Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/330
KARAR NO : 2023/830
DAVA : Alacak (Tedarik Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/06/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Tedarik Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı firma—– 22.08.2018 tarihinde imzaladıkları tedarik sözleşmesi ile çalışmaya başladıklarını, işbu sözleşmede belirtildiği üzere davacı şirket —- davalı şirkete, ürünleri sattığı her yeni mağaza için 500 EURO bedel ödemek durumunda olduğunu, daha sonra ilgili kanun hükümlerinde döviz ile ödemeye yapılamayacağına ilişkin yeni düzenleme getirilmesinin ardından tarafların tekrardan bir araya gelerek 22.05.2019 tarihinde yeni tedarik sözleşmesi imzaladıklarını, işbu yeni tedarik sözleşmesine göre artık reyon büyütme bütçesi adı altında bir ödeme yapılmayacağı fakat yeni sözleşmenin ay sonu primleri başlığı altında bulunan reyon büyütme primi olarak 9616,5 olacağı hususunda tarafların anlaştıklarını ve “Bu primlerin tamamı her ay sonunda—– firmadan satın almış olduğu tutar üzerinden hesaplanır” kutucuğunun seçili olduğunu, yeni sözleşmenin imzalanmasının akabinde davalı şirketin artık ödemelerini ay sonu primi olan %16,5 oranı alım maliyet üzerinden hesaplayıp ödemesini gerçekleştirmekte olması gerektiğini, taraflar aralarındaki alış verişin onayı mahiyetine her 3 ayda bir karşılıklı olarak mutabakat imzaladıklarını, bu mutabakatın tarafların aralarında gerçekleştirdiği alım satımın iki tarafın muhasebe bölümleri tarafından onay verilmesi halinde imzalandığını, bu mutabakatın iki firma arasında gerçekleşen ticaret neticesinde karşılıklı olarak kesilen faturaların ve tutarların karşılaştırılmasına ilişkin olduğunu, bu nedenle davalı taraf ile en son olarak muhasebe kayıtlarının uyuşmaması sebebiyle mutabakat yapılmamış olup, davacı şirketin hak ettiği ödemelerini alamadığını, davalı firma ile gerek —-ile yapılan görüşmede gerekse arabuluculuk faaliyetleri neticesinde bir sonuç alınmadığını, ilk olarak bu durumun çözülmesini sağlamak amacıyla —–. Noterliği —–yevmiye numaralı ve 29.06.2020 Tarihli ihtarname ile kesilen faturaların içeriğinin sorulduğu ve yapılan hesaplamanın yanlış olduğunun ifade edildiğini, davacı şirketin yeni sözleşme tarihinden itibaren hesaplama olarak 9616,5 oranı ile hesaplama yapıldığında ödenmesi gereken tutarın kesilen fatura tutarı ile farklı olduğunu bildirdiğini, ancak —– firma yetkililerinin, kesilen fazla faturaların eski sözleşme döneminde kesilmemiş olan faturalar olduğunu ve bu nedenle ödenmesi gerektiğini iddia ettiğini, davalı firmanın kesmiş olduğu bu faturaların öncelikli olarak kabul edilmediğini ve bu faturaların kontrolünün sağlanamayacağını ayrıca geçmiş döneme ilişkin olarak daha ekstra fatura kesilmeyeceğine ilişkin —-yetkilisi —– isimli çalışanın taraflarına göndermiş olduğu 16/10/2019 tarihli mailde “2018 yılında açılmış ancak ciro baremini tutmuş faturalardır Başka gelmeyecek” ifadeleri olmasına rağmen davacı şirkete hesaplamayı aşacak şekilde faturalar kesildiğini, —– şirket çalışına her ne kadar “ciro bareminin ancak tutulmuş olması sebebi ile” faturayı yeni kestiğini ifade etmiş olsa bile 2018 yılında imzalanan sözleşmenin ciro bazlı değil, mağaza başına anlaşmalı olduğunu, bu nedenle ilgili firmanın iç işleyişinin davacı firma tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, gerek firma çalışanın taraflarına daha fatura gelmeyeceğine ilişkin mailinin olması gerekse davalı tarafın fatura kesme zamanlarının bilinmemesi ve faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususunun denetlenemeyecek bir zaman dilimine geçilmiş olması nedeni ile davacı