Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/350 E. 2022/696 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/350 Esas
KARAR NO: 2022/696
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/06/2021
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin —— hizmetleri alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalının — tarihinde müvekkili şirkette —–olarak çalışmaya başladığını,—– ise bir yakını ile birlikte çalışacağını beyan ederek istifa ettiğini, davalının müvekkili şirketten ayrıldıktan —- şirket ile aynı sektörde ve aynı branşlarda faaliyette buluna——çalışmaya başladığını ve halen çalışmaya devam ettiğini, davalının müvekkili şirket ile imzaladığı —— hizmet sözleşmesinin sona ermesini takip eden bir yıl boyunca görev yaptığı coğrafi alanda, benzer alanda ——— olarak benzer bir faaliyet yürütmeyeceğini taahhüt ettiğini, aksi halde son aylık — tutarında cezai şartı ödeyeceğini kabul ettiğini, yine sözleşmenin—–maddesinde çıkar çatışması hükümleri düzenlendiğini, bu hükümler gereği müvekkili şirketteki görevinin kendisine şirketin müşteri çevresi, ticari faaliyetleri ve ticari sırları hakkında bilgi edinme imkanı sağladığını kabul ettiğini ve rekabet etmeyeceğini taahhüt ettiğini, müvekkili —– —-olduğunu, başka —- bulunmadığını, davalının müvekkili şirketten istifa ettikten —— aynı sektörde faaliyette bulunan bir şirkette çalışmaya başlayarak rekabet yasağını ihlal ettiğini, bu hususun davalıya —- ihtarname ile ihtar edildiği halde davalının aynı iş yerinde çalışmaya halen devam ettiğini, ihtarnelerine de olumlu veya olumsuz bir cevap verilmediğini, davalının son brüt ücretinin —– olduğunu, —-mutlak ticari dava olduğundan zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşmaya varılamadığını ileri sürerek davalarının kabulü ile davalı aleyhine —– cezai şarta hükmedilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bu davayı görmeye görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin çalışma hayatında ilk işine girebilmek için kendisine dayatılan sözleşmeyi imzaladığını, daha sonra daha iyi şartlarda iş bulunca istifa etmek suretiyle başka işyerine geçiş yaptığını, davacı şirkete karşı rekabet davranışının söz konusu olmadığını, müvekkilinin ——davacı şirketin eleman ilanını gördüğünü ve müracaat ettiğini, davacı tarafın iş için müracaat eden —arasından işe alacağı kişileri seçmek amacıyla—-eleme semineri düzenlediğini, ——- amacıyla teklifte bulunduklarını, teklif götürülen — kişi teklifi kabul ettiğini, eğitim dedikleri elemenin ——olduğunu,—– olmadığını, müvekkilinin davacı şirketin teklifini kabul ettiğini ve — tarihinde işe başladığını, davacı işverenin müvekkilini —— üzerinden işe girişini yaptığını—- sigortasının tamamının —– tarafından ödendiğini, maaşının bir kısmı ——, bir kısmının davacı işveren tarafından ödendiğini,—– desteğinin sona erdikten sonra müvekkilinin —- tarihinden itibaren yapılan sözleşme ile davacı şirkette çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin davacı şirkette — çalıştığını, müvekkilinin —-olduğunu, davacı işyerinden ayrıldığı tarihte müvekkiline —- ödendiğini, — olduğunu, —- yaptığını,—- olan vasıflı bir elemanın çalışmasının hayatın olağan akışına ters olduğunu, müvekkilinin davacı şirketten ayrıldıktan sonra yeni işyerinde—- başladığını, bu maaşın davacının verdiği maaştan %25 daha fazla olduğunu, ayrıca yeni işyerinde müvekkiline —– edildiğini ve —- yaptırıldığını, bu çalışma şeklinin müvekkili için davacının sunduğu imkanlara göre çok daha iyi olduğunu, davacının müvekkiline verdiği bir eğitim olmadığını, bu konudaki iddiasının doğru olmadığını, davacı tarafın ilk işe giren bir kişinin tecrübesizliğinden faydalanmak suretiyle dava konusu sözleşmeyi imzalatarak, —- belirtilen — aykırı olarak müvekkilini çalıştırmaya zorlamak istediğini, müvekkilinin davacının sunduğu şartlardan daha iyi şartlarda iş imkanı bularak yeni işine başladığını, davacı tarafın imzalattığı sözleşme ile müvekkilini mesleği ile ilgili sektörde iş yapmaktan alıkoymaya çalıştığını, müvekkilinin mesleği gereği çalışması gereken —- dışlanmak istendiğini, müvekkilinin davacı taraf ile rekabet eden bir işte çalışmadığını, davacı tarafın —- halen çalıştığı işyerinin müşteri —- farklı olduğunu, satılan ürünle kısmen farklı olduğunu, halen çalıştığı yere, davacının hiç bir müşterisi kanalize edilmediğini, davacı tarafın sözleşmede ileri sürdüğü rekabet oluşmadığını, davacı tarafın —– yasaklamış olduğu —- yasağına aykırı olarak imzalattığı sözleşme ile işçilerini ucuz maaş ile çalıştırmaya çalıştığını savunarak davanın görevsizlik kararı verilerek davaya bakmaya görevli —- İş Mahkemesi’ne gönderilmesini, davacının haksız davasının reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: Dava Dilekçesi, Cevap Dilekçesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı —— Dosyadaki Sair Tüm Bilgi Ve Belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ :
Dava , Rekabet Yasağı Sözleşmesi Nedeniyle Cezai Şart Tazminatı (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) istemine ilişkindir.
