Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/263 E. 2023/585 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/263 Esas
KARAR NO: 2023/585
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı), Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 29/04/2021
KARAR TARİHİ: 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı), Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davalarının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/
DAVA/TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ——— şirketi, ———- önde gelen sigorta şirketlerinden olduğunu, dava dışı sigortalı ——– Şti’nin yürüttüğü taşıma işleri kapsamında doğabilecek rizikolar, yurtiçi taşıyıcı mali mesuliyet sigortası abonman sözleşmesi ile müvekkilce teminat altına alındığını, dava dışı ——– şirketi, 51 adet ———- marka buzdolabı emtiasının, firmanın ———- fabrikasından ———- taşınması işi için dava dışı sigortalı ile anlaştığını sigortalı, taşıma işini kendisi gerçekleştirmeyerek 1 numaralı davalı ——— devrettiğini, emtianın, bu davalı sorumluluğunda davalı ———– sevk ve idaresinde taşındığını, buzdolabı emtiası davalı ———- sorumluluğunda, diğer davalının sevk ve idaresinde taşınmak üzere ——— – ——– plakalı araca yüklendiğini, ancak taşıma sırasında çalındığını, alıcısına teslim edilemediğini, sigortalı firma tarafından hırsızlığa ilişkin şikayette bulunulduğunu, ayrıca davalı ———– ihtarname gönderildiğini, yapılan ekspertiz incelemesinde, zararın 91.371,75-TL olduğu tespit edildiğini, sigortalının zararı müvekkilince karşılandığını, taşıma işi, dava dışı sigortalı tarafından davalı ——— devredilmiş ve bu davalı taşıma işini fiilen gerçekleştirmekle TTK uyarınca taşıyıcı olarak sorumlu olduğunu, TTK m. 875 uyarınca taşıyıcının sorumluluğu, taşınmak üzere eşyayı teslim aldığı andan itibaren başlar ve eşyayı alıcısına teslim ettiği anda sona ereceğini, taşıyıcının bu sorumluluğu kanundan doğan bir sorumluluk niteliğinde olduğunu, emtia yüklü aracın diğer davalının sevk ve idaresindeyken hırsızlık meydana gelmiş olup; davalı ———-, diğer davalının fiillerinden de TTK m. 879 ve m. 888 uyarınca kendi fiii gibi sorumlu olduğunu, davalı ———, taşımanın yapıldığı aracın sürücüsü olduğunu, araç sevk ve idaresinde olduğu sırada emtianın çalınması ve alıcısına teslim edilememesi sebebiyle oluşan zarardan TBK m. 49 uyarınca sorumlu olduğunu,———– E. sayılı dosyasına davalılarca yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına; haksız itirazları ile takibin durmasına sebebiyet veren davalılar aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine; yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı ———- vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde zorunlu unsurların olmaması nedeniyle eksiklerinin tamamlanması aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini , müvekkilinin ———- Nakliyat firmasının yetkilisi olup, taşımacılık alanında faaliyet gösteren firmanın ——- – ——— – ——– – ——– gibi firmalar ile birlikte çalıştığını ve söz konusu firmaların taşıma işleri komisyonculuğunu üstlendiğini , müvekkilinin yetkilisi bulunduğu ———– Nakliyat firmasının dava dışı ———- ile taşımacılık işlerinin komisyonculuğu ile ilgili bu zamana kadar birçok kez işbirliği yaptığını ve ———- Nakliyat’ın emtialarının müvekkilinin yapmış olduğu komisyonculuk kapsamında taşıma işinin gerçekleştirileceği aracı bulmak suretiyle anlaşma kapsamında usulüne uygun bir şekilde teslim alıcısına eksiksiz olarak teslim edildiğini , müvekkili tarafından davacı ——— Nakliyat’a bu zamana kadar ki taşıma komisyonculuğu hizmetine ilişkin emtianın teslimi ile fatura kesilmiş olmakla kesilen faturaların dilekçe ekinde sunulduğunu , tarafların lojistik kapsamında yapmış olduğu taşımacılık işlerine ait bir kısım işlerin bizzat komisyoncu olarak