Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/317 E. 2023/772 K. 13.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/317
KARAR NO : 2023/772

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/05/2021
KARAR TARİHİ : 13/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket—– Şirketi, Türkiye’nin önde gelen ve en çok satılan elektrikli araç markalarından biri olduğunu, bu kapsamda elektrikli motosiklet, elektrikli bisiklet, scooter ve benzeri araç modelleri ürettiğini, şirket araçların üretimi esnasında gerekli olan bazı parçaları çin ve diğer dış ülkelerden temin etmekte ve uluslararası nakliye hizmeti veren şirketlerle anlaşarak ürünlerin taşınmasını gerçekleştirdiğini, davalı şirket,—– Şirketi de uluslararası Kurye dağıtım hizmetleri şirketi olduğunu, dosya konusu somut olay müvekkili şirket, davalı—– Şirketi’ne 2015 yılında abone olduğunu ve yurt dışında nakliye işlemlerini davalı şirket eliyle gerçekleştirmeye başladığını, dosya konusu somut olayda müvekkili şirket—– model elektrikli bisiklet üretimini kullanmak üzere —– isimli çin menşeili şirketten 3084 adet katlama aparatı aldığını ve iş bu ürünün taşınması için davalı —- Ile anlaşma sağlandığını, sipariş edilen ürünlerin navlun toplamı 7439 lira 70 kuruş, toplam mal bedeli 740,16 USD, ürün birim fiyatı 0,24 USD, toplam kargo ağırlığı 74 kilogram teslimatı planlanan toplam 3084 adet olduğunu, anıl alınan toplam 3084 adet ürün 2 ayrı kolye paylaştırarak 16 12 2020 tarihinde —- aracılığıyla—- yola çıktığını ve 21.12.2020 tarihinde kargoda—-teslim edildiğini, 22.12.2020 tarihinde iş kolilerden yalnızca 1 tanesinin müvekkile teslim ettiğini, ürünlerin yer aldığı ikinci koli yaklaşık 2 hafta boyunca teslim edilmediğini, bunun üzerine 06.01.2021 tarihinde —— kayıp bildirimi oluşturulduğunu, yine aynı tarihte davalı şirket—– kayıp bildirimi yapıldığını, ayrıca 11. 01 .2021 tarihinde —– aciliyet kayıp bildirimi de oluşturulduğunu, 1 ay süren görüşmeler akabinde 22.01.2021 tarihinde davalı şirkette yönetici tarafından kargonun bulunamadığı ve kayıp statüsünde olduğu bilgisi müvekkili şirket ile iletildiğini, davalı —–taşıma sözleşmesi ile ilgili yasa hükümlerine aykırılık nedeniyle sorumluluğu bulunduğunu, bu nedenlerle müvekkili şirketin uğradığı zarara ilişkin(alacak belirli hale geldiğinde artırılmak üzere) şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kesinlikle kabul etmemek kaydıyla; davacı dava dilekçesi içeriğinde doğduğunu iddia ettiği zararlarını açıkça belirttiğini, davacının kendi beyanlarından dava değerinin belirlenebilir olduğunu, davacının zarara uğradığını iddia ettiği bizzat kendi beyanları nazara alındığında HMK’nın 117/1 maddesi kapsamında davanın açıldığı tarihte alacağın miktar veya değerini tam ve kesin olarak belirlemesinin kendisinden beklenememesi veya bu durumun imkansız olması şartlarından biri gerçekleşmediğini, dolayısı ile davacının işbu davayı usul hukuku açısından belirsiz alacak davası olarak açmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin somut olayda sınırlı sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafından gönderinin tamamı için doğrudan ve dolaylı zararların tazmininin talep edilemesi hukuka ve uluslararası taşımacılık kurallarına açıkça aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusu gönderinin çıkış adresinin —- olması nedeniyle bu ilişkinin uluslararası bir taşıma ilişkisi olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu ilişkide uluslararası taşıyıcı olduğunu, gönderinin geliş-varış yeri devletlerinin uluslararası sözleşmelere tabi olması ile uyuşmazlığın çözümünde 1929 tarihli Varşova Konvansiyonu (“Varşova Sözleşmesi”) ve Protokolleri ile 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi’nin (“Montreal Sözleşmesi”) uygulanacağını, davacının —–konşimento numaralı gönderisi için özel bir fayda beyanında bulunulmadığını ve gönderisinin sigortasız olduğu da gözetildiğinde somut olayda müvekkili şirketin sadece sınırlı sorumluluğundan söz edilebileceğini, davacının müvekkili şirketten doğrudan ve dolaylı zararlara ilişkin herhangi bir tazminat talebinde bulunması mümkün olmadığını, müvekkili şirketin somut olayda sınırsız sorumluluğu olduğundan bahsetmek mümkün olmadığını, davacının iddia ve taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydıyla; dosyada müvekkili şirketin kastı ya da kasta yakın kusurlu eyleminin olduğunu ortaya koyan hiçbir delil ve bilimsel, objektif bir tespit de bulunmadığını, bu nedenlerle; davanın esastan reddine, yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:
Ticaret sicil kayıtları, —– yazı cevabı, bilirkişi raporu.