firmanın geriye dönük olarak kesilen faturaları kabul etmesinin mümkün olmadığını, 2020 yılı tarihinde kesilen faturalar 2018 yılında veya daha önce açılmış olan şubeleri kapsadığı iddia edilmiş olsa bile bu durumun doğruluğunun kanıtlanmasının davacı firma nezdinden mümkün olmadığını, 2018 yılında imzalanan sözleşme de yukarıda belirtildiği üzere ciro bazlı değil “Mağaza Başına” 500 Euro olduğunu, bu nedenle şubelerin yapmış olduğu cironun, sözleşme açısından bir öneminin bulunmadığını, önemli olan o tarihte bulunan mağazada, davacı şirkete ait ürünlerin satılmış olmasının primi hak etme konusunda yeterli olduğunu, ayrıca davalı tarafın kesmiş olduğu faturaların kabul edildiği varsayılsa bile bu durumun mükerrer ödemeye sebebiyet verebileceğini, çünkü hem geçmiş dönemde kalan 500 EURO bedelin ödenmiş olacağını hem de satın alınan ürün üzerinde %16,5 prim alınacağını, davalı —— 2018 yılında satışa başlandığını ve o tarihler davalıya ait ürünleri şubelerinde sattığını iddia ettiğini, ancak bu durumun kontrol edilebilmesinin gerek tarih itibariyle gerekse iş yükü nedeni ile mümkün olmadığını, davalı tarafla sözleşme imzalandığı tarihten itibaren her 3 ayda bir olmak üzere mutabakat düzenlendiğini ve mutabakat alınan ve satılan ürünlerle ilgili veya kesilen karşı faturalarla ilgili bir şerh olmadığını, eğer ürünler o dönemde satılsa idi 500 EURO tutarında faturanın davacıya kesilmesi gerektiğini, bu nedenle geçmişe yönelik kesilmiş olan faturaları kabul etmediklerini ifade ederek, 2019 yılına ait yapılan ciro üzerinden 9616,5 oranı ile hesaplama yapılarak ödeme yapılmasını talep etmiş olmakla birlikte olumlu sonuç alınamadığını, yeni sözleşmenin imzalanması ile birlikte prim hesaplaması gayet basit bir halde olduğunu, yapılan hesaplama neticesinde davacı firmanın davalı —– firmasından alması gereken tutar matrah 56.377,17 TL KDV ise 10.147,89 TL olduğunu ve toplamda 66.525,06 TL olduğunu, ama firmaya matrah 55.787,15 TL, KDV 10.041,69 TL —- firmasına toplamda 65.828,84 TL 10.10.2020 tarihinde —–fatura ile fatura düzenlendiğini, hesaplama ile fatura arasında 696,22 TL sehven eksik düzenlendiğini, ilgili tutarında tahsilatının yapılması gerektiğini, sonuç olarak yukarıda belirtilen 174.462,00 TL tutarın tahsil edilmesi gerektiğini, davalı taraf arabuluculuk görüşmelerinde ve aralarında yaptıkları toplantılarda ödeme yapmamak için öne sürdüğü gerekçe ise ticari alacakların zamanaşımının 5 yıl olduğu ve varsa itiraz edilen faturaların taraflarına bildirilmesi olduğunu, ancak davalının iddia etmiş olduğu zamanaşımı bir alacağın muaccel olması gerekli olduğunu, söz konusu olayda davalı tarafın hakketmiş olduğu bir alacak olmadığı için bu nedenle zamanaşımına konu bir durumun olmadığını, bu nedenle davacı firmaya kesilmiş bir fatura olmadığı için zamanaşımından da bahsedilemeyeceğini, ayrıca davacı tarafa hangi faturalara itiraz ettiklerini tespitine ilişkin olarak—–faturalar mail olarak iletildiğini, ancak bu mail üzerinden bu durumunun tespitinin yapılmasının davacı şirket tarafından mümkün olmadığını, tarafların 22.08.2018 tarihinde imzalamış olduğu sözleşme neticesinde yukarıda belirtildiğin üzere davacı şirkete ait ürünlerin bir mağaza satışa başlanılması söz konusu primi hakketmeye yeterli olduğunu, İlgili mağazanın belirli bir ciroya ulaşmasının primi arttırma ve azaltma gibi durumu bulunmadığını, gerek tarafların imzalamış olduğu sözleşmelere göre gerekse davacı tarafa gönderilmiş olan daha fazla fatura kesilmeyeceğine ilişkin mailden de anlaşılacağı üzere davacı tarafa kesilmiş olan fazla faturaların haksız ve hukuki dayanaktan yoksul olduğunu, bu nedenle davacı