müvekkili tarafından üstlenilerek ve faturalar doğrudan müvekkili tarafından kesilmek suretiyle yapılırken bir kısmının ise müvekkilinin, davacı ———–Nakliyat ile taşıyıcıları şifahi olarak herhangi bir anlaşma olmakszın bir araya getirerek taşıma kapsamında sorumluluk üstlenmediği ve fatura kesmediği anlaşmalar şeklinde yapıldığını , ——— Nakliyat ile müvekkili arasında mevcut olan son taşımacılık komisyonculuğu ilişkisinden kaynaklı olarak müvekkili tarafından son olarak ———– numaralı faturanın kesildiğini , dava konusu yapılan taşımacılığa ilişkin müvekkili ile davacı ———- Nakliyat arasında herhangi bir anlaşma yapılmadığını müvekkilinin sadece davacı Nakliyat firmasına emtiayı taşıyacağı bir araç bulma hususunda şifahen yardımcı olduğunu, sonrasında yükleri taşıma işini gerçekleştirecek olan icra dosyasında borçlu bulunan diğer kişiler ile iletişimin ———– Nakliyat tarafından sağlandığını, bu hususun tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile birlikte açıklığa kavuşacak olup, müvekkilinin, hırsızlığın meydana geldiği taşıma işine ait herhangi bir taahhüdünün bulunmadığı gibi sorumluluğunun da bulunmadığını , ———– Nakliyat tarafından müvekkiline gönderilen hasara ilişkin ———- Noterliği’nin 02.03.2020 tarih ve ———— yevmiye sayılı ihtarnamesine karşılık ——— Noterliği’nin 06.03.2020 tarih ve ———– yevmiye sayılı ihtarnamesi ile müvekkili tarafından cevabı ihtar gönderildiğini , müvekkilinin ——— Nakliyat tarafından dava dışı ———– firmasına ait ürünlerin taşınmasına ilişkin ortaya çıkan hırsızlık olayını, ifadesinin alınması için karakol tarafından arandığı zaman öğrendiğini , bunun dışında söz konusu taşıma olayına ilişkin herhangi bir taraf sıfatı olmadığını , hırsızlık olayına konu olan taşıma işinin hukuken müvekkilin aracı dahi olmadığı sadece davacı ———– Nakliyat firmasına araç önerdiği bir ilişkiden ibaret olup, müvekkilinin sorumluluk altına girdiği ve komisyonculuğunu üstlendiği bir taşıma faaliyetinin olmadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber işbu taşıma olayında müvekkilinin bir an için komisyoncu sıfatı ile hareket ettiği ihtimalinde dahi herhangi zayii olan emtiaya ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, huzurdaki davanın konusu taşıma ilişkisi ile müvekkili ile herhangi bir ilgisi olmadığından öncelikle müvekkili yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, aksi halde müvekkilinin emtiaları bizzat taşımaması nedeniyle herhangi bir kusuru bulunmadığından müvekkili yönünden esastan reddine, itirazın iptali davasının reddi ile % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir. Davalı ———- vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında ———– E. Sayılı dosyası üzerinden girişilen icra takibine vaki borca itirazları üzerine davacı tarafından açılmış bulunan işbu itirazın iptali davası her ne kadar müvekkiline yöneltilmiş olsa da bahsi geçen olayda müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, dosyada yapılan itirazlarda da müvekkilinin sürücü belgesinin çalındığı belirtilmiş ve ilgili evraklar sunulduğunu, kendisine dava açılan müvekkilinin, 19.11.2019 tarihli ifadesi ile 12.11.2019 günü yurt dışındayken arandığını ve sürücü belgesi ile ———- belgesinin kopyalanıp, birileri tarafından kullanıldığını öğrendiğini belirttiğini ve bu sebeple şikayetçi olduğunu, hatta müvekkili sürücü belgesi ile ——— belgesinin kopyalanması üzerine, müvekkili hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan, ———– Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ———- numaralı soruşturma başlatıldığını, ancak soruşturma aşamasında yapılan araştırmalar neticesinde, 24 tonluk sıvıyağı yükleyip teslim etmesi gereken yere teslim etmediği iddiasında bahsi geçen fiili müvekkilinin yapmadığı anlaşıldığını, olay tarihinde ———– dahi olmadığı