Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/864 E. 2021/233 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/864 Esas
KARAR NO : 2021/233
DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/11/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —– tarihinde meydana gelen trafik kazasında, dava dışı—– plakalı aracın, davacı tarafa ait —— marka araca çarpması sonucu aracın perte çıkmış olduğunu, işbu kaza sebebiyle müvekkilinin zararının ——– üzerinde olduğunu, kısmi davaya ilişkin imkanlar çerçevesinde şimdilik ——— maddi zarar, ayrıca davacı tarafın oto galeri işletmecisi olması ve aracın perte çıkması sebebiyle — ay işletilemediğini, müvekkilinin aylık kazanç kaybının ortalama —– civarında olduğunu beyan ederek söz konusu trafik kazası sebebiyle davalı şirket ———— plakalı araçta meydana gelen zararlar nedeniyle, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik ——- kazanç kaybı olmak üzere toplamda————- tutarın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının gerçek kişi sigortalı olduğu ve sigorta edilen aracın ise hususi otomobil olduğunu, taraflar arasında 6502 sayılı yasa kapsamında bir tüketici-satıcı/sağlayıcı ilişkisi ve kasko sigortası satış sözleşmesi bulunduğunu, davacının kanunda tanımı yapılan tüketici sıfatına haiz olduğunu, dolayısıyla davanın, tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceğini veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceğini, davacı tarafın, dava konusu araç hasarına ilişkin tespit yaptırmakla alacağının belirli hale geldiğinden davacının davasının usulden reddi gerektiğini, kazanın oluş şeklinin, fiziksel koşullar ve hayatın olağan akışı dikkate alındığında, araç sürücüsü olduğu iddia edilen şahsın kaza sonucu arka koltuğa fırlamasının mümkün olamayacağını, davacının talebinin fahiş olduğunu, poliçede muafiyet kaydı bulunduğundan tespit edilen hasar bedelinden muafiyet bedelin düşülmesi gerekeceğini, davacının davasının görev yönünden reddine karar verilmesini, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller
—— şirketine yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
İlgili ——– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
İlgili —–yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
—– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
——– yazılan müzekkere cevabı dosya arasına alınmıştır.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Dava —— kaynaklanan tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde,bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara, Ticaret Mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre tarafların sıfatına veya bir ticari işletme olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari dava olarak sayılan davalar mutlak ticari dava; tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ise nispi ticari davadır.
28.11.2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3/1-k Maddesinde, Tüketicinin “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlandığı, 3/1- ı- bendinde Tüketici işleminin ise ” Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış olduğu anlaşılmıştır.
Tüketici Mahkemelerinin görevini düzenleyen 73/1 Maddesinde “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 83/2 Maddesinde ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verildiği, anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen kanun maddeleri ve yerleşik içtihatlar ışığında somut olaya gelindiğinde; davacı, davalı ile aralarındaki ——— meydana gelen kaza olayı sonucunda zararının tazminini talep etmekte; talebinin dayanağını da davalı ile aralarındaki ——– oluşturmaktadır. Her ne kadar davacının gerçek kişilere ait ticari işletme kaydı bulunmakta ise de, sigorta poliçesinin incelenmesinde aracın kullanım amacının açıkça “hususi” olarak belirtildiği ve aracın ticari olmadığı, poliçeden, aracın, davacının ticari faaliyeti çerçevesinde sigorta ettirildiği hususunun şüpheye meydan vermeyecek şekilde açık ve net olmadığı, bu hali ile davacı ile davalı arasında da herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlıkta davalı sigortacı hizmet sunucusu; davacı sigortalı ise tüketici konumunda olup, taraflar arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, davanın tüketici hukuku hükümleri çerçevesinde tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin —- Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.———–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-Görevli ve yetkili mahkemenin——— Nöbetçi Tüketici Mahkemeleri olduğuna,
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakiben iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının yetkili ve görevli mahkeme olan ——-Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına (kararın tebliği ile ihtarat yapılmış sayılmasına), bu usuli kararın verilmesi ve bu kararla birlikte harç hususunun re’sen karara bağlanması hususlarının re’sen gözetilmesine; re’sen gözetilmesi gereken hususlar dışında kalan yönlerden ise gerekirse talebe bağlı olarak değerlendirme yapılmasına,
5-Süresinde başvuruda bulunulması halinde yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK 331/2. maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemede verilecek nihai kararla birlikte değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——– Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2021