Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/30 E. 2023/327 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/30 Esas
KARAR NO: 2023/327
DAVA: Sözleşmenin İptali veye Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 15/01/2021
KARAR TARİHİ: 11/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin feshinin İptali veya Maddi ve Manevi Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan ) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/03/2015 tarihinde müvekkil ile davalı şirket arasında sigorta acenteliği sözleşmesi imzalandığını, sözleşme süresince müvekkil sözleşmeden kaynaklı tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş iyi niyetli olarak acentelik görevini ifa ettiğini ve davalı şirkete kendi çabası ile binlerce müşteri kazandırdığını, bu çalışmalarından dolayı davalı sigorta şirketinin en başarılı acenteleri arasına girdiğinden defalarca yurt dışı gezilerle ödüllendirilmiştir. Tüm bu başarılı çalışmalara rağmen davalı şirket müvekkile haksız yere ihtarname çektiğni ve diğer sigorta şirketinin acenteliğini bırakmasını aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceğini belirttiğini, 28/12/2020 tarihinde mail göndererek sistem ekranına girişi engellendiğini ve akabinde ——– yevmiye sayılı ihtarnamesi ile azilname göndermiştir. Bu fesih ihtarı ile müvekkilin yıllardır süren acentelik sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini ve müvekkilin maddi manevi zarar görmesine neden olduğunu Bu fesih işlemi hukuka aykırı olduğu için sözleşmenin feshine yönelik işlemin iptali ile muarazanın giderilmesini talep ettiklerini, Davalı şirketin sözleşmeyi haksız yere ve tek taraflı feshetmesinden ötürü, müvekkil mağduriyet yaşadığını, bu mağduriyetin ve muarazanın giderilmesi için hukuki yollara başvuracak olsak da hukuki sürecin uzun sürecek olmasından ötürü müvekkilin mağduriyetinin bir nebze giderilmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, sözleşmenin feshinin dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı ile sonuçlarının durdurulması talep ettiklerini, sözleşmenin feshinin iptaline ilişkin işlemin sonucunun durdurulması için tensiple birlikte tedbir kararı verilmesine, öncelikle sözleşmenin feshinin iptali, sözleşmenin feshinin iptali mümkün değilse müvekkilinin müşteri portföyünden kaynaklı maddi zararının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın bankalar arası mevduat faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tazminine, müvekkilinin yaşadığı elem ve üzüntüden ötürü 50.000,00 TL manevi tazminatın bankalar arası mevduat faizi ile birlikte davalı şirketten tazminine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı acente tarafından müvekkili şirkete sözleşme feshinin iptali, mümkün değilse müşteri portföyünden kaynaklı maddi zararın tespiti ve manevi tazminat talepli dava yönetilmişse de davanın zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, davacı vekili tarafından müvekkili şirket aleyhine belirsiz alacak davası açıldığını, ancak davacının talebi yine kedisi tarafından belirlenebilir bir talep olduğundan huzurda görülmekte olan belirsiz alacak davasının usulden reddi gerektiğini, dava konusu olayda, davacı taraf kendi ticari işletmesi ile ilgili olarak talepte bulunmadığını, bu durumda kabul anlamına gelmemek kaydı ile hesaplamaya esas belgelerin davacı nezdinde bulunduğu ve dava konusu talebin alacak talebi olduğu da dikkate alındığında davacının iş bu dava konusu talebi belirlemesinin subjektif veyahut objektif olarak imkansız olmadığının açık olduğunu, bu nedenle davacı tarafça müvekkili şirket aleyhine belirsiz alacak davası açılmasının usul ve yasaya aykırı olup, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından müvekkili ——-aleyhine ikame olunan iş bu davada acentelik sözleşmesinin haksız surette feshedildiği iddia olunarak feshin iptali, maddi tazminat ve manevi tazminata hükmolunması talep edildiğini, davacı münsefih acentenin sözleşmesi haklı nedenle acentenin sözleşmeye aykırı olarak başka sigorta şirketlerinin acenteliğini yapması sebebiyle feshedildiğini, müvekkili şirket tarafından —– keşide nolu ihtarname ile sözleşmeye aykırı eylemlerine son vermesi, aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin ihtar edildiğini, ancak ihtara rağmen acente sözleşmeye aykırı hareketlerine devam ettiğini, bunun üzerine aykırı faaliyetlerine devam etmesi sebebiyle —- keşide nolu ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, davacının sözleşmesinin haklı nedenle acentenin kusuru ile feshedildiğini, davacının müşteri çevresinden önemli bir menfaat elde etmesi gibi bir hal de söz konusu olmadığını, ayrıca davacının sözleşmeye aykırılık nedeniyle feshedilmiş olduğundan portföy tazminatına hükmedilmesinin hakkaniyete de aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya aykırı davanın reddi ile yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

DELİLLER :——- yevmiye numaralı ihtarnemesi,— tarihli ihtarname cevabı,—- yevmiye sayılı noterlik işlemi tebliğ şerhli örneği, E/Mail , dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİNE GÖRE; VAKIA VE DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI:
Dava, 6100 sayılı TTK’nin 121/1 maddesi gereğince yapılan acentelik sözleşmesinin feshi işleminin iptali olmadığı takdirde aynı yasanın 122. maddesi ile 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16 maddesine dayalı denkleştirme (portföy) tazminatı ve 6098 sayılı TBK’nin 58.maddesine göre manevi tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince davanın değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş ve uyuşmazlık belirlenmiştir. Akabinde taraflar sulh olmaya davet ve teşvik edilmelerine karşın duruşmaya katılan davacı vekilinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri tamamlanmış ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin tahkikata ve davaya ilişkin son sözleri de alınıp zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca davada asıl talebin sözleşmenin feshinin iptaline ilişkin olması ve diğer taleplerin terditli olarak öne sürülmesi karşısında davanın asıl talebe bağlı olarak arabuluculuğa tabi olmadığı anlaşılmakla yargılamaya devam edilerek esasa ilişkin hüküm verildiği de burada ifade edilmelidir.
6102 Sayılı TTK’nin 122/4. maddesinde denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmesi gerektiği düzenlenmiş olup sözleşme davalı tarafından 25.12.2020 tarihinde feshedilmiş, dava bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde feshin hemen akabinde 15.01.2021 tarihinde açılmıştır.
Acenteliği düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK.) 102. maddesindeki (6762 sayılı TTK’nın 116. maddesi) kanuni tanım gereğince, ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir. TTK’nın acenteliği düzenleyen maddelerinde hüküm bulunmayan hâllerde aracılık eden acentelere 6098 sayılı
Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK.) simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır.Genel olarak denkleştirme (portföy) tazminatı ise, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden müvekkilinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. Uyuşmazlıkta sözleşmenin fesih tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nin 122. maddesine göre; acentelik sözleşmesinin sona ermesinde acentenin kusurunun bulunmaması koşuluyla; müvekkilin, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi, acentenin, sözleşmenin sona ermesine bağlı olarak işletmeye bağlı müşterilerle yapılmış veya yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme devam etmiş olsaydı elde edeceği ücreti talep etme hakkını kaybediyor olması ve somut olayın özelliklerine göre denkleştirme isteminin karşılanmasının hakkaniyete uygun düşmesi hallerinde denkleştirme tazminatı istenebilir. 5684 sayılı yasanın 23/16 maddesine göre de; sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi ve denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olması halinde denkleştirme tazminatı istenebilecektir. Portföy tazminatı istenebilmesi için ayrıca acentelik sözleşmesinin, müvekkilin haklı bir nedenle sözleşmeyi feshi halinden başka bir nedenle sona erdirilmesi gerekir. 