Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/206 E. 2023/736 K. 31.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/206 Esas
KARAR NO: 2023/736
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ: 02/04/2021
KARAR TARİHİ: 31/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, buna bağlı olarak davacı şirket ile davalı firma arasında cari hesap bulunduğunu, davacı şirket, yapmış olduğu işleri faturalandırmış ve davalıya faturaları tebliğ ettiğini, davalı tarafın faturaya veya yapılan işlere bir itirazı olmadığını, yapılan ödemelerden sonra davacı şirketin davalı şirketten bakiye alacağı kaldığını, davalı taraf kendisine gönderilen faturaların ödemesini yapmış ancak daha sonra iş bitirilerek teslim edildikten sonra kalan 5.000.00 Euro’yu davacı firmaya ödemekten imtina ettiğini, ödenmeyen bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla ——— E. sayılı dosyası ile ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, borçlu şirket süresi içerisi de vekili aracılığı ile yapmış olduğu itiraz ile borçlu olmadığını iddia ederek takibi durdurduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı şirketin, hiçbir belge sunmadan böyle bir borcu olmadığını beyan ettiğini, bu husus ticari defter kayıtlarda da mevcut olduğunu, her iki tarafın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde haklılığın ortaya çıkacağını beyan ederek, davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderli ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yaklaşık dokuz yıl önce sonlandırılan hukuki ilişkinin, tacirler arasındaki istisna akdine ilişkin olduğu, icra takibinin 2020 yılında açıldığını, davacının her türlü alacak iddiaları zaman aşımına uğradığını, her ne kadar ekli sözleşmenin her iki tarafça imzalanmış hali taraflarınca bulunamamış olsa da, fatura içeriklerinden de açıkça anlaşılacağı üzere, yapılan işlerin istisna akdine dayalı olarak yapıldığının açık olduğunu, buna rağmen davacı tarafın, iş bu davaya konu icra takibinde borcun sebebi olarak sadece 02.02.201 1 Tarihli 5.000 Euro Bakiye Alacağa” dayandırdığını, taraflar arasında Borçlar Kanunu bağlamında bir “hizmet sözleşmesi” olmadığı için verilen ticari hizmetin bir istisna akdi olduğunun açıkça ortada olduğunu, kaldı ki istisna (eser) sözleşmelerinin yazılı olmak zorunda da olmadığını, davacının yaptığı ve tüm ödemesini aldığı iş de ekli sözleşmede açıkça anlaşılacağı üzere, davalı şirketin üstlendiği “——- şirketinin ——– Şantiyesi’ndeki bir kısım işlerinin davacı tarafça “alt yüklenici” sıfatıyla yapılmasına ilişkin olduğunu, taraflar arasında istisna akdinden doğan bir alacak iddiası ve iş bu itirazın iptali davasının varlığının açıkça ortada olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin Şubat 2011 itibariyle kesin olarak sona erdiğini, bu hususun davacı tarafın açıkça kabulünde olduğunu beyan ederek, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine, kötü niyetle davalı şirket aleyhine icra takibi ve işbu davayı ikame eden davacı taraf aleyhine takip toplamının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

Deliller:Tarafların ticaret sicil sorguları dosya arasına alınmıştır.——– esas sayılı dosyasının Uyap kayıtları dosya arasına alınmıştır.——– Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.——— Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.——— şirketine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.Sözleşme yorum ve denetim uzmanı bilirkişi ile mali müşavir bilirkişi heyeti kök ve ek raporları dosyaya sunulmuştur.

Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. Maddesine göre açılmış itirazın iptali davasıdır.Mahkememizce dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ——– esas sayılı takip sayılı dosyası, taraflarca dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Davacı tarafça ——— esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Dosyada, davalı tarafın zaman aşımı itirazı ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek yargılamaya devam olunmuştur.Dosya, bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilerek ve gerekli ihtaratlar yapılarak sözleşme yorum ve denetim uzmanı bilirkişi ile mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş; defter incelemesinde davacı tarafın defterlerini hazır bulundurduğu, davalı tarafla iletişime geçildiği ancak defterlerin ibraz edilmediğinin bildirildiği, 29.06.2022 tarihli rapora göre dosyadaki bilgi, belge ve ibraz edilen ticari defterler ışığında, davacı şirketin ibraz ettiği 2010 ve 2011 yılı ticari defterlerinin noter açılış onamalarının sürelerinde yaptırılmış olduğu, yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmamış olduğu, itirazın iptaline konu takip dayanağı cari hesaba giren davacının düzenlemiş olduğu faturalarda talep edilen alacağın, BSH Çerkezköy Kompleks Uygulama Projeleri İnşaatı için çizilmiş projeler veya bu sözleşme kapsamında ek iş olarak çizdirilen projeler olması durumunda, taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi niteliğinde olacağı, davacı ticari defterlerinde davalıya kesilen en son faturanın 15.07.2011 tarihli olduğu, bu bakımdan davacının ticari defterlerinde kayıtlı faturaların 01.10.2010 tarihli sözleşme kapsamında yapılan proje çizimi ile ilgili mimarlık hizmetlerine dayanması durumunda, son kesilen faturanın sözleşmeye göre 15.08.2011 tarihinde muaccel hale geleceği, dosya içerisinde zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir belgeye de rastlanılmadığından bu tarihten itibaren başlayacak zaman aşımı sürenin ise 15.08.2016 tarihinde dolacağı, davacının ticari defterlerinde kayıtlı faturalardaki alacağın sebebinin, ilgili sözleşmeye dayanmaması, başka bir alacak sebebine dayanması durumunda taraflar arasındaki zaman aşımına dair ihtilafın sözleşmenin konusuna göre değerlendirilmesi gerektiği, cari hesabı oluşturan faturaların, davalıya tebliğ edilmesi ya da bildirim alış formu ile faturaların vergi dairesine davalı borçlu tarafından bildirilmesi veyahut da ilgili faturaların davalının ticari defterlerine kayıt edilmesi halinde davacının ilgili faturalar kapsamında alacağının doğacağı, bununla beraber dosya içerisinde cari hesabı oluşturan faturaların tebliğine bildirim alış formlarına, ödemeyi tevsik eden belgelere rastlanılmadığından ve davalının ticari defterleri de incelenemediğinden nihai olarak alacağın varlığı ve miktarı tespit edilemediği rapor edilmiş olup, davacı tarafça rapora itirazların değerlendirilmesi amacıyla aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, itirazlar irdelenerek sunulan ek rapora göre, bilirkişilerin ek rapordaki görüş ve kanaatleri ile kök rapordaki görüş ve kanaatlerinin aynı olduğu rapor edilmiş olup, bilirkişi kök ve ek raporlarının, zaman aşımı hususundaki tespitler dışında kalan yönleriyle gerekçeli, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte bulunması sebebiyle yeniden rapor alınması cihetine gidilmeyerek, her ne kadar davacı tarafça itirazın iptali isteminde bulunulmuş ise de, davacı tarafın ticari defterlerinde, alacağı olduğunun tespit edilemediği, ispat yükünün davacıda olduğu, TMK 6. maddesi hükmüne göre davacının ileri sürdüğü iddiaları ve alacağı olduğunu ispat etmesi gerektiği, davacının, davanın ispatına yönelik yeterli delilleri sunmadığı, bu hali ile davacının davasını ispat edemediği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.Öte yandan her ne kadar davalı tarafça davacıdan kötü niyet tazminat talebinde bulunulmuş ise de takibin kötü niyetli olmaması karşısında 2004 sayılı İİK’da yer alan kötü niyet tazminatının yasal koşulları oluşmadığından talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK 67/2. maddesindeki şartlar oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 795,82 TL harcın mahsubuyla bakiye 525,97 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca ———- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ———- Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/10/2023