Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/244 E. 2021/272 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/244 Esas
KARAR NO : 2021/272
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 20/04/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerin murisinin davalı —— üyesi olduğunu,—– niteliğindeki —— edilmiş olduğunu ve davalı — bulunmadığını, ———- karar verilmiş olup, iş bu karara istinaden ——- edildiğini, davalı aleyhine—- ikame olunan dava dosyasından verilen karar ile davalı — —- tarihli — yoklukla butlanına karar verilmiş olduğunu ve kararın kesinleştiğini, müvekkiline devri gerçekleşmeyen ——- mülkiyetinin de dava dışı —-geçtiğini, davalı —- mal varlığının kalmadığını, müvekkillerinin mağdur olduğunu, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle müvekkillerinin mağduriyetinin telafisi imkansız boyutlara ulaşmasının önüne geçilmesi amacı ile davaya konu —– adına kayıtlı taşınmazlar üzerine öncelikle teminatsız olarak, iş bu yöndeki taleplerinin yerinde görülmemesi mahkemece belirlenecek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir konulmasına,———— bölüme ilişkin davalı taraf adına mevcut—— iptali ile müvekkilleri adına tesciline, davaya konu taşınmazın tapusunun 3. kişiye devredilmiş olması halinde fazlaya ilişkin dava ve talepleri saklı kalmak kaydıyla davaya konu taşınmazın bedeli karşılığı şimdilik —– dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava haksız tapu devrine dayanılarak açılmış tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde terditli tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
6102 sayılı TTK madde 5/3 maddesi gereğince Asliye Hukuk -Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin işbölümü değil artık görev ilişkisi olduğu hususu da tartışmasızdır.
—– ilamında:”Davacı arsa sahibi vekili, taraflar arasında—- payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereğince davalılara isabet eden ——- binaların arsa paylarına nazaran zeminde fiilen daha fazla yer ayrıldığını ileri sürerek muarazanın önlenmesini olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
——- sayılı kararı ile tarafların tacir olduğu, işin ticari iş ve tarafların işletmesiyle ilgili olduğu, uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karar kesinleşmiştir.
—–Karar sayılı kararı ile davaya——- gereğince kat mülkiyetine geçildiği, —- kat mülkiyeti kurulu bulunan ana taşınmazlarla ilgili her türlü davaya değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karar kesinleşmiştir.
—- Karar sayılı kararı ile de, davanın arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin olduğu, tarafların TTK gereğince tacir olduğu, işin ticari iş ve tarafların işletmesiyle ilgili olduğu, uyuşmazlığın çözümünde —- görevli olduğu gerekçesiyle, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine, olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın ——– gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece, her iki tarafın tacir olduğu ve ihtilaf konusunun her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de bir davanın ticari dava olarak görülebilmesi için TTK.nın 4.maddesi uyarınca her iki tarafın tacir olması gerekir. Davacı ve davalı kooperatiflerin tacir olmadığı ve uyuşmazlığın —- kaynaklanmadığı görülmektedir. Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan muarazanın önlenmesi talebidir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 6098 sayılı TBK’nın 434 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri de Asliye Hukuk Mahkemesidir.
O halde uyuşmazlığın —-görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” belirtilmiştir.
—– sayılı ilamında:”Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
—– dava taraflar arasındaki ticari alacaktan (cari hesap) kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteminden ibarettir. ——kendi borcundan dolayı; borçlu bulunduğu —- aleyhine—– dosyalarında yapılan takip nedeniyle davalı —— üzerine alınmayıp mal sahipleri üzerinde bırakılmasından dolayı tapu iptali ve tescil isteminden kaynaklanmakta olup, davacının diğer davalı —– ticari alacağına dayandığı, davanın kaynağının cari hesap sözleşmesi olduğu, bu itibarla dava ticari davadır. Her ne kadar dava taşınmazın aynına ilişkin isede; talebin ticari borçtan dolayı tasarrufun iptali gibi değerlendirilmesi gerektiği, bu husus dikkate alındığında davacının davasının ticari dava olarak nitelendirilmesi gerektiği, her ne kadar davacı dava dilekçesinde —- Asliye Hukuk Mahkemesi olarak iş bu davayı açmış isede; davanın ticari dava olduğu, bu nedenle—–Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
—– ise dava mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, tarafların sıfatı itibariyle de ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirecek bir hal mevcut değildir. Dava esasen İ.İ.K.’nın 94/3 fıkrası gereğince açılan tapu iptali ve tescil davasıdır. Türk Ticaret Kanununda değil, İcra İflas Kanununda düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununda sayılan mutlak ticari davalardan değildir. —— gereğince arsa sahibi ve müteahhit arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ticari dava sayılmaz. Zira sözleşmenin taraflarından biri olan arsa sahibi tacir değildir. Tacirler arasında gerçekleşmeyen ve ticari faaliyet kapsamında kalmayan eser sözleşmeleri de ticari dava sayılmaz. —–nitelendirmesi kabul edilse dahi tasarrufun iptali davalarının ticari dava olmadığı konusunda tereddüt yoktur. Bilindiği üzere her iki tarafı tacir de olsa tasarrufun iptali davaları asliye hukuk mahkemelerinde görülür.