6102 Sayılı TTK’nin 121(1) maddede belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesinin, taraflardan her birinin üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği, ancak sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile, haklı sebeplerden dolayı her zaman fesholunabileceği hükmü düzenlenmiştir. Acentenin denkleştirme bedeline hak kazanabilmesi için “sözleşmenin denkleştirme talebine İmkân verecek biçimde sona ermesi”, “acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da davalının önemli menfaatler elde etmesi”, “acentenin ücret kaybına uğraması” ve “denkleştirme bedeli ödenmesinin hakkaniyete uygun olması” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Yukarıda anlan yasal düzenlemeler ,yapılan yargılama ve toplanan deliler ışığında somut olaya bakıldığında; taraflar arasında ——- yevmiyeli işlemiyle sigorta acenteliği sözleşmesi imzalandığı ve işbu sözleşmenin davalı sigorta şirketi tarafından——yevmiye numaralı işlemi ile tek taraflı olarak feshedildiği sabittir. Davalı sigorta şirketinin fesih öncesinde davacıya gönderdiği ——– yevmiye numaralı işlemiyle sözleşmeye aykırı eylemlerine son verilmesinin aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin de bildirildiği anlaşılmaktadır. Bu ihtarnamede ——acentenin kendisi hissedarlardan herhangi birisi veya çalışanları ,doğrudan ve dolaylı olarak başka sigorta şirketlerinin acenteliğini alamaz ve başka sigorta şirketlerinin acentelerine tali olamaz’ hükmünün bulunduğu ve bu hüküm gereğince başka sigorta şirketlerinin acenteliğinin yapılması nedeniyle sözleşmeye aykırılığın giderilmesi aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin açıklandığı anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez acentelik sözleşmesinde anılan hükmün aynen yer aldığı mahkememizce de tespit edilmiştir. Mamafih, uyuşmazlığın temelinin sözleşmeye aykırılık nedeniyle feshin haklı olup olmadığına dayanması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nin 25,27,29 ve 31 maddeleri nazarında davacı vekilinden sözleşmenin feshi sebebi olarak gösterildiği üzere başka sigorta şirketlerinin acenteliğinin yapılıp yapılmadığı hakkında açıklama yapılması istendiği halde verilen süre ve dahi tahkikat tamamlanıncaya kadar bu konuda bir açıklama yapılmamıştır. Kaldı ki, davalı taraf ihtarnameye verdiği cevapta sigorta şirketinin gösterdiği fesih sebebini zımnen kabul etmiş durumdadır. Böylece tarafların tacir sıfatı, sözleşme serbestliği ilkesi ve dürüstlük kuralı gereğince asıl sözleşmenin geçerli olduğu, geçersizliğe ilişkin herhangi bir husus ileri de sürülmemesi karşısında; davacının sözleşmeye aykırı davrandığının sabit olması nedeniyle sigorta şirketi tarafından yapılan feshin TTK’nin 121/1 maddesi ışığında haklı ve hukuka uygun olduğu değerlendirilmiştir. Binaenaleyh, davacının sözleşmenin feshinin iptali veya maddi ve manevi tazminat taleplerinin yasal koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatiyle; TMK, 6 ve HMK, 25, 27, 29 31, 190 ve 194, maddeleri nazarında ispat edilemeyen ve yerinde görülmeyen davanın her bir talep yönünden ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden ise 326/1. maddesi gereğince tamamen aleyhine hüküm verilen davacı taraf sorumlu tutulmak ve HMK’nin 110 ve 111. maddeleri gereğince davaların yığılması ve terditli olarak öne sürülen talepler nedeniyle ayrı ayrı harç ve vekalet ücretleri hesap ve takdir edilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davacının Sözleşmenin Fesih İşleminin İptali ile Maddi ve Manevi Tazminat davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
2-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-)Harçlar Kanunu gereğince her bir talep yönünden ayrı ayrı alınması gereken 179,90 TL’şer karar ve ilam harcının (539,70 TL) peşin alınan 870,96 TL harçtan mahsubuyla bakiye 331,26 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için, sözleşmenin feshinin iptali talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. II.Bölüm 9. maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin ve 11,50 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için, maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1,13/2 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 1.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için, manevi tazminat talebi yönüden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 10/3-4 maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Davalı tarafından kendisini vekille temsil ettirmek dışında (HMK’nin 323/1/ğ) yapılmış başka bir yargılama gideri bulunmadığından işbu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansın yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda ; 6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; —– Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/05/2023