01/12/2021 tarihli —– yazı cevabının “…21/12/2020 tarihinde —– irsaliye numarası ile—– şubesinde —-şubesine 2 paket olarak gerçekleştirilen—- göndericili,—-alıcılı kargo bilgileri tespit edilmiş olup söz konusu kargonun 1 paçasının şuan için akıbetinin belirlenemediği, araştırmanın tüm birimlerimizce sürdürüldüğünü ancak olumlu yanıt alınamamış olduğu iletiriz.” şeklinde olduğu görülmüştür.
SMMM bilirkişi, Taşımacılık alanında uzman bilirkişi ve trafik bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi kök raporunda özetle; tarafların dava konusu ihtilafı kapsayan defter bilgilerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak yasal süresi için de beratlarının verilmiş olduğu ve kesin delil olma vasfı taşıdığı, davacı muavin defter kaydının dava tarihinde 143,53 TL alacak kaydı verdiği, davalı tarafın defter kaydının ise dava tarihinde 786,87 TL borç kaydı verdiği, 16/12/2020 tarihli ve —– konşimento numaralı 740,16 USD lik 3084 adet ürünler göndericisinin—- alıcının ise —– olduğu, davalının tam sorumluluk ile hesaplama sonucu navlun bedelinin davalı tarafça kabul edilen iade faturası ile alacağın konusuz kaldığı, 2160 adet kaybolan malın 3.830,94 TL + kaybolan ürünler için katlanılan verginin 2.203,19 TL + ikame amaçlı alınan ürünler için katlanılan taşıma bedeli + 2.952,65 TL ek navlun ile miktarlarının toplamının 8.986,79 TL tutarında olduğu, işlemiş avans faizi ile hesaplama sonucunda 380,50 TL olarak hesaplandığı, somut olayda taşımanın havayolu taşıması dahil —taşıma olduğu, bu nedenle zararın meydana geldiği aşamanın bilindiği ve kayıp olgusunun karayolu taşıma adımında meydana geldiği için TTK m.880 ve m.886 hükümlerine göre sorumluluk esas olduğu, —– Konvansiyonu hükümlerine göre tazminat değerlendirmesinde de tazminat miktarının değişmediği, zira sınırlı sorumluluk tavanının dahilinde kalan zarar tespit edilmiş olduğu görülmüştür.Heyete bir borçlar hukuku alanında uzman nitelikli hesap uzmanı bilirkişi de eklenmek suretiyle oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafından mahrum kalınan kar ile sair giderlerin aşağıdaki şekilde olduğu tespit edilmiştir.
-5 aylık mahrum kalının satılamayan emtiaların kaynaklı finanse edildiği ve finansman maliyetinin 325.793,91 TL,
-Navlun , mal bedeli, vergi nin finansman maliyetinin 300,21 TL,
-Personel maliyetinin 150.031,40 TL,
-Sair giderlerin 32.590 TL olmak üzere toplam 508.715,52 TL.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, davalı şirket tarafından taşınan davacı tarafa ait emtianın taşıma sırasında zayi olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Somut olayda; davacı şirketin —- isimli —-menşeili şirketten 3084 adet katlama aparatı satın aldığı, ürünlerin taşınması için davalı şirket ile anlaşma sağlandığı, sipariş edilen ürünlerin navlun bedelinin 7439,70 TL, toplam mal bedleinin 740,16 USD, ürün birim fiyatının 0,24 USD, toplam kargo ağırlığının 74 kg ve ürün adedinin 3.084 olduğu, 3.084 ürünün 2 koli halinde 16.12.2020 tarihinde —–yola çıktığı, 22.12.2020 tarihinde kolilerden yalnızca birinin davacı tarafa teslim edildiği yapılan tüm aramalara rağmen kolilerden birinin bulunamadığı görülmüştür.
