalar da dinlenip zapta yazılarak aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Aşağıda — açıklanacağı üzere yargılama sürecinde mahkememiz dosyası ile — şekilde işlemler yapılarak hüküm sonucunda yazılı karara varılmıştır. Zira her iki dava dosyası aynı olaydan doğmakta olup her iki davanın tarafı gerçek kişilerin durumu asılında aynıdır. Dolayısıyla biri hakkında yapılacak hukuki açıklamalar diğerini de kapsayacaktır. Dolayısıyla bütünün parçaları olarak davaların niteliğine göre bir kısım yasal düzenlemeleri hatırlatmakta ve açıklamakta yarar vardır.
2004 Sayılı İİK’nın 72 maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın — aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir” düzenlemesi bulunmaktadır. Kural olarak menfi tespit davalarında, ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden tarafa düşer. Eldeki davada, davalı taraf alacaklı olduğunu ileri sürerek alacak talep ettiğine göre alacağın dayanağını, varlığını ve miktarını ispat ile yükümlüdür. Kuşkusuz 6100 Sayılı HMK’nın 191.maddesi gereğince diğer taraf karşı ispat faaliyeti kapsamında delil gösterebilmektedir.
Tespit davası ise 6100 sayılı HMK ‘ nın 106. maddesinde;
1- Tespit Davası yolu ile mahkemede bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının yada yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.
2- Tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
3- Maddi vakıalar tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü olarak düzenlenmiştir.
Buna göre tespit davası davacı tarafın bir hukuki ilişkinin varlığı, yokluğu veya içeriğinin belirlenmesi hakkında tespit hükmü elde etmek amacıyla açtığı davadır. Tespit davası ile sadece taraflar arasında ki hukuki ilişkinin varlığı, yokluğu ya da tereddütlü içeriği tespit edilir. Kanunda belirtilen haller dışında tespit davası açmak isteyen davacı eda davası ile inşai davalardan farklı olarak korunmaya değer güncel bir yararının bulunduğunu açıkça ispat etmek zorunluluğu altındadır.
2004 Sayılı İİK’nin 67. maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,—– alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
6102 sayılı TTK’nin 875/1 maddesinde “—eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” denilmek suretiyle taşıyıcının sorumluluğu düzenlenmiş, sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir. Sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 876 Maddesinde;” (1) Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur ” hükmü düzenlenmiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 886 Maddesinde;”(1) Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen—- veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz,” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler, yapılan açıklamalar ve yapılan yargılama ışığında somut olaya bakıldığında evvelin, Davalı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına ödenen tazminatın sorumlulardan rücuen tahsili için —- esas sayılı dosyasında davacı ve birleşen dosya davalısı hakkında genel takip yoluyla icra takibi yapıldığı ve borca itiraz edildiği açıktır. Davacı— işbu menfi tespit davası açılmış, birleşen dosya davalısı hakkında ise borca itiraz nedeniyle yasal hak düşürücü süre içinde sigorta şirketi tarafından itirazın iptali ve tazminat istemli dava açılmıştır. — Esas sayılı dosyası yargılama sırasında hükme yakın bir tarihte dosyamız ile birleştirilmiştir. Bu aşamadan sonra yargılama bitirilmiş ve her iki dosya yönünden ayrı ayrı hüküm verilmiştir. Ancak esasında asıl ve birleşen davada her iki gerçek kişinin durumu takip borçlusu sıfatıyla aynı olup farklı taraf ve nitelikte açılan davalar hakkındaki çözüm her iki kişi içinde aynı ortak sonucu verecektir. Şöyleki; davalı- davacı ———–sigortalısı olan ———sahibi olduğunu sandığı — ile anlaştığını ,taşımayı ise —-yapacağını ,taşıma konusu emtianın sürücüye teslim teslim edildiğini ancak emtianın çalındığını ve bundan işbu kişilerin sorumlu tutulması gerektiğini öne sürmektedir. Oysa dosya kapsamında bulunan– Başsavcılığı tarafından verilen yetkisizlik kararına istinaden — Esas sayılı dosyası içeriğine göre— —olduğu, malların dava dışı –tarafından teslim alındığı, davacı– adına çıkarılan kimliğin, ruhsatın ve sürücü belgesinin sahte olduğu, olayda davacı-davalının