Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/102 E. 2021/313 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/102
KARAR NO : 2021/313

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 17/02/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2021

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesinde özetle — resen terkin edildiği ancak daha sonra yapılan araştırmaya göre —- olduğunun tespit edildiği ileri sürülerek söz konusu şirketin ihyasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı ….—— vekili cevap dilekçesinde özetle; konuya ilişkin yasal düzenlemeler hatırlatılarak ticaret sicilinin mevzuata uygun işlem yaptığı ve sorumluluğun —– olduğu ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Ön inceleme duruşma tutanağı içeriği gözetilerek ilgili kısmın buraya aynen alınması uygun görüldüğünden 26/05/2021 tarihli ön inceleme duruşma tutanağının ilgili kısmı:
” Belirli gün ve saatte celse açıldı.
Davacı vekili——- duruşmaya katıldı., Başka gelen yok. Belli yerde açık yargılamaya başlandı.
Tebligatların yapıldığı, taraf teşkilinin sağlandığı ve ara kararlarının yerine geldiği anlaşıldı.
Davanın tensip tutanağında da belirtildiği gibi 6100 sayılı HMK’nın 320’inci maddesi gereğince basit yargılamaya tabi olduğu ve HMK uyarınca dava hakkında HMK’nın 316-322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanması gerektiği anlaşıldı.
HMK’nın 119-121 maddeleri uyarınca dava dilekçesi ve ekleri incelendi, Dava dilekçesi ve eklerinde herhangi bir eksiklik olmadığı görüldü.
HMK’nın 114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde dava şartlarının mevcut olduğu dava şartı eksikliğinin bulunmadığı görüldü.
Şirketin —–tarihinde terkin edilmiş olduğu ve davanın 17/02/2021 tarihinde açılmış olması ve TTK. Geçici Madde 7 düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşılmakla bu yönden soruldu;
Davacı vekili: Zapta geçen hususlar yönünden bir diyeceğim yoktur ancak hem ——— hem aracın trafikte olması ve hem de çözüm yönünden çaresiz kalınması nedeni ile bu davayı açmak durumunda kaldık, ayrıca belirtmek istiyoruz ki müvekkilim haberdar edilmeden resen terkin işlemi olmuştur, dava dilekçemizi tekrar ediyoruz dedi.
Davacı Vekili
Dosya incelendi. Davanın aydınlandığı, tahkikatı gerektirir bir husus bulunmadığı anlaşılmakla tahkikatın bittiği belirtilerek son beyanlar soruldu:
Davacı Vekili: talebimiz gibi karar verilsin dedi.
Dosya incelendi. Yargılamanın bittiği bildirildi.
——-
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
—-cevabına ve dosya kapsamına göre ‘———– tarihinde resen terkin edilmiş olduğu ve davacının şirket ortaklarından biri olduğu ve şirketin —– Mahkememizin yargı alanı içinde kaldığı belirlenmiştir.
Temin edilen araç kaydına —- söz konusu şirket adına kayıtlı olduğu belirlenmiştir.
Dava şirketin ihyası davasıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesinin 2. fıkrası:
”(2) Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.”
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesinin 15. fıkrası:
”(15) Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince —— veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. — sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. —şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.”
Şeklinde olup yukarıya aynen alınmıştır.
Söz konusu 15. Fıkra düzenlemesine göre ihya davası 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği halde somut olayda şirketin 31/07/2013 tarihinde terkin edilmesinden 5 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra davanın — tarihinde açıldığı ve dava sebebine göre davanın söz konusu geçici 7. Madde kapsamında kaldığı ve söz konusu 15. Fıkra düzenlemesinin geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak davanın geçici 7. Maddenin 2. Fıkrası kapsamında olmayıp şirket adına kayıtlı söz konusu araç nedeni ile açılmış olması karşısında geçici 7. Maddenin 15. Fıkrası kapsamında 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olması, —-dava tarihi, söz konusu yasal düzenleme, dava sebebi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığından bu doğrultuda aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Hak düşürücü süre içerisinde açılmayan davanın reddine,
2-Harç peşin alındığından bu konuda başkaca bir hüküm oluşturulmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça masraf yapılmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
5-Davalı vekili için tarife gereğince belirlenen — davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.