Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/365 E. 2021/722 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/365 Esas
KARAR NO: 2021/722
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 16/06/2021
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasında yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketine —- sevk idaresinde iken —— yolun yüzeyinde bulunan —– aracını kaptırması sonucu yolun sol tarafında bulunan yaya kaldırımına ve kaldırım kenarında bulunan beton mantarlara çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen bu kazada yolun bakımı ve alt yapısından sorumlu ilgili belediye %100 kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, kaza sonucu müvekkil şirketin —– değer kaybı sebebi ile hasar tazminatı ödemesi yaptığını, davalının yapılan ihtara rağmen bugüne kadar ödeme yapmadığını, müvekkilinin yaptığı bu ödeme ile—-uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla —- tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP/TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;—- görmekle yükümlü olan belediyenin, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmadığını, Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların —- maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerektiğini, yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesini, kazanın meydana geldiği yer olduğu belirtilen —-olmaması halinde—— yetki ve sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden, davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, talep edilen hasar bedeli miktarının fahiş olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla ödeme tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini, faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, ayrıca davacı tarafın en yüksek mevduat faizine hükmedilmesi talebinin de reddi gerektiğini, davanın usul ve esastan reddine, başkaca cevap verme ve delil sunma haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLE: Arabuluculuk —-
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, Tazminat/Alacak (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) istemine ilişkindir.
—–göre “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz”. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/(1)-c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Bu yasal çerçevede mahkemelerce görev konusu her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikle dosyanın görev yönünden incelenmesi ve sonuçlandırılması gerekmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketinin, sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle açılmış alacak isteminden doğmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı dava, aslında bir tazminat davası olup, aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak——, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve —- de dayanabileceği; sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.—- kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” yönünde içtihat ortaya konmuştur.
Yukarıdan beri açıklanan hususlardan da anlaşılacağı üzere sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davalarda davanın niteliğini ve görev hususunu belirlerken davacı ile sigortalısı arasındaki ilişkiye değil ; davacı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı üçüncü kişi ile zarara neden olduğu öne sürülen kişi veya kurum arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmektedir. Somut olayda zarar gören sigortalının gerçek kişi — olduğu,—- plakalı hususi nitelikteki aracını davacı şirkete—–kapsamında sigorta ettirdiği ve —- tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında aracın hasara ve zarara uğradığı ve bu nedenle davacı sigorta şirketi tarafından kendisine değer kaybı ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davada; meydana gelen zararın davalı ——- yüzeyindeki yağ nedeniyle oluştuğunun iddia edilmesi ve dava dışı zarar gören gibi davalı kurumun da tacir sıfatının bulunmaması karşısında uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine göre genel mahkemede görülüp çözülmesi gerekmektedir.
Yukarıda anılan yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenleme ve içtihatlar ışığında davaya konu uyuşmazlığın—- göre mutlak ve ticari davalar ile özel kanunlardaki ticaret mahkemelerinin bakacağı davalar kapsamında kalmadığı, genel hükümlerden kaynaklandığı anlaşıldığından işbu davada görevli mahkemenin — Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Binaenaleyh, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; davanın, 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 1, 2. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin —— ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ —– ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde mahkememizce bu durumun tespiti ile dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı; davalı vekilinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle——– Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/10/2021