Davalı vekilinin görev dava şartına yönelik itirazı;—– sayılı uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin ilamıyla —- yasağının ihlaline dair uyuşmazlıklara bakma görevinin —– gereğince aynı kanunun ——- uyarınca asliye ticaret mahkemelerine ait olduğu yönünde karara bağlandığından ve mahkememiz görevli olduğundan dinlenmemiştir. Öte yandan dosyaya mübrez Arabuluculuk son tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi yollamasıyla dava değerine 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde daha önce arabuluculuk sürecinden sonuç alınamadığından taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın, duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerini beyan etmeleri üzerine üzerine tahkikata geçilerek gerekli işlemler ve araştırmalar tamamlanmış ve duruşmaya katılan taraf vekillerinin son sözleri alınıp zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Eldeki davada taraflar arasında düzenlenen—-tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin —rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, somut uyuşmazlıkta —– uygulanması gerekmektedir. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK’nin 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına —– olabilecek bir—— çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.——–
—– maddesinde; rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremeyeceği, süresinin özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağı düzenlenmiş olup aynı maddenin ikinci fıkrasında da hakime, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilme yetkisi tanınmıştır. Bu hükümden ve konuya ilişkin diğer hükümlerden de anlaşılacağı üzere, 6098 sayılı Kanunla getirilen düzenleme ile 818 sayılı Kanundan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur—–
Yukarıda yapılan açıklamalar, toplanan deliller ve yargılama ışığında somut olaya baktığımızda ; davacı şirket ile davalı işçi arasında — tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi yapıldığı ve işbu sözleşmenin —–gereğince; davalı işçinin sorumluluk üstendiği —– alanlarda ——- faaliyetleri ile rekabet içinde olan herhangi bir faaliyet yürütemeyeceği aksi halde son aylık brüt ücretinin on katı oranında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Davacı şirketin, —-kayıtlarına ve dosya kapsamına göre——- faaliyet gösterdiği ,davalının da —- olarak çalıştığı tespit edilmiştir. Davalının davacı şirkette aldığı son maaşı — olup dava işbu miktarın on katı tutarında cezai şart talebinden ibarettir. Davalı işçinin tek taraflı fesih bildirimine göre sözleşme — tarihinde sona ermiş ve davalı hemen akabinde — tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi ile dava dışı aynı alanda—–faaliyet gösteren —- şirkette aynı sıfat ve düzeyde çalışmaya başlamıştır. Davalı işbu sözleşme ile de aynı şekilde —— altına girmiştir. Buraya kadar anlatılan hususlar esasen taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Kaldi ki davalı —- tarihli duruşmada daha iyi koşullarda iş bulduğu için davacı şirketten ayrıldığını ve dava dışı ——– işe başladığını, şirketlerin benzer alanlarda faaliyet gösterdiğini —-beyan etmiştir. Davalı vekilinin savunmasının temeli de görevli mahkemenin —- olduğu, davalının davacıdaki —- bulduğu, sözleşmenin cezai şart maddesinin anayasanın çalışma hürriyetine aykırı olduğu ve davacının somut bir zararının bulunmaması hususlarına dayanmaktadır. Ne var ki, somut olayda esasa ilişkin olarak işin nasıl bulunduğunun bir önemi olmayıp, imzası ve içeriği doğrulanan iş sözleşmesi ve sözleşmenin cezai şart içeriği yukarıda açıklandığı üzere hukuken geçerli olup , söz konusu şirketlerin faaliyet konuları, faaliyet alanları ve işin niteliği ile davalının dosyaya yansıyan ——– göre önceki ve sonraki konumları birlikte değerlendirildiğinde davalının davacının ticari sırlarına ve müşteri çevresine—– olduğu ve şirketlerin rakip firma sayılabilecekleri, sözleşmenin amacı ve çerçevesine göre sözleşmenin feshine —–davacı şirkete önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin —- olduğu ortadadır. Az yukarıda açıklandığı üzere somut zarar aranmamaktadır. Ancak, davacının davacıdaki işi ——— aracılığıyla bulması, sürecin tüm dünyayı etkisi altına alan — — temelden sarsılan ekonomik ve sosyal faaliyetler , davalının anılan süreç nedeniyle ortaya çıkan iş ve geçim kaygısı ile çalışma hürriyeti, davalının çalıştığı yaklaşık —- sayılabilecek süre, şirketlerin aynı alanda faaliyet göstermekle ve zarar ihtimali sabit olmakla birlikte; her iki şirketin metropol bir şehir olan —— iki farklı yakasında faaliyet göstermeleri nedeniyle oluşması beklenen ticari zarar miktarı gibi objektif hususlar gözetilerek —– gereğince aşırı bulunan cezai şart miktarının önemli ölçüde —– edilmesinin işin niteliğine ve hakkaniyete uygun olacağı değerlendirilmiştir. Bu düşünceler ve inançla davacının davasında haklı olduğu ve davanın esastan ispatlandığı sonuç ve kanaatiyle davanın kısmen kabulü ile, brüt iki maaş oranında —- cezai şart tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6098 Sayılı TBK’nin 182/3 maddesi gereğince fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden ise , 6098 Sayılı TBK’nin 182/3 maddesi gereğince tazminattan hakimin takdir yetkisi kapsamında indirim uygulandığından HMK’nin 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davalı sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi—- ödenen arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kısmen KABULÜ ile, —- cezai şart tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6098 Sayılı TBK’nin 182/3 maddesi gereğince fazlaya ilişkin talebin Reddine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 711,94 TL karar ve ilam harcından, başlangıçta alınan 889,92 TL peşin harcın mahsubuyla artan 177,98 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 889,92 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı ve 56,10 TL posta masrafı olmak üzere 1.013,82-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca 9.200,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,——
Dair, davalı asıl ve taraf vekillerinin yüzlerine karşı ;6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —– Adliye Mahkemesinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2022