Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/871 E. 2021/771 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/871 Esas
KARAR NO : 2021/771

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 21/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA/TALEP ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- kapsamında bulunduğunu, sözü edilen sigortalının, 19.10.2018 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu yaralandığını, bu kaza sebebiyle tedavi görmüş olduğunu, söz konusu tedavi giderlerinin— karşılandığını, müvekkili şirketin sigortalısının yaralanmasına sebep olan —– —- tespit edildiğini, sigortalının, halefi —– söz konusu yazı ile; tedavi masraflarının —- tutarın davalı şirket tarafından ödenmesinin talep edildiğini. ancak davalı şirket tarafından Müvekkili Şirket’e herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı tarafın işbu tutarı ödememesi üzerine davacı tarafın önce —-;———son tutanağından anlaşılacağı üzere anlaşma sağlanamadığından işbu davayı ikame etme zorunluluğunun hâsıl olduğunu belirterek davalı için tespit edilecek sorumluluk oranları kapsamında, şimdilik 5.000,00- TL tazminatın, müvekkili şirketin ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP/TALEP :
Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; Sigortacılık kanunu gereği müvekkili şirkete başvuru şartının gerçekleşmediğini, başvuru aşamasında sunulması gereken—– kendilerine sunulmadığını, açıklanan nedenlerden dolayı davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, —- başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklinde değiştirildiğini, öncelikle davacının kusur durumunu tespit edebilmek adına ve ceza dosyasında uzlaşma mevcutsa müvekkili şirketin sorumluluğu olmayacağını, ceza dosyasının celbini talep ettiklerini, müvekkili şirketin kaza tarihi itibariyle yalnızca sürekli iş göremezlik——- olduğunu, geçici iş göremezlik——- tarafından karşılanması beklenen bakıcı, tedavi ve geçici iş göremezlik giderlerinin müvekkilinden talep olunmasında hukuka uyarlık olmadığını,—– göre—- karşılanması gereken giderler— kapsamına girmediğini, kusur durumunun şüpheye mahal vermemesi adına —–tarafından kusur raporu düzenlenmesini talep ettiklerini, zararın tespit edilmesi gerektiğini, —– tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğu teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini belirterek davanın öncelikle usulden reddine, aksi takdirde haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddi ile yargılama masraf ve vekâlet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :—– Dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:
Dava, Tazminat (Rücuen Tazminat) istemine ilişkindir.
Anayasa’nın 37. maddesine göre “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz”. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesine göre, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/(1)-c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartıdır. 115. maddesine göre, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” Bu yasal çerçevede mahkemelerce görev konusu her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikle dosyanın görev yönünden incelenmesi ve sonuçlandırılması gerekmiştir. Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketinin, sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle açılmış tazminat isteminden doğmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen— niteliğindedir. Bu maddeden doğan — istinaden açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun —- sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca –sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı dava, aslında bir tazminat davası olup, aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı,—— sayılı —sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan—olanın,– iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 52. maddesine de dayanabileceği; sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Diğer taraftan,—- kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden —-olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” yönünde içtihat ortaya konmuştur.
Yukarıdan beri açıklanan hususlardan da anlaşılacağı üzere sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davalarda davanın niteliğini ve görev hususunu belirlerken davacı ile sigortalısı arasındaki ilişkiye değil ; davacı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı üçüncü kişi ile zarara neden olduğu öne sürülen kişi veya kurum arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmektedir. Somut olayda zarar gören sigortalının gerçek kişi —- olduğu, ilgili kişinin davacı sigorta şirketinde —- plakalı aracın karıştığı trafik kazasında yaralandığı ve tedavi olduğu, yapılan tedavi —- şirketi tarafından ödendiği ve rücuen davalıdan tahsilini istediği anlaşılmaktadır. Davalı —- davacının yolcu olarak bulunduğu anlaşılan —- görülmüştür.–üçüncü kişinin gerçek kişi olduğu, sigortalı üçüncü kişi ile zarar sorumlusu davalı —-arasında sözleşme ilişkisi ve/veya ticari bir ilişki söz konusu değildir. Velhasıl uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine göre genel mahkemede görülüp çözülmesi gerekmektedir—-
Yukarıda anılan yapılan açıklamalar, anılan yasal düzenleme ve içtihatlar ışığında davaya konu uyuşmazlığın 6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre mutlak ve ticari davalar ile özel kanunlardaki ticaret mahkemelerinin bakacağı davalar kapsamında kalmadığı, genel hükümlerden kaynaklandığı anlaşıldığından işbu davada görevli mahkemenin 6100 sayılı HMK’nın —– maddeleri gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Binaenaleyh, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; davanın, 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-) Davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca mahkememizin görevli olmaması nedeniyle; 6100 sayılı HMK’nın 115/1-2 maddesi uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-)6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 1, 2. maddeleri uyarınca görevli mahkemenin ———–OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birininin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak talepte bulunması halinde dava dosyasının GÖREVLİ ——MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE
4-)Yargılama giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nın 331/2 maddesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmezse talep halinde mahkememizce bu durumun tespiti ile dosya üzerinden davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesine,
5-)6100 Sayılı HMK’nın 20/1 maddesi uyarınca taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde mahkememiz tarafından resen davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nın 331/3 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 342, 343, 344 ve 345/1 maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize veya başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçeyle; istinaf harç ve giderleri yatırılmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı