Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/141 E. 2022/267 K. 18.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/141 Esas
KARAR NO : 2022/267

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 05/03/2021
KARAR TARİHİ : 18/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlulardan—-, Müvekkil Bankanın —- çerçevesinde tanınan 2.500.000,00- TL kredi limiti kapsamında — tutarlı kredi kullandırıldığını, bahsi geçen genel kredi sözleşmesinin — tarafından Borçlu sıfatı ile, … tarafından müşterek borçlu-müteselsi! kefil sıfatıyla imzalandığını, borçlu firmanın, kredinin ilk taksidini ödemediği gibi Bankaya bildirdiği, sözleşme için beyan ettiği ve— adresini de terk ettiğini, borçlu ve kefile hiç bir şekilde ulaşılamadığını; — ihtarnamesi ile hesabının kat edildiğini, tebliğe çıkarılan adreslerinde ihtarnamenin muhataplarına tebliğ edilemediğini, kendisine yapılan ihtar ve çağrılara rağmen borcunu ödememekte direnen borçlu hakkında— sayılı ilamsız icra takibi yapıldığını, hem Borçlu hem de kefilin, yasal adresleri olan —- adreslerine icra Müdürlüğünce gönderilen tebligatların alınmadığını ancak Tebligat Kanunu’nun muhataba ulaşmasa da geçerli sayılmasını öngördüğü 35. ve 21.madde gereği yapılan tebliğlerden sonra icra dosyasına itiraz ettiklerini, kredinin —kefaleti dışında teminati bulunmadığını, teminatın Kamu kaynağı niteliğinde olması ve— kullandırılmış olması itibarıyla, borçlu ve kefilin malvarlığının bulunması halinde öncelikli teminat olarak kabul edilmemesini, işbu davanın ön şartı olması nedeniyle arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını, davalının takibe itirazının yasal dayanaktan yoksun, takibi sürüncemede bırakmaya yönelik ve kötü niyetli olduğunu, borçluların sözleşmeye ve imzalarına itirazlarının bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı-borçluların—- Esas sayılı ilamsız icra takibine yaptıkları itirazın iptaline, takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra-inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile dava vekalet ücretinin davalı-borçlu taraflara yüklenmesine 431.905,82-TL. borca karşılık olmak üzere borçluların adlarına kayıtlı menkul ve gayrimenkullerinin, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının öncelikle teminatsız, aksi halde Mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyaten haczine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; İlamsız icra takiplerine dayalı olarak açılacak itirazın iptali davalarında yetkili mahkemenin 6100 sayılı HMK’nun 6. Maddesi gereğince davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, Müvekkil şirketin, davanın açıldığı tarihteki adresinin— olup, davada yetkili mahkemenin de –Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, ayrıca davacının icra takibinde dayanmadığı ancak huzurdaki davada delil olarak gösterdiği belgelere itibar edilmemesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle davacı şirketçe müvekkil şirkete tebliğ edildiği iddiası ile dosyaya sunulan ihtarnamelerin borcun varlığını ispata elverişli olmadığını, Müvekkillerine hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilmediğini, müvekkilinin gerek belirtilen tarihte gerekse dava tarihinde müvekkil şirket — bildirilen adresinde faaliyetine devam ettiğini, kredi sözleşmesine ait taksit ödemelerinin mücbir sebep dolayısıyla müvekkil şirketin geçici ifa imkansızlığı içerisinde olması nedeniyle ödenemediğini, müvekkil şirketin elektrik hizmeti sunulması için — işletmeleri etkilemekle birlikte müvekkil şirketin faaliyet gösterdiği alanda daha fazla etkisini gösterdiğini, müvekkil şirketin akdettiği sözleşmeler gereğince yükümlendiği edimlerini mücbir sebep nedeniyle ifa edemediğinden hakedişlerini ve alacaklarını da tahsil edemediğini, kefil sıfatıyla doğrudan müvekkil ..— sorumluluğuna gidilerek hakkında icra takibi başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirketin açık ödeme güçlüğü içerisinde bulunmadığını, yalnızca mücbir sebep nedeniyle geçici ifa imkansızlığı içerisinde olduğunu ancak davacı tarafça müvekkil şirketin, açıkça ödeme güçlüğü içerisinde bulunmamasına rağmen aynı icra takibi ile gerek müvekkil şirket gerekse kefil sıfatıyla müvekkil … aleyhine icra takibine girişilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı aleyhine yüzde yirmiden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : — esas sayılı dosyası, Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı, Genel Kredi Sözleşmesi, Nüfus Kayıtları,— Bilirkişi raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 67. maddesine gereğince; genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsil için başlatılmış icra takibine yapılan itirazların iptali ve tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 316 ilâ 322 maddelerinde düzenlenen Basit yargılama usulüne tabi işbu davada mahkememizce dilekçeler aşaması tamamlanmış ve usulüne uygun olarak yapılan davet sonucunda duruşma açılarak ön inceleme duruşması icra edilmiş, uyuşmazlık belirlenmiş ve vaki davete karşın tarafların sulh olmak istememeleri üzerine tahkikata geçilerek tahkikat işlemleri yerine getirilmiş, deliller incelenmiş ve karar duruşmasına katılan davacı vekilinin son sözleri dinlenip zapta geçilerek aşağıdaki hüküm sonucuna ulaşılmıştır.
