Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/218 E. 2022/28 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/218 Esas
KARAR NO : 2022/28

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2021
KARAR TARİHİ : 17/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;“—- ticari ilişkisi bulunduğunu, Müvekkil şirketin davalıya —- veya tek tek malları göndermekte ve yapılan hizmetlere karşı fatura kestiğini, aralarındaki ticari iş, cari hesap ile takip edildiğini, Davalının, Müvekkil Şirket ile aralarındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklanan borcu bulunduğunu, Müvekkil şirket ile davalı arasında gerçekleşen her ticari faaliyet için müvekkil şirket fatura tanzim etmiş olduğunu, ——- altına alındığını, davalının müvekkil şirkete borçlu olduğu ekte yer alan — görüldüğünü, İşbu borcun tahsili amacıyla —-nezdinde icra takibi başlatıldığını, Davalı, borçlu olduğunu bildiği halde kötü niyetli olarak borca ve yetkiye itiraz etmiş ve takip durdurulduğunu Dolayısıyla davalının, aleyhine başlatılan icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız ve kötüniyetli olduğu davalı aleyhine dava konusu değerin %20’sinden az olmamakla birlikte, haksız ve kötü niyetli olup itirazının iptali ile takibin devamına, davalının % 20′ den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalıya usulüne uygun davetiyeye rağmen duruşmalara katılmamış cevap da vermemiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi, —- dosyası, bilirkişi raporu, — dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı —-dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi — alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi heyetinin 24/11/2021 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafın 06.05.2021 tarihli beyan dilekçesi ekinde sunduğu ve üzerinde davalıya ait kaşe ve imza ve ekinde de davalıya ait —– numaralı—- bulunan ön protokol incelendiğinde; —– değiştirilmesi ve —— verilmesi, —- Şirketinin kullanımına açılmasını kapsar.” Açıklaması altında;
“HİZMET İÇERİĞİ
YAZILIMLARIN KULLANMA LİSANSINA İLİŞKİN
YAZILIMLARIN İNTİFA HAKLARININ KAPSAMI
ÜCRETLENDİRME
—- GİRMEYEN HUSUSLAR” başlıkları altında sözleşme şartlarının belirlendiği,
Davacı şirket tarafından —-yıllarına ilişkin ticari defterlerin; T.T.K m.64,66, V.U.K. m.220-226’ ve — açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, dava konusu ile sınırlı olmak üzere davacının ticari defterlerinin, kayıt nizamı bakımından V.U.K. m. 215-219 hükümleri ile —Tebliğlerine uygun olduğu, davalı tarafından — yevmiye —- defterleri ile dava konusu olayla ilgili cari hesap bilgileri ve belgeleri ibraz edilmediği,
Davacının ticari defterlerinin, davalının ticari defterlerini ibraz etmemesinden mütevellit, HMK m. 222 /f.3 hükmü uyarınca kendi lehine delil vasfına haiz olduğunun kabulü halinde davacının takip tarihi itibarı ile davalıdan —olduğu ve davalının bu miktar asıl alacak yönünden takibe yapmış olduğu itirazın haksız olduğu,
Aksi halde, celp edilen taraflara ait — arasında davalı lehine 43.191,00 TL fark bulunduğu, farka konu hizmetin verildiğini, işin yapıldığını ve sair iddiayı ispat yükünün davacıda olduğu, dosya içeriğinde, farkı oluşturan faturaların hangisinin olduğuna ve farkı oluşturan bu faturalara konu işin yapıldığına, hizmetin verildiğine ilişkin delil bulunmadığı, buna göre davacının davalıdan takip tarihi itibarı ile — olduğu ve davalının bu miktar asıl alacak yönünden takibe yapmış olduğu itirazın haksız olduğu, ispat yüküne ilişkin değerlendirmemize itibar edilmez ve davacının, kayıtlar arasındaki farkı oluşturan 43.191,00 TL yönünden işi yaptığı, hizmeti verdiğinin kabulü dahilinde de davacının davalıdan 212.749,63 TL alacaklı olduğu ve davalının bu miktar asıl alacak yönünden takibe yapmış olduğu itirazın haksız olduğu,
Davacının takip ile talep etmiş olduğu 881,60 TL işlemiş faiz yönünden, takip talebinde tarih aralığı belirtilmediğinden sağlaması yapılamamış olmakla, gerçekte de dosya içeriğinde davalının takipten önce, talep edilen miktarı da içeren, usulüne uygun yazılı bir ihtarla temerrüde düşürüldüğüne dair delil bulunmadığından davacının —– talebinin yerinde olmadığı ve davalının itirazın da haklı olduğu,
