Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/799 E. 2022/181 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/799
KARAR NO: 2022/181
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/10/2020
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
Tarafları yukarıda belirtilen davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından ibraz edilen dava dilekçesi ile yabancı uyruklu davacı şirket ile—- şirket ve söz konusu şirketin temsile —– olan davalı arasında kurulan ticari ilişkiye bağlı olarak davacı tarafından —— faturaların düzenlendiği, söz konusu faturaların davalıya ve söz konusu dava dışı şirkete tebliğ edildiği halde ödeme yapılmadığı, bunun üzerine — üzerinden davalı ile söz konusu dava dışı şirket aleyhine —- üzerinden takibe geçildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, bunun üzerine zorunlu arabuluculuk dava şartı kapsamında arabulucuya başvurulduğu halde anlaşma sağlanamadığı, takibe itirazın haksız olduğu, söz konusu ticari ilişkinin her aşamasında davalı ile muhatap olunarak davalının garantörlüğü ile söz konusu dava dışı şirkete güvenilip ticaret yapıldığı, itiraz edilen icra takibinin kesilen faturalar ve cari hesaba dayalı olduğu, davalının davacı şirketin zararına kasten sebep olduğu, ——– kanuna ve esas sözleşmeye aykırı kusurlu davranışları sonucu zararın meydana gelmiş olması nedeni ile TTK. uyarınca davalının hukuki sorumluluğunun olduğu ileri sürülerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den aşağı olmamak üzere icra tazminatına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacı vekili duruşmadaki beyanında dava dilekçelerini tekrar etmiştir.
Davalı vekili duruşmada da tekrar ettiği ve süresinde ibraz edilen cevap dilekçesinde davaya konu— davalının da ortağı olduğu —- arasında yapıldığı, TTK. madde 573’e göre ortakların limited şirketlerin borçlarından sorumlu olmadığı, ileri sürüldüğü gibi davalının bir garantörlüğünün bulunmadığı, hem —-bulunan davalının genellikle de ihracat-ithalat işleri ile iştigal etmesi sebebi ile yurt dışında bulunduğu, bu durumun davacı şirket zararına kasten hareket ettiğinin nasıl göstergesi olduğunun anlaşılamadığı, kaldı ki davacı şirketin —– şirketten de bir alacağının bulunmadığının her iki şirket arasındaki yazışma ve mesajlarda açıkça göründüğü, takibe dayanak yapılan faturalardan davalının herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığı savunularak davanın reddine ve %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesi talep edilmiştir.
Celbedilip incelenen icra dosyasına göre takibin—- ünvanlı şirket ile davalıya karşı yapıldığı,—- üzerinden takip yapıldığı, takip tarihinin— olduğu ve bu konuda icra müdürlüğünün cevabi yazısı ile dosya kapsamına göre davalı-takip borçlusu yönünden ödeme emri tebliğinin mümkün olmaması nedeni ile— öğrenilmeye bağlı olarak yapılan itirazın süresinde olduğu, davalı yönünden süresinde yapılan itirazla takibin davalı yönünden durmuş olduğu belirlenmiştir.
İbraz edilen Hukuk Uyuşmazlıklarında — göre —- tarihinde yapılan başvurunun taraflarla ilgili olduğu, tarafların davete uyduğu ancak görüşme sonunda anlaşma sağlanamadığına dair —- tarihli son tutanak düzenlendiği, arabuluculuğa başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmiş olduğu belirlenmiştir.
Yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki ihtilafın:—- sayılı icra dosyası üzerinden yapılan takip yönünden dava dışı takip borçlusu şirket ile davalı-takip borçlusu arasındaki ilişkiye ve TTK. Madde 553 düzenlemesine bağlı olarak takibe konu alacak yönünden davalının sorumluluğunun olup olmadığı, sorumlu ise sorumluluk payı ve bunlara bağlı olarak sonuçta davalı yönünden takibe konu alacağın varlığı ve miktarı, temerrüt olup olmadığı ve tarihi ile işlemiş faiz miktarı, alacak olması ihtimaline — dava tarihlerindeki — karşılığının ne olduğu hususlarının aydınlatılmasına yönelik olduğu tespit edilerek tahkikata geçilerek bilirkişi incelemesi yoluna gidilmiş olup, oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen dosya kapsamına uygun ve Mahkememizce de davanın aydınlatılması yönünden yeterli görülen —–işlem tarihli raporda:

—– tarihli duruşmada yapılan görevlendirmede; iddia ve savunma dikkate alınarak, ön incelemede tutanağa geçirilen uyuşmazlık noktalarını aydınlatan bir rapor istenmiştir. Tutanak ise şöyledir—yapılan takip yönünden dava dışı takip borçlusu şirket ile davalı-takip borçlusu arasındaki ilişkiye ve TTK Madde 553 düzenlemesine bağlı olarak takibe konu alacak yönünden davalının sorumluğunun olup olmadığı, sorumlu ise sorumluluk payı ve bunlara bağlı olarak sonuçta davalı yönünden takibe konu alacağın varlığı ve miktarı, temerrüt olup olmadığı ve tarihi ile işlemiş faiz miktarı, alacaklı olması ihtimalinde —- karşılığının ne olduğu hususlarının aydınlatılmasına …”
2- Dosyadaki bilgi ve belgelerden; ——- ticari satış yapıldığı, davalının —– ortağı ve müdürü olduğu, bedelin ödenmediği iddiasıyla davacı/satıcı tarafından ilamsız takip yapıldığı, borçlu olarak hem —- hem de davalının gösterildiği, bu takibe sadece davalının itiraz ettiği ve onun açısından takibin durduğu, —– takibin itiraz edilmeyerek kesinleştiği, anlaşılmaktadır.
3- Bir sözleşme -kanuni istisnalar dışında- yalnız ona taraf olan kişiler için haklar sağlar ve borçlar yükler. Sözleşmenin nisbiliği iyi bilinen bir kuraldır. Dolayısıyla, böyle bir takipte davalının neden borçlu olarak gösterildiği izaha muhtaçtır. Davacı; söz konusu sözleşmenin ortak ve müdür sıfatıyla davalı ile muhatap olunarak ve onun garantörlüğü ile şirkete güvenilerek yapıldığını, gerekçe göstermiştir. Davalı ise, limited şirket ortağının şirket borcu için sorumlu olmayacağına dair TTK.573/2 hükmüne dayanmış ve herhangi bir garantörlüğün de bulunmadığını savunmuştur. Bu savunma doğrudur. Zira TTK.573/2 açık olduğu gibi, davalının sorumluluğuna dair bir garanti sözleşmesi ya da bir sözleşme klozu da yoktur.
4- Davacı ise, Cevaba Cevap Dilekçesinde; bu iki hususa değil de davalının müdür olmasına dayandığını, TTK.66/1(a) atfıyla uygulanacak olan anonim şirket yönetim kurulu üyelerine dair TTK. 553/1 uyarınca limited şirket müdürünün şirket alacaklılarına karşı sorumlu olduğunu, kusurlu hareket etmediğini ispat etmedikçe bu sorumluluktan kurtulamayacağını, hükümde “kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali” denilmek suretiyle sorumluluk sebebinin de somutlaştırıldığını ileri sürmüştür. Davalı ise bu hükmün sona erme ve ayrılmayla ilgili olduğunu, konuyla ilgisi olmadığını savunmuştur.
5- TTK.553/1 uyarınca bir yönetim kurulu üyesine karşı iki türlü sorumluluk davası açılabilir. Yaygın kullanım alanı olan “dolayısıyla zarar” için açılan davada hükmolunacak tazminat davacıya değil, şirkete veritlir. Ayrıca, bir şirket alacaklısının bu davayı açma hakkı -6762 sayılı TTK’ya nazaran- sınırlanmış olup, yalnız iflasta tanınmıştır——- Fakat davacının talebi bu değildir.
