Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/267 E. 2022/165 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/267 Esas
KARAR NO : 2022/165

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/05/2021
KARAR TARİHİ : 21/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın, davacıdan—– adet—————aldığını, söz konusu mallar davalıya teslim edilmesine rağmen; davalı taraf düzenlenen faturaya konu ———- tutarındaki borcunu ——
ödemesi gerekirken davacıya herhangi bir ödeme yapmadığını,
bunun üzerine davalı hakkında —– —– sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak ——–asıl alacak
ve—– işlemiş faiz ve ——üzere toplam——– alacağın tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalı tarafın —— tarihinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı taraf ,takibin dayanağı olan faturaya yasal süre içinde itiraz etmemek suretiyle faturaların münderecatını kabul etmiş olduğunu ve borçlu olmadığını
ileri süremeyeceğini, aynı şekilde davalı borçlunun itiraz ettiği faiz oranı da fatura ile birlikte söz konusu faiz oranının da kesinleştiğini,
davalı tarafın davalının ——esas sayılı İcra takip dosyasına yapmış olduğu itiraza takiben yasal
zorunluluk olarak — yoluna başvurduğunu, ——davacı ile davalı taraf arasında—– görüşmeleri anlaşamama tutanağının tanzim edilmesiyle sonuçsuz kaldığını ileri sürerek davalarının kabulü ile davalının borçlu olarak bulunduğu ———- esas sayılı İcra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile tüm alacak yönünden takibin devamına ve davalı tarafın işbu takibe itiraz ettiğinden ötürü takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak
üzere İcra inkar tazminatına mahkum edilmesini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini
talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin —- davacı ile anlaştıklarını, bu anlaşma sonucunda babası——– ön ödeme olarak davacıya ———— değerindeki senedi verdiğini,—— henüz tamamlanmamış olduğundan davalının babası———— cirolayıp davacıya verdiğini, iş yeri sigortalamak için tabelanın
faturasını davacıdan istediklerini, buna karşılık faturayı göndererek borcun ödenmediğinin davacı tarafından iddia edildiğini, ve icra takibinin başlatıldığını,
———- şahsı adına kayıtlı olduğunu, borca sebep olan—– ücretinin —- olan kısmı —— adına davacının —–hesabına gönderildiğini,
sonrasında ————– göndererek verdikleri senetle birlikte toplam ——–olan borcunu ödediğini,
itiraza konu edilen davalıya ait borun davacıya ve eski ortağına ait olan
şirkete yapıldığını ve —– senet ve davacıya ait —— gönderilerek borç ilişkisinin bittiğini, davacının eski ortağından ayrılmasından sonra bu fatura sebebiyle icra takibi
başlattığını,—— tarafından davalı adına verildiğinin belirtildiğini,
bu yüzden davacı tarafından borç ve hizmetin ispatlanamadığını savunarak davanın reddi ile Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi, Cevap dilekçesi,
——- esas sayılı dosyası —— raporu, —– dosyadaki sair diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Davacının gerçek kişi olması nedeniyle mahkememizce davacının tacir olup olmadığı araştırılmasına gidilmiş ve———- müzekkere yazılmıştır.
————-müzekkereye verilen cevabi yazıda davacı …——— gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, davalı …———— kaydının bulunduğu bildirilmiştir.
——— yazılan müzekkereye verilen cewvabi yazıda, davacı … ——- bulunmadığı, davalı ..—— ise ——- kayıtlı olduğu bildirilmiştir.
Yine davacı vekilinin—– tarihli beyan dilekçesinde, müvekkilinin —– tacirlerden olduğu, bilanço esasına tabi olmayıp işletme esasına tabi tacir olduğunu bildirmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya —– Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5.maddesi uyarınca—- Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, ——- Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil göreve ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir — Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması Asliye ticaret mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde —- Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda, davacı ve davalı tacir olmadığından TTK’nın 4.maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 2.maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.—–sayılı kararı,——
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin ———- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Yargılama harç ve giderlerinin HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.