Davacının takip talebi ile talep ettiği ve toplam alacak miktarına dahil edip üzerinden peşin harç ödediği, ——- şekilde ayrıca talep edilmesine imkan veren yasal bir dayanak ve — maddesi olmadığı gibi, — takibin infazı anında icra müdürlüğü tarafından hesaplanacak olan, takibin—- niteliğindeki vekalet ücreti ve harç ve masraflara ilişkin olması hali içinde, bu şekilde talep edilmelerinin takip usul ve esaslarına aykırı olduğu, mükerrer ve fazla talep niteliği taşıdığından davacının talebinin yerinde olmadığı ve davalının itirazının bu kalemler yönünden haklı olduğu,
Tarafların tacir, işin ticari iş olması sebebiyle davacının asıl alacak talebi yönünden hükmedilecek miktara, takip tarihinden tahsil tarihine kadar değişen oranlarda olmak—- kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizi oranı üzerinden faize hükmedileceği, davacının talebinin de bu yönde olduğu beyan ve rapor edilmiştir.
HMK’nın 22’inci maddesine göre;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında cari hesaptan ve faturadan kaynaklı ticari ilişki olduğu, davacının bu ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlattığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf davacıya borcunun bulunmadığını bildirerek takibe itiraz etmiş olsa da, HMK’nın 222’inci maddesi gereğince davalı taraf defterlerini ibrazdan kaçındığı sabit olmuş ve davacının usulüne uygun bir şekilde tuttuğu defterlerin davacının alacağının varlığını ispat etmiş sayıldığı Mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının incelenen kayıtlarında davalının davacıya 212.749,63 TL tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kısmen kabulü ile davalının —- takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, icra takibinin asıl alacak 212.749,63 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir. Ancak davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığından davacının işlemiş faiz yönünden talebinin reddine karar verilmiştir. Yine bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, davacının takip talebi ile talep ettiği ve toplam alacak miktarına dahil edip üzerinden peşin harç ödediği, — bu şekilde ayrıca talep edilmesine imkan veren yasal bir dayanak ve taraflar arasında sözleşme maddesi olmadığı gibi, söz konusu kalemlerin takibin infazı anında icra müdürlüğü tarafından hesaplanacak,—- niteliğindeki alacak —- nedeniyle davacı tarafın bu yöndeki taleplerinin de yerinde olmadığı kanaatine varılarak bu alacak kalemleri yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre——-ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan 42.549,92 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderleri, 326/1.2 Maddesi gereğince kısmen kabul kısmen red oranına göre taraflar sorumlu tutulmasına karar verilerek HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının —- takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, toplam 212.749,63 TL üzerinden takibin aynen DEVAMINA, asıl alacak 212.749,63 TL’ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 42.549,92 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 14.532.93 TL karar ve ilam harcına peşin alınan 2.981,90 TL ile icra dosyasına yatırılan 1.233,78 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 10.317,25‬ TL karar ve ilam harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 2.981,90 TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 1.233,78 TL peşin harç, 27,50 TL posta masrafı ve 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.902,48‬ TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına (%86-%14) göre 5.007,61‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —-. 13/1, 13/2 maddesi —— vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-)Davalı cevap vermediği ve kendisini vekille temsil ettirmediği anlaşıldığından davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
8-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile ————- ücretinin davanın kabul ve ret oranına (%86-%14) göre 1.135,20 TL’nin davalıdan, 184,8‬0 TL’nin davacıdan alınarak —– irad kaydına,
9-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.