tespit edildiğini ve müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, ——— Şti.’nin sahibi ve işletmecisi olan ———- 28.12.2019 tarihli ———- Merkezinde beyanda bulunduğunu ve ilgili firmanın eşyaların teslim edilmediğini söylediğini, zararı olduğunu ve bu nedenlerle şikayetçi olduğunu belirttiğini, işbu dava da aynı olay sebebiyle açıldığını, müvekkili, sürücü ve ———- belgesini kopyalayıp kullanan kimseler tarafından mağdur edildiğini, bir kimsenin bir olaydan sorumlu olabilmesi için kendisinin yapmış olduğu bir fiil ve meydana gelen netice ile arasında bir nedensellik bağının bulunması gerektiğini, ne özel hukuk dallarında ne de kamu hukuku dallarında kişi yapmadığı bir fiilden sorumlu tutulamayacağı hakkında bir yaptırım uygulanamayacağını, bu sebeple müvekkilinin her ne kadar davalı olarak gösterilmiş ise de davanın tarafı olmadığını, bu olay sebebiyle müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, kişinin sorumluluğunun doğması için hukuka aykırı fiilin varlığı yeterli olmayıp hukuka aykırı fiil neticesinde zarar gerçekleşmiş olması gerektiğini, kişinin zarardan sorumlu tutulabilmesi için zararın hukuka aykırı fiilin sonucu olması gerektiğini, hukuka aykırı fiil ile zarar arasında illiyet bağının mevcut olması gerektiğini, ———- sayılı kararında illiyet bağının tanımı yapıldığını, kişinin zarardan sorumlu tutulabilmesi için kusurlu davranmış olması gerektiğini, izah edilen nedenlerle; müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddine, müvekkiline ait ehliyetin sahte olarak düzenlendiği açıkça ispatlanmış ve bu husus defaaten davacı sigorta şirketine bildirilmiş olmasına rağmen takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

———— SAYILI BİRLEŞEN DAVADA;
DAVA/TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ——— araç talebi üzerine müvekkil için taşıma işleri yaptığını, 07.11.2019 tarihinde araç talebi üzerine davalının ——— plakalı çekiciye bağlı ———– plakalı ———- ile taşıma işini üstlendiğini , davalının yüklediği 51 adet buzdolabını teslim etmeyerek ürünlerle birlikte kaçtığını , davalıya sorulduğunda ürünlerin teslim edildiği belirtilerek müvekkilinin oyalandığını , bunun üzerine ürünleri kaybolan müşterinin, müvekkiline 119.798,52-TL tutarında zarar yansıttığını, bu zararın davalıya 28.02.2020 tarihli fatura ile yansıtıldığını, davalının ürünlerinin kaybolması üzerine şirkete fatura kesmediğini ancak davalının, müvekkili şirkete gönderdiği 06.03.2020 tarihli ———yevmiye nolu ———- Noterliği ihtarında taşıma işini taşeronuna yaptırdığını, fiili taşımayı o yaptığından dolayı taşeronun sorumlu olacağı şeklinde bir itirazda bulunduğunu, oysaki TTK md.888/3 e göre asıl taşıyıcı ile fiili taşıyıcının taşımadan ve zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu , davalının sorumluluktan kurtulamayacağını, oluşan zarara ve cari hesap bakiyesine istinaden zararın 28.425TL’lik kısmı için ———– Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını , davalının ise haksız ve kötü niyetli olarak bu takibe itiraz ettiğini beyan edere fazlaya dair hakları saklı kalarak, ———– Esas sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptaliyle, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere %40 kötü niyet tazminatına yükletilmesine, vekalet ücreti ve giderlerin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP /TALEP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde zorunlu unsurların olmaması nedeniyle eksiklerinin tamamlanması aksi durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini , müvekkilinin ———- Nakliyat firmasının yetkilisi olup, taşımacılık alanında faaliyet gösteren firmanın ————- gibi firmalar ile birlikte çalıştığını ve söz konusu firmaların taşıma işleri komisyonculuğunu üstlendiğini , müvekkilinin yetkilisi bulunduğu ———– Nakliyat firmasının dava dışı ——— Nakliyat ile taşımacılık işlerinin komisyonculuğu ile ilgili bu zamana kadar birçok kez işbirliği yaptığını ve ———- Nakliyat’ın emtialarının müvekkilinin yapmış olduğu komisyonculuk kapsamında taşıma işinin gerçekleştirileceği aracı bulmak suretiyle anlaşma kapsamında usulüne uygun bir şekilde teslim alıcısına eksiksiz olarak teslim edildiğini , müvekkili tarafından davacı ———- Nakliyat’a bu zamana kadar ki taşıma komisyonculuğu hizmetine ilişkin emtianın teslimi ile fatura kesilmiş olmakla kesilen faturaların dilekçe ekinde sunulduğunu , tarafların lojistik kapsamında yapmış olduğu taşımacılık işlerine ait bir kısım işlerin bizzat komisyoncu olarak müvekkili tarafından üstlenilerek ve faturalar doğrudan müvekkili tarafından kesilmek suretiyle yapılırken bir kısmının ise müvekkilinin, davacı ———- Nakliyat ile taşıyıcıları şifahi olarak herhangi bir anlaşma olmakszın bir araya getirerek taşıma kapsamında sorumluluk üstlenmediği ve fatura kesmediği anlaşmalar şeklinde yapıldığını , ———- Nakliyat ile müvekkili arasında mevcut olan son taşımacılık komisyonculuğu ilişkisinden kaynaklı olarak müvekkili tarafından son olarak ———- numaralı faturanın kesildiğini , dava konusu yapılan taşımacılığa ilişkin müvekkili ile davacı ——— Nakliyat arasında herhangi bir anlaşma yapılmadığını müvekkilinin sadece davacı Nakliyat firmasına emtiayı taşıyacağı bir araç bulma hususunda şifahen yardımcı olduğunu, sonrasında yükleri taşıma işini gerçekleştirecek olan icra dosyasında borçlu bulunan diğer kişiler ile iletişimin ———– Nakliyat tarafından sağlandığını, bu hususun tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ile birlikte açıklığa kavuşacak olup, müvekkilinin, hırsızlığın meydana geldiği taşıma işine ait herhangi bir taahhüdünün bulunmadığı gibi sorumluluğunun da bulunmadığını , ———- Nakliyat tarafından müvekkiline gönderilen hasara ilişkin ——— Noterliği’nin 02.03.2020 tarih ve ———- yevmiye sayılı ihtarnamesine karşılık ———— Noterliği’nin 06.03.2020 tarih ve ———– yevmiye sayılı ihtarnamesi ile müvekkili tarafından cevabı ihtar gönderildiğini , müvekkilinin ———– Nakliyat tarafından dava dışı ———— firmasına ait ürünlerin taşınmasına ilişkin ortaya çıkan hırsızlık olayını, ifadesinin alınması için karakol tarafından arandığı zaman öğrendiğini , bunun dışında söz konusu taşıma olayına ilişkin herhangi bir taraf sıfatı olmadığını , hırsızlık olayına konu olan taşıma işinin hukuken müvekkilin aracı dahi olmadığı sadece davacı ———– Nakliyat firmasına araç önerdiği bir ilişkiden ibaret olup, müvekkilinin sorumluluk altına girdiği ve komisyonculuğunu üstlendiği bir taşıma faaliyetinin olmadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber işbu taşıma olayında müvekkilinin bir an için komisyoncu sıfatı ile hareket ettiği ihtimalinde dahi herhangi zayii olan emtiaya ilişkin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, dava dışı sigorta şirketi tarafından müvekkiline ve emtiayı taşıması için ———– Nakliyat tarafından anlaşma sağlan ———- aleyhine ———– E sayılı dosyası ile dava açılmış olup, işbu dava dosyasının incelenmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddine , davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: ———— Esas sayılı dosyası, ———– Esas sayılı dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanakları, Yurtiçi Taşıyıcı Mali Mesuliyet Sigortası Abonman Sözleşmesi, Nüfus Kayıtları, Taşıma İrsaliyesi, Taşıt Kartı, Sevk İrsaliyesi . İfade Tutanakları, ———– Noterlik Birliği Tescil Kayıtları, Faturalar , Nüfus Kayıtları, ———Araştırması, ———- E.dosyası, ———- Noterliği’ne Ait ———Yevmiye Numaralı İhtarnamenin Tebliğ Şerhli Örneği, ———- Noterliği’ne Ait İhtarnamenin Tebliğ Şerhli Örneği, Bilirkişi Raporu, İsticvap, dosyadaki sair bilgi ve belgeler.

