Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/307 E. 2021/815 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/307 Esas
KARAR NO : 2021/815

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalının müvekkili —- bedeli iade borcu bulunduğundan müvekkilinin davalı ile görüşmelerinden netice alamaması nedeniyl— söz konusu bedeli takibe konu ettiği, davalı şirketin icra dosyasına haksız olarak müeccel hale gelmiş borcunun bulunmadığından bahisle itiraz ettiği ve takibin durduğu, işbu itiraz sonrasında taraflarınca– arabuluculuk neticesinde de davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığı, davalı ile takip — sağlanamadığı ileri sürülerek davalarının kabulü ile itirazın iptali ile takibin devamına, davalın % 20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
CEVAP : Davalı cevap vermemiştir.
DELİLLER:– sayılı dosyası UYAP ekleri, — dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş ve tarafların sulh olmaması — başvurmaması nedeniyle uyuşmazlık belirlenerek işin esasının incelemesine geçilmiştir.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(—Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, — alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.— Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın — yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.–)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının ——- dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Davaya konu — incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile örtüştüğü görülmüştür.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, taraflar arasında araç alım-satımına dayalı ticari ve hukuki ilişki bulunduğu ve bu kapsamda davacı tarafından bahse konu araç alımı ile ilgili davalıya — verdiği ücretin iade edilmemesi üzerine davacı tarafından bu alacağa ilişkin olarak ilamsız icra takibi başlattığı, davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğu ve yasal süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın tüm delilleri toplanmış, davalı taraf ise davaya cevap vermemiştir. Davacı vekili tarafından verilen 08/11/2021 tarihli beyan dilekçesinde davalı tarafından ——yatırıldığı ve bu ödeme de işbu davaya konu icra dosyasına ödeme olarak bildirildiği belirtilmiştir. Dosyaya sunulan makbuz da davacının beyanını doğruladığı, davalı dava ve takip konusu kapora bedeli olan 10.000,00 TL’yi davacı vekilinin hesabına havale ettiği anlaşılmıştır.
İddia, cevap, —- tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 156’ıncı maddesindeki “..açıkca cayma tazminatı olduğu şart edilmedikçe kapora, —- olamayacağından akdi bozmakta haklı olsun olmasın onu veren — açıkça cayma bedeli olarak nitelendirmemesi, verilen kaporanın ön ödeme olarak değerlendirilmesi ve satış vuku bulmadığına göre iadesi gerektiği, Borçlar Kanunu’nun 177/1. maddesinde “Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, — olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır.” düzenlemesine yer verildiği, davalı hesabına yatırılan—olduğunun kabulü gerektiği, —davacı tarafça değil davalı tarafından ispatı gerektiğinin açık olduğu, davacının ödediği paranın açıkça — olduğunun davalı tarafça kanıtlanamadığı gibi davalı tarafından bahse konu kapora bedelinin takipten sonra davacı vekilinin hesabına havale edildiği, dolayısıyla davalının kapora bedelini davacı vekiline iade etmesinin davalının satışı gerçekleşmeyen araçtan kaynaklı davacı tarafından kendisine yapılan ödemenin pey akçesi olduğunu ikrar ettiği anlaşılmış olup davanın davanın kabulüne karar verilmiştir. —
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan 2.000,00 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderleri, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinın 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi — arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
Davalının ——– sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, icra takibinin asıl alacak 10.000,00 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 2.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL karar ve ilam harcına peşin alınan 112,84 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 570,26 TL karar ve ilam harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 112,84 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı ve 25,70 TL posta masrafı olmak üzere toplam 206,34 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—. 13/1, 13/2 maddesi uyarınca 4.080 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca —davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
7-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.