Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/948 E. 2022/15 K. 10.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/948 Esas
KARAR NO : 2022/15

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2020
KARAR TARİHİ : 10/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, davaya konu faturaların tahsil edilmediğini bundan bahisle—–esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını söz konusu icraya davalı herhangi bir borcu olmadığını iddia ederek icra takibine haksız yere itiraz ettiğini ancak halen bakiye bedel olan 58.597,00 TL ‘nin bulunduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı 10/01/2022 tarihli duruşmadaki beyanında Davacı ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını söz konusu faturaların ticari ortağı tarafından kesildiğini bu nedenle itiraz ettiğini ancak süre verilirse borcu ödemek istediğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava ve delil dilekçeleri, —- Tutanağı, bilirkişi raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı—- getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; “(Değişik fıkra: 17/07/2003-4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. (Mülga fıkra:17/07/2003-4949 S.K./103.md.)Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. (Ek fıkra:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişinin 22/10/2021 tarihli raporunda özetle; davacının ——-usulüne göre defter tuttuğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yapıldığı, davacının faaliyet konusu ve muhasebe kayıtları incelendiğinde davalı adına düzenlenen faturaların faaliyetiyle örtüştüğü, davalının 2013 döneminde işletme defteri, 2014 döneminde ise bilanço usulüne göre defter tuttuğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yapıldığı, davalının envanter defterini bilirkişi incelemesine sunmadığı, davalının faaliyet konusu ve muhasebe kayıtları incelendiğinde davacı tarafından düzenlenen faturaların faaliyetiyle örtüştüğü,—–, raporda belirtilen tarihlerde düzenlenen faturalar ile davacının, davalıya 58.587,00 TL tutarında ——, karşılığında ise davalı tarafından 350,00 TL davacının hesabına ödeme yapıldığı, —– tarihli yazısında belirtilen —- çekin … —— ait oluğu ve bankaya ibraz edilmediği, ilgili çekin koçanda durumunda olduğu, davalı tarafında — dönemine ait herhangi bir ödeme belgesi ibraz etmediği, davalının —- döneminde davacıdan—- aldığı, bu hizmete karşı herhangi bir ödeme yapmadığı, davalının—– alacak bakiyesi olması lazımken hiç bakiye gösterilmediği, davalının resmi defterleri incelenmesinde tespit edilen —- yevmiye tarihli —- mahsup fişinde yapılan ve davayı ilgilendiren —-açıklaması ile borçlandırılması herhangi bir belgeye dayandırılmadığı, yapılmış olana tespitler neticesinde davalının resmi defterlerinin —–olmadığı, dava ve takip konusu faturalarda ödeme tarihi/vade tarihi gibi bir tarihin olmadığı, ayrıca dava dosyasında davacı ve davalı taraf arasında imzalanan herhangi bir sözleşme tespit edilemediği——— davacının davalıdan 58.237,00 TL asıl alacak ve dava tarihine kadar 36.899,11 TL faiz olmak üzere 95.136,11 TL alacaklı olduğu beyan ve rapor edilmiştir.
HMK’nın 22’inci maddesine göre;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.”
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında cari hesaptan ve faturadan kaynaklı ticari ilişki olduğu, davacının bu ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlattığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı taraf davacıya borcunun bulunmadığını bildirerek takibe itiraz etmiş olsa da, HMK’nın 222’inci maddesi gereğince davalı tarafından tutulan defterlerin usulüne uygun bir şekilde tutulmadığı, davalının——defterini bilirkişi incelemesine sunmadığı gibi dava ve takip konusu fatura ve cari hesaptan kaynaklı borcu ödediğine dair bilgi ve belge ibraz etmediği sabit olmuş ve davacının usulüne uygun bir şekilde tuttuğu defterlerin davacının alacağının varlığını ispat etmiş sayıldığı Mahkememizce kanaat getirilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının incelenen kayıtlarında davalının davacıya 58.237,00 TL tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez işbu bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, gerekçeli, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli ve yerinde olduğu kabul ve takdir edilerek davacının davasının kabulü ile davalının—- Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin asıl alacak 58.237,00 TL’ye takip tarihinden itibaren %9 oranında faiz uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir. Ancak davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığından davacının işlemiş faiz yönünden talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan 11.647,40 TL icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. Maddesinde sayılan yargılama giderleri, 326/1.2 Maddesi gereğince kısmen kabul kısmen red oranına göre taraflar sorumlu tutulmasına karar verilerek HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının — Esas sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, icra takibinin asıl alacak 58.237,00 TL’ye takip tarihinden itibaren %9 oranında faiz uygulanmak suretiyle aynen devamına,
Fazlaya ilişkin (32.354,00 TL işlemiş faize yönelik ) talebin REDDİNE,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 11.647,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.978.17 TL karar ve ilam harcına Mahkememiz dosyasına yatırılan 1.547,07‬ TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.431,1‬0 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davanın kabul ve ret oranına göre davacı tarafından fazla yatırılan 126,29‬ TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-) Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 112,10 TL posta ve dosya masrafı ve 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 866,50 TL yargılama harç ve giderinden davanın kabul ve red oranına göre 557,00 TL harç ve yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan masrafların davacı üzerine bırakılmasına,
5-) Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile —— arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve ret oranına göre 849,00 TL’nin davalıdan, ——- davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
7-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan— ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
😎 Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte — nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-) 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.