İDDİA VE SAVUNMA KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ, VAKIALAR, DELİLLERİN TARTIŞILIP DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEP VE SONUÇLARI: Aslı dosyada dava , 6102 sayılı TTK’nin 1472. maddesi uyarınca davacı sigorta şirketinin Yurtiçi Taşıyıcı Mali Mesuliyet Sigortası Abonman Sözleşmesi kapsamında dava dışı sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle, dava dışı sigortalısına çalınan emtialar için ödediği tazminatın taşıyıcılardan rücuen tahsili için başlattığı icra takibine davalılarca yapılan vaki itirazların iptali, takibin devamı ve tazminat istemine ilişkindir.6102 sayılı TTK’nin 4/2 maddesi gereğince dava değerine göre 6100 Sayılı HMK’nin 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce eldeki dosyada usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak dava şartları ve hak düşürücü süre incelenmek suretiyle ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete rağmen duruşmaya katılan taraf vekillerinin sulh olmak istemediklerine yönelik beyanları üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlem ve incelemeleri yerine getirilip tamamlanmış ve araştırılacak bir husus kalmadığı tespit edilerek, son duruşmaya katılan bir kısım taraf vekilinin sözlü açıklamaları da dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.Öncelikle davaya esas ———- Esas sayılı dosyası fiziki olarak getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davanın yasal dayanağı olan 2004 Sayılı İİK’nin 67.maddesinde; ” Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır. Bu kuraldan hareketle; takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. İtirazın iptali davası, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Davacının aktif dava ehliyeti yönünden ise 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde ” (1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmü bulunmaktadır.6102 sayılı TTK’nin 875/1 maddesinde “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” denilmek suretiyle taşıyıcının sorumluluğu düzenlenmiş, sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir. 886. madde de ” Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.” denilmiştir.6102 Sayılı TTK’nin 876 Maddesinde;” (1) Zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur,” hükmü düzenlenmiştir.6102 Sayılı TTK’nin 886 Maddesinde;”(1) Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz,” hükmü düzenlenmiştir.Taşıma işleri komisyonculuğu ise TTK’nin 917 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 917. maddesinde taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmesi ile komisyoncunun eşya taşıtmayı, gönderenin de kararlaştırılan ücreti ödemeyi üstlendikleri belirtilmiş, 918. maddesinde komisyoncunun yükümlülükleri düzenlenmiştir. TTK’nin 926/1 maddesinde, taşıma işleri komisyoncusunun, eşyanın taşınmasını bizzat üstlenebileceği, bu durumda taşımadan doğan hak ve yükümlülükler bakımından taşıyıcı veya taşıyan sayılacağı, 928. maddesinde taşıma işleri komisyoncusunun sorumluluğu düzenlenmiş, maddenin 1. fıkrasında taşıma işleri komisyoncusunun, zilyetliğinde bulunan eşyanın zıyaından ve hasarından sorumlu olduğu 876 ilâ 878 inci, 880 ve 881 inci maddeler ile, 882 nci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları ve 883 üncü, 885 ilâ 887 nci maddelerin kıyas yoluyla uygulanacağı belirtilmiştir. TTK’nin 928.maddesinin 2.fıkrasında ise taşıma işleri komisyoncusunun zilyetliğinde bulunan malın zıyaından veya hasarından kaynaklanmayan bir zarardan sadece 918 inci madde uyarınca kendisine düşen bir yükümlüğü ihlal etmesi halinde sorumludur. Tedbirli bir tacirin göstereceği özene rağmen zarar önlenemeyecek ise komisyoncu sorumluluktan kurtulur’düzenlemesi mevcuttur. 