şirketin 22.05.2019 tarihinden itibaren 2020 yılı Haziran ayının ilk haftasına kadar olan süre için hesaplamayı %16,5 oranı üzerinden hesapları yaptığını , davalı —–ile davacı şirket arasında alacaklar konusunda uyuşmazlık bulunduğunu, davacı firmanın muhasebe kayıtlarına göre davalı firmadan tahsil etmesi gereken tutar KDV dahil 174.462,00 TL olduğunu beyan etmiş ve fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan 174.462,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından iddia edilenin aksine davacı firma ile davalı şirket arasındaki ticaret 2014 yılından bu yana devam etmekte olup, işki kapsamında taraflar arasında tedarik sözleşmeleri akdedildiğini, taraflar arasında devam eden ticari ilişkinin cari hesap usulü ile gerçekleştirildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler kapsamında davalı şirket tarafından davacı adına düzenlenen Reyon Büyütme Bütçesi/Primi faturaları taraflar arasında akdedilen tedarik sözleşmesine uygun olarak düzenlenmiş olup, tedarik sözleşmeleri ile ödemesi kararlaştırılan tutarlar/oranlar firmanın bilgisi ve kabulünde olup, bu yönde davacı yanın da herhangi bir itirazı bulunmadığını, davacı dilekçesinden de anlaşıldığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasında akdedilen tedarikçi sözleşmeleri kapsamında davacı firma tarafından ödemesi kararlaştırılan ve davalı şirket tarafından davacı adına düzenlenen 2018, 2019 ve 2020 yıllarına dair reyon büyütme bütçesi ve reyon büyütme primi faturalarından kaynaklandığını, bu faturaların Tedarikçi Sözleşmelerinin 3.9 Maddesi’nde düzenlendiğini, taraflar arasında akdedilen 2018 yılına ait tedarik sözleşmesinde de aynı şekilde, açılan ve davacı firma ürünlerine yer verilen her bir —–Mağazası için davacının 500 Euro Reyon Büyütme Bütçesi ödemesinin kararlaştırıldığını, 2017 ve 2018 yılı tüm formatlı mağazalar için reyon büyütme bütçesi 500 EURO olup, 2018 Ekim ayı itibariyle kur 5,75’e sabitlenerek, bu kur üzerinden TL ye dönüldüğünü ve fatura düzenlendiğini, taraflar arasında devam eden ticari ilişki kapsamında 2019 yılında akdedilen tedarik sözleşmesinde tarafların mutabakatı ile reyon büyütme bütçesi ödemesi kaldırıldığını, firmadan tedarik edilen ürünlerin net alım fiyatı üzerinden hesaplanmak üzere %16,5 oranında reyon büyütme primi ödeme kararlaştırıldığını, davalı şirket tarafından davacı adına düzenlenen reyon büyütme bütçesi/ reyon büyütme primi faturalarına, davacı tarafından İtiraz edilmediğini ve davacı tarafından kayıtlarına alındığını, buna karşılık, davacı işbu faturaların fazla tutarlı olarak düzenlendiğinden yaptığı hatalı hesaplama ile davalı şirket adına afaki ve mesnetsiz bir tutar üzerinden fatura düzenleyerek alacak iddiasında bulunması haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından da dava dilekçesinde belirtildiği üzere, davacının sözleşme ile kararlaştırılan reyon büyütme bütçesi ve primine ilişkin herhangi bir itirazı bulunmamakta olup, bu tutar ve oranlar tarafların karşılıklı mutabakatı ile belirlenmiş ve akdedilen tedarik sözleşmeleri ile hüküm altına alındığını, davacı davalı şirket tarafından sözleşmeye istinaden düzenlenen faturaları herhangi bir itiraz ileri sürmeksizin kayıtlarına aldığını ve kabul ettiğini, bu halde, davacının düzenlenen faturalara itiraz etmeyerek, bu faturaların fazla tutarlı olduğundan bahisle davacı şirkete yeniden fatura düzenlenmesinin basiretli bir tacir olma yükümlülüğü ile bağdaşmamakta olup, kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafından fazladan fatura edildiği iddiası ile dava dilekçesinde de belirtilen ve davalı şirket adına düzenlenen —- numaralı 107.936,94-TL