6102 sayılı TTK’nın 875 ve 879. maddeleri uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan; kendi adamlarının, taşımanın yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin görevlerini yerine getirmeleri sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi sorumludur.
TTK’nın 876 ve 878. maddelerinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma hallerinden birisinin bulunduğunu kanıtlayan taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Taşıyıcının zarardan sorumlu olduğunun kabulü halinde ise; TTK’nın 882. maddesine göre, 880. ve 881. maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır.
Gönderinin münferit parçalarının zıyaı veya hasarı halinde taşıyıcının sorumluluğu; gönderinin tamamı değerini kaybetmişse tamamının, gönderinin bir kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden kısmının net olmayan ağırlığının her bir kilogramı için 8,33 Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile sınırlıdır. Genel kural, taşıyıcının zıya ve hasardan sınırlı sorumluluğunun bulunduğu şeklinde ise de, TTK’nın 886. maddesinde taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı haller düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi kök ve ek raporları bir arada değerlendirildiğinde; davalı —– firmasının —– davacı adresine taşımayı üstlendiği, taşımanın birden çok taşıma modundan oluştuğu, ana taşıma süreci havayolu ile ifa edildiği, akabinde taşımanın karayolu ile devam ettiği ve neticeten dava konusu kolilerden birinin taşıma sırasında tamamen zayi olduğu,— ve Türkiye’nin 1999 Montreal Konvansiyonuna taraf olduğu, hava yolu ile taşımadan kaynaklanan uyuşmazlıklarda Montreal Konvansiyonunun uygulanması gerektiği, dava konusu 1 kolinin hava yolu taşıması sırasında değil yurtiçinde —- ile karayolu ile taşınması sırasında zayi olduğu, bu hususun —–yazı cevabı ile de doğrulandığı, bu haliyle TTK 902 ve 903 maddeleri gereği somut olaya Montreal Konvansiyonunun değil TTK hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu kapsamda yapılan hesaplamada davacı tarafın dava konusu olay nedeniyle toplam 508.715,52 TL zararının oluştuğu, taşımaya konu emtianın kargo ile taşınırken kaybedilmesinin ağır kusur ya da pervasızca ve zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle yapılan bir ihmal ya da hareket olarak değerlendirilmesi gerektiği, zira davalının taşımacılık sektöründe faaliyet gösterdiği ve basiretli bir tacir gibi davranması aksi durumun sonuçlarına katlanması gerektiği, bu haliyle davalı tarafa tam ve sağlam olarak teslim edilen yükün aynı şekilde teslim borcunun tam olarak yerine getirilememiş olduğu, davalının yüke özen mükellefiyeti devam ederken oluşan zarar sebebiyle davacıya karşı sorumlu olduğu ve TTK’nın 886. Maddesi gereği taşıyıcının sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağı, davalının bilirkişi raporu ile tespit edilen 508.715,52 TL zararın tamamından sorumlu olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 508.215,52 TL nin 14.06.2023 tarihinden itibaren (500,00 TL’lik kısım bakımından arabuluculuk son tutanak tarihi olan 26.02.2021 tarihinden itibaren) işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 34.716,20 TL karar ve ilam harcından baştan alınan 285,99 TL peşin harç ve 8.870,00 TL tamamlama harcının mahsubuyla bakiye 25.560,21 TL karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 285,99 TL peşin harç ile 8.870,00 TL tamamlama harcı toplamı olan 9.215,29‬ TL ile yargılama gideri olarak yapılan 4.108,2‬0 TL’nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 77.150,17 TL nispi vekalet ücretinın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.680,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,) Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.