6102 sayılı TTK’nin 918. Maddesinde eşyanın taşıtılması borcu, taşıma işinin örgütlenmesini ve özellikle;a) Taşıma araçlarını ve taşıma yolunu belirlemek, b) Taşıma işini fiilen gerçekleştirecek taşıyıcıyı ve taşıyıcıları seçmek, eşyanın taşıtılması için gereken taşıma, ardiye ve taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmelerini yapmak, c) Taşıyıcıya ve taşıyıcılara gerekli bilgi ve talimatları vermek, d) Gönderenin tazminat haklarını teminat altına almak, yükümlülüklerini kapsar. (2) Komisyoncunun yükümlülüklerinin kapsamına ayrıca, taşımaya ilişkin olarak kararlaştırılmış olan eşyanın sigortalanması, ambalajlanması, işaretlenmesi ve gümrüklenmesi gibi başkaca edimlerin yerine getirilmesi de girer. Aksi öngörülmedikçe, komisyoncu, sadece bu edimlerin yerine getirilmesi için gereken sözleşmeleri yapmakla yükümlüdür. (3) Taşıma işleri komisyoncusu, gerekli sözleşmeleri kendi veya böyle bir yetki almış olması şartıyla, gönderen adına yapar. (4) Taşıma işleri komisyoncusu edimlerini yerine getirirken, gönderenin menfaatlerini gözetmekle ve onun talimatlarına uymakla yükümlüdür. Taşıma işleri komisyoncusunun sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesinde 6102 sayılı TTK’ nın 928. maddesinin gözönüne alınması gerekir. Bu maddeye göre de: (1) Taşıma işleri komisyoncusu, zilyetliğinde bulunan eşyanın zıyaından ve hasarından sorumludur. 876 ilâ 878 inci, 880 ve 881 inci maddeler ile, 882 nci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları ve 883 üncü, 885 ilâ 887 nci maddeler kıyas yoluyla uygulanır. (2) Taşıma işleri komisyoncusu, zilyetliğinde bulunan malın zıyaından veya hasarından kaynaklanmayan bir zarardan sadece 918 inci madde uyarınca kendisine düşen bir yükümlülüğü ihlal etmesi hâlinde sorumludur. Tedbirli bir tacirin göstereceği özene rağmen zarar önlenemeyecek ise komisyoncu sorumluluktan kurtulur. (3) Zararın oluşmasına, gönderenin bir davranışı veya eşyanın özel bir ayıbı da sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.Yukarıda anlan yasal düzenlemeler ,yapılan yargılama ve toplanan deliler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı sigorta şirketi tarafından ———- Esas sayılı dosyasından davalı-borçlular hakkında sigorta tazminatı ödemesine dayalı rücuya dayalı olarak geçerli bir ilamsız icra takibi başlatıldığı ,ödeme emrine karşı davalılar tarafından süresi içinde yapılan itiraz üzerine icra takibinin davalılar yönünden durdurulduğu ve bir senelik yasal hak düşürücü süre içinde TTK’nin 1472. maddesi gereğince işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş, taraf vekillerince gösteriler deliller ve davanın niteliği gereği resen toplanması gereken bilgi, belge ve deliller dosyaya kazandırılmıştır. İşin esasına gelince davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalısı ———-Şti. arasında dosyaya mübrez olduğu üzere 25/05/2019 – 25/05/2020 başlangıç ve bitiş tarihli Yurtiçi Taşıyıcı Mali Mesuliyet Sigortası Abonman Sigorta Poliçesi düzenlenmiştir. Anılan sigortalı şirkete dava dışı ——— şirketi tarafından taşımaya konu buz dolaplarının çalınması nedeniyle 119.798,52 TL hasar yansıtma faturası düzenlenmiş ve işbu fatura bedelinden kaynaklanan hasar bedeli ekspertiz raporuna göre 91.371,75 TL olarak ödenmek suretiyle taşıma faaliyetinde görev alan davalılara rücu edilmiştir. Somut olayda taşıma sözleşmesi dava dışı sigortalı ile davalılar arasında yapıldığı ve dava dışı ———— şirketine ait 51 adet buz dolabı cinsiden emtianın——— ———- taşınmasını kapsadığı görülmektedir. Olayda davalılardan ——— taşımayı gerçekleştiren aracın şoförü konumunda gösterildiği lakin, ———- Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ———- sayılı soruşturma dosyasında yine ——— adına işlem yapıldığının tespit edilmesi üzerine, 19.11.2019 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde, olay tarihinde yurt dışında oduğunu belirttiği ve buna ilişkin olarak ———- Bakanlığı ——-Yolcu Sorgulama sisteminden yapılan soruşturma neticesinde ———- ———– sınır kapısından 19.09.2019 tarihinde yurtdışına çıktığı ve 18.11.2019 tarihinde yurda geri döndüğünün görüldüğü, sürücü ve ———– belgelerindeki resimlerin de kendisi ile uyuşmadığının tespit edildiği ve iddianamede bahse konu olaylarla bir ilgisinin bulunmadığına yer verildiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti ise, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Yargısal uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Başka bir anlatımla dava şartların işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur . Açıklanan işbu ilke ve hususlar ——— Bir Çok Kararında Da Yer Bulmuştur. Görüldüğü ve yargılamaya göre açıkça tespit edildiği üzere işbu davalının taşıma