Bir hususa da temas etmek gerekir ki davacı şirket bu davayı, eser sözleşmesinin tarafı olan müteahhit namına hareket ederek açmaktadır. Açacağı davada en fazla alacağını tahsile yetecek miktarda hak ve alacağın borçlu adına tescilini isteyebilir. Yani mülkiyet hakkının doğrudan sahibi değildir. Davacı alacaklının bu davayı açmak için önce icra dosyalarında talep açarak yetki belgesi alması, yani hak sahibini temsil etmeye hakkı olduğunu belgelemesi gerekir. Bu durumda asıl davacı kooperatif-müteahhit olacağına göre davanın nitelendirilmesi buna göre yapılmalıdır. Yani davayı icra takibinde alacaklı taraf değil, borçlu taraf durumundaki —- dava hangi mahkemede görülecek idiyse, şimdi de o mahkemede, yani asliye hukuk mahkemesinde görülmelidir. Unutmamak gerekir ki, kooperatifler tacir sıfatını taşımaz. Zira kooperatiflerin amacı ticaret yaparak kâr elde etmek değildir.—— daha çok tacir olmayan kişiler tarafından kurulan bir çeşit yardımlaşma ve dayanışma örgütleridir. Nitekim —tacir olmadığına dair çok sayıda —kararı mevcuttur. Yalnız, —–sebebiyle kooperatif ve üyesi arasındaki davalar ticaret mahkemesinde görülmektedir. Somut olayda bu türden bir dava bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Somut olayda dava dilekçesinde özet olarak; davalılar arasındaki sözleşmeye istinaden ——– taşınmaz üzerinde inşa edilen yapının anahtar teslimi tamamlanması şartıyla yüklenici —- satışı konusunda gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre ———- yüklenici kooperatife bırakıldığını, kat mülkiyeti veya kat irtifakı tapularının arsa sahibi adına çıktığını, müteahhitlere kalan bağımsız bölümlerin kat irtifakı satışı da tapuda arsa sahipleri tarafından yapıldığını, davalılardan ———- olan yüklü miktardaki borcunu ödememek için bağımsız bölümleri arsa sahipleri üzerinden satarak mal kaçırdığını, davacı şirketin alacağını tahsil etmek için ——– sayılı dosyalarıyla takip başlattıklarını, —- halen arsa sahibi —-kayıtlı olduğunu, sözleşmeye göre —bırakılması gereken — halen——- sahipleri üzerinde olduğunu,——— tarafından satıldığını, buna ilişkin tapu iptal istemleri saklı kalmak kaydı ile —–numaralı bağımsız bölüme ilişkin tapunun iptali ile davalı —— adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, davacı kooperatifin ve davalıların tacir olmadığı uyuşmazlığın tarafların ticari faaliyeti ile ilgili olmadığı ve uyuşmazlığın temelinde tapu iptal, tescil istemi olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ———- YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE” belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve anılan içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; davanın haksız tapu devrine dayanılarak açılmış tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde terditli tazminat davası olduğu, talebin Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklanan bir talep olmadığı, yine kooperatifin tacir olmaması sebebiyle dava türü bakımından TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari davanın şartlarının oluşmadığı, özellikle az yukarıda belirtilen ——— vurgulandığı üzere bu tür uyuşmazlıkların asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği, olayımızda ise tapu iptal ve tescil talebinin ticari ilişkiye dayanmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin—– —– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 138. Maddesi Gereğince: ”(1) Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. ”
Ayrıca her ne kadar iş bu dosyaya henüz duruşma günü tayin edilmemiş ise de usulen dinlenmesi mümkün olmayan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, dava şartlarının hakim tarafından yargılamanın her aşamasında resen incelenmesi gerektiğinden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin —- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan —– Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına —– bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
6-Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——– Adliye Mahkemesi İlgili —– nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/04/2021