Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/207 E. 2022/34 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/207 Esas
KARAR NO : 2022/34

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 03/04/2021
KARAR TARİHİ : 17/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilİ şirketin uzun zamandır ticari faaliyeti olmayan bir tüzel kişilik olduğu, müvekkili şirketin, sonradan öğrenmiş oldukları —— hesabına, davalı tarafça—– esas sayılı dosyası ile 130.000 TL asıl alacak miktarlı başlatılan icra takibinin örnek 7 ödeme emrinin geldiğinin görüldüğü, bahsetmiş oldukları—– hesabından haberdar olmadıkları için süresinde itiraz etmelerinin mümkün olmadığı, müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibi incelendiğinde dosyada herhangi bir dayanak belge konulamadığı da anlaşılaşılacağı, müvekkilinin böyle bir firmaya borcu bulunmadığı ileri sürülerek müvekkilin telafisi güç ve imkansız zararlarının önlenmesi için evvela davalının herhangi bir dayanak belge sunamadığı gözetilerek, — esas dosyası ile yürütülen icra takibinin durdurulması ve yeni bir işlem yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, Yargılama sonunda müvekkilinin — esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi sebebi ile borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi, davalının somut kötü niyeti karşısında davalarının kabulüne müteakip, davalı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP : Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen duruşmalara katılmamış cevapta vermemiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi, —- sayılı dosyası — Bilirkişi Raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alım-satıma dayalı Menfi Tespit davasıdır.
Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak ve ——– başvurmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş ve karar duruşmasına katılan taraf vekillerinin son sözleri dinlenip zapta geçirilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas — Esas sayılı dosyası getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede —- davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür.
İcra ve İflas Kanunun 72’inci maddesine göre;
“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme ——kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.”
Yapılan açıklamalar ışığında davaya konu olayda; davalı tarafından—- dosyasından davacı hakkında — üzerinden icra takibi başlatılması üzerine davacı tarafından söz konusu takipte borcunun bulunmadığı ileri sürülerek işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce açılan dava üzerine taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenmesine geçilmiş ve taraflarca gösterilen tüm deliller toplanmış, ancak davacı tarafın bildirdiği tüm deliller toplanmış, davalı taraf ise ne davaya cevap vermiş, ne de bilirkişi incelemesine esas olmak üzere defterlerini ibraz etmiştir. Böylelikle dosya taraflar arasındaki alacağın varlığı ve miktarına ilişkin rapor verilmesi için bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi tarafından verilen rapor taraflara tebliğ edilmiş ve denetimi yapılmıştır.
Mali Müşavir Bilirkişinin 24/11/2021 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının TTK’ya uygun bir şekilde tutulduğu, zamanında tasdiklerinin yapıldığı, sahibi lehine delil teşkil edebileceği, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi inbcelemesine esas olmak üzere sunmadığı, davacı tarafın usulüne uygun bir şekilde tutuuğu defter ve kayıtlarında davalı taraf ile borç/alacak ilişkisini gösteren kayıt veya bakiyeye rastlanılmadığı beyan ve rapor edilmiştir.
HMK’nın 22’inci maddesine göre;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. —- Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ——- kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında cari hesaptan ve faturadan kaynaklı ticari ilişki bulunmadığı, takip talebinde de takibin dayanağına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye yer verilmediği, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere dava ve davalı arasında herhangi bir alacak veya borç ilişkisinin tespit edilemediği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf davacıdan alacaklı olduğunu bildirerek bahse konu icra takibini başlatmış ise de, HMK’nın 222’inci maddesi gereğince davalı taraf davaya cevap vermediği gibi, defterlerini ibrazdan kaçındığı sabit olmuş ve davacının usulüne uygun bir şekilde tuttuğu defterlerin davacının davalıya borçlu olmadığını ispat etmiş sayıldığı Mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının incelenen kayıtlarında davalıya borçlu olmadığı anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile davacının —– Esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Davacı tarafın kötü niyet tazminatı isteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise, davalı taraf icra takibinde takibe dayanak olarak herhangi bir bilgi ve belge sunmaması, işbu davaya cevap vermemesi ve ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine esas olmak üzere ibraz etmemesi birlikte değerlendirildiğinde yukarıda ifade edilen İİK madde 72/5 şartlarının gerçekleştiği, davalının icra takibi başlatmasında haksız ve kötü niyetli olduğu vicdani kanaatine ulaşılarak alacağın %20’si olan 26.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1. Maddesi gereğince tamamen davalı taraf sorumlu tutulmasına karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
Davacının—- Esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-) Alacağın %20’si olan 26.000,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.880,30 TL karar ve ilam harcına peşin alınan 2.220,08 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6.660,22 TL karar ve ilam harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı 2.220,08 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 97,70 TL tedbir harcı, 133,50 TL posta masrafı ve 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.169,08‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— 13/1, 13/2 maddesi uyarınca 16.300,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.