Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/960 E. 2021/823 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/960 Esas
KARAR NO: 2021/823
DAVA: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/12/2020
KARAR TARİHİ: 09/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin,—- verdiğini, şirket kullanımı için —- satın alındığını, söz konusu ürünün uzatılmış garanti kapsamında olduğunu ve——–götürüldüğünü ve laptopun şirket işleri için kullanıldığını, bu nedenle en kısa sürede laptopun onarılmış olarak teslim alınması gerektiğinin belirtildiğini, davalı yetkili servis tarafından —— onarılarak —- içerisinde müvekkili şirket yetkilisine teslim edileceğinin bildirmesi üzerine, —– davalı yetkili servise teslim edildiğini, ancak müvekkil şirket yetkilisinin tüm talep ve ısrarlarına rağmen, davalı yetkili servis tarafından bildirilen sürenin sonunda —– müvekkili şirkete teslim edilmediğini, ürünün serviste yaklaşık —– tarihinde müvekkili şirket yetkilisine teslim edildiğini, ürün uzunca şirket yetkilisine teslim edilmediğinden tüm işlerin durduğunu ve şirketin zarara uğradığını, davalı şirketler tarafından azami tamir süresi aşılarak ayıplı hizmet sunulduğundan, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değişimi veya satılanın güncel bedelinin iadesi ve satılanın serviste kaldığı süre boyunca müvekkili şirketin uğradığı zararlara ilişkin maddi tazminat talebiyle,—- tarihinde davacı tarafından davalı şirketler aleyhine ——başvuru yapıldığını, oturum sonucunda arabuluculuk süreci olumsuz sonuçlandığını, müvekkili——- uğraşmakta olduğundan tüm işlerinde bilgisayar kullanımının zorunlu olduğunu, müvekkiline benzer özelliklere sahip yedek bir ürün verilmediğinden ve azami tamir süresinin oldukça aşılmasından dolayı müvekkil şirketin tüm işlerinin durduğunu, yüksek miktarlarda zarara uğradığını, bu sebeple, tamir süresince müvekkil şirketin uğradığı zararların bilirkişi marifetiyle hesaplanmasını ve tespit olunan maddi zararın davalı şirketlerce müvekkiline ödenmesi gerektiğini, bu nedenlerle davalı şirketler tarafından müvekkiline ayıplı hizmet sunulduğunun tespiti ile ayıplı hizmet sunulması nedeniyle müvekkil şirkete satılanın ayıpsız bir benzerinin verilmesine veya bunun mümkün olmaması halinde, satılan ile aynı özellikteki benzerinin dava tarihindeki değerine karşılık HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak şimdilik—— bedelin, satılanın servise kabul edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine, davalı şirketler tarafından, tamir süresince kullanımı için müvekkili şirkete yedek ürün verilmemesi ve tamir süresinin aşılması, müvekkili şirketin tamir süresince satılanı kullanamaması nedeniyle uğramış olduğu zararlar ancak bilirkişi marifetiyle tespit edileceğinden, işbu zararlara karşılık HMK 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak şimdilik —- maddi tazminatın satılanın servise kabul edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirketlere yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —– cevap dilekçesinde özetle; Belirsiz alacak davasının koşullarının açık ve net olarak belirlendiğini, davacı tarafın iş bu dava ile ürünün değişimini, değişiminin sağlanamaması halinde dava konusu ürünle aynı özellikteki benzerinin dava tarihindeki değerinin kendilerince belirlenmesinin imkansız olduğunu, dava konusu ürünün tamiri esnasında uğradıkları zararın da kendilerince hesaplanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle belirsiz alacak davası açtığını, davacı şirketin her iki talebinin de belirsiz alacak davasının konusunu oluşturmadığını, belirsiz alacak davasının şartlarının da dava konusu olayda gerçekleşmediğini, dava konusu ürünün bilgilerinin internet üzerinde de ulaşılabilir olduğunu bu nedenle davacının davayı belirsiz alacak davası şeklinde açmasının herhangi bir hukuki yararı bulunmadığını, belirsiz olanın sadece davanın açıldığı anda alacağın miktarı ya da değerinin üst sınırı olduğunu, afaki maddi zararın belirsiz alacak davası koşulları arasında yer almadığını, müvekkili şirketin ——-ürünlerinin ithalatçısı ve servis sağlayanı olduğunu, satış sözleşmesinin tarafı olmadığını, ürünün iki yıllık standart garanti süresinin —- tarihinde sona erdiğini, davacının öncelikle — tarihinde müvekkili şirkete ulaşarak arıza bildirdiğini, bildirilen arıza kapsamında — ücretli onarım teklif edildiğini, davacı şirketin bahsi geçen ödemeyi gerçekleştirdiğini ve ürünü servise verdiğini, davacı vekilinin, dava dilekçesinde taleplerini —– Hakkındaki Kanun hükümlerine ve bu kanuna dayanılarak düzenlenen yönetmeliklere dayandırdığını, davacı ve davalı tarafların her birinin ticari şirket olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olduğunu, davacı tarafın onarımda yasal sürenin aşıldığı yönündeki iddialarının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı şirket yetkilisinin ürünü —- servise teslim ettiğini, yetkili servis ile davacı şirket arasında, ürünün onarımına ilişkin herhangi bir yazılı sözleşme düzenlenmediğini ve bir taahhütte de bulunulmadığını, davacı şirketin talebinin, —— yapılan satım sözleşmesine dayalı olduğunu, dava konusu ürünün ayıbına ilişkin olmadığını, garanti süresi sona eren üründeki arızanın gideriminde yasal sürenin aşıldığı iddiasına dayalı olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; Yetkili servisin alıcıya karşı yasal olarak sorumluluğu bulunmadığını, bu sebeple müvekkil şirkete husumet tevcihinin hatalı olduğunu, ——- tarihinde iki yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, davanın bu sebeple reddi gerektiğini, davacı şirketin her ne kadar ek garanti paketi almış olsa dahi bu paketin satın alımından sonra ortaya çıkabilecek kullanıcı hataları dışındaki donanımsal arızaları kapsadığını, belirsiz alacak davası olarak açılan bu davada miktarın belirlenememesinin söz konusu olmadığını, huzurdaki davanın belirsiz alacak davasının şartlarını taşımadığını, davacının “basiretli tacir ” olarak hareket etmesi gerektiğinden uğramış olduğu zararları bilmemesinin düşünülemeyeceğini, cihazın ilk olarak —- müvekkili şirkete gönderildiğini, o sırada garanti kapsamında olan cihazın yazılım güncellemesinin yapılarak çalışır vaziyette cihazın davacı şirkete teslim edildiğini, daha sonra — tarihinde gönderilen cihazın garanti kapsamı bitmiş olması sebebiyle diğer davalı ithalatçı tarafından kontrol edilerek —- fiyat teklifi edildiğini, davacı tarafından bu ücretin kabul edildiğini, sonrasında cihazın onarılarak çalışır vaziyette teslim edildiğini, azami tamir süresi ve benzer özelliklerde başka bir malın tüketici kullanımına tahsis edilmesine ilişkin hükümlerin ——- düzenlenmiş olduğunu, Borçlar Kanununda bu yönde bir hüküm bulunmadığını, davacı ile müvekkil şirket arasında ürünün onarımına ilişkin herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, müvekkil şirket tarafından onarıma ilişkin bir süre belirtilmediğini, bu sebeple davacının azami tamir süresinin aşımına dair herhangi bir talepte bulunamayacağını, müvekkili şirketin yetkili servis olarak dava konusu cihazın onarımını eksiksiz ve ayıpsız olarak yaptığını, davacının şayet bir zarara uğradıysa bunun varlığını ve dava konusu olay ile zarar arasındaki illiyet bağını ispatla mükellef olduğunu ancak iddiasına dayanak bir belge bulunmadığını belirterek davanın müvekkili şirket yönünden husumetten, husumet itirazlarının kabul görmemesi halinde zamanaşımı yönünden reddine, aksi halde davanın öncelikle usulden bilahare esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
Tarafların—– sorguları dosya arasına alınmıştır.
—– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—- yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—— yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava, davaya konu——– ayıplı olup olmadığı, azami tamir süresinin aşılıp aşılmadığı, bunun sonucunda davacının ürünü aynı özellikteki benzeri ile değiştirilebilmesi, mümkün olmadığı takdirde —– aynı özellikteki benzerinin karşılığını talep edip edemeyeceği, ayrıca ürünün kullanılamaması nedeni ile herhangi bir zarar doğup doğmadığı, varsa miktarının ne olduğuna dair davadır.
Dosyada davalı ——Vekilinin zaman aşımı itirazı ön inceleme duruşmasında değerlendirilmiş, davanın süresinde açıldığı kabulüyle yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Mahkememizin —– celsesinde uyuşmazlığın esasını çözmesi amacıyla dosyanın borçlar hukuku alanında uzman sözleşme yorum ve denetim uzmanı ile bir bilgisayar mühendisi bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş olmakla, dava açan kişinin gerekli delil ve yargılama giderlerini yatırması gerektiği, davacı tarafa bilirkişi incelemesi yapılabilmesi için gerekli bilirkişi ücretini yatırmak üzere iki hafta kesin süre verildiği, aksi takdirde bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçilmiş sayılarak dosya kapsamı ile yetinilmek sureti ile değerlendirme yapılacağının ihtar edildiği, davacı tarafça kesin süre içerisinde ve dahi sonraki tarihlerde bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli gider avansını yatırmadığından bilirkişi incelemesi yapılamadığı anlaşılmıştır.
—- tarihli celsede davacı vekili tarafından gerekli avansın yatırılması amacıyla yeniden süre verilmesi talebinde bulunulmuş olup;
—- tarihli celsede:
“G.D:
1-1 nolu celse ara kararı uyarınca verilen sürenin kesin süre olduğu, bu hususun karşı taraf yönünden usuli kazanılmış bir hak doğurduğu, HMK 94. Maddesinin amir hükmü bir bütün olarak gözetilerek davacı vekilinin yeniden süre verilmesi talebinin reddine,
2-Davalı——vekilinin mazeretinin —— arasında sonuç doğurmak ve talik sebebi olmamak üzere kabulüne karar verilerek tefhim ile açık yargılamaya devam olundu.
Dosya incelendi.
Dosyanın aydınlandığı, HMK 320 gereği tahkikatın bittiği, davanın basit yargılama usulüne tabi bir dava olup dilekçeler teatisinin ve taraf teşkilinin sağlandığı, 7251 sayılı kanun ile getirilen değişikliğe uygun olarak sözlü yargılama duruşması için ayrı bir gün tayinine yer olmadığı anlaşılmakla sözlü yargılamaya geçildi.
Davacı vekilinden son sözü soruldu: Davamızın kabulüne karar verilsin dedi.
Davalı —— Vekilinden soruldu: Cevap dilekçemizi tekrar ederiz, öncelikle davanın usülden reddine, aksi halde esastan reddine karar verilsin dedi.
Dosya incelendi.
Araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı anlaşıldı. Açık yargılamaya son verildi.” şeklinde ara kararlar oluşturularak yukarıya aynen akratılmıştır.
Sonuç olarak davacı tarafça kesin süre içerisinde ve dahi sonraki tarihlerde bilirkişi incelemesi yapılması için gerekli bilirkişi ücretinin yatırılmadığı anlaşıldığından davacı bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçilmiş sayılarak ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan her ne kadar davalı—-vekili husumet itirazında bulunmuş ise de, ilgili davalının, satın alınan ürünün yetkili servisi olması karşısında, davacı tarafça doğru hasımlara dava açıldığı anlaşıldığından, davalı —-vekilinin husumet itirazının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı —– husumet itirazının reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubuyla bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5——- uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin —
davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı —- ve davalı—- verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde varsa bakiye gider avansının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı —– vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341/2 maddesi uyarınca miktar itibarıyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/11/2021