Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/32 E. 2022/251 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/32 Esas
KARAR NO : 2022/251

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —— — gerçekleştiren bir firma olduğunu, — gerçekleştirdiğini, 3 günlük (— —- hizmeti sağladığını, borçlu firmaya sağlanan — hizmeti sonrası ——-, bu alınan hizmete ilişkin davalı firmanın çalışanı dava dışı—– imzalandığını, bu hizmete ilişkin olarak 24.01.2020 tarihli faturanın da (ödenmeyen fatura) teslim edildiğini, davalının aldığı mallardan doğan borcunu iki ay sonra ödediğini, teknik — faturasından doğan borcunu ise hiç ödemediğini, müvekkilinin, ödeme konusunda davalı firma yetkilisine bildirimde bulunduğunu ancak davalı firmanın önce ödeme yapacağını belirterek süre talep ettiğini daha sonra da telefonlara cevap vermediğini, müvekkilin alacağı için—- dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu firmanın itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, bu sebeplerler davanın kabulü ile davalının yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama başlangıcı ve sırasında oluşan, bütün harç, masraf, vekalet ücreti, sair giderler ve avukatlık ücretinin karşı tarafa tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Deliller
— sayılı dosyasının —–alınmıştır.
— cevabı dosya arasına alınmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi raporu dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. Maddesine göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce dava dilekçesi, —- —takip sayılı dosyası, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre, taraflar arasında ticari hizmet ilişkisinden kaynaklı cari hesap alacağına dair ticari ilişki mevcut olduğu, davacı tarafça alacağına ilişkin—esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya, defter inceleme günü belirlenerek ve gerekli ihtaratlar yapılarak mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş; defter inceleme gün ve saatinde tarafların defterlerini hazır bulundurduğu,— havale tarihli rapora göre dosyadaki bilgi, belge, faturalar,—–ve ibraz edilen — ışığında, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve lehlerine delil teşkil ettiği, davacının, — tarihi itibariyle davalıdan— olduğu, taraflar arasında öteden beri ticari ilişkinin olduğu ve — açılış kayıtlarında, davacı taraf ile davalı tarafın 1— alacak/borç hususunda mutabık olduğu, davalı şirketin kayıtlarına göre, davalı şirketin davacı şirketten —tarihi itibariyle — alacaklı olduğu, tarafların cari hesap bilgilerinin — kadar birbirini doğruladığı, — tarihinde davacı şirketçe keşide edilen — — bedeli açıklamalı faturanın, davalı şirket tarafından ticari defterlerde kayıt altına alınmadığı rapor edilmiş olup, bilirkişi raporunun bu yönleriyle gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça tanık dinlenilmesi ve —- müzekkere yazılması talep edilmiş ise de, söz konusu delillere yönelik verilen kesin sürede davacı tarafça herhangi bir işlem yapılmamış olduğundan, bu deliller yönünden mahkememizce herhangi bir işlem yapılmasına yer olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
16.11.2021 tarihli celsede davacı taraf yeniden tanık dinletme talebinde bulunmuş, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde yemin deliline başvurulacağı belirtilmiş, duruşmada;
“Dosya incelendi.
G.D:
1-Tanık dinlenmesi ve — yazılması taleplerinin dosyaya bir yenilik katmayacağı, tanıkların ve ———- hususundaki delilin kesin süresi içinde dosyaya sunulmadığı anlaşılmakla tanık dinlenmesi ve—müzekkere yazılması taleplerinin reddine,
2-Davacı tarafın yemin deliline dayandığı anlaşılmakla yemin delili hususunda açıklama yapması ve— dosyaya sunması için 6100 sayılı HMK 225 vd.maddeleri uyarınca iki hafta kesin süre verilmesine, aksi takdirde yemin deliline başvurmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına,(ihtarat yapıldı)
3-Bir üstteki ara karar gereği kesin süresi içinde ara karar gereği yerine getirildiği takdirde davalı tarafa 6100 sayılı HMK 228.maddesi uyarınca yemini eda etmek üzere meşruhatlı davetiye çıkarılmasına, çıkarılacak yemin davetiyesine “HMK’nın 228. Maddesi uyarınca ekli yemin metninde yemin teklif edilen hususlar gösterilmiştir. Geçerli bir özrünüz olmaksızın yemin için tayin edilen gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediğiniz veya gelip de yemin eda etmediğiniz veya yemini eda etmekten kaçındığınız takdirde yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağınız ihtar olunur.” hususlarının şerh edilmesine,”
Şeklinde ara kararlar oluşturularak, dayanılan yemin deliline başvurulacağının belirtilmesi üzerine duruşmada kurulan ara kararlar gereği süresinde yemin metni dosyaya sunulmuş, davalı tarafa HMK 228 ihtaratlı duruşma gün ve saatini bildirir yemin metni tebliğ edilmiş;
—- tarihli celsede;
“…
Davalı vekili tarafından mazeret dilekçesi ile birlikte yemin eda edecek olan şirket yetkilisi —— olduğundan bahisle gelecek celse hazır edileceğinin beyan edildiği görüldü.
Celse arasında davacı vekili tarafından yemin metninin sunulduğu, davalı tarafa yemin metninin tebliğ edildiği görüldü.
