Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/778 E. 2022/97 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/778 Esas
KARAR NO: 2022/97
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/10/2020
KARAR TARİHİ: 07/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından, şirketin—–kullanımı —- edilmesi sebebiyle davacı şirket ile irtibata geçildiği, yapılan görüşme ve anlaşma neticesinde davacı şirketin —- ithal ettiği, kurulum ve servis hizmetini sağladığı —- davalı şirkete teslim ettiğini; İş bu bahsi geçen tasarruf sağlayan —- cihazı, karşı taraf konumunda davalının —- adresinde bulunan ——– kontrol etmek üzere, fabrikada bulunan — marka motor sürücü yerine— tarihinde montajı sağlandığını; İş bu cihazın kurulumunun sağlanması akabinde, istenen verim ve tasarruf sağlanmış ve bu cihaz ile ilgili olarak muhatap yana —- tanzim edilerek gönderildiğini, ancak bu fatura bedeli ödenmediği gibi davacı şirketin temin, teslim ve kurulumunu sağladığı cihaz da iade edilmediğini; bu sebeple davacı şirket tarafından tanzim edilen —-bedelli faturanın tahsili amacıyla —- dosyası ile icra takibi başlatılmış olup, işbu takibe davalı borçlu şirket itiraz edildiğini; İşbu davaya konu alacağın dayanağı olan —- uhdesinde bulunan, müvekkil şirkete teslim edilmeyen —- bulunup bulunmadığı hususunun tespiti sebebiyle — başvurulmuş olup, —-sayılı dosyası üzerinden yapılan tespit sonucu tanzim edilen raporda cihazın davalı şirket uhdesinde bulunduğu tespit edildiğini beyan ederek; —— esas sayılı dosyasına haksız ve yersiz şekilde yapılan itirazın iptali ile takibin devamına; haksız ve kötü niyetli itiraz nedeni ile davalının, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödenmesine; yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket, bildirdiği delilleri ibraz etmediğini ve/veya bu belgeleri taraflarına tebliğ edilmediğini; kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının iddia ettiği alacağın bulunduğu varsayımında dahi iddia edilen alacağın, zamanaşımına uğradığından zamanaşımı def’ileri bulunduğunu; davacının, işbu itirazın iptali davasını— hak düşürücü süre içerisinde ikame etmediğinden davanın reddi gerektiğini; dava konusu ödeme emri usulüne uygun olarak düzenlenmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini; davalı şirket ile davacı taraf arasında herhangi bir satış akdi bulunmadığı gibi davalı şirketin hiçbir surette dava konusu cihazı satın alma iradesi doğmadığını; zira davacı şirketin iddialarının tamamı kötü niyetli ve çıkar sağlamaya yönelik olup; işbu iddiaların ispatına yarar herhangi bir delil de sunulamadığını; bununla birlikte dava dilekçesindeki kötü niyetli ve çıkar sağlamaya yönelik tüm iddiaların aksine; davacı şirket tarafından yaklaşık —-önce ilgili cihazın tanıtımını yapmak adına davalı şirket iş yerine geldiğini ve cihaz deneme/test gayesi ile davalı şirket iş yerine bıraktığını; ancak cihazın taahhüt edilen yeterli ve gerekli performans verimliliğine sahip olamayacağı anlaşıldığından dava konusu cihazın, davalı şirket tarafından kullanılmadığını ve satın alınmadığını; bu süreç içerisinde ve akabinde her ne kadar davacı şirkete cihazın satın alınmayacağını def’aatle bildirilerek cihazın iade alınması hususunda bildirimlerde bulunulmuşsa da cihazın ısrarla geri alınmadığını;—–dosyası kapsamında alınan raporu delil olarak göstermişse de ilgili raporda da açıkça yer aldığı üzere cihazın, kutu içerisinde demonte şekilde bulunduğunun tespit edildiğini; —yılında fatura düzenlenerek işbu faturanın, davalı şirkete tebliğ edildiği; bunun üzerine davalı şirket tarafından —– yevmiye no.lu ihtarnamesi ile ilgili faturaya süresi içerisinde derhal itiraz edilerek, fatura kabul etmediğini beyan ederek; haksız ve mesnetsiz davanın usul ve esastan reddini, tüm vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi, —- sayılı dosyası, Arabuluculuk Tutanağı, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasıdır.