bedelli ve—– numaralı 65.828,84-TL bedelli faturalara davalı şirket tarafından süresi içerisinde itiraz edilmiş olup, işbu faturaların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacının 2018 yılında imzalanan tedarik sözleşmesinde kararlaştırılan reyon büyütme bütçesinin 2019 yılında veya 2020 yılında fatura edilmesinin mükerrer ödemeye sebebiyet verebileceğini iddia etiğini, davacı firma tarafından da kabul edildiği üzere 2018 yılı tedarikçi Sözleşmesi kapsamında firmanın açılan mağaza başına davalı şirkete 500 Euro ödemesinin kararlaştırıldığı hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, reyon büyütme primlerinin ise, mağaza bazlı olarak değil, davacı tedarikçi firmadan yapılan net alım tutarı üzerinden hesaplanmakta olup, reyon büyütme bütçesinden farklı olarak hesaplama yapıldığından davacı adına mükerrer fatura düzenlenmesi gibi bir durum da söz konusu olmayacağını, davacı bu iddiasını birbirinden farklı hesaplamalar ile düzenlenen iki faturanın mükerrer olarak düzenlenebileceği iddiasını hangi delile dayandırmakta olduğunu anlaşılamadığını, taraflar arasındaki 2014 yılından itibaren cari hesap ilişkisinin devam ettiği süre boyunca ilgili yıla ait reyon büyütme bütçesi/primi faturaları takip eden yıllar içinde düzenlenmiş ve davacı firma tarafından da ödemelerinin yapıldığını, bu nedenle 2018-2019 yılı dönemine ilişkin çalışmadan kaynaklı sonraki yıllarda kesilen faturaların da davacı tarafından kabulünün gerektiğini, davacı tarafından bu faturaların dava konusu edilmesinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı firmanın bu durumun kontrol edilmesinin iş yükü nedeniyle mümkün olmadığını belirtilmekte ise de; firmanın —– sistemi üzerinden hangi mağazalarda ürün satışlarının yapıldığını görebilecek durumda olduğunu, dolayısıyla basiretli bir tacir olması gereken davacının iş yükü nedeniyle herhangi bir inceleme yapmayarak, fazla fatura düzenlendiğini iddia etmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı yan bir kısım hesaplamalar ile —– eksik veya fazla fatura düzenlediğini iddia ederek, alacaklı olduğu iddiası ile yapmış olduğu hesaplamaların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde yapmış olduğu ilk hesaplama tablosunda, 2019 yılı için reyon büyütme primi için kesilmesi gereken fatura tutarının 452.122,29 TL olması gerekirken,—– 16.162,27-TL eksik fatura düzenleyerek toplam 435.960,02-TI tutarlı fatura düzenlediğini iddia ettiğini, Öncelikle 2019 yılında Firma adına net 435.960,02-TL tutarlı Reyon Büyütme Bütçesi ve Reyon Büyütme Primi adı altında fatura düzenlendiğini, bu net 435.960,02-TL tutarlı faturaların 215.625 TU’lik kısmı ise 2017-2018 tarihlerinde açılan mağazaların reyon büyütme bütçesi olduğunu, mağaza açılış tarihleri üzerinden yapılacak incelemede de görüleceği üzere 2017 yılında açılan 9 adet mağazanın Reyon Büyütme Bütçesi olan 28.875,00-TL ve 2018 yılında açılan 66 mağazanın reyon büyütme bütçe bedeli olan toplam 189.750,00-TL olmak üzere toplam 215.625,00 TL 2019 yılında davacı firma adına fatura edildiğini, bakiye 220.335,02 TL’lik kısmı 2019’a ait reyon büyütme primine istinaden düzenlendiğini, davacı firmadan 2019 yılında toplam yapılan ürün net alım tutarı 2.380.340,40 TL olduğunu, işbu tutar üzerinden hesaplanan davacının —– ödemesi gereken reyon büyütme primi tutarı ise 9616,5 oranı ile 394.520,65 TL olduğunu, bu tutarın 220.335,02 TL’lik kısmı yukarıda belirtildiği üzere 2019’a ait reyon büyütme primi olarak 2019 yılında davacıya fatura edildiğini, bakiye 174.185,63 TL tutarında Reyon Büyütme Primi ise 2020’de davacı firmaya fatura edildiğini, davacıya 2020 yılında toplam net 387.369,06 TL reyon büyütme bütçesi ve reyon büyütme primi faturası düzenlendiğini, bu fatura tutarlarının 174.185,63 TL’si reyon büyütme primi olarak 2019 yılına ait hakedişten bakiye kalan tutar, 17.250,00-TL’lik kısmı ise 2018 yılında açılan mağazalardan kaynaklı olarak tahakkuk eden Reyon Büyütme Bütçesi olduğunu, bakiye 195.933,43 TL ise; davalı şirketin 2020 yılında davacı firmadan toplam ürün net alım tutarı 1.184.539,00TL olup, 9616,5 prim hakedişi karşılığını oluşturduğunu, davalı şirket tarafından düzenlenen faturaların haklılığı ve davacını iddiasının aksine davacıya fazladan bir bedel fatura edilmediği yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, davacı taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında kabulünde olan reyon büyütme bütçesi ve reyon büyütme primlerinin ilgili yıl içerisinde davacı firmaya fatura edilmemesini, davalı şirketin haklı alacağından feragat ettiği şeklinde yorumlamakta ve bir önceki yıldan devreden hak edişleri hesaplamaya dahil etmeyerek hatalı ve eksik bir yorumlama ile alacaklı olduğunu iddia ettiğini, ancak davacının işbu iddiaları haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı şirket tarafından düzenlenen işbu faturalar taraflar arasında akdedilen sözleşme şartlarına uygun olarak düzenlendiğini, nitekim işbu kapsamda, davacı firma ile defaatle yapılan görüşmelerde, davalı şirket tarafından düzenlenen hangi faturaya itiraz ettikleri sorulmuşsa da, davacı işbu yönde herhangi bir beyan veremediğini, davacı tarafından hangi faturaya hangi dönemde düzenlenen faturalara itiraz ettikleri açıklanamadığından huzurdaki davaya konu uyuşmazlık hasıl olduğunu beyan etmiş, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER: Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağı, 2014, 2017, 22/08/2018 tarihli 22/05/2019 tarihli Tedarik Sözleşmeleri, Ticaret Sicil Kayıtları, Taraf Şirketlerin 2018-2019 Yıllarına İlişkin BA-BS Formları, Faturalar, Ticari Defter ve Belgeler, —-Noterliği’ne Aite 29/06/2020 Tarih —– Yevmiye Numaralı ihtarnamesi, —-Noterliğinin 10.11.2020 tarih ve —–yevmiye numaramı ihtarnamesi, Reyon Büyütme Bütçesi ve Primi Faturalarına ilişkin CD Halinde Excel Tablosu, Bilirkişi Raporları ve dosyadaki diğer tüm bilgi ve belgeler.
İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI :
Dava, Alacak (Tedarik Sözleşmesi Kaynaklı) istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince davanın niteliğine ve değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322. maddeleri gereğince basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak öncelikle resen gözetilmesi gereken başta arabuluculuk dava şartı olmak üzere HMK’nin 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartları, taraf sıfatı ve harç gibi hususlar incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek, deliller toplanmış, tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmada hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre uyuşmazlığa konu somut olaya gelince; davacı şirket ile davalı şirket arasında 2014, 2017 ve 22/08/2018 tarihli tedarik sözleşmesi imzalandığı ve akabinde son olarak 22/05/2019 tarihinde taraflarca yeni bir tedarik sözleşmesi akdedildiği dosyada mevcut sözleşme örneklerinden ve tarafların beyan ve kabullerinden mütevellit sabittir. Mahkememizce açılan işbu dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraf vekillerince gösterilen tüm deliller toplanmış, işin niteliği gereği uyuşmazlığın çözümüne etki edecek gereken tüm bilgi ve belgeler ilgili yerlerden celbedilmiştir. Akabinde öncelikle taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu kapsamda faturalar düzenlendiği anlaşılmakla, 6102 Sayılı TTK’nin 83-85 maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nin 222. maddeleri kapsamında öncelikle davacının muamele merkezi olan —– Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) talimat yazılarak davacının t ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına karar verilmiş ve bu minvalde dosya fiziki olarak —- gönderilmiştir. —-.Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan işlemler sonucunda mahkememizce—– Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen Bilirkişi SMMM —— tarafından davacının ticari defterleri ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 21.02.2022 tarihli raporda özetle; Davacı ve davalı arasında bulunan Tedarik Sözleşmesi 2019 yılında yenilenmiş ve 2018 yılımda uygulanan Reyon Büyütme Bütçesi olan S00 Euro (5,75 sabit Kuru ile 2.875.-TL) yerine 2019 yılında net alım rtakamı üzerinden 9416,5 Reyon Büyütme Primine dönüştürülmüş ve Reyon Büyütme Bütçesinin kaldırıldığı, Davalt tarafından 2018 Yılına ait Reyon Büyütme Bütçesine ait ödemelerin 2019 yılında faturalandığı dönemsellik kavramına aykırılık bulunduğu, faturaların normalde mağaza giriş tarihi itibari ile 7 gün içerisinde düzenlenip davacıya teslim edilmesinin gerektiği, 2019 yılında ve 2020 yılmda hem Reyon Büyütme Bütçesi hem de Reyon Büyütme Priminin hesaplandığının tespit edildiği bu nedenle takdir mahkemenin olmak üzere 2019 ve 2020 yılma ait Reyon Büyütme Bütçesine ait yapılan hesaplamaların iptali halinde yapılan hesaplama sonucu davalının davacıya 65.498,97 4 9418 kdv (11.,789,81) >77268.78.-TL—– tarafından davacıya fazla fatura düzenlediğinin tespit edildiği görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporunun taraf vekillerine tebliğine müteakip yapılan itirazlar üzerine bu kez dosya bir SMMM ve bir Türk Borçlar Hukuku alanında nitelikli hesaplamalar uzmanından oluşan bir heyete verilerek rapor istenmiştir.— Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen Bilirkişi SMMM —–ve Doç. Dr.—– tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 26.06.2022 tarihli raporda ise özetle; Taraflar arasında 2014 yılından itibaren “Tedarik Sözleşmesi” isimli sözleşmelerin imzalanmış olduğu, bu sözleşmelerin TBK m. 133 anlamında yenileme niteliğinde olmadığı, sözleşmede değişiklik niteliğinde olduğu, Davalı tarafın davacıdan 22/5/2019 tarihine kadar “Reyon Büyütme Bütçesi”, bu tarihten itibaren “Reyon Büyütme Primi” talep edebileceği, Bir alacak hakkı muaccel olmasına rağmen alacaklının bu hakkını fatura konusu etmemesinin alacak hakkını sona erdirmeyeceği, alacaklının sözleşme değişikliğinden önceki muaccel olmuş alacak hakkını değişiklik sonrası faturalandırmasının mümkün olduğu, talimat raporunda davalının davacıya toplam 77.288,78 TL fazla faturalandırma yaptığının tespit edildiği yönünde görüş bildirilmiştir. Anılan bilirkişi raporunun da taraf vekillerine tebliğine müteakip her iki taraf vekili tarafından itiraz edilmiş ve mahkememizce de raporun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı değerlendirilmiştir. Bunun üzerine işin niteliği ve uyuşmazlığın karmaşıklığı dikkate alınarak bu kez taraf vekillerine 6100 Sayılı HMK’nin 273.maddesi gereğince bilirkişiye sorulacak sorular hakkında süre verilemek ve bu konudaki beyanların alınmasına müteakip celse arasında ayrı bir ara karar ile dosya alanında uzman akademisyen iki kişiden oluşan bilirkişi heyetine verilerek rapor düzenlemesi istenmiştir. —-Bilirkişilik Bölge Kurulu listesinden resen seçilen Bilirkişi Prof.Dr.