Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/804 E. 2021/83 K. 03.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/804
KARAR NO : 2021/83

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 24/10/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2021

Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesi ile; davacılarla birlikte ihbar olunanın, —- ortakları olduğu, davacıların 2/3 çoğunluk hissesine sahip oldukları ancak şirketi temsil yetkisinin 1/3 hisse sahibi ihbar olunanda olduğu ve söz konusu temsilcinin şirket merkezini terk ettiği ve kendisine ulaşılamadığı için; …’ne İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’ nün —- Esas numaralı dosyası ile şirketin müdürü, …’ ın akarabalarının sahibi bulunduğu davalı ——, müvekkillerine ve müvekkillerinin ortak olduğu söz konusu …’ne karşı haksız başlatılan takibe söz konusu temsilcinin itirazının gerçekleşmesinin mümkün olmaması nedeniyle sonradan vekaletname sunulmak üzere borca davacılar adına itiraz edildiği ve ayrıca ihbar olunan söz konusu şirket temsilcisine genel kurulu toplaması için çağrı yapılmak üzere ihtar gönderildiği ve herhangi bir netice alınamadığı ileri sürülerek, Genel Kurul süreci tamamlanana kadar, acil işlerin ifası ve şirketin ve ortaklarının hak ve menfaatlerinin korunması için …’ ne öncelikle başvurucu ortaklardan seçilmek üzere bir kanuni temsilci-kayyım atanmasına karar verilmesi talep ve dava edilerek öncelikle tedbiren İstanbul Anadolu — İcra Müdürlüğü’ nün — Esas sayılı takibin … yönünden durdurulmasına ve ayrıca söz konusu İstanbul Anadolu —- İcra Müdürlüğü’ nün —- Esas sayılı takibine yapılan itirazı onaylamak ve itirazı yenilemek üzere varsa başka acele işleri yapmak üzere …’ ne tedbiren, derhal öncelikle başvurucu ortaklardan geçici bir temsil kayyımı görevlendirilmesi yönünde olmak üzere söz konusu icra takibine itirazın teyidinin sağlanması için tedbiren temsil kayyımı ve tedbiren icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuştur.
Dava dilekçesinin başlığı ve içeriğinde uyumsuzluk ve ifade hataları olmakla birlikte “istem sonucu” kısmındaki davanın bütünlüğüne uygun düşen açık irade, dilekçenin bütünlüğü ve davanın mahiyeti birlikte gözetildiğinde davanın davacılarının, davalısının ve ihbar olunanın yukarıda karar başlığında belirtilen şekilde olduğu ve davanın esasının:
“Genel Kurul süreci tamamlanana kadar, acil işlerin ifası ve şirketin ve ortaklarının hak ve menfaatlerinin korunması için …’ ne öncelikle başvurucu ortaklardan seçilmek üzere bir kanuni temsilci-kayyım atanmasına” yönelik talep olduğu ve buna göre kayyım atanması istenen şirketin davacıların ve ihbar olunanın ortak oldukları ve söz konusu icra takibinde takip borçluları arasında yer alan söz konusu — ünvanlı şirket olduğu, diğer taleplerin tedbir talebi olduğu ve kayyım atanmasına ilişkin esasa ve tedbire yönelik talebin muhatap şirketin davacıların ortak olduğu şirket olduğu, davalı şirketin ise tedbiren durdurulması istenen icra takibinin alacaklısı olduğu anlaşılmıştır.
Esası, tedbir talepleri ve bunların muhatapları yukarıda özgülenen şekilde olan bu davanın söz konusu tedbir talepleri yönünden 27/10/2020 tarihinde oluşturulan ara karar ile :
“Davanın niteliği, tarafları, taleplerin taraflarla ilgisi ve etkisi, şirketlerin kendi kendine yönetiminin asıl olması, müdahalenin çok istisnai kriterlere bağlı olarak düşünülmesi gereği, şirketin temsilcisinin mevcut olması, — itirazı temin etmeye yönelik tedbir talebinin yasal dayanaktan uzak olması, eldeki davanın söz konusu takibe konu borcun varlığına-yokluğuna yönelik bir dava olmaması, şirkete hangi sebeplerle ve hangi şartlara bağlı olarak kayyım atanacağına ilişkin yasal düzenlemeler ile ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler, yakın ispata ilişkin kurallar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde hem tedbiren temsil kayyımı atanması ve hem de takibin tedbiren durdurulması yönünden olmak üzere ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığından mevcut kapsam ve aşamaya bağlı olarak tedbir taleplerinin reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki karar verilmiştir.”