Mahkememizce davanın dayanağı —— dosyası getirtilerek incelenmiştir. Yapılan incelemede davaya esas teşkil ettiği ve davanın tarafları ve konusuyla uyumlu olduğu davacının davalı borçlu aleyhine alacağı için ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçlu davalıya tebliğinin üzerine davalının süresinde borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
2004 Sayılı İİK.’nın 67.maddesi; —Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. — Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın — yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır. —-Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır. —- Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne amirdir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi heyetinin— tarihli raporunda özetle; davacı şirketin ibraz ettiği —ticari defterlerinin noter açılış onamaları ile yevmiye defterinin noter kapanış onamasının sürelerinde yaptırılmış olduğu, defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbirini teyit ettiği, davalı şirketin ibraz ettiği —- defterlerin; —-göre açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı, davacı şirketin incelenen defterlerinde, davalı şirkete — tutarında fatura düzenlendiği, bu süreçte davalı şirketten herhangi bir ödeme alınmadığı, davacı şirketin kendi defterlerinde — alacaklı gözüktüğü, işbu alacağın —— hesabına — yapılarak hesabın kapatılmış olduğu, dava konusu alacağın — tutarlı faturadan kaynaklanmış olduğu, davalı —– defterlerinde, davalı şirket tarafından davacı adına yürütülen cari hesap muavin kayıtları bulunmadığı, eş deyişle dava ve takip konusu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı davacı şirketin—- mal ve hizmet satışı gerçekleştirdiği, davalı şirketin —– herhangi bir mal ve hizmet alışının olmadığı, davacının taraflar arasında bir satış sözleşmesinin mevcudiyetine dayandığı, davalının ise bu sözleşmeyi açıkça inkar ettiği anlaşıldığından, —– satış sözleşmesinin varlığını, taraf iradelerinin bu yönde olduğunu ispat yükü kendisine düşen davacının, taraflar arasındaki satış sözleşmesini ve bu bağlamda alacağının varlığını ve miktarını ispat edemediği; sayın Mahkemece bir üst paragrafta varılan sonucun yerinde olmadığı görüşüne varılarak; davacının alacağının varlığını ve miktarını ispatladığı sonucuna varılması halinde ise: icra takibinde talep edile—- olduğu; her iki tarafın tacir olması nedeniyle takip tarihi —- olduğu beyan ve rapor edilmiştir.
— sayılı dosyasında alınan —– muhafaza edilmiş, kablolarının ise demonte edilmiş durumda sehpanın alt kısmında olduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, alınan bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket, davalı şirkete ——- bu cihaza ilişkin fatura düzenlediğini, davalının fatura bedelini ödemediği gibi cihazı da iade etmediğini, cihazın davalı şirket adresinde bulunduğunun tespit edildiğini; faturanın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek işbu itirazın iptalini talep ettiği, davalı şirket ise, usule ilişkin itirazları ve zamanaşımı def’i yanında esasa ilişkin olarak, taraflar arasında satış sözleşmesi bulunmadığını, cihazı satın alma konusunda iradelerinin olmadığını; cihazın davacı tarafından tanıtım amaçlı olarak kendilerine bırakıldığını, davacının ısrarla cihazını geri almadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında bahse konu cihazın —- ayında davacı tarafından davalıya teslim edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık dava konusu cihazın davalıya satım amacıyla mı veya tanıtım amacıyla mı teslim edildiği, taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisinin kurulup kurulmadığına ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 1.maddesi: “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.” hükmünü amirdir.
12.maddesi: “ (1) Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. (2)Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” hükmünü içermektedir.
TBK 207 ve devamı maddelerinde satış sözleşmeleri düzenlenmekte olup, 207 madde: “Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Durum ve koşullara göre belirlenmesi mümkün olan bedel, kararlaştırılmış bedel hükmündedir.” şeklinde, satış sözleşmesinin unsurları tanımlamıştır.
Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının taraflar arasında bir satış sözleşmesinin mevcudiyetine dayandığı, davalının ise bu sözleşmeyi açıkça inkar ettiği anlaşıldığından, MK ve HMK kapsamında, satış sözleşmesinin varlığını, taraf iradelerinin bu yönde olduğunu ispat yükü kendisine düşen davacının, taraflar arasındaki satış sözleşmesini, alacağının varlığını ve miktarını ispat edemediği şeklinde rapor düzenlenmiş ise de, dava konusu cihaz, davalı şirketin de kabul ettiği üzere davalı şirketin talebi üzerine teslim edilmiş olup, işbu cihaz halen davalı şirketin uhdesindedir. İşbu cihaz davacı şirketten teslim alınmış, aradan geçen süre içinde iade edilmemiş ve bu yönde de davalı tarafından bir yazılı talep olmamış ve yine taraflar arasında gerekli verimliliğin sağlanmadığı takdirde iade edileceği hususunda bir anlaşma da dosya içerisinde bulunmamıştır. Davalı tarafından cihazın gerekli verimliği sağlayıp sağlamadığı ve davalı şirketin bu cihazı kullanıp kullanmadığı hususu cihazın teslim edildiği süreçte ileri sürülmemiş olup davacı tarafından davalıya kesilen faturaya karşılık bahse konu hususlar ileri sürülmüştür.
Tüm bu nedenlerle dava konusu cihazın teslim alındığı— ayından davacı tarafından dava ve takip konusu faturanın kesildiği —- tarihine kadar cihazın iadesinin alınmasına yönelik davalı tarafından davacı şirkete yönelik herhangi bir şekilde itiraz veya iade alınmasına yönelik bir irade açıklaması bulunmayıp bahse konu fatura kesildikten sonra söz konusu itirazların ileri sürülmesi Medeni Kanunun 2’inci maddesinde yerini bulan “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” ilkesine açıkça aykırılık teşkil etmekte olup bu nedenlerle taraflar arasında sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu kanaatine varılmış olup bu anlamda bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davacının incelenen kayıtlarında davalının davacıya —tutarda borçlu bulunduğu ve davacının alacağının varlığını ispat ettiği anlaşılmış olup davacının davasının kabulü ile davalının —- dosyasına yaptığı itirazın iptaline, asıl alacak—–takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen devamına karar verilmiştir.
Davacının İcra İnkar Tazminatı İsteğine ilişkin yapılan değerlendirmede ise Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre itirazın iptali davalarında İİK’nın 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Olayımızda davalının borcunun cari hesap ve ticari defterlere göre açık ve net olarak belirli ve belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanununun 67/2.maddesi gereğince asıl alacağın %20’si olan —- icra inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yargılama giderlerinin tamamından davalı taraf sorumlu tutulmuş, dava öncesi —-bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilerek 6100 Sayılı HMK’nin 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Davanın KABULÜNE,
Davalının—- sayılı takip dosyasına yaptığı İTİRAZIN İPTALİNE, asıl alacak —–takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle aynen DEVAMINA,
2-) Asıl alacağın %20’si olan 17.037,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.819,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.454,76 TL harçtan mahsubuyla bakiye 4.364,24 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-) Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 1.454,76 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı, 46,00 TL posta masrafı ve 1.600,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 3.162,96 TL yargılama giderinın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1, 13/2 maddesi uyarınca 11.874,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-) Arabuluculuk Kanununun 18/A-(13).maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26/2. Maddeleri ile AÜT uyarınca—-bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinden davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
7-) HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra kullanılmayan avansının yatırana iadesine ve bu konuda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinın Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 207/1 maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından resen işlem yapılmasına,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize verilecek dilekçe ile —- Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/02/2022