—– ve Prof.Dr. —— tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 26.09.2023 tarihli raporda ise özetle; davalıya 22.05.2019 tarihinden sonra giriş yaptığı mağazalar için de eski sözleşmeye göre Reyon Büyütme Bütçesi faturası düzenlendiği, Reyon Büyütme Primleri için 2019 ve 2020 yıllarında ayrı ayrı fazla hesaplama ile fatura kesildiği, Fazla yapılan faturalandırmanın; 54.625,00 TL * KDV REYON BÜYÜTME BÜTÇESİ 129.940,15 TL * KDV REYON BÜYÜTME PRİMİ (2019 ve 2020 YILI )184.565,15 TL * KDV FAZLA KESİLEN FATURA BEDELİ (TOPLAM217.786,88 TL) Davacıın toplam alacağıın (KDV DAHİL OLMAK ÜZERE) 217.786,88 TL olduğu, ( TALEP 174.462,00 TL) yönünde hesap ve görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, rapora karşı davacı vekili tarafından genel beyan dilekçesi sunulmuş ,davalı vekili tarafından ise yine itiraz dilekçesi verilmiştir. Mahkememizce işbu bilirkişi raporunun gerekçeli ve yeterli olduğu kabul ve takdir edilerek ek rapor veya başkaca rapor alınmasına gerek görülmemiştir. Mahkememizce bilirkişi heyet raporunun taraf vekillerince sorulan soruları da karşılar nitelikte ayrıntılı , gerekçeli, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu ve raporun her açıdan uyuşmazlığı izale edece nitelikte olduğu tespit edilmiş, bilirkişi raporunda belirlenen miktarın dava konusu edilen miktardan daha fazla olduğu anlaşılmıştır. Bu minvalde özellikle davalı tarafın savunması bilirkişi raporunda da yer verildiği üzere ; taraflar arasındaki ticari ilişkinin başladığı 2014 yılından itibaren Reyon Büyütme Büyütme Bütçesi/Primi faturalarının sürekli olarak düzenlenmesi ve bu faturalara davacı firma tarafindan itiraz edilmemesine göre taraflar arasında söz konusu faturalarn gecikmeli olarak kesilmesine ilişkin ticari teamül oluştuğu, esas burada davacı tarafından yapılan satışlardan yapılan bir iskonto ortaya çıkmakta olup, işin bir mal veya hizmet niteliğinde olmadığı, söz konusu faturalara itiraz edilmemesi ve ticari defterere kaydedilmiş bulunmasının bir önemi bulunmadığı düşünülmüştür. Binaenaleyh, davacı şirketin davasını, TMK’nin 6 ile HMK’nin 190, 194, maddeleri gereğince sözleşme ilişkisi, davacının ticari defter ve belgeleri, genel olarak mevcut bilirkişi raporları ve özellikle hükme esas alınan 22.09.2023 tarihli Prof.Dr.—-tarafından hazırlanan raporu ile burada anılan diğer durum ve deliller karşısında açıkça ispatladığı sonuç ve kanaatiyle taleple bağlılık ilkesinden hareketle, tarafların sıfatına göre faiz tür ve oranı ve temerrüt olgusu da gözetilmek suretiyle davanın kabulü ile, 174.462,00 alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birliket davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. (AY,138/1, TMK,6., HMK, 26., 33., 266.,vd, 190, 194) 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1 maddesi gereğince davalı şirket sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. maddeleri gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın kabulü ile, 174.462,00 alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birliket davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 11.917,50 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 2.979,38 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 8.938,12 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 2.979,38 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 4.300,00 TL bilirkişi ücreti, 259,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 7.606,18 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanununun 164/5 maddesine göre davacı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 27.913,92 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına)
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —–Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.