Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/109 E. 2022/166 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/109 Esas
KARAR NO : 2022/166

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/02/2021
KARAR TARİHİ : 21/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı borçlunun alacaklı davacıya, icra dosyasında örneği sunula birer örneği sunulan faturalar nedeniyle borçlu olduğunu, Davacının faturalarının davalı ile olan taşıma ilişkisinden kaynaklandığını Davacının alacakları nedeniyle borçlu şirket aleyhine —– ile icra takibi başlattığını Borçlunun, icra dosyasına birer örneği sunulmuş olan faturalardan borçlu olmadığını belirterek borcun aslına ferilerine itiraz ettiğini. Borçlunun haksız itirazının üzerine dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ve itiraz konusu alacakla ilgili uyuşmazlık arabuluculuk yoluyla çözülmeye çalışıldığını, Ancak taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını beyan ederek; icra dosyasına yapılmış haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin 87.041,55 TL üzerinden devamına, davacı lehine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatın takdirine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Dosyada cevap dilekçesi bulunmamaktadır.
DELİLLER: Dava dilekçesi ve ekleri, —– sayılı dosyası, bilirkişi raporu, Arabuluculuk Tutanağı, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı—-dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra:—4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak,— alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının—- alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişinin 27/09/2021 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafın defter ve kayıtlarını tarafına ibraz ettiği, davalı şirket vekili—-defa iletişime geçildiği, firma sahibinin —- muhasebe kayıtları ile ilgili herhangi defter ve belge sunamayacaklarını sözlü olarak beyan ettiği, —- gereken bildirimlere istinaden yapılan incelemeler de iki firma arasında —- yapılmadığıi, ———— ve —- şirketi bildirimini eksik yaptığı, — tutarsızlık olduğunun tespit edildiği, — şirketinin— yaptığı, davalı—-şirketinin, Davacı —- toplamda —– tutarında aldığ——— —-havale olarak ödemeler yaptığı, inceleme neticesinde Davalının Davacıya—-kaldığı, ayrıca alınan hizmetler— olarak alınmış ve fatura tarihine ait olan — dönüştürülerek fatura düzenlendiği, bu durumda Davacıya olan –tarihindeki – değerlendirildiğinde– tespit edildiği beyan ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin rapora karşı itiraz etmesi üzerine dosya ek rapora gönderilmiş, bilirkişinin–özete; davalı şirketinin, davacı —– tutarında aldığı– —— havale olarak ödemeler yaptığı, davalı ——- kaldığı beyan ve rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve denetimi yapılmıştır.
HMK’nın 22’inci maddesine göre;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak —-sahibi ve—- delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Yapılan yargılamaya, alınan bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamında göre; taraflar arasında cari hesaptan ve faturadan kaynaklı ticari ilişki olduğu, davacının bu ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlattığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf davacıya borcunun bulunmadığını bildirerek takibe itiraz etmiş olsa da, HMK’nın 222’inci maddesi gereğince davalı taraf defterlerini ibrazdan kaçındığı sabit olmuş ve davacının usulüne uygun bir şekilde tuttuğu defterlerin, dosya kapsamında tarafların ilgili —- tüm dosya kapsamı ile davacının alacağının varlığını ispat etmiş sayıldığı Mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının incelenen kayıtlarında davalının davacıya—– tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar bilirkişi gerek kök raporunda davacının alacağının—— gerekse — davacının alacağının—etmiş ise de, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağa üzere dava ve takip konusu faturaların — düzenlendiği, davalının da yapmış olduğu ödemelerin ödeme tarihleri itibariyle— karşılığının düşülmesi neticesinde davacının ticari defter ve kayıtlarında yer alan tespitlerin doğru olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile davalının—– dosyasına yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin asıl alacak,—- tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca——— ——— en yüksek faiz uygulanmak ——— hesaplanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise —–kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacak—- — karşılığı— %20’si olan —inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dava ve takip konusu alacağın faturadan kaynaklanması ve nihai hükümde— hüküm kurulması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde yargılama harç ve vekalet ücretinin davanın açıldığı tarih olan——— hesap edilerek yargılama harç ve vekalet ücreti hesaplanmıştır — tamamından davalı taraf sorumlu tutulmuş, dava öncesi — bütçesinden ödenen — davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
Davalının — Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, icra takibinin, asıl alacağa (9.121,94 Euro) takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca —aynı — uyguladıkları en yüksek faiz uygulanmak ve fiili ödeme günündek– döviz satış kuru üzerinden hesaplanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
2-) Asıl alacak 9.121,94 Euro’nun takip tarihindeki — kuru üzerinden karşılığı 87.041,55 TL ‘nin %20’si olan 17.408,31‬ TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.276,95 TL karar ve ilam harcından, Mahkememiz dosyasında alınan 1.051,25 TL peşin harcın mahsubuyla bakiye 4.225,7‬0 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.051,25 TL peşin harç, 8,50 TL vekalet harcı, 59,50 TL posta ve dosya masrafı, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.878,55‬ TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte —- 13/1, 13/2 maddesi uyarınca 10.842,50 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —– bütçesinden ödenen — arabuluculuk ücretinden davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
7-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek dilekçeyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.