şeklindeki gerekçe ile tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından ibraz edilen 12/11/2020 tarihli dilekçe ile “…” ünvanlı şirketin sehven davalı gösterildiği ileri sürülerek söz konusu şirketin sıfatının ihbar edilen olarak düzeltilmesi talebinde bulunulmuş olup bu talep yönünden 18/11/2020 tarihinde oluşturulan ara karara bağlı olarak davalı adına cevap verilmiş olması, HMK. Madde 124 düzenlemesi ve dosya kapsamı gözetilerek söz konusu dilekçenin davalı vekiline tebliğine bağlı olarak tanınan iki haftalık süre sonunda ve bu konuda davacılar vekili tarafından yapılacak yazılı başvuruya bağlı olarak karar verilmesine; aksi halde bu hususun ön inceleme duruşmasında ele alınmasına karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin 27/10/2020 tarihli tedbir talebinin reddine ilişkin ara karardan rücu edilmesi ve kayyım atanmasına yönelik tedbir talebi yönünden de ayrıca oluşturulan 19/11/2020 tarihli ara karar ile:
“Davacılar vekili tarafından ibraz edilen söz konusu 12/11/2020 tarihli dilekçede yapılan açıklamalar ve ileri sürülen hususlar yukarıya aynen alınan ara kararda özetlenen dava dilekçesinde belirtilen hususlar olup, farklı bir anlatımla talep detaylandırılmış olup, yeni bir durum ve delil ortaya konulması söz konusu olmamıştır. Talebe konu ara karar istinaf yolu açık olduğu halde söz konusu dilekçede açıkça ara karardan rücu talep edilmiş olması ve bunun mümkün olmaması halinde dilekçede belirtilen şekilde kayyım atanması, davacılara yahut 3. bir kişiye İstanbul Anadolu —. İcra Dairesi’nin — Esas sayılı dosyasına yapılan itiraza ——- vermek yahut davacılar vekiline söz konusu şirket adına vekalet çıkarmak için yetki verilmesine karar verilmesi yönünde taleplerde de bulunulmuş olması karşısında talep hakkında Mahkememizce değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmiş olup, rücu talebine konu söz konusu 27/10/2020 tarihli tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararda belirtilen gerekçeler, ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ara karardan rücu edilmesini gerektirir yasal ve maddi bir sebebin ortaya çıkmadığı; kademeli olarak ileri sürülen taleplerin ise yasal düzenlemede karşılığının olmaması ve ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların olayda gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından söz konusu 12/11/2020 tarihli dilekçede ileri sürülen bütün taleplerin REDDİNE ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.”
şeklindeki gerekçe ile taleplerin reddine karar verilmiştir.
Davalı ——vekili duruşmada da tekrar ettiği cevap dilekçesinde davalı şirketin —- olarak düzeltilmesi yönündeki talebin kabul edilmediği belirtilip böyle bir düzeltmenin hukuken de mümkün olmadığı ve davaya taraf eklenmesi veya taraf değiştirilmesine de hukukun izin vermediği ileri sürülerek taraf sıfatı yokluğu ve pasif husumet yokluğu itirazlarında bulunularak esas yönden de davanın ve tedbir taleplerinin reddine karar verilmesi istenmiştir.
İhbar olunan … tarafından gönderilen cevap dilekçesinde “…” ünvanlı şirketi tek başına temsil ettiğini, davacılar ile sürekli iletişim halinde olunduğunu, davacıların bu davayı kötü niyetle açtıklarını, şirkete kayyım atanmasının olağanüstü bir yol olup davacıların salt gerçek dışı iddiaları ile şirkete kayyım atanmasının mümkün olmayacağını, temsil ettiği söz konusu şirketin davalı —- takibinde belirtilen bedel kadar borcu bulunduğu, icra takibine sebepsiz yere ve kötü niyetli olarak itiraz edilmesinin söz konusu olamayacağı gibi bu yolun doğuracağı ilave külfetlerin şirketin zararını arttıracağı düşüncesi ile takibe itiraz edilmediği, takibe itiraz edilmemesinin davacıların ileri sürdüğü şekilde başka bir anlamının olmadığı ileri sürülerek ve esasen davada davalı konumunda olmayıp ihbar olunan sıfatı ile yer alması nedeniyle davanın kendisiyle de ilgisinin olmadığı savunularak davanın reddine karar verilmesi istenmiştir.