Davaya esas— Esas esas sayılı dosyası — sistemi üzerineden getirtilerek, incelenmiştir. Yapılan incelemede icra dosyasının davanın tarafları ve konusu ile uyumlu olduğu görülmüştür. Dosyaya—– tutanağına göre de zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği ve anlaşmazlık üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesinde; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre somut uyuşmazlığa konu olayda— sayılı dosyasından davalı şirket hakkında genel kredi sözleşmesine diğer davalı gerçek kişiye karşı da müteselsil kefalete bağlı olarak borçlu sıfatıyla icra takibi başlatıldığı ,takibe yapılan itirazlar üzerine icra takibinin durdurulduğu ve bir senelik hak düşürücü süre içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce taraflarca gösterilen gösterilen deliller toplanmış ve dosya bilirkişi raporu verilmesi için bankacılık mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda nitelikli hesaplamalar uzmanı bir bilirkişiye verilmiştir. Bilirkişi— tarafından dosya kapsamında yapılan inceleme sonucunda hazırlanan işbu raporda özetle ve— davacı banka ile davalı şirket arasında 06/05/2020 tarihinde— tutarında genel kredi sözleşmesi düzenlendiği ve diğer davalı —- işbu krediye — suretiyle şahsi kefil olduğu, işbu sözleşme gereğince —ve vadesinde ödenmemesi üzerine kredinin gönderilen ihtarname ile kat edildiği ve akabinde icra takibi başlatıldığı, takip tarihi itibariyle takipteki gibi davacının toplam 431.905,82 TL alacağının bulunduğu, borcun sabit olduğu ve ödenmediği ,itirazın yasal dayanağının olmadığı yönünde tespit, hesap ve görüş bildirildiği görülmüştür. Bilirkişi—– — tarafından hazırlanan rapor taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve tebliğe rağmen herhangi bir itiraz öne sürülmemiştir. Bu kapsamda alınan bilirkişi raporunun denetimi yapılmış ve dosya kapsamıyla uyumlu ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Binaenaleyh, dosyaya mübrez bilirkişi raporunun da gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasını TMK’nın 6 ve HMK’nın 190. maddeleri nazarında maddi hukuka göre usulüne uygun olarak ispat ettiği sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü ile, davalı-borçluların—Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının iptali ile icra takibinin aynen devamına karar verilmiştir.
Davacı tarafın İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise;— kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlunun itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda alacağın gerçek miktarı belli olmasının yanında, davalı taraf da borcunun varlığı ve miktarını açık ve net olarak belirleyip tespit edebilir durumdadır. Bu nedenlerle davalının itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve taraflar yönünden alacak/borç genel kredi sözleşmesi ve kullanılan kredi itibariyle likit//muayyen olduğundan İcra İflas Kanunu’nun 67/2.maddesi gereğince koşulları oluşmakla asıl alacağın %20’si olan 80.000,00 TL icra inkar tazminatının da davalılardan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden, 326/1-2 maddesi gereğince davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Ayrıca bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi — ödenen arabuluculuk ücretinin de davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 26, 297/2 maddeleri gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜNE,
2-)2004 sayılı İİK’nın 67/I maddesi gereğince davalı-borçluların —Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının İPTALİ ile icra takibinin aynen DEVAMINA,
3-)Davacının, 2004 sayılı İİK’nın 67/II maddesi gereğince icra inkar tazminatı talebinin kabulüyle; asıl alacağın— icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 29.503,48 TL karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 5.216,75 TL peşin harç ile icra dosyasında alınan 2.159,53 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 22.127,20 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
5-)Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile ———davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
6-)Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 5.216,75 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 167,10 TL posta masrafı, 800,00 TL Bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.251,65 TL yargılama giderinın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- 13/1 maddesi uyarınca hesaplanan 38.645,29 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-)6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine, ( Yazı İşleri Müdürü tarafından Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince resen işlem yapılmasına,)
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.