bir sorumluluğu bulunmadığı, kendilerinin müşteki, dava dışı —— soruşturma dosyasında bulunan kişilerin ise şüpheli konumunda oldukları anlaşılmış durumdadır. Kaldı ki aynı olaya ilişkin olarak birleşen dosya davalısı– sayılı dosyası ile — karşı açılan menfi tespit davasında mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı yapılan istanaf başvurusu—–. Sayılı ilamıyla esastan reddine karar verilmiş durumdadır. Dolayısıyla her ne kadar işbu dosyaya karşı — tarafından temyiz kanun yoluna gidilmiş ve — tarafından karar tarihi itibariyle hükme ilişkin bir karar verilmemiş olsa da — dosyasından ve işin niteliğinden işbu davaların tarafları gerçek kişilerin ortaya çıkan sigorta zararıyla bir ilgisinin olmadığı net bir şekilde ortada olduğundan ve olaya ilişkin sorumlu tutulamayacaklarından işin esasına ilişkin bir bozma beklenmediğinden anılan dosyanın bekletici mesele yapılması talepleri de dinlenmiştir. Binaenaleyh; asıl ve birleşen davada—- alacağının varlığını ve miktarına ilişkin bir tartışma olmamakla ve yapılmamakla birlikte karşı ispat kapsamında davacı-davalı gerçek kişiler olayda sorumlulukları bulunmadığını ispat ettiklerinden asıl davada davanın kabulü ile davacı —–dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davalı — tarafından yapılan takibin davacı yönünden haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğuna yönelik açıkça bir iddia ve ispat görülmediğinden dinlenmemiştir. Birleşen dava yönünden ise esasında aynı olayda davalının – dosyası ile – karşı davacı olarak menfi tespit hükmü almış olması ve buna rağmen — tarafından davanın sürdürülmesi bir yana, davalının yukarıda asıl davaya ilişkin yapılan açıklamalar kapsamında icra takibine konu borçtan sorumlu olmadığı, davacının davalının sorumluluğunu ve alacağını ispat edemediği sonuç ve kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen davada davalının tazminat talebi ise aynı hukuki duruma ilişkin yukarıda açıklanan gerekçeyle dinlenmemiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, ASIL VE BİRLEŞEN dosyalar yönünden ayrı ayrı olamak üzere 326/1. maddesi gereğince tamamen davalı-davacı —-sorumlu tutulmak suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince ayrı ayrı aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-MAHKEMEMİZİN —— ESAS SAYILI ASIL DOSYASI YÖNÜNDEN ;
1-) Davanın KABULÜNE,
2-) 6100 sayıl sayılı takip dosyasınaı HMK’nin 106 ve 2004 Sayılı İİK’nin 72.maddesi gereğince davacı — Esas sayılı dosyasında davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 72/V maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip tazminatı talebinin REDDİNE,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 10.514,64 TL karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 35,90 TL harcın ve 2.592,76 TL tamamlama harcının mahsubuyla bakiye 7.885,98 TL harcın davalı sigorta şirketinden alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-)Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı 35,90 TL peşin harç, 2.592,76 TL tamamlama harcı, 5,20 TL vekalet harcı, 258,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.185,76 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı davada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan -. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 18.572,41 TL nispi vekalet ücretinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine; (Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,)
B-MAHKEMEMİZDE BULUNAN——- ESAS SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin REDDİNE,
3-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta peşin olarak alınan 1.326,34 TL harç ve tamamlama harcı olan 1.303,00 TL harçtan mahsubuyla bakiye 2.548,64 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından vekille temsil dışında yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Davalı davada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan — 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 18.572,91 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, (Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,)
Dair, davacı vekilinin ve davalı- birleşen dosya davacısı vekilinin yüzüne karşı, birleşen dosya davalısı — ve vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.