faaliyetini hiç katılmadığı, olaylarda bir ilgisinin bulunmadığı, kimlik bilgilerin kullanılmasının somut olaya özgü bir sorumluluk yaratmayacağından davada taraf sıfatı bulunmadığı tespit ve tayin edilerek davada taraf sıfatı (Pasif Husumet Ehliyeti) bulunmadığından; davanın Davalı ———– Yönünden Esastan Reddine karar verilmiştir. Davalı ———- gelince; öncelikle kendisinin olayda TTK’nin 917 vd maddeleri kapsamında kendi beyanından ve dosyadaki bilgi ve belgelerden davaya konu taşıma işini organize ettiği, dolayısıyla taşıma işleri komisyoncusu olduğu ve doğan zarardan şartların varlığı halinde sorumlu tutulabileceği vazıhtır. Ancak olayda az yukarıda açıklanan suç teşkil eden sahtecilik karşısında işbu davalının sorumluluktan kurtulma durumunun olup olmadığının da tartışılması gerekmektedir. Somut olayda asıl taşıyıcı ———- Şti. olduğu, bu kapsamda 51 adet ———- marka buzdolabı cinsi eşyanın, ———— ———- Fabrikasından alınarak ——— teslim edilmesine ilişkin nakliye işleminin ——— Nakiyat’a talimat verildiği, ———- Nakliyat’ın ise bu taşımayı bizzat yapmak yerine alt taşımacı/taşeron şirket olarak ——— Nakliyat firmasından istediği, buna mukabil ——- Nakliyat tarafından, ——— Nakliyata, ——— önerildiği ve 07.11.2019 tarihinde, ———– plakalı çekici ve ———- plakalı ——— ile taşınacak emtiaları yükleme yerinden teslim alarak ayrıldığı fakat emtiaların varış yerindeki müşteriye teslim edilmediğinin anlaşılması üzerine ———– Nakliyat firması sahibi ——— 28.12.2019 tarihinde ——— giderek suç duyurusunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce ilgili davalının isticvap beyanından da anlaşıldığı üzere sektörün güven ilişkisine ve özellikle İnternet üzerinden adetlere göre işlediği, davalının faaliyetinin esasında masa başı komisyonculuğu olarak tabir edilebileceği, aynı taşıma faaliyeti için davalı tarafından esasında iki ayrı firma ve araç ayarlandığı, nitekim aracılık edilen taşıyıcılardan ———– Nakliyat isimli taşıyıcının işini gereği gibi ifa ettiği, davaya konu diğer fiili taşıyıcının yaptığı sahteciliğin davalı ———- tarafından bilinmesinin ve tespit edilmesinin mümkün olmadığı, taşımayı gerçekleştiren aracın kayıtlı maliki ———- isimli bir kişi olduğu ve araç kaydında onlarca haciz bulunduğu tespit edilmekle yapılan sahteciliğin organize ve birden fazla şerikle gerçekleştirildiğinin kuvvetle muhtemel olduğu, davalının taşıyıcı şoför ve araç sahibi ile yüz yüze gelmediği, basiretli tacir sayılan sigortalı asıl taşıyıcı ———- Nakliyatın da buna ilişkin bir tespit ve çabası bulunmadığı gibi , yükün asıl sahibi dava dışı ——— firmasının da yükleme sırasında herhangi bir denetiminin ve basiretinin gerçekleşmediği, fiili taşıyıcının organize sahteciliğinden doğan zararın kendisini hiç görmeyen ve duruşmada vicahen görüldüğü üzere vaki davaya konu sahteciliğe bağlı hırsızlık eylemini çözmesi beklenmeyen, üçüncü kişilerce fiilen ve hukuken aldatılan davalı ———- yüklemenin adalet ve hakkaniyet duygusuna uygun düşmeyeceği, taşınan malın davalının zilyetliğinde bulunmadığı, dolayısıyla somut olayda davalının TTK’nin 918.maddesinde sayılan yükümlülüklerini yerine getirdiğinin söylenebileceği, tedbirli bir tacirin göstereceği özene rağmen zararın önlenmesinin vaki sahtecilik karşısında mümkün de olmadığı ve böylece davalının TTK’nin 928/2 maddesi gereğince taşıma işleri komisyoncusu olarak sorumluluktan kurtulacağı sonuç ve kanaati hasıl olmuştur. Bu minvalde dosyaya sunulan 02.11.2022 tarihli bilirkişi ———- tarafından davalının hizmet için fatura düzenlemediğinden ve herhangi bir ücret almadığından sorumlu tutulamayacağına yönelik değerlendirmesi yerinde görülmemiştir. Hasılı, yerinde görülmeyen ve davalı tarafından sorumluluktan kurtulma sebepleri ispat edildiği düşünülen davanın reddine karar verilmiştir.