Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/3 E. 2021/433 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/3 Esas
KARAR NO : 2021/433

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/01/2021
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :/
DAVA/TALEP ;
Davacı dava dilekçesinde özetle—– numaralı——— dava dışı —- günü ——- —– seyir halinde iken önünde trafik yoğunluğundan dolayı duran dava dışı ————– Plakalı aracın arka tarafına çarparak —— olan davalı şirket tarafından ——- duramayarak müvekkili olan şirket tarafından sigortalanan —– aracın arkasına çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazadan sonra taraflarca tanzim edilen maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağına göre; davalı şirket tarafından sigortalanan——- 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84/d maddesinde düzenlenen “Araç sürücüleri trafik kazalarında arkadan çarpma hallerinde asli kusurlu sayılır” kuralını ihlal etmesi sebebiyle asli kusurlu olduğunu, dava dışı Müvekkili olan şirket tarafından —————- Plakalı aracın ise kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun olmadığının görüldüğünü, akabinde müvekkili olan şirket tarafından——– üzerinde ekspertiz çalışmaları yaptırıldığını, —— numaralı kasko kesin ekspertiz raporu aldırıldığını, buna göre müvekkili olan şirket tarafından davalı şirketin kusuruyla hasarlanmasına sebep olduğunu, ——- meydana gelen trafik kazası sonrası yedek parça ve işçilik olmak üzere KDV dahil toplam 13.601,37 TL hasarının olduğunun tespit edildiğini, 22.11.2017 tarihinde davalının kusuruyla hasarlanmasına sebep olduğu müvekkili olan şirket tarafından sigortalanan———- bulunan hesabına hasar ödemesi olarak müvekkili olan şirket tarafından 13.945,00 TL yatırıldığını, müvekkili olan şirket tarafından zararının karşılanması için davalı şirkete 24.11.2017 tarihinde rücuen hasar tazminatının ödenmesi talepli mektup gönderildiğini ancak davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili olan şirket tarafından davalı şirkete, dava dışı kusurlu araç sürücüsüne —–dosyasından ilamsız takip başlatıldığını, davalı şirket tarafından 23.07.2019 tarihinde takipte borca ve yetkiye itiraz edilerek takibin durdurulduğunu belirterek davalının haksız ve dayanaksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından söz konusu hasarın giderilmesi için öncelikle müvekkilinin sorumlu olduğu hasar miktarını— sunulması ve bu miktara göre talepte bulunulması gerektiğini, ancak davacı tarafından müvekkiline böyle bir başvuru yapılmadığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 97.Maddede “—— öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili ——–yazılı başvuruda bulunması gerekir. — tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesinin yapıldığını, İşbu nedenle KTK 97 kapsamında usulüne uygun evraklarla şirkete başvuru yapmaması nedeniyle davanın HMK 114 -115 maddeleri gereği dava şartı noksanlığından usulden reddi gerektiğini, söz konusu takibin davacı tarafından kasko poliçesi —-tarihli trafik kazası neticesinde oluşan hasara ilişkin olduğunu, araçta meydana gelen toplam hasar bedelinin 13.945 TL olduğunu, ancak bu hasar aracın tamamında meydana gelen hasar bedeli olduğunu, bu hasarın tamamından müvekkilinin sorumlu olmadığını, 31.08.2017 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı —- davacının sigortalısı olan dava dışı —-kendi kusuru ile önündeki araca çarparak aracının ön kısımlarında hasar meydana gelmesine sebep olduğunu, akabinde ise müvekkilinin sigortaladığı —— araca arkadan çarparak aracın yalnızca arka kısmında hasar meydana gelmesine sebep olduğunu, davacının kaza nedeniyle sigortalısının aracında meydana gelen tüm zararı karşılamış olduğunu ve hasar bedeli olan 13.945 TL’nin tamamının müvekkilden tahsili amacıyla haksız bir icra takibi başlattığını, işbu hasar nedeniyle müvekkilinin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin sigortaladığı araç sürücüsü ——arka kısmında hasar meydana gelmesine sebep olduğunu, dolayısıyla davacının sigortalısının aracında meydana gelen tüm hasar bedelini müvekkilinden talep etmesi tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek davacının haksız davasının reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER : —— Ekspertiz Raporu ve Hasar dosyası, Dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, Dava dışı sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili içi başlatılan icra takibine itirazın İtirazın İptali ve tazminat (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) istemine ilişkindir.
Anayasa’nın 37. maddesine göre —- merci önüne çıkarılamaz”. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/(1)-c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Bu yasal çerçevede mahkemelerce görev konusu her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda dosyanın görev yönünden incelenmesi ve sonuçlandırılması gerekmiştir.
6102 Sayılı TTK’nin 4.maddesine göre ise; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlığın konusu işin her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde özel düzenleme olmalıdır. Yine Türk Ticaret Kanunun 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari dava haline getirmemektedir.
6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla ———-tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca — sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan —— ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı dava, aslında bir tazminat davası olup, aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada —–, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. —–, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı—– —- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 52. maddesine de dayanabileceği; sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Diğer taraftan,——— sayılı kararına göre de “—– sigorta poliçesinden—- olmayıp kanundan aldığı bir — istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”
Görüldüğü üzere üzere sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davalarda davanın niteliğini ve görev hususunu belirlerken davacı ile sigortalısı arasındaki ilişkiye değil ; davacı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı üçüncü kişi ile zarara neden olduğu öne sürülen kişi veya kurum arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmektedir. Somut olayda zarar gören sigortalının—– olduğu ve hem bu aracın hem de zarara neden olduğu öne sürülen —– plaka sayılı aracın hususi otomobil oldukları anlaşılmakla davanın genel mahkemede görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenleme ve içtihatlar ışığında davaya konu uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre mutlak ve ticari davalar ile özel kanunlardaki ticaret mahkemelerinin bakacağı davalar kapsamında kalmadığı, genel hükümlerden kaynaklandığı anlaşıldığından işbu davada görevli mahkemenin 6100 sayılı HMK’nın — maddeleri gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Binaenaleyh, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; davanın, 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-) Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 1, 2. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin —— MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ— HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde mahkememizce bu durumun tespiti ile dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.