Kayyım atanması istenen söz konusu ——- tarafından gönderilen dilekçede ise davada söz konusu şirketin taraf olarak yer almamış olmasına rağmen UYAP sisteminde yer alması ve kayyım atanması istenen şirketin bu şirket olması ve ayrıca davacılar vekilinin 12/11/2020 tarihli dilekçe ile söz konusu şirketin sıfatının “davalı” olarak düzeltilmesinin talep edilmiş olması karşısında davaya cevap verme gereğinin hasıl olduğu açıklanarak hukuk sistemimizde davaya sonradan davalı eklenmesi veya taraf değişikliği yapılması veyahut dahili dava edilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülerek şirketin davalı sıfatı ile davada yer almasına ilişkin talebe muvafakat edilmediği ve ayrıca temsilcinin de ihbar olunan olarak gösterilmesinin ihbar kurumuna ilişkin düzenlemelere de uygun olmadığı savunularak söz konusu şirkete kayyım atanmasını gerektirecek hiçbir durumunda söz konusu olmadığı ifade edilerek davanın reddine karar verilmesi istendiğinden buraya kadar yapılan aktarım ve açıklamalardan da anlaşılacağı üzere davanın, taleplerin ve sunulan dilekçelerin içeriği ile muhtemel hak alanlarına ilişkin etkileşim gözetilerek UYAP sisteminin elverdiği çerçeveye de bağlı olarak bu şirket ve vekili yukarıda karar başlığında 3.kişi ve vekili olarak gösterilmiştir.
Ön inceleme duruşmasında öncelikle dava şartları yönünden yapılan irdelemeye bağlı olarak alınan beyanların ve yapılan irdelemelerin yer aldığı 03/02/2021 tarihli tutanak içeriği:
“Belirli gün ve saatte celse açıldı.
Davacı Vekili——–duruşmaya katıldı. Başka gelen yok. Açık duruşmaya devam olundu.
Heyet değişikliği nedeniyle tutanaklar okundu.
Taraflara ön inceleme duruşma gün ve saatini bildirir davetiyelerin usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olduğu, taraf teşkilinin sağlandığı anlaşıldı.
Davalı tarafın değiştirilmesine ilişkin dilekçe üzerine ve ayrıca ara karardan rücu edilmesine ve tedbir kararı verilmesine ilişkin talebe bağlı olarak ayrı ayrı oluşturulan 27/10/2020 tarihli ve 19/11/2020 tarihli ara kararların gerekleri de dahil olmak üzere tensip ara kararlarının yerine geldiği, davalı—–. vekili tarafından, ihbar olunan … tarafından ve ayrıca kayyım atanması istenen —–” ünvanlı şirket adına vekil tarafından dilekçe ibraz edildiği anlaşıldı.
Davacı vekilinden soruldu; dava dilekçemizi ve diğer dilekçelerimizi tekrar ediyoruz, zapta geçen cevap dilekçelerini kabul etmiyoruz, ayrıca belirtmek istiyoruz ki genel kurula çağrı yetkisi verilmesi için açtığımız ve İstanbul Anadolu—. Asliye Ticaret Mahkemesinin — Esası üzerinden işlem gören dava sonucunda davamız kabul edilerek genel kurul gündemi ve çağrısı yönünden kayyım atanmasına da karar verilmiş ise de dilekçelerimiz de belirttiğimiz şekilde oluşan — ortamına da bağlı olarak kayyım atanmasını istediğimiz —- zarar görmesi ihtimaline bağlı olarak ve büyük bir ihtimalle icra takibi yönünden menfi tespit davası açacak olmamız da gözetilerek takibin tedbiren durdurulması ve kayyım atanmasına yönelik tedbir taleplerimizi de tekrar ediyoruz dedi.
