Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/883 E. 2022/24 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/883 Esas
KARAR NO: 2022/24
DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 27/11/2020
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ /
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı şirket bünyesinde —- görev yaptığını, müvekkile davalı şirket yetkilileri tarafından yapılan —- tarihli bildirim ile müvekkil ve aile bireyleri hakkında haksız itham ve suçlamalarda bulunulduğunu, davalı şirket yetkililerinin yapılan itham ve suçlamalar sebebi ile ortaklar nezdinde güven ilişkisinin zedelendiğini, davalı şirketin, — birleşmiş olup; bu birleşmeden —önünden vergi avantajları doğduğunu, oluşan bu vergi avantajları sebebiyle şirketin karlılığının arttığını, buna mukabil müvekkilinin — küçüldüğünü; hem vergi avantajı ile artan karlılıktan müvekkilinin pay alamadığını, hem de küçülen hisse nedeniyle doğan zarar nedeniyle de müvekkile bir tazminat ödemesi yapılmadığını, birleşme görüşmeleri sırasında müvekkile —- verileceği akdedilmiş olmasına rağmen işbu akitin hakim ortaklar tarafından dikkate alınmadığını ve müvekkile salt —-verildiğini, ayrıca müvekkilinin kendisine yöneltilen haksız —- cevap vermek amacıyla —- tarihli ihtarnamesini keşide ettiğini, ihtarnamenin tebliği akabinde müvekkil tarafından öne sürülen taleplerin davalı şirket tarafından kabul edilmemesi sebebi ile müvekkili tarafından —yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile müvekkilinin davalı şirketteki ortaklığının haklı sebeple sona erdirilmesi taleplerinin kabulüne; şimdilik — ayrılma akçesi alacağının davalı şirket tarafından müvekkiline nakden ödenmesine, şimdilik —– kar payı alacağının; vergi avantajları ile davalı şirket üzerinde oluşan karlılığın; ayrıca müvekkilimizin küçülen hisse nedeniyle doğan zararının dikkate alınarak ticari temerrüt faizi ile davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /TALEP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın davalısı olan Müvekkil şirketin —-olduğunu, ,Müvekkil şirketin ——- ait olduğunu, davanın esasının incelemesine geçilmeden önce yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmesini, müvekkil şirketi tarafından, huzurdaki dava konusu taleplerle doğrudan bağlantısı bulunan——sayılı dosyasının davacı aleyhine ikame edildiğini, söz konusu davanın neticesinin, HMKnın 165. maddesi uyarınca huzurdaki dava bakımından bekletici mesele yapılmasını, davacının dava konusu taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkil şirketin uğradığı zararlar karşısında takas – mahsup talebinde bulunduklarını, sözkonusu birleşme işleminin, davacının da katılarak olumlu oy kullandığı bu suretle oybirliği ile alınan genel kurul kararı ve her iki şirketin imzaladığı birleşme sözşleşmesi çerçevesinde gerçekleştirildiğini, davacı tarafın iddia ettiği ortaklık payının azalması karşısında kendisine daha yüksek miktarda bir pay verileceği yönündeki (sözde) akde ilişkin herhangi bir taahhüt, sözleşme veya bu iddiayı ispata elverişli herhangi bir delil ibraz edilemediğini, davacının —– birleşme işleminden sonra Müvekkil şirketin elde ettiği vergi avantajları ile karlılığının arttığı iddiasının huzurdaki ihtilaf ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını, müvekkil şirketi bünyesinde oluşan karların, Müvekkil şirketin bir sonraki faaliyet dönemindeki işletme sermayesi veya sair suretteki ihtiyaçlarına binaen ortaklara dağıtılmaksızın şirket bünyesinde kullanılması gerektiğini bu nedenle, Müvekkil şirket tarafından kar dağıtımı yapılmayan dönemler olduğunu, davacının elinde bulunduğu iddia olunan hisselerin, kendisinin çalışmalarını ve —– teşvik maksadıyla Müvekkil şirketin ——- tarafından bilabedel verildiğini, Müvekkil şirketi aleyhine ve kendisinin bireysel menfaatine yönelik olmak üzere ticari faaliyete giriştiğine ilişkin şüpheler üzerine —- tarihinde Müvekkil şirket tarafından açığa alındığını, Müvekkil şirketin, eşi ve eşinin yakın akrabaları adına kurulan farklı şirketler vasıtasıyla organize bir düzen içerisinde yıllarca süregelen bir şekilde ve çok büyük miktarlarda zarara uğrattığının tespit edildiğini, davacı taleplerinin tamamının esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin Davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
DELİLLER : ——-dosya kapsamındaki sair bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, Şirket Ortaklığından çıkma ,ayrılma akçesi ve kar payı alacağı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nin 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı yasanın 7. maddesinde ise, davalının birden fazla olması halinde, davanın bunlardan birinin yerleşim yerinde açılabileceği hükme bağlanmıştır. Öte yandan, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda, aynı kanunun 10.maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılması mümkündür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendinde “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 14/2 maddesinde ise’ özel hukuk tüzel kişilerinin ,ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için ,ilgili tüzel kişinin——- bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.’ düzenlemesi bulunmaktadır.
Mahkemece resen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan kesin yetki halleridir. 6100 sayılı HMK’nın 18. Maddesi de kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkca düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da re’sen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. Ancak HMK’nın 114/1-ç maddesine göre de kesin yetki dava şartlarından olup resen yetkisizlik kararı verilmesi mümkün kılınmıştır.
Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan yargılamaya göre somut olayda davalı tarafça ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulmuş ve yetkili mahkemenin Gebze Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu öne sürülmüştür. (6100 Sayılı HMK-116/1-a)
Mahkememizce ——- kayıtlı olduğu görülmüştür. Binaenaleyh; olayda davalı vekilince süresinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunulmuş olmakla birlikte; 6100 Sayılı HMK’nın 14/2 maddesine delalet eden kesin yetki halinin varlığı ve bu durumun dava şartı olmasına göre davalı — —Adliyesi yargı çevresinde bulunmasının anlaşılması nedeniyle mahkememizin yetkisizliği ile kesin yetki nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi ile yetkili mahkemenin —–Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)6100 sayılı HMK’nın 19/1, 14/2 maddeleri gereğince yetki itirazının kabulüyle; Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ç maddesi uyarınca ‘yetkinin kesin ve mahkememizin yetkili bulunmaması nedeniyle; 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 19/3.maddesi gereğince yetkili mahkemenin —– ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20.maddesi uyarınca taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleştiği tarihten veya Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dosyanın —-Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin,süresi içinde Kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine ve 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı ;6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle———–Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/01/2022