———- Sayılı Birleşen Dosyası Yönünden yapılan değerlendirme de ise ; dava çalınan emtialar için dava dışı akidine ödediği tazminatın taşıyıcılardan rücuen tahsili için başlattığı icra takibine davalılarca yapılan vaki itirazların iptali, takibin devamı ve tazminat istemine ilişkindir. ———— Esas sayılı dosyası fiziki olarak getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya mübrez Arabuluculuk tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Birleşen davaya ve takibe konu edilen alacağın aynı taşıma faaliyetine ilişkin olduğu ,sadece iş sahibi şirket tarafından düzenlenen ve ödenen fatura bedelinin davacı sigorta şirketi tarafından poliçe kapsamına göre ödenen kısmın dışında kalan miktarın tahsiline yönelik olduğu, olayları gerçekleşme biçiminin, ve uygulanması gereken hukuk kurullarını aynı olduğu anlaşıldığından işbu dosya davalısının yukarıda diğer dosya için açıklanan gerekçeye göre sorumlu tutulamayacağı bir başka anlatımla davalının sorumluluktan kurtulduğu tespit ve tayin edildiğinden davanın reddine karar verilmiştir. 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67 maddesinin 2.fıkrasına göre; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. ”düzenlemesi bulunmaktadır. Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Bu ilkeler uyarınca somut olaya bakıldığında hüküm sonucuna yapılan yargılama, hukuki yorum ve ispat kurallana göre ulaşılması yanında, her iki dosyada da davacının davalılara ızrar kastıyla ve kötü niyetle takip yaptığına yönelik vaki soyut beyan ve talep dışında hukuki bir tespit ve beyyine bulunmadığı gibi; davacıların Anayasanın 36.maddesine göre hak arama hürriyeti kapsamında hareket ettiklerinin sabit olduğu ve hatta somut olay özelinde davalılar vekillerinin tazminat isteklerinin Avukatlık Kanunun 2/1,2 maddesine aykırılık oluşturduğu değerlendirilmiş ve haksız ve yersiz bulunan tazminat istekleri her iki dosyada her bir davalı yönünden ayrı ayrı reddedilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6100 Sayılı HMK’nin 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden her bir dosya yönünden aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince ayrı ayrı davacılar sorumlu tutulmuştur. Yine bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi ———— bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin de az yukarıdaki esaslar çerçevesinde asıl ve birleşen dosyada davacılardan ayrı ayrı alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davada taraf sıfatı (Pasif Husumet Ehliyeti) bulunmadığından; davanın Davalı ——– Yönünden Esastan Reddine,
2-)Davanın davalı ———- yönünden REDDİNE ,
3-)Davalıların, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
4-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta peşin olarak alınan 1.103,55 TL harçtan mahsubuyla bakiye 833,70 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
6-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ———- bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-)Davalılar kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalılar vekilleri için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 3/2 , 7/2, 13/1,maddeleri uyarınca hesap ve takdir edilen 17.900,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara müştereken (1/2) verilmesine,
8-)Davalılar tarafından vekille temsil dışında yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
———- SAYILI BİRLEŞEN DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Davalının, 2004 sayılı İİK’nin 67/II maddesi gereğince haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle tazminat talebinin REDDİNE,
3-)Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının, başlangıçta peşin olarak alınan 527,30 TL harçtan mahsubuyla bakiye 257,45 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ———- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-)Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden; Avukatlık Kanunu’nun 164/5 maddesine göre davalı vekili için karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca hesap ve takdir edilen 17.900,00 TL nispi/maktu vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Davalı tarafından vekille temsil dışında yapılmış yargılama gideri bulunmadığından işbu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-)6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına, )
Dair, asıl ve birleşen dosya davacılarının ayrı vekillerinin yüzüne karşı, asıl ve birleşen dosya davalısı ——— vekilinin yüzüne karşı, asıl dosya davalılarından ———- vekilinin yokluğunda ;6100 sayılı HMK’nin 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle ———- Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2023