Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/349 E. 2021/379 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/349 Esas
KARAR NO : 2021/379

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 12/12/2019
KARAR TARİHİ : 07/07/2021

Mahkememizin —- Esas sayılı dosyası üzerinden görülen İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasında—- sayılı kararı ile verilen hüküm —–Esas sayılı dosyası üzerinden verilen———- tarih ve——sayılı kararı ile kaldırılmakla Mahkememizin —-Esas sayılı dosyasına kaydedilmiş olup — Esas sayılı dosyada 07/07/2021 tarihli tensip arar kararı üzerine dosya resen incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sürücü —- ——- plakalı ——- lojmanları önündeki ışıklı trafik lambalarında kırımızı ışıkta durduğu sırada arkasından gelen davalı sürücü ….— sevk ve idaresindeki— plakalı aracın kırımızı ışıkta bekleyen——-plakalı araca çarpmamak için sol tarafa manevra yaparak şerit değiştirdiği anda yine aynı istikamette gitmekte olan sürücü—– plakalı aracın kendi şeridine aniden giren —— plakalı aracın sol arka çamurluk kapı kısmına çarpması sonucu —- plakalı aracın sağ arka kapı kısmında —–plakalı aracın sol arka tampon kısımlarına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağında davalı —- kazanın meydana gelişinde kusurlu olduğunun belirlendiğini, takibe itirazın haksız olduğunu, davacının uğradığı maddi zararın somut delillerle de sabit olduğunu,—– icra dosyası üzerindeki itirazın iptaline , takibin kaldığı yerden devamına, 11.614,81 Euro’nun % 20’sinden aşağı olmamakla üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine yönelik karar verilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Asıl yetkili mahkemenin —olduğunu, Esasa ilişkin itirazların kaza tespit tutanağında eke hatalı düzenlendiğini, davalının — şirketi davacının eksik evrak sunması sebebiyle ödeme yapamadığını, davacının rücu hakkının doğmadığını, kazanın gerçekleştiği tarihteki kurun dikkate alınmasının gerektiğini, yetki itirazının kabulüne, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesine, davanın reddine, asıl alacak olarak gösterilen tutar üzerinden % 100 oranında olmak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava ve cevap dilekçeleri, Mahkememizin —- dosyadaki sair diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İİK 68.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizin —–sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda;
“Somut olayda davacı davalılar aleyhine takip başlatmış olup, kazanın(haksız fiilin) meydana geldiği/zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu—– olduğu; zarar gören sigortalının yerleşim yerinin —-olduğu; genel yetki uyarınca davalı sigorta şirketinin—– olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada tartışılması gereken husus, sigortalısının haklarına halef olan davacı sigorta şirketinin HMK 16 anlamında “—– olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususudur. Yerleşik içtihatlar uyarınca HMK 16’daki — gören ——- şirketi kapsayacak şekilde —–takibi nerede başlatması gerekiyorsa, —- şirketinin de takibi orada başlatması gerekeceği ilkesi benimsenmiştir. Buna göre davacının sigortalısının —— İcra Müdürlüklerinden” birinde—- olarak takip başlatabileceği, sigortalı kişinin—- Müdürlüğünde takip başlatma hakkı bulunmadığından ve davacı sigorta şirketi de halefiyet kuralları gereği sigortalısının sahip olduğu haktan daha fazlasına sahip olamayacağından, yetkili icra dairesinde başlatılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekecektir. Bu durumda icra takibinin yetkili yer icra dairesinde yapılmayarak itirazın iptaline dair dava şartının yerine getirilmemiş olduğu, davalıların icra müdürlüğüne yapmış olduğu yetki itirazında haklı olduğu kanaatine varılarak 6100 sayılı yasanın 114/2 maddesinde düzenlenen yasal düzenleme de göz önünde bulundurularak aynı yasanın 115. Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerektiği” gerekçesi ile davanın 6100 sayılı HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, bahse konu kararın istinaf edilmesi üzerine,—-yerleşim yerinin —- olduğu, yine kazanında —–gerçekleştiği, diğer davalının ikametgahının ise —–olduğu, 2918 sayılı KTK 110.maddesinin rucüen tazminat—– davalarında uygulanamayacağı, bu davalıların yetki itirazlarının da usulüne uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir—- sırasında yetki itirazında bulunmadığı gözönünde tutulduğunda, bu davalı yönünden davanın ayrılarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, tüm davalılar yönünden davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gözönünde tutulduğunda kararın HMK 353/1-a/3 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile Mahkememizin—— kararın kaldırıldığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine Mahkememizin—-tarihli tensip kararı verilerek yargılamaya devam edildiği, bahse konu tensip kararı uyarınca;
“Mahkememizin—— hakkında dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara ilişkin ——— sayılı ilamıyla istinaf talebinin reddine karar verilmekle bu davalılar yönünden dava şartı yokluğu bulunduğundan, bu davalılar bakımından dosyanın tefrik edilerek yeni esasa kaydedilmesine ve bu konuda gerekçeli karar yazılmasına,” şeklinde ara karar kurulduğu anlaşılmıştır.
İtirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir icra takibinin yapılmış olması dava şartları arasındadır. Geçerli icra takibinin ise borçlunun yetkiye itirazı halinde yetkili icra dairesinde yapılması gerekir. Geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde bu itiraz incelenip sonuçlandırılmadığı sürece açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı ortadadır—–
Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun halefi olacağı, —Yargıtay —– sayılı — Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK 16.maddesi uyarınca: “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” denilmektedir.
Somut olayda davacı davalılar aleyhine takip başlatmış olup, kazanın(haksız fiilin) meydana geldiği/zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yerin —- olduğu; zarar gören sigortalının yerleşim yerinin—- anlaşılmaktadır. Bu noktada tartışılması gereken husus, sigortalısının haklarına halef olan davacı sigorta şirketinin HMK 16 anlamında—” olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususudur. Yerleşik içtihatlar uyarınca HMK 16’daki zarar gören kavramı sigortacı şirketi kapsayacak şekilde geniş yorumlanmamış, sigortalı kişinin takibi nerede başlatması gerekiyorsa, halefi olan sigorta şirketinin de takibi orada başlatması gerekeceği ilkesi benimsenmiştir. Buna göre davacının sigortalısının—- Müdürlüklerinden” birinde seçimlik olarak takip başlatabileceği, sigortalı kişinin —- başlatma hakkı bulunmadığından ve davacı sigorta şirketi de halefiyet kuralları gereği sigortalısının sahip olduğu haktan daha fazlasına sahip olamayacağından, yetkili icra dairesinde başlatılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekecektir. Bu durumda icra takibinin yetkili yer icra dairesinde yapılmayarak itirazın iptaline dair dava şartının yerine getirilmemiş olduğu, davalıların icra müdürlüğüne yapmış olduğu yetki itirazında haklı olduğu kanaatine varılarak 6100 sayılı yasanın 114/2 maddesinde düzenlenen yasal düzenleme de göz önünde bulundurularak aynı yasanın 115. Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın, yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-) Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL başvurma harcı ve 59,30 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-) Davalılar tarafından yapılan 48,50 TL——-gönderme masrafının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-) Davalılar kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—. 7/2 maddesi uyarınca 4.080 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider/delil avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.