6- Bir şirket alacaklısının “doğrudan zarar” için tazminat kendisine ödenmek üzere sorumluluk davası açması ise sınırlı bir kullanım alanına sahiptir. Dolayısıyla, bu talebin iyi açıklanması gerekir. Zira basitçe şirketin yaptığı işlem için yöneticiyi sorumlu tutmak, sözleşmelerin nisbiliği, tüzel kişilik gibi temel kurallara uygun olmadığı ve şahıs şirketlerinde bile bu şekilde tanınmadığı için, basitçe reddedilmektedir. Davacı ise hukuka aykırı davranış, kusur, zarar ve nedensellik bağı unsurlarına dair neredeyse hiçbir açıklama yapmamıştır. İlk unsur için kanundaki ibareyi tekrarla yetinip, kanun veya esas sözleşmenin hangi davranışla nasıl ihlal edildiğini ortaya koymamıştır. —– şey davalının——yapılan satış müzakeresine katılması ve belgeleri imzalaması ise, bir limited şirketin temsili zaten müdürlere ait olduğundan, bunda bir hukuka aykırılık yoktur. Bir müdürün güven uyandırmasında da bir hukuka aykırılık yoktur; ticaret zaten güvene dayalıdır. Fakat tacirlerin tedbirli olmaları gerektiği de iyi bilinen bir ticaret hukuku kuralıdır ve dış ticarette ödeme risklerine karşı akreditif gibi daha güvenli yöntemler de vardır. Dolayısıyla, hukuka aykırılık, kusur ve nedensellik bağına dair herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Zarar unsuru bakımından ise —— karşı itiraz edilmeyerek kesinleşmiş bir icra takibi bulunmaktadır. Bir şahıs şirketinde bile bu aşamada ortaklara müracaat edilemeyeceği düşünülürse, diğer unsurların önemi daha iyi anlaşılır. Bu nedenlerle, davatının söz konusu takipte herhangi bir sorumluluğu olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
7- Ön inceleme tutanağındaki diğer hususlar ise “davalı sorumlu ise” şartından sonra kayda geçmiştir. Bunlar; sorumluluk payı, alacağın varlığı ve miktarı, temerrüt olup olmadığı, temerrüt faizi ve miktarı hakkındadır. Davalı sorumlu bulunmadığından, alternatifli bir değerlendirmeden kaçınılarak diğer hususların rapor dışı bırakılması hem yapılan görevlendirmeye hem de HMK.25, 36, 271 ve 273 hükümlerine daha uygun bulunmuştur. Zira söz konusu takibin —- —-karşı derdest olduğu anlaşılmaktadır. Tabiatıyla, gerek görülürse bu soruları tekrar/açıkça sormak —– takdirindedir.
SONUÇ VE KANAAT :
Yukarıda açıklanan nedenlerle, takdir —– ait olmak üzere;
(1) Davacı/satıcı ile alıcı — arasındaki bir ticari satış yapıldığı, davalının ——- —- olduğu, davacının satış bedeli için her ikisine de ilamsız takip yaptığı, —- hakkındaki takibin itiraz edilmeyerek kesinleştiği, itiraz eden davalı bakımından ise takibin durduğu,
(2) Davalının bu satış sözleşmesine taraf olmadığı, sorumluluk üstlendiğine dair bir garanti sözleşmesi ya da klozunun da bulunmadığı,
(3) Limited şirket ortağının şirket borcundan sorumlu tutulması TTK.573/2’ye uygun olmadığı gibi, —– TTK.553/1 uyarınca —— isteme şartlarının da mevcut olmadığı,
(4) Davalının sorumlu olmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığından, ön inceleme tutanağında —- şartıyla ifade edilen diğer hususların değerlendirme dışı tutulmasının yapılan görevlendirmeye ve usul hükümlerine daha uygun bulunduğu, eğer gerek görülürse bunları tekrar/açıkça sormanın —— takdirinde olduğu,
Sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. ———-
şeklinde değerlendirmeler yapılarak ulaşılan kanaat açıklanmış olup gerekli kısımları yukarıya aynen aktarılmıştır.
Raporun tebliğine rağmen davalı vekili tarafından rapora karşı herhangi bir beyanda bulunulmamış olup, davacı vekili tarafından süresinde ibraz edilen dilekçe ile rapora itiraz edilmiş ise de ileri sürülen itirazlar ve rapora göre herhangi bir tahkikatı gerektirir ve bu kapsamda ek rapor alınmasını gerektirir bir itiraz görülmeyerek Mahkememizce yapılan değerlendirmeye bağlı olarak davanın esası hakkında aşağıda açıklanan gerekçelere bağlı olarak itirazlar yerinde görülmemiştir.
İlgili yasal düzenlemeler:
—-
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu:
A İTİRAZIN İPTALİ :
Madde 67 ——Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
—-Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın —– yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
—–
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
—-Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A düzenlemesinde yargılama gideri yönünden yer alan ilgili fıkralar:
Dava şartı olarak arabuluculuk
Madde 18/A- —–
(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.

(11) Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(12) Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
(13) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı —- —–bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak —– göre karşılanır. —– bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
—- Bu madde uyarınca arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere——- bütçesinden karşılanır.
…”
şeklinde olup yukarıya aynen aktarılmıştır.
Sonuç olarak icra dosyası, takip talebi, takibe dayanak söz konusu —- adet fatura, temin edilen dosya kapsamına uygun ve mahkememizce de yeterli görülen söz konusu rapor, bilirkişi heyetinin isabetli görülüp iştirak edilen kanaati, rapora itirazların yerinde görülmemesi, TTK. Madde 553 düzenlemesi, ticari ilişki davacı şirket ile dava dışı söz konusu diğer takip borçlusu şirket arasında kurulmuş olması, davalının söz konusu dava dışı şirketin temsilcisi olması dışında bir rolünün söz konusu olmaması, raporda da belirtildiği gibi davalının satış sözleşmesine taraf olmadığı gibi sorumluluk üstlendiğine dair bir garanti sözleşmesi yada klozunun da söz konusu olmaması, limited şirkete ilişkin yasal düzenlemeler, limited şirket müdüründen TTK. madde 553’e göre doğrudan zarar isteme şartlarının varid olmaması ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davaya konu takip nedeni ile davalının sorumluluğunu gerektirir yasal ve maddi bir durumun söz konusu olmadığı; ulaşılan bu sonucun öncelikle husumet ehliyetine de matuf olması nedeni ile pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığından sübut bulmayan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş olup, mevzuatın yorumlanmasına bağlı yön ve davacının kötü niyetinin sabit olmaması nedeni ile davacı aleyhine icra tazminatına karar verilmemiştir.
Son olarak belirtmek gerekir ki dava konusu—- dava tarihindeki — karşılığı —-
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine,
2-Kararın mahiyetine bağlı olarak ve ayrıca davacı tarafın kötü niyeti sabit görülmediğinden davacı aleyhine icra tazminatına karar verilmesine yer olmadığına,
3-Maktu karar harcının Mahkemeler Veznesine yatırılan 59.051 TL peşin harçtan mahsubu ile artan —– harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan harç ve giderin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun madde 18/A-(13) ve (14) düzenlemelerine ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesine bağlı olarak —tarafından yapılan ve—- karşılanan —- zaruri giderin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-Davalı vekili için tarife gereğince hesap ve takdir edilen nispi avukatlık ücreti yüksek olduğundan kararın mahiyetine bağlı olarak tarife gereğince belirlenen maktu 5.100 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Davalı tarafça yapılmış bir gider olmadığından bu konuda başkaca bir karar oluşturulmasına yer olmadığına,
8-Artan avansın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
İlişkin olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı aleni olarak yapılan yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —— Mahkemesinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2022