Davalı vekilinden soruldu; zapta geçen dilekçemizi tekrar ediyoruz, zapta geçen beyanın muhatabı da biz değiliz, kabul etmiyoruz, davanın husumet yönünden reddine ve lehimize yargılama giderine karar verilmesini talep ediyoruz dedi.
Ön inceleme duruşmasına geçildi.
Davanın tensip tutanağında da belirtildiği gibi 6100 sayılı HMK’nın 320’inci maddesi gereğince basit yargılamaya tabi olduğu ve HMK uyarınca dava hakkında HMK’nın 316-322 maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulünün uygulanması gerektiği anlaşıldı.
HMK’nın 119-121 maddeleri uyarınca dava dilekçesi ve ekleri incelendi, Dava dilekçesi ve eklerinde herhangi bir eksiklik olmadığı görüldü.
HMK’nın 114-115 maddeleri uyarınca yapılan inceleme neticesinde husumet yokluğuna ilişkin dava şartı yönünden irdeleme yapılması gerektiği anlaşılmakla bu yönden soruldu:
Davalı vekili; husumet itirazımızı tekrar ediyoruz dedi.
Davacı vekili; önceki beyanlarımızı tekrarla talebimiz doğrultusunda işlem yapılmasını talep ediyoruz dedi.
Dosya incelendi. Yargılamanın bittiği bildirildi. “
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Dava: “Genel Kurul süreci tamamlanana kadar, acil işlerin ifası ve şirketin ve ortaklarının hak ve menfaatlerinin korunması için …’ ne öncelikle başvurucu ortaklardan seçilmek üzere bir kanuni temsilci-kayyım atanmasına” yönelik dava olup buna göre kayyım atanması istenen şirketin davacıların ve ihbar olunanın ortak oldukları ve söz konusu icra takibinde takip borçluları arasında yer alan söz konusu ———ünvanlı şirketin davalı olması gerektiği, tedbir niteliğinde olan diğer talepler yönünden ve ayrıca kayyım atanmasına ilişkin esasa ve tedbire yönelik talebin muhatabının da söz konusu ——-ünvanlı şirketin ise sadece tedbiren durdurulması istenen icra takibinin alacaklısı olduğu anlaşıldığından, kayyım atanmasına yönelik davanın hasımsız açılıp açılamayacağı-sonradan hasımlı hale getirilip getirilemeyeceği-HMK. Madde 124 şartları yönünden yerleşen —- uygulamasına göre bu tür davaların hasımsız açılamayacağı, husumetin kayyım atanması istenen şirkete yöneltilmesi gerektiğine ilişkin kıyasen ışığından istifade edilen içtihatlar (örneğin Yargıtay — Karar sayılı ilamı), konuya ilişkin yasal düzenlemeler, buraya kadar yapılan açıklamalardan da anlaşılan istisnai durum ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde söz konusu — ünvanlı şirkete karşı açılmış olması nedeniyle husumet itirazının yerinde olduğu ve bütün ilgililerin cevap dilekçeleri ile söz konusu içtihatların ışığında HMK. Madde 124 düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde davada HMK. Mad. 124 şartlarının da söz konusu olmaması karşısında davalı şirketin ihbar olunan konumuna getirilmesi ve kayyım atanması istenen şirketin ise davalı olarak davaya dahil edilmesi yönündeki talepler yerinde görülmeyerek sonuçta söz konusu uygulamaya, kayyım atanmasına ilişkin yasal düzenlemelere ve dosya kapsamına nazaran dava şartı niteliğinde husumet yokluğuna bağlı olarak davanın usulden reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki hüküm kurulmuş olup tekrar dile getirilen tedbir taleplerinin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Husumet yokluğuna bağlı olarak dava şartı eksikliği nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Takibin durdurulmasına ve kayyım atanmasına yönelik TEDBİR TALEPLERİNİN REDDİNE,
3-Maktu karar harcından peşin harcın mahsubu ile eksik 4,90 TL harcın davacılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan harç ve giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı ——–. vekili için tarife gereğince belirlenen 4.080,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacılardan müştereken alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
7-Karar başlığında ihbar olunan ve 3.kişi olarak gösterilenler adına yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
8-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere davacı vekili ile davalı — vekilinin yüzüne karşı yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.