Davacı vekilinden soruldu: Biz sunulan mazereti kabul etmiyoruz, sunulan —- tarihli olup yemin edilecek gün aylar öncesinden karşı tarafa tebliğ edilmiştir, sunulan evrakların geçerliliği bulunmamaktadır, karşı tarafın —- çıkışına dair —- bulunmamaktadır, bu sebeple karşı taraf yemini eda etmemiştir, davamızın kabulüne karar verilsin, dedi.
G.D:
1-İçinde bulunulan pandemi süreci dolayısı ile mahkemelerin dosyaların çokca yığıldığı ve duruşmaların icra edilemeyerek ötelendiği, davanın basit yargılama usülüne tabi bir dava olduğu, gerekli tebligatların yapılarak taraf teşkilinin sağlanmış olduğu, yargılamada hedef sürenin sağlanması, usul ekonomisi ilkeleri, sunulan mazeret ekinde yurt dışına giriş çıkışı gösterir herhangi bir kaydının bulunmaması ve karşı tarafın beyanı bir bütün olarak gözetilerek davalı vekilinin mazeretinin reddine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olundu.
Davacı vekilinden soruldu: Davamızın kabulüne karar verilsin, karşı taraf yemin eda etmediği için yemin metnindeki tüm vakaları ikrar etmiş sayılmıştır, dedi.
Dosya incelendi.
Dosyanın aydınlandığı, HMK 320 gereği tahkikatın bittiği, davanın basit yargılama usulüne tabi bir dava olup dilekçeler teatisinin ve taraf teşkilinin sağlandığı, 7251 sayılı kanun ile getirilen değişikliğe uygun olarak sözlü yargılama duruşması için ayrı bir gün tayinine yer olmadığı anlaşılmakla sözlü yargılamaya geçildi.
Davacı vekilinden son sözü soruldu: Davamızın kabulüne karar verilsin dedi.
Dosya incelendi.
Araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı anlaşıldı. Açık yargılamaya son verildi.”
Şeklinde ara kararlar oluşturularak, davalı tarafın yemin edası için duruşmada hazır bulunmadığı, her ne kadar yemin edecek şirket temsilcisinin —– olduğundan bahisle mazeret sunulmuş ise de, sunulan mazeret ekinde —-herhangi bir kaydının bulunmaması da nazara alınarak sunulan mazerete itibar edilmemiş, davalı tarafın, yasa gereği yemin metnindeki tüm vakaları ikrar etmiş sayılması gerektiği göz önüne alınarak ve neticede bu usuli işleme bağlı olarak davacı tarafın davasının kabulüne, 3095 sayılı yasaya göre faaliyetin ticari iş sayılması ve avans faizi talep edilebilmesinin mümkün olduğu tespitiyle beraber (takip talebiyle bağlı kalınarak yıllık %13,75 oranında ve değişen oranlarda ticari faiz uygulanmasına), davalının ——–işlemiş faiz olmak üzere) üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan davacı tarafça davalıdan icra inkar tazminat talebinde bulunulmuş olup 5.308,14 TL asıl alacağın likid olması karşısında 2004 sayılı İİK’da yer alan İcra İnkar Tazminatının yasal koşulları oluştuğundan talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Son olarak belirtmek gerekir ki 492 Sayılı Harçlar Kanununun;
”…
İLAMSIZ TAKİPLERDE PEŞİN HARÇ:
Madde 29 – İlama dayanmıyan takip isteklerinden alacak miktarının binde beşi peşin alınır.
Peşin harçlar takip sonunda alınacak asıl harca mahsup olunur.
İlama dayanmıyan takiplerde alacaklı mahkemeye müracaata mecbur kalırsa, peşin alınan harç kendisine iade olunur. Veya alacaklının isteği üzerine mahkeme harçlarına mahsup edilir.
…”
şeklindeki ilgili maddesinde yer alan söz konusu düzenleme, derkenar yazısı ve icra dosyası kapsamına göre davacı tarafın takibi başlatırken 27,83 TL peşin harç yatırmış olması, eldeki davanın söz konusu derkenara bağlı olarak açılmış olması karşısında söz konusu takip için yatırılan peşin harç miktarı da işleme tabi tutulmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
2-Davalının ——esas sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, toplam 5.565,62 TL (5.308,14 TL asıl alacak, 257,48 TL işlemiş faiz olmak üzere) üzerinden takibin devamına, asıl alacak 5.308,14 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %13,75 oranında ve değişen oranlarda ticari faiz uygulanmasına,
3-İİK 67/2. maddesi gereğince 5.308,14 TL asıl alacak üzerinden %20 oranında belirlenen 1.061,63 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Gerekçede açıklanan sebeple, karar tarihi itibariyle alınması gereken 380,19 TL nispi karar harcından, Mahkeme veznesine yatan 67,22 TL peşin harç ile İcra veznesine yatan söz konusu 27,83 TL’nin toplamını oluşturan — mahsubu ile EKSİK 285,14 TL’nin davalıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
5-Gerekçede açıklanan sebeple davacı tarafından İcra veznesine ve Mahkeme veznesine yatırılan söz konusu peşin harçlar da dahil olmak üzere davacı tarafından yapılan toplam 95,05 TL harç gideri, 850,00 TL bilirkişi ücreti ve 113,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.058,05 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile ———- hazineye irad kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan—– ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibarıyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.